Elektrik faturası ödeyemeyen çiftçi fıstığa yöneldi
Bölge illerinde son yıllarda binlerce dönümlük araziye fıstık ağaçları dikildi. Ziraat odası Başkanı Abdussamed Ucuman, “Yüksek elektrik faturaları ve yanlış tarımsal politikalar, çiftçiyi daha az su ihtiyacı duyan fıstığa yönelmek zorunda bıraktı” dedi.
DUVAR - Son yıllarda bölge illerinde çiftçiler fıstık üretimine yoğun yoğun ilgi gösteriyor. Sadece Batman’da toplam ekili fıstık alanı 80 bin dönüme ulaşmış durumda. Aynı şekilde Mardin ve Diyarbakır’da da çiftçiler fıstık ve badem üretimine yöneldi.
Bölgedeki çiftçilerin fıstık ve badem üretimine yönelmesinin nedenleri hakkında bilgi veren ziraat mühendisleri, bu iki ürünün kâr marjına dikkat çekiyorlar. Diğer önemli neden ise sulama karşılığında çiftçiye gelen elektrik faturasının yüksekliği olarak görünüyor.
Fıstık ağaçlarının birinci sınıf tarım arazilerine dikilmesinin sıkıntılarına da dikkat çekiliyor. Fıstığın daha çok kırsal alanda, üçüncü ve dördüncü sınıf tarım arazilerinde kullanılması, bu şekilde ekilmeyen alanların da değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
BARAJLAR BİLİMSELLİKTEN UZAK
Bu tartışmalar devam ederken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Silvan Barajı ile ilgili yapılan törende yaptığı konuşmada, baraj sayesinde Diyarbakır’da bütün tarım alanlarının sulanabileceğini söyledi.
Barajlar, elektrik faturaları ve çiftçilerin fıstığa yönelmesi ile ilgili konuştuğumuz Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdussamed Ucaman ise “Bilimsellikten uzak yapılan bu projeler maalesef bölgede ve Türkiye’de olağan hale getirilmiş, kendi içinde ciddi tehlikeler barındıran uygulamalara dönüşmüştür” dedi.
Bölgede yapılan barajları “güvenlik barajı” şeklinde tarif eden Ucaman, “Bizim barajlar ile ilgili ekolojik, sosyolojik, tarihsel çerçevede eleştirilerimiz ve cepheden karşı duruşumuz vardır. Ancak mevcut durumda hükümetin iddia ettiği ihtiyaçları bile karşılayamayan ancak sadece rant ve siyasi nedenlerle yapılan bölge barajları toplumun başına musibet şeklinde çökmüştür” şeklinde konuştu.
ÇİFTÇİNİN ELEKTRİK FATURASI
Çiftçinin pratik olarak barajlardan yararlanamayacağını söyleyen Ucaman, bunun nedenlerini şöyle anlattı: “AKP Başkanı Erdoğan’ın Silvan Barajı'nın Diyarbakır’daki tarımsal toprakların her karışını sulayacağı konusundaki söylemleri maalesef gerçeklikten, haktan, hakikatten uzak bir durumdur. Urfa’da çiftçiler sulamayı DEDAŞ enerji vermediği için yapamıyor. Mardin’de 40’ı aşkın köy şu an elektrik sıkıntısı yaşıyor. Diyarbakır’da yine köylülere elektrik verilmediğinden bırakın tarlayı sulamayı, hayvanlarına içecek su bulamıyorlar. Şimdi bırakalım barajların ekosistemin tahribatlarını ya da bölgedeki tarihsel hafızayı silme tehditlerini, söylenen enerji durumunu bile açığa çıkarmadığı aşikardır. Yani sulamaya uygun yapılmayan bu barajların tarlayı sulayabileceği fikriyatı hayata geçemeyecektir. Tarım yapılması isteniliyorsa barajların yapılmasına gerek yok, çiftçinin mazot ve enerji girdilerinde sadece devlet kendi vergisini almasa bile çiftçi rahat edecektir.”
TARIM ARAZİLERİ ATIL DURUMA GELECEK
Binlerce dönümlük verimli tarım arazisinin fıstık yetiştirilen alanlara dönüşmesinin ileride sıkıntılara neden olacağına dikkat çeken Ucuman, “Yanlış tarım politikası, bu verimli toprakların artık atıl hale gelmesine sebep olacaktır” dedi. Ucuman, “Aslında yukarda saydığımız tüm yanlış tarımsal politikalar sonucunda köylü buğday, arpa, mercimek, mısır, pamuk ekiminden vazgeçirilmiş ve çiftçi çaresiz bırakıldığından mevcut verimli toprağının bir kısmını fıstık ve bademe çevirmiştir” ifadesini kullandı.
Tarihsel olarak verimli topraklara bölgede tarla bitkilerinin ekildiğini belirten Ucuman, “Kıraç alanlar ise badem, bağ ve benzeri tarımsal alanlar olarak değerlendirilmiştir. Ancak yüksek meblağlı elektrik faturaları ve diğer yanlış tarımsal politikalar sonucu köylü daha az su ihtiyacı duyan fıstık ve bademe yönelmek zorunda kalmıştır. Verimli arazilerin bu hale dönüşmesinin ciddi sıkıntılar doğuracağı açıktır. Çünkü herkesin badem ektiği bir alanda ürün çeşitliliği olmayacağı için badem alımları fiyatları düşecek ve çiftçi yüksek maliyetli girdi ile düşük maliyetli ürün satmadan kaynaklı zarara uğrayacaktır. Bu da tarımda sürekliliği değil süreksizliği ortaya çıkaracaktır” diye konuştu.