Yaşantılarımızın elini ne kadar sıkı tutuyoruz?
Çocukluk hayallerimize ne kadar bağlıyız?
Peki çocukların sağlığına ne kadar önem veriyoruz?
Kalabalıklarda annesinin eline sımsıkı yapışan bir çocuk misali mi,
yoksa eğreti bir tavırla mı?
Onların sağlığını korumak için özenli miyiz, yoksa bu bir
kamu sağlığı önceliği değil mi?
Çoğu zaman “çocuklar geleceğimizdir” diyerek onları ağır bir
“yarın sorumluluğu” altında ezerken aslında onlara biçtiğimiz
değerin sahiciliğinden şüpheye düştüğümüz oluyor mu?
Dünya Sağlık Örgütü, 14 Aralık’ta önemli bir açıklamada bulundu
ve çocukların elektronik sigara tehlikesinden korunması için
ülkeleri acil eyleme davet etti.
Nikotin ve birçok zararlı madde içeren ve yüksek düzeyde
bağımlılığa sebep olan elektronik sigaraların serbest pazara
rahatlıkla sürüldüğünü ve çocukların da gençlerin de bu sigaraların
kontrolsüz şekilde pazarlanması sürecinde hedef haline geldiğini
vurgulayan Dünya Sağlık Örgütü, 88 ülkede e-sigara satın alımı için
asgari yaş sınırının olmadığına ve 74 ülkenin de bu tehlikeli
ürünlere yönelik yönetmelik geliştirmediğine dikkat çekiyor.
Türkiye’de 2020 yılından beri elektronik sigara ithalatı, 2013
yılından beri de e-sigara reklamı, kapalı yerlerde içilmesi ve
satışı yasak olsa da, “yasaklar çiğnenmek içindir” mantığıyla
hareket eden birçok kesim, internet üzerinden ve merdiven-altı
şekilde piyasada zararlı kimyasallar içeren aromatik e-sigaralar
satıyorlar. Bu satışların hedef kitlesi, liseli öğrencilere dek
inmiş durumda.
Gümrüklerde binlerce ünite elektronik sigara yakalansa da, halen
iç piyasada çocuklara yönelik tehdit olduğu belirtiliyor. Çünkü
sektörün pazarlama stratejileri de, teknoloji üzerinden kurdukları
ikna ağları da ne yazık ki çok güçlü.
Bu durum ise çocukların çok erken yaşlarda yanıltıcı şekilde
elektronik sigara reklamlarına maruz kalıp bu tuzağa düşmelerine
yol açıyor; zira nikotin içeren elektronik sigaralar oldukça fazla
bağımlılık yaratıyor ve sağlığa zararlı. Zaten elektronik sigara
endüstrisinin iki hedef kitlesi var: Sigarayı bırakmak isteyenler
ve dijital çağın gençleri ve çocukları.
Uzun süreli etkileri halen tam olarak anlaşılmasa da, toksik
maddeler ürettikleri ve bunların bir kısmının da kansere yol
açtığı, kanda pıhtılaşma eğilimini artırdığı, kalp krizi ve akciğer
sorunları doğurduğu belirtiliyor.
Ayrıca elektronik sigara kullanımı beyin gelişimini de olumsuz
etkilerken çocuklarda ve gençlerde öğrenme güçlüğü doğuruyor. Beyin
gelişiminin yaklaşık 25 yaşına kadar devam ettiği ve nikotinin
beyindeki dikkat, öğrenme ve dürtü kontrol kısımlarını etkilediği
düşünüldüğünde ciddi bir tehlike söz konusu.
Hamile kadınların elektronik sigara kullanmaları, henüz fetüs
aşamasında fetüsün gelişimini olumsuz etkilerken, elektronik
sigaradan yayılan dumana maruziyet bile içmeyen kişi açısından risk
yaratabiliyor.
Elektronik sigaralar, çocuklara hem geleneksel medyadan, hem
sosyal medyadan, hem de takip ettikleri influencer’ların
“cazip” videoları ve deneyimlerini paylaştıkları blog yazıları
üzerinden ulaşıyor. Kolalı, naneli, mentollü (hele mentollü
olduğunda beyinde bağımlılığı artıran kanallar üzerinde daha büyük
bir etki doğuyor), şekerli, meyveli gibi en az 16 bin aromasının
olması da başka bir cezbedici özellik...
Hatta bazılarının üzerinde çizgi film kahramanları ve çocukların
aklını çelecek türden tasarımlar da var.
E-sigaralarda kullanılan bazı aromaların yenmesi güvenilir,
ancak ciğerlere çekilmesi zararlı, çünkü bağırsaklar, ciğerlere
göre çok daha fazla maddeyi işleyebiliyorlar.
Kimi e-sigaralar da, harici belleğe benzer şekillerde
üretildiğinde, çocukların okullara kolaylıkla sokmalarına yol
açıyor, ailelerden de gizlemelerini kolaylaştırıyor.
Ayrıca merdivenaltı üretilmiş bazı e-sigaraların pilleri
patlayıp ciddi yaralanmalara yol açabiliyorlar. E-sigaraların
içindeki likidin koklanması, yutulması veya cilt ya da gözler
üzerinden emilmesi ise, çocuklarda zehirlenmelere yol açıyor.
ABD’de 5 yaş ve altı çocuklarda son dönemde zehirlenme
vakalarının yarıya yakını e-sigara kaynaklı olarak
belirtiliyor.
Yine ABD’de 2016 yılında yapılan ulusal bir araştırmada, orta
okul ve lise öğrencileri arasında daha önce e-sigara kullananların
yaklaşık üçte biri, bu cihazın içine marihuana gibi bağımlılık
yaratan maddeler de koyduklarını itiraf etmişler.
Dolayısıyla, ilk başlardaki “pazarlama stratejisi”nin aksine,
e-sigaranın masum olmadığı anlaşıldı.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, 13-15 yaş aralığındaki
çocuklar, dünya çapında yetişkinlere göre daha yüksek oranda
e-sigara kullanıyorlar. Örneğin 2017-2022 yılları arasında
elektronik sigara kullanımı oranları Kanada’da 16-19 yaş aralığında
iki katına çıkarken, geçtiğimiz üç yıl içerisinde Birleşik
Krallık’ta genç kullanıcıların sayısı üç katına yükselmiş. Çünkü
çocuk yaşta edinilen alışkanlıklar insanın peşini çok zor
bırakıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün dayandığı araştırmalara göre, elektronik
sigara kullanan gençler, ileride sigara kullanımına üç kat daha
yatkın oluyorlar.
ABD’de orta okul ve lise öğrencileri arasında yapılan
araştırmalara göre, e-sigarayı denemeye başlamak, genellikle bir
arkadaşın önerisiyle oluyor ve e-sigarayı kullanmaya devam etme
sebebi olarak genellikle “kullanmayınca endişeli, stresli veya
depresif olma hali” gösteriliyor. 2022 yılında yapılan Amerikan
Gençlik Tütün Araştırması sonuçları ise, ortaokul ve lise düzeyinde
2,5 milyon öğrencinin – yani neredeyse on öğrenciden birinin-
e-sigara içtiğini ortaya koymuştu.
Dünya Sağlık Örgütü’nün iki temel önerisi var:
- Elektronik sigaraları yasaklayan ülkelerde, yasağın
uygulanması daha da sıkılaştırılmalı ve kamu sağlığı müdahalelerini
destekleyecek şekilde izleme mekanizmaları geliştirilmeli.
- Elektronik sigaraların
ticarileştirilmesine izin verilen ülkelerde, farklı tüm aromaların
yasaklanmasından nikotinin niteliği ve yoğunluğunun
sınırlandırılmasına ve vergilendirilmesine dek onu cazip kılan tüm
unsurlar sıkı bir şekilde düzenlenmeli.
Türkiye ilk gruba giriyor. Yani, e-sigara satışı yasak. Ancak
onlarca internet sitesinden ve serbest piyasadan kolaylıkla temin
edilebiliyor, hatta “kapıda ödeme” kolaylıkları bile var.
2023 yılını bu konuda alınması gereken önlemler açısından bir
kayıp yıl olarak değerlendirip, ciddi bir özeleştiriye gitmemiz
şart. 2024 yılında da, dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de yakından
ilgilendiren ve çocuklarda adeta yeni bir salgına dönüşmesi an
meselesi olan e-sigara furyasının önüne geçecek ciddi adımlar ve
stratejiler geliştirmemiz şart.
Bunun için de hem söz konusu sigaraların rahatlıkla satıldığı
internet siteleri yakın takibe alınıp net bir şekilde önüne
geçilmeli, hem sosyal medya üzerinden yapılan yanıltıcı reklam ve
tanıtımlara dair önlemler alınmalı, hem de aileler, okullar ve
çocuklar nezdinde bu konuda ciddi bilgilendirme kampanyaları ve
bilinçlendirme eğitimleri verilmeli.
Ailesi ve öğretmeni kadar çocuk da e-sigaraların akut
zararlarını bilmeli, nefes yoluyla içlerine çektikleri veya
özendikleri bu aromaların tehlikeleri karşısında bilgilendirilmeli,
nikotin ürünü yüksek olan bu ürünlere dair bilimsel çalışmalar
bizzat konunun uzmanı dernek temsilcileri ve tıp doktorları
tarafından ülke çapında bir seferberlikle anlatılmalı.
E-sigara, dijital çağın en büyük bağımlılık
salgınıdır.
Çocuk göğüs hastalıkları uzmanı ve Sağlığa Evet Derneği Başkanı
Prof. Dr. Elif Dağlı, uzun zamandır tütün endüstrisini izleyen bir
hekim. Kendisiyle bu konu özelinde yaptığım söyleşide çok kıymetli
bilgiler paylaştı:
“Tütün endüstrisi 1970’li yıllarda bugünkü elektronik sigaraya
benzer cihazlar geliştirmiş, patentini almış ancak piyasaya
sunmamıştı. Dünya devletlerinin tütün mücadelesinde başarılı
olabileceği kara günler için buluşlarını saklamışlardı. Tütün ve
sigara yerine konabilecek kurtarıcı bir ürün şimdi adeta çeyiz
sandığından çıkarıldı. Tütün ve nikotin endüstrisi esrar içeren
ürünlere geçmeden önce müşterilerini e-sigara ile zarar azaltma
durağında bir süre oyalıyor.”
Prof. Dağlı’ya göre, tütün endüstrisi kendini kıstırılmış
hissediyor ve pazar payları daraldıkça, çaresiz bir şekilde
debeleniyor.
“1990 yılında tütüne aroma katarak değişime başladılar. Aroma
katılan nargile ile gençlere ve ele geçirilememiş Orta Doğu ve Asya
kadınlarına ulaşmak istediler. Aroma tütüne girdi çocuklara yayıldı
ama kadınlar hala tamamen fethedilemedi. Endüstri için gelecek
tütünde değil, başka bağımlılık yapıcı bir bitkide. Tütün
endüstrisi ilk defa bu kadar yıllar sonra merdiven altına indi ve
göz göre göre çocukları hedefe aldı. Sosyal medyada pazarlamaya ilk
kez bu kadar saldırgan şekilde başladı,” diye açıklıyor Elif
hoca.
Peki, e-sigaraları çocuklar için bu kadar cazip kılan ne?
Prof. Dağlı, elektronik sigaralara katılan 16 bin değişik
aromanın hepsinin çocuklara küçük yaşta alıştırılan, kah
muhallebilerinde, kah şekerlerde, kah gıda maddelerinde olan
tatlandırıcılar arasından seçilmesinin manidar olduğuna dikkat
çekiyor.
“Asıl hedef; bir 'aracı parça' kullanarak elektronik sigarayla
başlayıp inhalasyon cihazlarına geçerek ve onların içerisinde
keneviri kullanarak 'nihai ürün' meydana getirmek. Elektronik
sigara pazarındaki firmalardan biri, iki yıl önce İngiltere’de bir
solunum teknolojisi cihaz firması satın aldı. Şimdi de medikal
kenevir işletmeleri satın almaya yöneldi. Tütün endüstrisinin üst
düzey yöneticilerinden biri ise, bir demecinde, zarar azaltma
yöntemi kullanarak tütünden ve sigaralardan, e-sigaraya ve
ısıtılmış tütüne geçtiklerini, burada bir süre bekleyeceklerini,
zarar azaltma kavramını topluma ve kullanıcılara yaydıktan sonra
asıl hedefleri olan kenevire geçeceklerini belirtmişti,” diye
ekliyor Prof. Dağlı.
Dolayısıyla, Elif hoca, bugün elektronik sigaralara çocukların
ve gençlerin merak salmasının, bundan sonraki aşama olan kenevire
geçme sürecinde yeni bir cihaza alıştırmada bir ara basamak
olduğunu, bu yüzden tehlikenin çok daha büyük olduğunu
belirtiyor.
“Sigara firmalarının yaptıkları hesaplar, bazı uluslararası
webinar zeminlerinde paylaşılmıştı. Hangi tarihte ne kadar ilerleme
beklediklerini, hangi ülkeleri hedeflediklerini göstermişlerdi. Ama
bugün bunun hayli gerisinde kaldılar ve en çok geride kaldıkları
ülkelerden biri de Türkiye. 2021 yılında Türkiye’de bunun tamamen
yasal bir ürün olarak satılacağını hesaplıyorlardı. Bu yüzden de
2017 yılında bir torba yasada buna dair bir madde eklenmişti ve bu
maddenin fark edilip durdurulmasıyla bu planın gerisinde kaldılar.
Türkiye, Japonya ve ABD, üç büyük pazar olarak belirlenmişti.
Japonya’yı en başından beri aldılar. ABD'de zaten şu anda çocuklar
düzeyinde elektronik sigarada inanılmaz bir ürün kullanımı var ve
içlerinde kenevirli ürünler çok fazla kullanılıyor. Öğretmenler ne
yapacaklarını bilemez haldeler. Çocuklar da zekalarından,
becerilerinden uzaklaştırılmış durumdalar,” diye açıklıyor Prof.
Dağlı.
Korkuyoruz, korkmalıyız da...
Ama sadece ölümden veya yaşlılıktan değil, hayatın tuzaklarından
da korkmalıyız. Hele Türkiye’nin küresel tütün endüstrisi için “ele
geçirilmesi gereken bir pazar” olarak konumlandırıldığı gerçeği
karşısında çok daha fazla korkmalıyız.
Teknolojinin kolaylıklar kisvesi altında ayağımıza taktığı
çelmelerden korkuyoruz.
Korkmalıyız da…
Kendimizden, kötü yaşamaktan, yaşarken yapılan hatalardan,
sağlığı tehdit eden zararlardan, bazen bir yağmurdan, bazen de
sigaranın dumanından korkuyoruz.
Korkmalıyız da…
Korkuyoruz, hatta ödümüz kopuyor, çünkü yaptığımız her hata, bu
güzel hayatın hakkını veremememize yol açabiliyor.
Elektronik sigaralar çocuklar için de tam tamına böyle bir
korkunun nesnesi olmalı.
Korkmalıyız… Ve önlemeliyiz de...