ATV’nin, şiddetin öfke kontrolü sorunu olduğu safsatasına
dayandığı anlaşılan “Esra Erol sinirlerine hâkim olamadı”
başlığıyla yayın tanıtımı yapması bile başlı başına sorunlu.
Programın bütününü izleme eziyetine katlanınca gördüğüm şey, eril
şiddetti. Kadının kadına uyguladığı eril şiddet vardı yayında.
Cinsiyete dayalı şiddetin kaynağı sinir, öfke değil; eşitsiz güç
ilişkisi. 18 yaşında genç bir kadına yaş hiyerarşisi de kurularak
sözlü şiddet uygulanıyor. Kendi ailesi ve erkeğin ailesi tarafından
itham edilen, suçlu, kusurlu ilan edilen genç bir kadın karşısında
ünlü bir sunucu bağırıyor. Gücünü ününden, stüdyosundan,
kameralarından, reytinginden alan sunucu ve yargısız infaza maruz
bırakılan genç bir kadın, eşitsiz güç ilişkisinin tecessüm etmiş
hali. “Yüzümü göstermeyin” feryadına rağmen canlı yayında ifşa
ediliyor çünkü mesele reyting, reytingden devşirilen güç.
Program konusu ve konukları, ortada bir olay varsa eğer iç yüzü,
arka planı, detayları, yaşananların kime ya da neye göre doğru veya
yanlış oluşu, hepsi mahalle kahvesi müdavimlerinin derdi olsun.
Benim konum canlı yayında kadına şiddet. Ekranlardan topluma
saçılan o şiddet canlı yayınla da sınırlı kalmadı. Sosyal medya
paylaşımlarının, video yayınının altına döşenen yorumlarla
sürdürüldü. Herkeste bir kadına had bildirme merakı. 40 yaşında,
evli ve iki çocuk babası Kadir Akkoyun değil, yorumların büyük
kısmında genç kadın ve kendi hayatına dair verdiği karar
aşağılanarak sürüyor hâlâ şiddet. Sadece Elif’in değil, bütün
kadınların birey olma ve özgür iradesiyle yaşamına yön verme hakkı
sorgulanarak, toplumsal baskı, aile baskısı ve asla ahlaklı olmayan
ahlakçı yargılarla kadına yönelik şiddet, zihinlerde bir kere daha
meşrulaştırılıyor.
Esra Erol güya çok haklı bir yerden konuşuyordu, çoklarına göre
doğruları söylüyordu. Kendisi de buna inanıyor olmalı. 'Kız
çocukları ayrımcılığa uğramadan aile içinde birey olarak tanınsın'
demek anlamına gelen, 'akran arkadaşlıklarına karşı baskı yapmayın'
diyordu örneğin. Bu söz eşitlikçi aile düzeni çağrıştırıyor ama
canlı yayında reşit bir genç kadına kararı nedeniyle hakaret edişi,
eşitlik fikrini pek de içselleştirmediğini düşündürüyor. Siyaseten
doğru olanı söylemek, kadınların eşitliğini savunmak gibi bir duruş
önce karşısındakini eşit görmeyi gerektirir ama işte lafta kalınca
o sözler şiddet oluyor. Şiddetin politik doğruculuk hali o yayında
yaşanan. Sadece ifşa suçu ve sözlü şiddetle sınırlı kalmadı. Cinsel
göndermeler içeren cümlelerde de erkek değil, aşağılanan yine kadın
oldu. Kadınların ve kız çocuklarının ötekileştirilmesine, ikinci
sınıf insan olarak görülmesine itirazın yolu, karşısındaki genç
kadını değersizleştirmekten geçer zannedilen, çarpık bir politik
doğruculuk izlendi.
Aile birey kabul etmemiş, kararını tanımamış ve yanlış olduğuna
inandıkları davranış nedeniyle kızlarını canlı yayında afişe etmek
için programa katılmış. Program sunucusu, kız çocukları güçlü
kadınlar olabilsin diyerek reşit bireyin kararını tanımayan aileye
destek oluyor. Desteği de genç kadına sözlü şiddet uygulamak.
Cinsel gönderme yüklü cümlelerle aşağılamak ve ifşa etmek. Yazık ki
programdaki şiddet bu kadarla kalmıyor. Duygusal şiddet uygulayan
bir uzman konuk giriyor devreye. Genç kadına Yeşilçam usulü “kötü
kadın” muamelesiyle duygusal şiddet uyguluyor. Uzman konuk da yine
bir kadın ve yine politik doğruculukla meselenin erkek tarafına
dair söz üretmeden genç kadının üzerine büyük bir duygusal yük
bindiriyor. Kadir’le evli olan kadının, şeker komasına girdiğini,
bunu isteyip istemediğini soruyor.
Bir televizyon programında reyting uğruna pervasızca şiddet
uygulanışı izleyenlerin zihninde şiddeti meşrulaştırma
potansiyeline sahip. Şiddetin faili de maruz kalanı da kimi zaman
yaptığının ve kendisine yapılanın şiddet olduğu ayırt edemez.
Kadına yönelik şiddetin yaygın şekilde kanıksanmış olması nedeniyle
başına geleni şiddet olarak tanımlayamayan kadınlar kadar fail de
kendisini haklı gördüğü, had çizmenin hakkı olduğu düşüncesiyle
fiilinin şiddet olduğunu ya fark etmez ya da kabul etmez. Eril
şiddetle mücadele alanında çalışanların sık karşılaştığı bu
tanımlayamama hali muhtemelen program sunucusu için de katılan
uzman ve diğer konuklar gibi aileler için de geçerlidir. Esra Erol
da uzman konuk da şiddet faili olduklarının farkında olmayabilir
ama tabii bu durum onları masum saymak anlamına gelmez. Kendileri
de kadın oldukları için ve hatta kendilerini kadınların ve kız
çocuklarının iyiliği için mücadele eden kadınlar olarak gördükleri
için söz ve davranışlarının eril şiddet olduğunu kabul etmeleri pek
mümkün değil.
Ancak ortada bir eril şiddet var ve faillerin kadın olması bu
gereği değiştirmiyor. Çünkü cinsiyet temelli şiddet, failin
cinsiyetiyle değil zihniyetiyle tanımlanması gereken bir olgu.
Kaynağı eşitsiz güç ilişkisi, toplum hayatının hemen her alanında
cinsiyet eşitsizliği yaygın olduğu için eril şiddete uğratılanlar
kadınlar, kız ve oğlan çocukları ile LGBTİ+'lar. Failler ise çoğu
zaman erkekler ve aile içinde eril hegemonyaya itaat eden kadınlar
oluyor. Diğer yandan bu örnek olayda görüldüğü gibi eril düzenin
güç ilişkisinden nasiplenme yolunda reyting yükseltmek isteyen
kadınlar da eril şiddet faili olarak çıkıyor karşımıza.