Emekli generalin oğlunun şüpheli ölümü yeniden gündemde
Emekli General Ethem Büyükışık, oğlunun şüpheli ölümünün yeniden araştırılması için Emniyet'in yeni atanan kadrolarından destek bekliyor.
DUVAR- Emekli General Ethem Büyükışık'ın oğlu Dorukhan Büyükışık'ın şüpheli ölümünün üzerinden 5 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, dosyada bir ilerleme kaydedilemedi. Ethem Büyükışık, Emniyet'te, oğlunun cesedinin bulunduğu Tanyer İnşaat ile 'işbirliği içinde delilleri saklayan, yok eden ve dosyanın ilerlemesini engelleyen bir ekibin olduğunu' ileri sürüyor, konunun derinliğine araştırılması için yasal yollardan mücadelesini sürdürüyor.
Son olarak Tolga Şardan'a konuşan emekli general, Emniyet'teki kadroların değişmesi ile konunun üzerine gidilebileceği umudunu ifade ediyor. Tolga Şardan, bugünkü köşesinde dosyaya ilişkin ayrıntıları paylaştı, o dönemde Emniyet Genel Müdürü olan ve şimdi de İçişleri Bakan Yardımcılığı'na getirilen Mehmet Aktaş'ın ve o dönemde İzmir Valisi olan ve şimdi Emniyet Genel Müdürlüğü'ne getirilen Erol Ayyıldız'ın daha geniş yetkilerle dosyayı inceleyebileceklerine dikkat çekti. Şardan'ın "Emekli generalin tek çocuğunun şüpheli ölümü: 2018/60988 numaralı soruşturma dosyasını kontrol eden 'gizli el' kim?" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Olayı kısaca özetlemek gerekirse; 27 yaşındaki Dorukhan, 13 Mayıs gecesi spor yapmak amacıyla anne ve babasıyla beraber ikamet ettiği evden çıktı. Aile istirahate çekildi. O gece eve gelmedi. Aile sabah polisten gelen telefonla olayı haber aldı.
Devamını baba Büyükışık, şöyle anlattı:
'Ertesi sabah haber geldi. İzmir Narlıdere’deki evimize 600 metre uzaklıkta, 27 metre yükselikte, kaba inşaatı bitmiş bir binanın 9-10 metre önünde, kafası demir korkuluğun altında ve bedeni beton istinat duvarının üzerinde olacak şekilde ölü bulundu oğlum.
Vücudunda açık yara, kanama ya da düşme izi yoktu. Üzerindeki elbiselerinde herhangi bir yırtık, parçalanma, kirlenme yoktu.
Biz ailece inanmadık intihar ettiğine. Yurt dışından geldi, burada iş başvuruları vardı. İş görüşmeleri yapacaktı. İntihar etmesi için hiçbir gerekçe yoktu. Zaten sonrasında hazırlanan raporlarda oğlumun psikolojik sorunu olmadığı kanıtlandı.'
***
Dorukhan’ın cansız bedeninin bulunduğu inşaat, İzmir’in tanınmış müteahhitlik firmalarından Tanyer İnşaat’a aitti.
İzmir ve çevresinde nüfuzlu bir firma olarak tanınıyor. Sahibi Mehmet Münir Tanyer ile oğlu Mehmet Taylan Tanyer işleri birlikte yürütüyor. İzmir’de Altay ve Göztepe gibi bazı spor kulüplerine ve Türk Eğitim Vakfı’na da sponsorluk yapıyor firma.
Dorukhan Büyükışık’ın cansız bedeninin bulunması sonrasında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, 2018/60988 numaralı soruşturma dosyası açtı.
İşte söz konusu soruşturmayla beraber, arka arkaya bir dizi 'tuhaflıklar' da yaşanmaya başlandı.
(...)
Dorukhan Büyükışık’ın ölümünün ardındaki sır perdesi tüm çabalara rağmen kaldırılamadı.
Olayla bağlantılı olarak İzmir, Ankara ve İstanbul’daki savcılıklarda yedi ayrı adli ve idari soruşturma dosyası açıldı. Baba Büyükışık, elde ettiği veriler sonrasında süreçte ihmalleri bulunduğu iddiasıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, emniyet, jandarma ve Adli Tıp Kurumu personeli hakkında ayrı ayrı suç duyuruları yaptı.
Büyükışık, cinayet soruşturması çerçevesinde polisler hakkında iddianame hazırlayan İzmir’deki savcının Uşak’ın Banaz ilçesinde görevlendirildiğini aktardı. Şaşırmadığımız, alışık olduğumuz durumlar maalesef!
Büyükışık’ın ısrarla bulunmasını istediği olay yerinde inceleme yapan Cüneyt ve Emre adlı polislere halen ulaşılabilmiş değil.
Büyükışık’la görüşmemizde devletle görüşüp görüşmediğini sordum. Şöyle yanıtladı:
'Soruşturmayla ilgili İzmir Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın’la görüşmek istedim. Bana randevu vermedi. ‘Asayiş Müdürü ile görüşsün’ dedi.
Sonra Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş’ın yanına gittim. Yaşadıklarımı anlattım. Oğlumun fotoğraflarını görünce Aktaş fenalaştı. Kendisine geldikten sonra 'Bunun açık bir cinayet olduğu görülüyor. Sunuma devam etmeye gerek yok. Hemen Teftiş Kurulu Başkanı’nı aradı. Yanınıza geliyor. Toplantı yapın, süratle sorunu çözün' dedi.
Bir başkası benim adıma görüştüğünde, Aktaş, ‘Cüneyt ve Emre isimli ne kadar polis varsa tespit edin ve bunları bulun’ dedi. Buna rağmen iki memur halen bulunamadı.
Polislerle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü’nce idari soruşturma başlatıldı. Henüz bitirilemedi. Jandarma’da görüşmeler yaptım, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile görüştüm. Ama sonuç çıkmadı.'
Büyükışık, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun olayın aydınlatılması için katkı vermediğini de dile getirdi.
***
Emniyet Genel Müdürü’nün talimatına rağmen iki polisin halen bulunamaması çok garip. Oysa bir dakikalık iş. Yine gizli el/eller devrede.
Suç duyurularında haklarında vahim iddialar bulunan polis ve jandarma personelinin halen görevde kalması da en bulunamayan polisler kadar dikkat çekici.
Dorukhan Büyükışık’ın yaşamını yitirdiği karanlık olayın yaşandığı dönemde Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Aktaş şimdi İçişleri Bakan Yardımcısı. Hem de Emniyet’ten sorumlu olarak.
O dönemin İzmir Valisi Erol Ayyıldız, bugün eskisine göre daha kudretli ve yetkili biçimde Emniyet Genel Müdürü.
Devlete önemli hizmetleri olan bir kamu personelinin başından geçen elim olayla ilgili süreç, bu kadar zor yürüyor maalesef.
Hem Aktaş hem de Ayyıldız, dosyaya biraz ilgi gösterirlerse sonuca ulaşmak daha kolaylaşacaktır. Mesela ilk olarak isimleri bilinen ancak sırra kadem basan Cüneyt ve Emre adlı iki polisin bulunmasını sağlayarak ilk adımı atabilirler.
Karar verme ve yürütme mekanizmasında olanlar, kendi evlatlarını düşünerek Büyükışık’a ve diğer benzeri mağdurlara destek verebilirler." (HABER MERKEZİ)