Türkiye’de her ekonomik kararın aslında bir sermaye transferi olduğunu bilmeyen var mı? Enerji maliyetleri gerçekten maliyet midir? Her şeyin bizden saklandığı bir dönemde bunları nasıl kontrol edeceğiz?
Halka dokunacak en kritik üç zam kalemi vardı. 2021 yılı bu üç kaleme zam yapma cüreti ile bitti. İlki toplu taşıma altyapısı olmadığı için insanların arabalara mahkûm olduğu, arabası olmayanın ise toplu taşıma kullandığı bir ülkede ulaşım zammı idi. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir ulaşıma yüzde 35-40 arasında zam yaptı. İkincisi ise konutlarda doğalgaz fiyatı idi. Gaza yüzde 25 zam yapıldı. Son olarak elektrik zammı, ki temmuzda yüzde 15 zamma gelen tepkilerle ekim zammını geri çeken hükümet, şimdi katmerli ve kademeli zam yaptı.
Bu zammın anlatılmayan hikayesini yılın ilk günü anlatmıştık.
Ama şimdi konuyu daha derine indirelim ve kimin kazanacağına bakalım. Ayrıca bu sermaye transferinin ne kadar olduğunu da ortaya koyalım. Küçük bir ipucu verelim. 21 Aralık gecesi geçen bu zammın dayanağı olan kanunla her ay transfer edilecek para, 20 Aralık akşamındaki döviz spekülasyonu için tahmin edilenden fazla. Hesabı yazı sonunda.
KİM KAZANDI?
Tabii ki elektrik şirketleri, yani üretici ve dağıtımcılar. Ne kadar kazanıyorlar? Bunun için referansımız kamunun son kalan santrallerini işleten Elektrik Üretim A.Ş., yani EÜAŞ. EÜAŞ 1 Ocak'ta üreteceği elektriği dağıtım şirketlerine 31,86 kuruşa satacak. Aynı elektriği üreten şirketlerin bizden alacağı fiyat ise 79,5 kuruş. 150 kilowatt saat üstü için 134,88 kuruş. Yani kamu 1’e üretirken, özelin üretimi için 150 kilowatt saate kadar 2,5, 150 kilowatt saat üstü için 4 mü ödeyeceğiz?
Ama daha kötüsü var. Dağıtım şirketleri EÜAŞ’ın elektriğini dağıtırken 2 defa kazanıyor. İlki; sadece dağıtım işi yaparak EÜAŞ’ın üretimden kazandığından fazlasını kazanıyor. İkincisi ise, EÜAŞ’tan 1 liraya aldığı elektriği 2,5 liraya, hatta 150 kilowatt saat üstünde 4 liraya satarak aradaki farktan da kazanıyor.
Devlet de vergiler yolu ile neredeyse bir üretim kadar para kazandığına göre, ortada boşa ödenen bir fatura yok mu? Bizler 1 lira maliyeti olan bir şeye fazladan 6 lira ödüyoruz.
Bu fark zamlardan önce biraz daha azdı ama o hali bile kötü idi. Peki bu hali?
İsterseniz bu kalemlerin zaman içinde değişimine bakalım.
AYDA 23 MİLYAR TL’LİK SERMAYE TRANSFERİ
Peki ikinci sorumuz, biz ne kadar kaybedeceğiz?
Ekim ayında elektrik faturaları için 19,5 milyar TL para ödediğimiz hesaplanıyor. Bu zamlarla aynı faturaya 42,5 milyar TL ödeyeceğimiz tahmin ediliyor. Ortada ayda 23 milyar TL fazladan para ödemesi var.
Bu, 20 Aralık akşamı 3 milyar doları 18.2 TL’den satıp, 21 Aralık akşamı 11,2 TL’den 3,3 milyar dolar alması ile elde edeceği kâr demek. O akşam bu kadar para kazanmak belki dünyanın en büyük yolsuzluğu idi ama o bir kere oldu. Ama elektrikte her ay olacak!
GÜZEL HABER: HALKA ÜCRETSİZ, ŞİRKETLERE YARI FİYATINA ELEKTRİK!
Yukarıdaki hesabı yapan eski EMO yöneticisi Neriman Usta “Elektrik zammı değil yıkım” başlıklı yazısı ile çok iyi bir iş yapmış, kamulaştırmayı modellemiş. Yaptığı hesaplama enerji üretim ve dağıtımını kamulaştırıp vergi adaletsizliği yaratan KDV’yi de çıkartmış. Böylece halka ücretsiz elektrik karşılığında ticaret ve sanayi kuruluşlarının faturaları da yarıya düşürülmüş. Düşünebiliyor musunuz 21 dağıtım şirketi ve bir avuç enerji şirketi yerine elektriği kamulaştırdığımızda ücretsiz elektrik ve daha ucuz mal ve hizmete sahip olacağız.
Kamu elektriği 1 liraya üretirken biz 7 lira ödüyoruz. İsterseniz bu hesabı benim yaptığım gibi 1 kilowatt saat üstünden kalem kalem yapın, isterseniz Neriman Usta gibi toplamdan yapın. Her şekilde aynı sonuç çıkıyor, ortada bir sermaye transferi var.
Bu son zamlarla transfer edilen sermayenin miktarı iyice büyüdü ve hatta katlandı. Bu zamlarla elektrik maliyetinin 6 katını dağıtım şirketlerine ve üretim şirketlerine verip, kendi payını alan bir devlet ortaya çıktı. Sadece artışın aylık faturası bile 20 Aralık döviz kuru spekülasyonunda kazanılandan fazla. Yani konuştuğumuz zam az buz bir artış değil. Dile kolay, elektrik faturasında 23 milyar TL artıştan söz ediyoruz.
21 Aralık günü muhalefet bu kanunu desteklemek yerine karşı çıksaydı, bu zamlara iktidar cüret edemeyecekti. Böylece her ay cebimizden fazladan 23 milyar TL çıkmayacaktı. Peki bu işleri siyasete bırakmasak kamulaştırmayı savunsak ne olacaktı? Kazanamasak bile faturalar ucuzlamaz mıydı?