Elektrik Piyasası Kanunu ile ilgili teklif komisyondan geçti. Kanun teklifi çok kötü ama her kötülük içinde bir iyilik saklar. O iyiliği keşfettim ve sizlerle güzel bir haber olarak paylaşmak istiyorum. Evet, elektrik faturamızı yarıya düşürmek mümkün. Olası ve çok kolay.
Gelin size böylesi bir şeyin nasıl mümkün olduğunu, bunun verilerini anlatayım ki biraz hayal kuralım.
EPK
TBMM’de 3116 sayılı kanun teklifi ile Enerji Piyasası ve alakalı kanunlar düzenleniyor. Teklif bir günde alt komisyondan geçti, iki günde de komisyondan geçti. Yani sabah teklifi bir odaya sokuyorsunuz ve neredeyse akşamına size geri veriyorlar. Böyle giderse bir ya da iki gün genel kurulda görüşülür ve toplamda dört, bilemediniz beş günde tasarı geçer. Müthiş hızlılar.
Tasarı temelde 21 dağıtım şirketine, 881 yenilenebilir santrali sahibine, bin 722 elektrik üretim santrali sahibine ve enerji sektöründeki çeşitli madencilik şirketlerine imtiyazlar sağlıyor ve temelde onları da tek bir kişiye bağlıyor. Hatta hızlarını alamıyorlar ve 2016’da yaptıkları düzenleme ile araba lastiği ve endüstriyel çamuru yenilenebilir saymalarının ayıbı yetmezmiş gibi, buna kentin çöpünü ve ormanın atığını da ekleyerek doğa kıyımına en üst meblağdan teşvik veriyorlar. Tasarının kısa açıklaması bu. Bir tarafta bir avuç enerji şirketine aktarılacak paraya, diğer taraftan da 44 milyon aboneden toplanacak paraya böylece karar veriyorlar.
SIFIR BELGE, SIFIR BİLGİ
Kanun teklifi görüşmelerinde hiçbir belge, bilgi yok. Görüşmelere bakanlık yetkilileri de katılıyor. Ama onların da elleri boş. Toplantılar “öyle mi abi?” sorularına “evet öyle abi” cevabını verme kıvamında geçiyor. Mesela bir bakanlık yetkilisi 12 şirket kurularak enerjide devlete paralel bir yapılanma oluşturulduğunu söylüyor. Bir vekil soruyor, hop konu başka bir şeye geçiyor.
Komisyonda masada bir tane fatura, bir tane HES yıkımları raporu, bir mali analiz, bir tane şimdiye kadar halkı ne kadar zarara uğrattıklarına dair belge yok.
FAZLADAN 25 MİLYAR TL
Alt komisyon toplantısında Elektrik Mühendisleri Odası yenilenebilir enerji destekleri için fazladan minimum 17 milyar TL aktarıldığını iddia etti. Toplantının ilerleyen saatlerinde bakan yardımcısı noktayı koydu ve bir skandal daha patladı. Bakan yardımcısı “2019 yılında YEK Destekleme Mekanizması'na 25 milyar TL’lik bir teşvik verilmiş durumda” diyerek gerçeği söyledi.
25 milyar TL teşvik fazladan verilen para aslında. Halkın cebinden fazladan çıkan para demek. Bu mekanizma ne yazık ki HES şirketlerine, JES şirketlerine, araba lastiği, orman atığı, sokakların çöpünü yakan şirketlere fazladan avanta verme mekanizması. Bunu nereden mi biliyoruz? Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 2019 yılında Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması'ndan (YEKDEM) toplam ödenen paranın 38 milyar TL olduğunu açıkladı bile!
YENİLENEBİLİR UCUZ, TEŞVİKİ PAHALI
38 milyar TL’lik ödemenin 25’i teşvik ise gerçek maliyeti 13 milyar TL oluyor. Bu tam olarak ne bilmiyoruz. Çünkü belgesi, bilgisi yok. Ama komisyon tutanakları ve EPDK raporları ortada. Bu durumda 13 milyar TL’lik ödemeyi, üretilen elektriğe böldüğümüzde bir kilowatt saatlik yenilenebilir enerjinin ortalama fiyatını buluyoruz. Sıkı durun bu miktar sadece 17 kuruş!
Devlet 17 kuruş ortalama maliyeti olan yenilenebilir enerji yatırımlarına 32,6 kuruş teşvik vererek halka kilowatt saat başına 49,6 kuruş maliyet bindirmiş. O kuruşlar toplanmış ve halk 25 milyar TL zarara uğratılmış.
FATURAMIZI ŞİŞİREN ÜÇ KALEM!
Türkiye’de bu kanunla beraber ortaya çıkan bir gerçeklik var, o da bu politikalarla bizden misli ile para alındığı.
Birincisi, yenilenebilir destekler ile fazladan alınan 32,6 kuruş. Bu fazlalığın ise en çok gittiği adres HES’ler. HES’lerin bu kadar fahiş desteğe ihtiyacı mı var? Varsa kapatılsın daha iyi.
İkincisi, dağıtım şirketlerine verilen imtiyaz. Dağıtım şirketleri Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nden (EÜAŞ) 15,5 kuruşa aldığı elektriği bize 39,3 kuruşa fatura ediyor. Aradaki fark ve 22 kuruş dağıtım payı ile 45 kuruşa yakın bir teşvik alıyor.
Üstüne kapasite mekanizması ile kömür ve gaz santrallerine sağlanan alım garantisini de ekleyin. Temmuz ayında 45 hidroelektrik, kömür, ithal kömür ve doğal gaz santraline 131 milyon TL para aktarılmış. Yıllık bir buçuk milyar TL’ye yakın gereksiz harcama demek bu. Serbest piyasa değil, imtiyazlı piyasa. Bu listede ithal kömür yakan da var, filtresi olmayan da.
İşte bu üçünü de ekleyince bizim faturamızın ne kadar şişkin olduğunu göreceksiniz.
ELEKTRİK FATURASINI YARIYA DÜŞÜRMEK MÜMKÜN!
17 kuruş olan yenilenebilir maliyetine 49,6 kuruş ödememiz, hazır para ve hazır kredi ile satın aldıkları dağıtım şirketlerine 22 kuruş vermemiz, EÜAŞ’ın onlara yarı fiyatına elektrik vermesi ve fahiş fiyatlarla elektrik satan gaz ve kömür santrallerine giden bu haksız kazancı düştüğümüzde elektrik faturası çok rahat yarıya düşüyor. Hatta bu sistem teşvikin birilerinin cebinde toplanması üstüne kurulu. Bunu düzgün kurgularsak 44 milyon abonenin faturasının yarıya düşmesi yanında Türkiye’de bir yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinde istihdam ve yatırım patlaması sağlamak o kadar mümkün ki.
Tabii bu arada işin hakkını verecek olursak elektrik ücretsiz bile olabilir, bütün kömür santrallerini kapatabiliriz. Ki o bir sanat değil, sanattan da öte.