Kar yağışının ardından 3 Şubat Perşembe, sabah saatlerinde Isparta’da pek çok bölgede elektrikler kesilmişti. O gün Valilik yaptığı açıklamada “Karayolları ağında kapalı yol bulunmamakta olup, ilçe bağlantı yollarının tamamı açık, köy yollarının da çoğunluğu açılmıştır” derken, yolların açık olduğunu anlıyorduk. Yollar açıktı ama elektrikler kesikti!
Saatlerce kent merkezine, ilçelere ve köylere elektrik verilemedi. Türkiye’de ilk elektrik santrali kurulduktan tam 136 yıl sonra bir kentin enerji altyapısı çökmüştü.
Cumartesi akşamı Enerji Bakanı Isparta’ya teşrif etti. Geldiğinde 20 bin eve elektrik götürmek için çalıştıklarını söyledi. Yani 80 bine yakın insanın evinde elektrik 72 saatten uzun bir süre yoktu!
RAMAZAN NAZLI’NIN BİLİNMEYEN HİKAYESİ
Hayat sadece sayılarla bezeli değildir. Her yaşam bir sayı değildir aslında. Cumartesi günü düşen haberlerden Isparta’nın Yalvaç ilçesinde tek katlı evde yıllardır tek yaşayan Ramazan Nazlı’nın birkaç gündür evden çıkmaması üzerine komşularının şüphelenerek polisi aradığını, polisin eve girdiğinde Nazlı’yı hareketsiz halde bulduğunu öğreniyoruz.
Ramazan Nazlı’nın donarak hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Bu durumda kesin olarak elektrik kesintisi ile doğrudan bağlantılı diyemeyiz. Ama elektrik kesintisi ile dolaylı da olsa bir bağlantısı olmadığını da söylemeyiz.
Çok açık ki, bir kar yağışı kentin elektrik altyapısı yanında kamu hizmetlerinin yokluğunu da ortaya çıkardı.
Bu durum son üç ayda içinde elektrik hikayesi olan üçüncü ölüm haberi idi.
ÜZGÜNÜZ, TEDİRGİNİZ, KIZGINIZ!
Ramazan Nazlı için hepimiz üzgünüz. Isparta’da yaşananlar için kaygılıyız. Ülkede doğalgaz kesintisi yaşanırken, şimdi bir kentin 72 saatten uzun elektriksiz kalması karşısında tedirginiz. Dahası, yılbaşında gaza yüzde 25, elektriğe yüzde 52 ve yüzde 127 zam yapıldığı gerçeği de ortada iken kızgınız.
O kadar kızgınız ki, pazartesi günü Cumhurbaşkanı’nın acele ile ilk kademeyi günlük 5 kwh’den 7 kwh’e (aylık 150’den 210 kwh’e) çıkarması kimseyi kesmedi. Geçtiğimiz günlerde Marmaris'ten Doğubayazıt’a, Bursa’dan Hakkari’ye kadar pek çok yerde kitlesel zam protestoları oldu.
Açık konuşalım, buzdağının görünen kısmı bu. Görünmeyen kısmı fena. Mesela bu kesintiler için konuşacak olursak, Isparta’da yaşananlar hepimizin başına gelecek gibi.
ISPARTA’DA KESİNTİNİN SORUMLUSU KİM?
5 Şubat’ta Valilik “Elektrik enerjinin en kısa zamanda verilebilmesi için, TEDAŞ, TEİAŞ ve Akdeniz İletişim AŞ. olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar, ilave olarak çevre illerden de gelen takviye ekip ve yeteri sayıda araçla çalışmalarını aralıksız devam ettirmektedirler” şeklinde resmi bir açıklama yaptı.
Buradaki Akdeniz İletişim A.Ş. nasıl bir şirket? (Muhtemelen dağıtım şirketini kastediyor, yanlış yazılması sözkonusu.)
28 Mayıs 2013 tarihinde özelleşen Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş. (AEDAŞ), iletim noktalarından aldığı elektriği son kullanıcılara dağıtmaktadır. Sahipleri ise Cengiz-Limak-Kolin.
CK Enerji Akdeniz Elektrik ise 28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren Akdeniz bölgesinde “perakende elektrik satış şirketi olarak” faaliyetlerine başlamış. Sahipleri Cengiz ve Kolin.
Kafanız karıştı değil mi? Kuruluş tarihleri aynı, sahipleri neredeyse (CLK ve CK) aynı, görev alanları (Antalya, Isparta ve Burdur) aynı ve işleri de çok benziyor.
Valilik bile karıştırmış olabilir.
Özetle, Isparta’da kesintinin bir numaralı sorumlusu CLK&CK! Sonuçta enerji sistemi günlük güneşlik havalar için tasarlanmaz, buna göre işletilmez, buna göre bakımı yapılmaz. En zor koşullar dikkate alınır ve one göre önlem alınır. Demek ki özelleştirilen enerji altyapısı çökmüş.
İki numaralı sorumlusu TEDAŞ. Nereden biliyoruz? Birincisi, bu şirketlerin denetleme yetkisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca TEDAŞ’a verilmiş. Denetlemiş olsa idi önlemler tam olurdu ve küçük istisnalar tabii ki yaşanabilirdi. Peki bundan emin miyiz? Sayıştay raporlarına göre, TEDAŞ’ın şirketlerin büyük bölümünü denetlemediği tespit edilmiş.
Üçüncüsü ise TEİAŞ. Şimdilik kısmen ama gelecekte daha büyük oranda sorumlu olacak. Nedenini yazının sonuna sakladım.
DENETLEMEYİ ÖZELLEŞTİRİYORLAR!
Aklımızda bu kesintilerin tekrarlanmasına dair sorular, şüpheler var. Kaygılar en üst seviyede. Enerji kalemleri için artık hem bütçemiz yok, hem de enerjiyi bulamama derdimiz var. Çünkü devletin kamu hizmetlerinde kamu çöktü ve ortada kapitalist bir işletme olarak “hizmet” sektörü kaldı.
Ekim 2020’de TBMM’ye gelen Elektrik Piyasası Kanunu’nda TEDAŞ’ın yarım yaptığı denetlemenin özelleştirileceğini sizlere şöyle haber vermiştim:
“… Madde 35 ile dağıtım şirketlerinin denetlenmesi özele verilecek. Verecek ama toplantıda kaç tane dağıtım şirketi denetleme raporu paylaşıldı, biliyor musunuz? O raporlara dair kaç çalışma sunuldu biliyor musunuz? Sıfır. Sıfır rapor, sıfır bilgi ile milyarlarca liralık gelirin denetlenmesine, daha doğrusu denetlenmemesine karar verdiler.
Dağıtım şirketlerine fahiş dağıtım payı, indirimli Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) elektriği gibi kıyaklar toplantı sunulmadı. Sunulsa dünyadaki açlık sorununu çözecek kadar bir paranın dağıtım şirketlerine fazladan aktarılacağı ortaya çıkardı.”
Her şey ne kadar açık ve net değil mi? İşte bu kanun 25 Kasım 2020 günü 231 kabul oyu ve 247 muhalefet vekilinin sadece 60’ının ret oyu ile geçti. O gün muhalefet tam katılsa idi 231 KABUL-247 RET oyu ile geçemeyecekti. Ya da iktidar da tam katılmak zorunda kalacak, Meclis’in tam çalışmasını, tam katılımlı bir yasama çalışmasına şahitlik edecek, örneğin 260-270 kabul oyuna karşılık 247 RET oyu ile yeni bir mücadele dönemi başlayacaktı.
Böyle olmadı, kimse söylemiyor ama yakında TEDAŞ’ın denetleme görevi de özelleşecek, özele geçecek. Böylece her yer Isparta gibi olabilecek!
ÇÖZÜMÜ KONUŞALIM MI?
Gelen zamlarla piyasanın çözüm olmadığını öğrendik. Piyasa demek, hizmet değil sermaye transferi demek. EÜAŞ’ın toptan satış fiyatı 32 kuruş iken bizim 137 ile 206 kuruş ödememiz demek. Demek ki piyasa demek pahalı fatura, çalışmayan bir altyapı, fatura kesmek dışında derdi olmayan bir enerji sistemi demek.
Kamu ürettiği elektriği 32 kuruşa toptan satarken Ispartalılar elektriğe, hepimiz gibi, 137 ile 206 kuruş ödüyor ve üstüne günlerce elektriksiz kalıyor.
Ama bugün ikinci bir şey daha öğrendik. O da denetleme. Yanlış anlaşılmasın, bendeniz şirketlerin tam olarak denetlenebileceğini düşünmüyorum. Tabii ki TEDAŞ daha iyi denetlemeli ama dünyanın en çok ihale alan şirketlerinin birkaç kamu çalışanı tarafından denetlenmesinde kısıtlar olduğunu düşünüyorum, bunu yapacak kamu görevlilerinin ise vâr olduğunu da inkâr edemem. Ama tabii ki TEDAŞ’ın denetleme görevinin özelleştirilmesi ile bu bir intihar olur, bütün ülke Isparta olur. Denetleme deyince benim çıtam daha yüksek, Meclis’in denetlenmesi, 1 yıl evvel gelen yasanın halkın haberi olmadan geçmemesi.
Elektriğe kavuşamayan Isparta’nın dramı ülkenin dramı. Bu dramda EÜAŞ'ın 32 kuruşa sattığı elektriğe 137 ile 206 kuruş ödeyen bir halkın dramı var. Bu bir özelleştirmenin trajedisidir. Ama şimdi daha feci bir trajedi var ki, denetlenmeyen enerji şirketleri, denetlemeyen TEDAŞ ve bu denetimin özelleştirilmesi gibi daha fena bir haberimiz var.
Bu arada TEAİŞ’ın da özelleştirilmesi de yolda. O yüzden çözüm konusunda elimizi çabuk tutsak iyi olacak!