Ekonomi dünyası: Hastalanan Avrupa ve 28 yılın sonunda alınan 7 ders

Alman ekonomisi durgunluktan kurtulamıyor, yapısal sorunları var. Ucuz Rus gazı bitti, enerji krizi başladı. Tüm Avrupa ve Türkiye de etkileniyor. En büyük pazar Almanya’ya ihracatımız yüzde 3 azaldı.

Abone ol

Dünya ekonomisinde Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren önemli iki gelişme var. Birincisi Avrupa’nın motoru Almanya ekonomisinin teklemesi…  Almanya, Türkiye’nin büyük ticaret ortağı, en çok ihracatı bu ülkeye yapıyoruz ve ciddi sorunları var. Ekonominin durgunluğa girmesinden öte, uzmanlar Alman modelinin sonuna gelindiğine hem fikir…

Sanayi üretimine ve ihracata dayalı Alman ekonomisi on yıllardır bu şekilde güçlü biçimde büyüyordu. Ancak bu döngü tamamen ucuz Rus gazına ve Çin’e yapılan ihracata bağımlıydı. Ucuz Rus gazıyla üretim Almanya'nın oldukça rekabetçi ihracat endüstrilerine güç veriyordu. Ukrayna’daki savaşla birlikte bu balon patladı.

Ciddi bir enerji krizi yaşanıyor. Rus gazını ABD’den ithal pahalı LNG ile telafi etmeye çalışıyorlar. Nükleer santralleri kapattılar, pandemi döneminde kömüre dayalı termik santrallerin payı artsa da kömürü de terk edecekler. 2030’a kadar bu santralleri de kapatmayı planlıyorlar. Yenilenebilir enerji de elektrik fiyatlarının artmasına engel olamıyor.

ALMAN EKONOMİSİNİN YAPISAL SORUNLARI

Ayrıca, büyük sanayinin Asya’ya göçü, giderek bozulan demografik görünüm, kalifiye işgücü eksikliği, gerileyen altyapı, dijitalleşmede çağı yakalayamamak ve belirgin inovasyon eksikliği gibi önemli yapısal sorunlar da var.

Almanya’da ekonomi üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 0,3 küçüldü, 2023’ün üçüncü çeyreğinden beri eksi büyüme yaşanıyor. 2024’te sıfır büyüme bekleniyor. 2023’te de yüzde 0,3 daraldı ve küçülen tek G7 ekonomisiydi. Yani iki yıldır durgunluktaydı.

Ekonominin bu kış durgun kalması ve sonrasında çok yavaş hızda bir toparlanma bekleniyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) bu yıl sadece yüzde 0.3 büyüme bekliyor.

İhracat üç yılın en düşüğüne gerilerken, sanayi üretimi, tüketicinin ekonomiye güveni, perakende satışlar düşüşte… Hükümet çöktü ve 23 Şubat’ta hayati bir seçim var.

FRANSA’DA SİYASİ KRİZ, BELİRSİZLİK VE SIFIR BÜYÜME

Sadece Almanya değil, Euro bölgesinin ikinci büyüğü Fransa da parlak durumda değil. Hem siyasi kriz ve belirsizlik yaşanıyor hem de ekonomik performansı düşüşte... Kredi notu düştü. 2024 son çeyrekte sıfır büyüme bekleniyor. Covid salgınının başlangıcından bu yana beş yıl içinde ekonomisi yıllık ortalama yüzde 1'in altında büyüdü.

Ayrıca, Fransa bir borç döngüsünde... Borcun GSYİH'ya oranı yüzde 111'e ulaştı. 2025'te bu oranın yüzde 115'e çıkması bekleniyor. Bütçe açığı da GSYİH'nın yüzde 5'ine çıktı. Bu nedenle yeni açıklanan bütçe planında açığı düşürmek için 60 milyar Euro'luk harcama kesintileri ve vergi artışları hedefleniyor.

TÜRKİYE DE ETKİLENİYOR: İKİ DEVE İHRACATIMIZ AZALDI

Sözün özü; Avrupa’nın iki devi hapşırırsa, Avrupa yatağa düşer ve bu hastalık Türkiye’ye de bulaşır. Çünkü her ikisi de en çok ihracat yaptığımız ülkeler. Geçen yıl Ocak-Kasım döneminde Almanya en çok ihracat (toplamdaki payı yüzde 7.9) yaptığımız ülkeydi. Ancak, bu dönemde Almanya’ya ihracatımız yüzde 3.2 azaldı.

Fransa ise, en çok ihracat yaptığımız altıncı ülke ve toplamdaki payı yüzde 3.8 oldu. Geçen yılın ilk 11 ayında Fransa’ya ihracatımız da yüzde 3 geriledi.

TRUMP İLE ÖNEMLİ BİR SORUN GELİYOR: GÜMRÜK VERGİLERİ

ABD Başkanı Donald Trump bugün yemin etti ve göreve başladı. Şimdi dünyanın ve Avrupa’nın önemli bir sorunu var; gümrük vergileri… Trump, “önce Amerika” sloganı ve ABD’nin büyük ticaret açığı verdiği başta Çin olmak üzere Avrupa Birliği, Kanada, Meksika gibi ekonomilere yüksek oranlı gümrük vergileri vaadiyle seçildi. Geri adım atacağa benzemiyor. Bütün ülkelere yüzde 10, Çin’e yüzde 60’a kadar, Kanada ve Meksika’dan tüm ithalata yüzde 25 ve otomotiv, yarıiletkenler gibi belli sektörlere oldukça yüksek oranlı gümrük vergileri planlıyor.

Eğer Çin’e yüzde 60 seviyesinde gümrük vergisi uygulanırsa, bu zaten yalpalayan Çin ekonomisi için büyük darbe olur. ABD’nin en büyük ticaret ortaklarından ve bu ülkeye en çok ihracat yapan dördüncü ülke olan Almanya da gümrük tarifelerinden olumsuz etkilenecek. Almanya, ABD’ye en çok otomobil, makine ve kimyasallar ihraç ediyor. Olası gümrük vergileri durgunluğun derinleşmesi ve işsizlik demek.

DUAYEN GAZETECİNİN 28 YILIN SONUNDA ÇIKARDIĞI 7 ÖNEMLİ DERS…

Neyse, dünya ekonomisinin güncel sorunlarına yine döneriz, daha geniş bir perspektiften ve tarif aralığından bakalım…

Larry Elliott, İngiltere’nin sol eğilimli saygın gazetesi The Guardian’ın 28 yıl boyunca ekonomi editörlüğünü yaptı. Tam 28 yıl… “Margaret Thatcher Başbakan, Nigel Lawson Maliye bakanıydı. Neil Kinnock İşçi Partisi’nin lideriydi. Demir Perde Avrupa’yı ayırıyordu” diyor.

Kasım ayında editörlüğü bıraktı, yazarlığı sürdürüyor. “Thatcher’dan Trump’a ve Brexit: Guardian ekonomi editörü olarak 28 yılın sonunda öğrendiğim yedi ders” başlıklı bir yazı yazdı.

Serbest piyasanın hakimiyetindeki, özelleştirme, piyasacı yasal düzenlemeler, devletin rolünü azaltan vergi indirimleri, sendikaların gücünün zayıfladığı ve sermaye kontrollerinin azaldığı bir dönemi hatırlatıyor. O dönemden günümüze kadar yaşadıklarından öğrendiği yedi önemli dersi de şöyle sıralıyor:

'SERBEST PİYASA DENEYİ BAŞARISIZ OLDU'

Ders 1: Serbest piyasa deneyi başarısız oldu. Refah artmadı ve bunun yerine olanlar ile olmayanlar arasındaki uçurum büyüdü. Fabrikalar kapandığında işçiler daha iyi ücretle yeni iş bulamadılar, ya bir kenara atıldılar ya da düşük ücretli sosyal güvenliği olmayan işlere girdiler. Sermaye kontrolleri kaldırılınca finansal spekülasyon her yeri sardı, ancak Batılı ekonomilerde büyüme, sosyal demokrasinin savaş sonrası canlı döneminin altında kaldı. 2008'deki krizde dünya bankacılık sistemi çöküşün eşiğine geldi.

Ders 2: Fikirler önemlidir. Bankaların batışı ekonomiye yeni bir ilerici yaklaşım getirme fırsatı doğurdu. Ancak bu yapılmadı. Bunun yerine, sol çeşitli parçalara -Keynesyenler, yeşiller, Marksistler- bölündüğünden dolayı, ne yapılması gerektiğine dair hepsinin farklı görüşleri vardı. Bunun nedeni, kısmen zengin ve güçlülerin paralarını ve nüfuzlarını gerçek bir değişim umudunu engellemek için kullanmalarıydı. Başka nedeni kısmen sol partilerin çekingenliğiydi.

Sonuç şu; neoliberalizmin 2008'deki krizi, sosyal demokrasinin 1970'lerdeki çöküşü kadar derin olmasına rağmen, 1980'lerdeki Thatcher-Reagan devrimi hiçbir şeye eşdeğer değildi. Onbeş yıldır bir tür zombi kapitalizmi sendeleyerek varlığını sürdürüyor ve ekonomiler merkez bankalarının cömertçe sağladığı paralarla canlı tutuldu. Ultra düşük faiz oranları yatırımları artırmada başarısız oldu. Reel ücretler artmadı. Ekonomik başarısızlıktan olumsuz etkilenenler, düşük ücret, iş güvencesizliği, köhne kamu hizmetleri, suç korkusu kitlesel göçün sonuçları gibi sorunlara yanıt için sol partilere baktılar. Bunun yerine aldıkları şey; daha iyi yemek yemenin, daha az sigara ve içki içmenin ve bu kadar bağnaz olmayı bırakmanın gerekliliğiyle ilgili derslerdi.

'KÜRESELLEŞME TERSİNE DÖNDÜ, POPÜLİZM GELİŞMEYİ SÜRDÜRECEK'

Ders 3: Sol inandırıcı ve gerçekleştirilebilir bir ekonomik plan ortaya koyana kadar popülizm gelişmeye devam edecek. Trump kazandı, çünkü Amerika'nın liberal elitinin istemeleri gerektiğini düşündüğü şeyi vermekten ziyade seçmenlere istediklerini vereceğine dair söz verdi.

Ders 4: Dünyanın ekonomik ağırlık merkezi Çin ve Hindistan'ın dikkate alınması gereken güçler olarak ortaya çıkışıyla simgelenen Batı'dan Doğu'ya ve Kuzey'den Güney'e kaydı. Elbette Çin'in bazı derin yapısal sorunları var, ancak 1970'lerin sonlarından bu yana 800 milyon insanı yoksulluktan kurtardı, yüksek teknolojili imalatta uzmanlaştı. ABD hegemonyasına Sovyetler Birliği'nin şimdiye kadar yaptığından daha büyük bir tehdit oluşturuyor.

Ders 5: Küreselleşme tersine döndü. Çin ve ABD arasındaki yeni soğuk savaş, Covid salgınının küresel arz zincirlerinin kırılganlığını ortaya çıkarması ve seçmenlerin liderlerin ekonomi üzerindeki kontrollerini yeniden sağlamaları yönündeki talepleri ulus devletin yeniden canlanmasına yol açıyor. Serbest ticaret out, korumacılık in... Hükümetler göçü önlemek için baskılara yanıt veriyor. Aktivist endüstriyel stratejiler yeniden moda oldu.

Ders 6: Brexit'in başarısız olduğunu söyleyenlerin Manş Denizi'nin ötesine bakmaları gerekiyor. Çünkü gerçek başarısızlık orada yatmaktadır. Trump'ın zaferi ABD için neyse Brexit de Britanya için oydu; elitlere karşı bir isyan ve değişim talebi. Sol için farklı bir şeyler yapma şansı sunuldu. İşçi Partisi bu fırsatın farkına varabilirdi.

Ders 7: Son 36 yıldan çıkardığım son ders şu: Statükoyu sorgulamak her zaman iyidir. Bir şeyin genel kabul görmüş olması onun doğru olduğu anlamına gelmez.