Ekonomi Dünyası: Yüzyılın değişimi, BRICS ve Çin'den davet...

Dünyada benzerini görmediğimiz değişiklikler yaşanıyor. BRICS’in genişlemesi bunlardan biri. Çok kutuplu dünyanın sancıları çekiliyor. Afrika'daki darbeler de bu yaşananlardan bağımsız değil.

Abone ol

Sosyal medyada bir video izledim. Çin Devlet Başkanı Şi Çinping, Mart ayındaki tarihi denilebilecek Moskova ziyaretinin sonunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından yolcu ediliyor. İki lider merdiven eşiğinde el sıkışıyor ve Şi diyor ki

-         Şu anda 100 yıldır benzerini görmediğimiz değişiklikler var ve bu değişikleri birlikte yönlendiren de biziz.

Putin de “Katılıyorum” diye cevap veriyor.

Evet, dünya gerçekten dönüşüyor. Tek kutuplu dünya yerini çok kutuplu bir dünyaya bırakıyor. Bunun sancıları yaşanıyor.

1989’da Sovyetler Birliği’nin yıkılması bir dönüm noktasıydı. Dünyanın tek kutuplu olması, iyice vahşileşen kapitalizmin egemenliğini güçlendirmesi… Daha sonra bilgi teknolojilerindeki süratli gelişmeler, Asya’nın ve özellikle Çin’in yükselişi, Küresel Güney’in giderek küresel ekonomiden daha fazla pay alması, Amerikan hegemonyasının inişe geçmesi… 

Putin, Modi, Şi Çinping

 

RUSYA-ÇİN YAKINLAŞMASI, BRICS’İN BÜYÜMESİ…

Rusya ile Çin’in yakınlaşmasını, BRICS’in büyümesini, fosil yakıt, maden ve mineral zengini ülkelerin dayanışmasını iyi izlemek gerekiyor.

Ağustos sonunda BRICS tarihi bir adım atarak, altı yeni üye ile (Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri) genişlediğini ve genişlemenin süreceğini açıkladı.

Bunun ardından Eylül başında ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Michael McCaul'un, Rusya-Çin ittifakını "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa ve Pasifik’e yönelik bu denli büyük çaplı tehdit görmedik" değerlendirmesi enteresandı.

ÇİN’DEN TÜRKİYE’YE BRICS DAVETİ

BRICS’e üye adayları arasında resmi bir başvuruda bulunmasa da Türkiye de var. Çin’in Ankara Büyükelçisi Liu Shaobin, 1 Eylül günü Türkiye’ye BRICS’e katılma çağrısı yaptı.

Büyükelçi Liu, “BRICS ülkeleri ile birlikte genişleme sürecini ilerletiyoruz. Aslında yeni yükselen ülkeler olumlu tepki gösterdiler. 20’den fazla ülke BRICS için başvuru yaptı. BRICS için tarihi bir başlangıç oldu. Uluslararası toplum için de olumlu oldu. Çin tarafı olarak Türkiye’nin BRICS’e katılması hakların korunması açısından olumlu olacaktır” dedi.

BRICS AĞUSTOS ZİRVESİ; ÇOK KUTUPLU DÜNYANIN DOĞUM GÜNÜ

BRICS’in Ağustos’taki 15’inci Zirvesi’nin çok kutuplu dünyanın doğum günü sayılabileceğini savunan kimi yorumcular, “BRICS’inki sadece başlangıç, her şey yavaş yavaş hızlanacak. Yeni paradigmalara giriyoruz” diyor.

Rusya merkezli Avrasya hareketinin kurucusu ve aşırı milliyetçi görüşleriyle bilinen Rus siyaset bilimci Alexander Dugin, BRICS'in Ağustos zirvesinde çok kutuplu kulübün son oluşumu gerçekleştirdiğini, yeni bileşimin, hegemonyasını ve tek kutuplu yapısını umutsuzca korumaya çalışan Batı hariç, tüm kutupları -medeniyetleri- birleştirmenin bir modelini sunduğunu savunuyor. Dugin, bunun iç ve dış çelişkilerle dolu birbirinden farklı ve parçalanmış ülkeler değil, çok kutuplu bir dünya inşa etmeye kararlı, insanlığın çoğunluğunu bir araya getiren bir model olduğunu vurguluyor.

Alexander Dugin
DUGİN: İSLAM MEDENİYETİ DE ÇOK KUTUPLU DÜNYAYA DOĞRUDAN KATILDI

Dugin'e göre, üç İslami gücün (Şii İran, Sünni Suudi Arabistan ve BAE) girişi çok önemli, böylece hem Sünnilik hem de Şiilik tarafından temsil edilen tüm İslam medeniyetinin çok kutuplu dünyaya doğrudan katılımı sağlandı.

Dugin, “Ayrıca Portekizce konuşulan Brezilya'nın yanı sıra bir diğer güçlü ve bağımsız güç olan İspanyolca konuşan Arjantin de BRICS'e katıldı ve Güney Amerika'nın iki büyük gücü çok kutuplu kulübe dahil oldu. Afrika'da sömürge dönemi boyunca bağımsız kalan, egemenliğini, bağımsızlığını ve kendine özgü kültürünü koruyan tek Afrika ülkesi Etiyopya'nın kabulü ise kıtanın çok kutuplu kulüp içindeki varlığını güçlendiriyor” diyor.

CEZAYİR, KAZAKİSTAN, VENEZÜELLA DA KATILIRSA?

BRICS’in küresel ekonominin yüzde 30’unu temsil etmesinin yanında Suudi Arabistan, BAE ve İran gibi yeni üyelerle bir enerji bloğu haline gelmesi de çok önemli bir gelişme oldu.

11 üyeli BRICS, küresel petrol ihracatının yüzde 39’unu, kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 46’sını ve küresel üretimin yüzde 48’ini kontrol ediyor.

Resmi olarak başvuruda bulunan Cezayir, Kazakistan ve Venezüella’nın diğer yeni üyelerle birlikte en erken 2024 başında kabulüyle beraber, BRICS küresel doğal gaz ve petrol ticaretinin yüzde 90’ına yakınını kontrol ediyor olacak.

ABD İSE YAPTIRIMLAR VE TİCARİ ENGELLER İLE KÜRESEL EKONOMİYİ BALTALIYOR

ABD ise, hızla büyüyen ve ekonomik anlamda kendine tehdit oluşturan Çin'i cezalandırmak için ticari engeller koyarak, nükleer programı ve terörist gruplara desteği nedeniyle İran'a ve Ukrayna'ya savaş açması nedeniyle Rusya'ya yaptırımlar koyarak dünya ticaretini ve dolayısıyla ekonomisini baltalıyor.

Batı güdümündeki Uluslararası Para Fonu (IMF) bile, artan ticari kısıtlamaların ekonomik entegrasyonu tersine çevirebileceğini ve yeni şoklara karşı korunmak ve küresel zorluklarla mücadele etmek için gereken işbirliğini zayıflatabileceğini vurguluyor.

EKONOMİK KUTUPLAŞMANIN MALİYETİ: 7.4 TRİLYON DOLAR

IMF'nin blog sitesinde "Küresel ekonomik kutuplaşmanın yüksek maliyeti" başlığıyla yer alan analizde, büyük uluslararası ticaret kısıtlamalarının küresel ekonomiyi uzun vadede yüzde 7'ye kadar, yani bugünün dolarıyla yaklaşık 7.4 trilyon dolar kadar daraltabileceği vurgulanıyor.

IMF'ye göre, her yıl uygulamaya konulan yeni ticaret engellerinin sayısı 2019'dan bu yana neredeyse üç katına çıkarak geçen yıl neredeyse 3 bine ulaştı.

BRICS'in son hamlelerine isim vermeden atıfta bulanan söz konusu analizde, işbirliğinin kritik önem taşıdığı ancak daha fazla korumacılığın kutuplaşmaya ve hatta yeni şokların küresel ekonominin kırılganlığını ortaya çıkarmasına ve sonuç olarak ülkelerin rakip bloklara bölünmesine yol açabileceği vurgulanıyor.

AFRİKA’DA YAŞANANLAR DÜNYADA YAŞANAN DEĞİŞİMDEN AYRI DEĞİL

Afrika’da çok ilginç gelişmeler oluyor. Son aylarda arka arkaya askeri darbeler yaşandı ve bunları çok kutuplu dünya arayışlarından ayrı tutamayız. Sömürgecilik karşıtı hareketler artıyor. Ancak maalesef bunlar “darbeler” üzerinden oluyor.

Afrika’da 2010’dan bu yana 16 başarılı darbe ve sayısız başarısız darbe girişimi oldu.

2020’den bu yana Mali (Ağustos 2020), Gine (Eylül 2021), Sudan (Ekim 2021), Burkina Faso (Ocak 2022) ve 26 Temmuz’da Nijer ile 30 Ağustos’ta Gabon’da darbe oldu.

Batı ve Orta Afrika coğrafyasında darbeler özellikle eski Fransız sömürgelerinde yaygınlaşıyor. Son dönemde artan güvensizlik, yolsuzluk, gençler arasında artan işsizlik, iltimas algısı, başkanlık sürelerinin anayasaya aykırı olarak uzatılması ve seçimlere müdahale edilmesi askeri yönetimlerin önünü açtı.

FRANSA’NIN BÖLGEDEKİ ÇIKARLARINA ÖNEMLİ DARBE, RUSYA’NIN NÜFUZU ARTIYOR

Eski sömürgelerde yoksulluğun giderek artmasıyla Fransa destekli yönetimlere yönelik öfke de darbelere zemin hazırladı.

Batı ve Orta Afrika'daki on dört ülkenin kendi para birimleri yok ve para birimi olarak Fransa tarafından kontrol edilen CFA Frangı kullanılıyor. Kısacası, darbelerin ortak teması eski sömürgeci güç Fransa'ya duyulan kırgınlık ve darbeciler Fransız çıkarlarına önemli bir darbe indirdi.

Peki kazanan kim? Değişmekte olan küresel ekonomi ve jeopolitikte mevzi kazanan Rusya ile Çin… Özellikle, Batı yanlısı hükümetlerin yerini Moskova’ya daha yakın hükümetlerin aldığı bölgede Rusya giderek nüfuzunu artırıyor.

AFRİKA NEDEN KALKINAMIYOR?

Aslında Afrika'daki her ülkenin yapay bir yapı olduğu, sınırların Avrupa'nın toplantı odalarında, orada yaşayanlara kesinlikle saygı gösterilmeden oluşturulduğu bir başka gerçek.

Kıtadaki her ülkede düzinelerce farklı kabile var ve bunlar yıllardır birbirleriyle çatışıyor. Yönetimler ve darbeciler bu kabilelerden oluşuyor. Demokrasi Afrika'ya şimdilik epey uzakta.

Yıllar boyunca sömürgeci ülkelerin kıtanın bu zenginliklerini Batı'ya aktarması, eğitim kalitesinin çok zayıf olması, adalet, yasama ve yürütme gibi kavramların hala kıtaya ulaşamamasını da ekleyelim.

Hatta hükümetlerin amacının liderlerinin mümkün olduğu kadar çok para çalması ve kendisi ile dostları için mümkün olduğu kadar çok güç elde etmesi olduğunu ve ülkenin durumunun iyileştirilmesiyle kesinlikle hiçbir ilgileri olmadığını da eklemeliyiz.

DARBELERİN, ÇATIŞMALARIN NEDENİ AFRİKA’NIN DOĞAL ZENGİNLİKLERİ

Aslında Afrika’daki başarılı, başarısız darbelerin, çıkar çatışmalarının, son yıllarda küresel güçlerin hegemonya mücadelesinin tek nedeni kıtanın yeraltı ve yerüstü zenginlikleri…

Afrika kıtasının toplamda 2.4 trilyon dolarlık ekonomik değeri, Avrupa ve ABD’nin yanı sıra Çin ve Rusya’nın da radarında yer alıyor. 2019 yılında kıtada 406 milyar dolar değerinde yaklaşık 1 milyar ton maden üretildi.

Altın, elmas, kobalt, boksit, demir cevheri, kömür ve bakır gibi bol miktarda metal ve mineral rezervine sahip olan Afrika, küresel maden rezervlerinin yaklaşık yüzde 30'una, dünya petrolünün yüzde 12'sine ve dünya doğal gaz rezervlerinin yüzde 8'ine ev sahipliği yapıyor.

KÜRESEL MADEN REZERVLERİNİN ÜÇTE BİRİ AFRİKA’DA

Dünyadaki altının yüzde 40'ına, krom ve platinin yüzde 90'ına sahip. Dünyanın en büyük kobalt, elmas, platin ve uranyum rezervleri Afrika'da… Dünyanın ekilebilir topraklarının yüzde 65'ini ve yenilenebilir tatlı su kaynağının yüzde 10’unu elinde tutuyor.

Afrika'nın 54 ülkesinden 22'sinde petrol ve kömür en bol bulunan zenginlikler arasında yer alıyor. Nijerya kıtanın petrolünün çoğunu (yüzde 25) üretiyor, onu Angola (yüzde 17) ve Cezayir (yüzde 16) takip ediyor.

Altın, demir, titanyum, çinko ve bakırın da aralarında bulunduğu metaller 11 ülkede en çok üretilenler arasında yer alıyor. Gana kıtanın en büyük altın üreticisi konumunda, onu Güney Afrika ve Mali takip ediyor.

Elmas, alçıtaşı, tuz, kükürt ve fosfat gibi endüstriyel mineraller 13 Afrika ülkesinin ana ürünü, Demokratik Kongo Cumhuriyeti Afrika'nın en büyük endüstriyel elmas üreticisi ve onu Botswana ve Güney Afrika izliyor.

CEP TELEFONLARI VE ELEKTRONİKTE KULLANILAN MADENLER DE AFRİKA’DA…

Ayrıca, sahip olduğu madenler günümüzün elektronik teknolojilerinde yaygın olarak kullanılıyor. Örneğin lityum ve kobalt... Dünyadaki kobalt üretiminin yaklaşık yüzde 63'ünü Demokratik Kongo Cumhuriyeti yapıyor.

Elektronik ekipmanlarda kullanılan başka bir metal olan tantalın en büyük üreticileri olan  Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Ruanda dünyadaki tantalın yarısını üretiyorlar.

Güney Afrika, yılda 125 milyar dolarla maden kaynaklarından en fazla parayı elde ediyor. Nijerya yıllık 53 milyar dolarla ikinci sırada, onu Cezayir (39 milyar dolar), Angola (32 milyar dolar) ve Libya (27 milyar dolar) takip ediyor. Bu beş ülke kıtanın maden zenginliğinin üçte ikisinden fazlasını üretiyor.

Afrika'nın madencilik endüstrisinde 8.9 milyar dolara ulaşan doğrudan yabancı yatırım stoğunun büyük bölümü Çin'e ait çünkü büyük bir elektronik üreticisi olarak yüksek hammadde talebi söz konusu.

DARBE YAPILAN ÜLKELER DOĞAL KAYNAK ZENGİNİ…

Son dönemde darbeye maruz kalan ülkelerin doğal zenginliklerini ve stratejik önemini şöyle özetleyebiliriz:

-Gabon: Altın, elmas, manganez, uranyum, niyobyum, demir cevheri, petrol, doğal gaz ve hidroelektrik gibi cömert doğal zenginlikleri var. Aynı zamanda petrol üreticisi ve OPEC üyesi. Neredeyse tüm ekonomisi madencilik etrafında dönüyor. İhracatının yüzde 80’i petrol ve manganezden geliyor. Tekel durumundaki Fransız madencilik şirketi Eramet, darbenin ardından bu ülkedeki faaliyetlerini askıya aldı.

-Nijer: Uranyum ve yüksek saflıkta petrolü var. Fransa, bu ve diğer maden zenginliklerinden yararlanıyor. Ayrıca, ABD’nin Nijer'de 4 bin kadar askeri personelle üç üssü var. Bunlardan biri dünyanın en büyük insansız hava aracı üssü…

- Gine: Dünyanın en büyük boksit üreticilerinden biri.

-Burkina Faso ve Mali: Altın rezervleri ile dikkat çekiyor. Mali’nin ihracatının yarısı altından…

-Sudan: Petrol ve tarım alanları ülkeye önem kazandırıyor.

DÜNYA BANKASI DESTEĞİ, IMF ANLAŞMASININ HABERCİSİ Mİ?

Türkiye'ye dönelim; Dünya Bankası Türkiye'ye olan desteğini 35 milyar dolara çıkardı. Daha önceden devam etmekte olan 17 milyar dolarlık programa ek olarak, gelecek üç yıl içinde kredi portföyüne 18 milyar dolar daha ekleyeceğini bildirdi.

Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, yeni ekonomi yönetiminin attığı adımlara destek vererek, “TCMB’nin uyguladığı para politikasının sıkılaştırılması, Hazine ve Maliye Bakanlığının mali açığı azaltma tedbirlerinin doğru yönde atılan adımlar olduğuna inanıyoruz” dedi.

Acaba, bu yeni kredi ve destek sözleri yeni bir IMF anlaşmasının öncüsü mü? Çünkü bilindiği gibi Dünya Bankası ve IMF ikiz kuruluşlar ve ülke ekonomileri, izlenecek politikalar, yapılacak yardım ve anlaşmalar konularında yakın işbirliği içinde çalışırlar. IMF'nin ekonomiyle ilgili değerlendirmeleri Dünya Bankası'nın kalkınma projeleri veya reformlarına temel oluşturur.

CARLO COTTARELLİ DE BÖYLE IMF MASASI ŞEFİ OLMUŞTU

Bilindiği gibi, IMF heyeti bu ay sonunda Türkiye'ye gelecek. Ankara'nın mali destek talep edip etmediği bilinmiyor. Heyetin teknik bir ziyarette yapacağı, 4'üncü madde konsültasyonuna hazırlık amacıyla görüşmelerde bulunacağı açıklandı.

Ama böyle olur, önce bir heyet gelir görüşmeler yapar, basın toplantısı düzenleyip IMF'nin imajını cilalar, bir süre sonra anlaşma imzalanır. 2001 krizinde Carlo Cottarelli'nin Türkiye masası şefi oluşu da böyle bir süreç ile yaşanmıştı.

Bakalım, IMF hangi şartlar ile bir anlaşma yapılacak ve kaç milyar dolar alacağız? Şu anda IMF'den en büyük desteği alan ülke 32.3 milyar dolarla Arjantin, onu 13 milyar dolarla Mısır izliyor.

TAHILDA REKOLTE GAYET İYİ, DÜNYADA FİYATLAR DÜŞÜYOR

Bir başka önemli konu; tahıl hasadı ve haberler olumlu. Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar, Mart ayı ve devamındaki düzenli yağışlar sayesinde tahıldaki rekoltenin uzun yıllar ortalamasının üzerinde olduğunu, ülke genelinde 21.5 milyon ton buğday elde edildiğini açıkladı. Arpada ise 9 milyon ton üretim yapıldı. Uzun yıllar ortalaması buğdayda 20, arpada ise 8 milyon ton. Geçen yılki buğday üretimi 17 milyon ton, 2021'de 17.7, 2020'de ise 20.5 milyon ton oldu.

Bu demek değil ki ithalat yapmayacağız. Kişi başına dünyanın en çok buğday tüketen ülkeleri arasında yer alan Türkiye genellikle dünyanın en çok buğday ithal eden ilk üç ülkesi arasında yer alıyor. 2020'de 10.8, 2021'de 9.5, 2022'de 9 milyon ton buğday ithal ettik.

Küresel gıda fiyatları da düşüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'ne (FAO) göre, Gıda Fiyat Endeksi Ağustos ayında aylık bazda yüzde 2.1 geriledi ve son iki yılın en düşüğüne indi. Endeks, Mart 2022’deki rekor seviyesine göre yüzde 24 düştü.

Ağustos ayında şeker ve pirinç fiyatları haricinde bütün temel gıda maddelerinde düşüş kaydedildi. Tahıl Fiyat Endeksi Ağustos ayında ürün arzındaki artış, Brezilya’daki rekor hasat ve ABD’de yaklaşmakta olan mısır hasat mevsimi nedeniyle aylık yüzde 0.7 geriledi.

Ukrayna'daki tahıl krizine rağmen, küresel üretimle ilgili olumlu veriler dünya borsalarında da gıda fiyatlarının düşmesine neden oluyor. Londra Borsası'nda 8 Eylül itibarıyla son bir ayda buğdayın tonu yüzde 6.8 gerileyerek 186.40 dolara indi.

BU HAFTA NELER OLDU?

ABD'de piyasalar Çarşamba günü açıklanacak Ağustos ayı enflasyon verilerine kilitlenmiş durumda. Enflasyon oranı faiz oranlarının yönüyle ilgili önemli sinyal verecek. Dow Jones endeksi haftayı yüzde 1, S&P 500 de yüzde 1.5 düşüşle kapattı.

Çin'de kamu çalışanlarının iPhone kullanmasının yasaklandığı haberi Apple hisselerinin iki günde yüzde 6.2, piyasa değerinin 200 milyar dolar düşmesine neden oldu. Apple hisseleri Cuma günü yüzde 0.3 yükseldi. Avrupa borsaları da hafif yükselişlerle haftayı kapattı.

RUSYA YAPTIRIMLARA MEYDAN OKUYOR

Rusya ekonomisi, ABD ve Avrupa'nın tüm yaptırımlarına boşa çıkartırcasına sürprizler yapmayı sürdürüyor. Rusya'nın güçlü ekonomisi Ukrayna savaşına ve yaptırımlara rağmen, ikinci çeyrekte yıllık yüzde 4.9 büyüdü. İlk çeyrekte yüzde 1.8 daralmıştı. Büyüme iç talep ve dış ticaretteki canlanma sayesinde gerçekleşti.

Diğer yandan Rusya'da Ağustos ayı enflasyonu yıllık 5.2 ile beklentilerin üzerine çıktı. Temmuz'da yüzde 4.3'tü. Merkez Bankası yüzde 4 hedefi için yeni bir faiz artırımı sinyali verdi.

ENFLASYON LİGİNDE SON DURUM

Mısır'da da Ağustos enflasyonu yüzde 37.4'e çıktı. Bu oran 1958'de veriler tutulmaya başladığından beri en yükseği...

Türkiye'de de Ağustos enflasyonu tahminleri aşarak yüzde 9.09 ve yıllık yüzde 58.9'a çıktı. Son duruma göre dünya enflasyon ligi şöyle oldu:PETROL FİYATLARI 100 DOLARA DOĞRU MU?

Suudi Arabistan ve Rusya'nın yılsonuna kadar üretimlerini kısacağı açıklamaları, petrolde haftalık yüzde 2 yükselişe neden oldu. Batı Teksas petrolünün varili haftayı 87.23 dolardan, Brent petrolü de 90.44 dolardan kapattı. Suudi Arabistan, yılsonuna kadar üretimini günde bir milyon varil, Rusya ise günde 300 bin varil kısacak.

Uzmanlar, Brent petrolün varilinin 100 dolara çıkabileceğini, ekonomilerin buna hazırlıklı olması gerektiğini belirtiyor. Brent petrolü son olarak 100 dolar seviyesine Ukrayna savaşının ilk günlerinde çıkmıştı.

Diğer yandan, ABD'de benzen fiyatları yükseliyor. Benzinin galonu 2.6 doları geçti. Avrupa'da ise doğal fiyatları Cuma günü yüzde 11 artarak, megawatt/saati 36.2 dolara çıktı. Özellikle sendikalarla ücret pazarlığının kesilmesi ve grev ihtimali fiyatları yukarı çekti.

BU HAFTA NELER OLACAK?

Bu hafta ABD'de enflasyon ve perakende satış verileri ilgiyle izlenecek. Tüketici enflasyonunun yüzde 3.6 olarak açıklanması bekleniyor, Temmuz'da 3.2'ydi. Tüketici güven endeksi, sanayi üretimi, ihracat ve ithalat fiyatları diğer açıklanacak veriler...

Avrupa'da Merkez Bankası'nın (ECB) faiz kararı ve Almanya'da ZEW Ekonomik Eğilim Endeksi açıklanacak. ECB'nin faizlerde artış yapmayarak, artırımlara ara vermesi bekleniyor.

Çin'den de önemli veriler gelecek: Ağustos ayı sanayi üretimi, perakende satışlar, işsizlik, otomobil satışları, krediler ve yatırımlar.

Türkiye'de bugün (pazartesi) Temmuz ayına ait işsizlik, cari işlemler dengesi ve sanayi üretimi, salı günü Temmuz ayı perakende satışlar, Ağustos ayı otomobil satışları, perşembe günü Eylül ilk hafta itibarıyla döviz rezervleri verileri açıklanacak.