Emekli sendikaları kapatılamaz

Emekliler için gereken koşulları oluşturmayan ve onları açlık sınırı altında yaşamaya mecbur bırakan iktidarlara karşı emeklilerin yaşam ve örgütlenme talepleri son derece meşru ve insanidir.

Abone ol

Hasan Aydın*

Latince "syndic" kelimesinden türetilmiş olan ve şehir meslek birlikleri anlamına gelen sendika adı, 1800’li yıllardan bu güne kadar olan süreçte, işçi sınıfı ile özdeşleştirilmiştir. İşçi sınıfının çıkarlarını koruyan, geliştiren, kurumlar olarak ifade edilen sendikalar, özellikle 1900’lü yıllarda itibaren birçok ülkede siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamda etkili olduğu gibi bazen iktidarların değiştirmesinde rol oynamıştır.

Günümüzde sermaye gruplarının daha çok organize olmasıyla sendika tanımı değişik boyut kazanmış, artık işçilerin değil, işverenlerinde sendikaları kurulmuştur. Sendikalar; kurulu düzen içinde önceden izin almaksızın kurulup tüzel kişilik kazanır, var olan otoriteye karşı kendi tüzüğü ve hedefleri doğrultusunda, ait olduğu sınıfın ekonomik ve sosyal hakları için faaliyet gösterirler.

Gerçek sendikaların ortaya çıkması ve hedefleri doğrultusunda mücadele etmesi, dünya genelinde farklı ülkelerdeki mevcut iktidarları hep rahatsız etmiştir.

Yaşı ilerlemiş, aktif anlamda çalışmayan, çalışırken kendisinden kesilen primlere dayalı devletten maaş alan kişi emekli olarak kabul edilmektedir. Halbuki yasal statüde bazen kişi malullük, sakatlık ve mesleki risk bakımından da emekli olabilir.

Emekli sendikacılığı, emeklilerin veya emekli olacakların emekli olma şartlarını ve koşullarını geliştirmek ve haklarını savunmak amacı güder.

Türkiye’de ilk emekli sendikası 1995 yılında kurulduğunda, tesadüf müdür bilinmez, aynı yıl Dünya Bankası, "Kapitalist ülkelere emekli maaşı düşürülmelidir" tavsiyede bulundu.

Neoliberal kapitalizm içine düştüğü krizin faturasını emekçilere ve emeklilere yüklemiştir. Emekli sendikalarının toplu sözleşmeli sendikal mücadelesi yasalar gerekçe gösterilerek sürekli engellendi. Emekliler, fiili ve meşru mücadeleyi sürekli kullanarak ekonomik ve demokratik mücadele kazanımlarını etkili kılmaya çalıştılar. Bu arada iktidarlar, eğitimin ve sağlığın özelleştirilmesi, sosyal hakların budanması, emeklilik yaşının uzatılması maaş bağlama oranlarının düşürülmesi ve sağlık harcamalarından kesinti yapılması gibi bir dizi hak gaspına imza attılar.

Sosyal devlet, değeri peşin ödenmiş bir hak olan emekliliğin insanca yaşanabilir bir normda olması için gerekeni yapmak zorundadır. Emekliler için gereken koşulları oluşturmayan ve onları açlık sınırı altında yaşamaya mecbur bırakan iktidarlara karşı emeklilerin yaşam ve örgütlenme talepleri son derece meşru ve insanidir.

Yıllardır Türkiye genelinde hızla örgütlenip sınıf ve kitle sendikacılığını öne çıkaran Tüm Emeklilerin Sendikası’nın kapatılma davası 17 Ekim’de Ankara’da görülecek.

Sendikanın Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen bu konuya ilişkin şunları ifade etti:

"Üyelerimizin ekonomik, demokratik, hukuksal ve sosyal hak ve çıkarlarını koruyup geliştirmeyi, buna engel olacak her türlü antidemokratik uygulamalara karşı, örgütlülük bilinci içinde demokratik yöntemler yoluyla mücadeleyi amaçlayarak tüm emeklilerin birliğini savunan sendikamız’ ’Tüm Emekli Sen’ adıyla 20 Şubat 2017 tarihinde kuruldu.

Kuruluşunun ardında Ankara Valiliği'nin isteği üzerine Ankara 34. İş Mahkemesince dava açıldı. Görülen duruşmada kapatma kararı verildi. İstinaf mahkemesine başvurduk. İstinaf mahkemesi kapatma kararını bozdu ve lehimize karar verdi. Ankara Valiliği istinafın kararını Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay; istinafın kararını bozdu ve aleyhimize karar verilmesi için dosyayı geri gönderdi. İstinaf mahkemesi Yargıtay’ın kararı doğrultusunda, ilk verdiği kararın tersi kararla aleyhimize karar verdi. Yargıtay kapatma davasını onadı.

Kararı, o günkü sendika başkanına ısrar ederek Anayasa Mahkemesi’ne taşıttık. Anayasa Mahkemesi bir nevi görevsizlik ve yetkisizlik de anlaşılabileceği bir karar verdi. Hukukçuların bu dava AİHM’de kazanılabilir demesine karşın, o günkü Genel Başkan AİHM’e gitmedi ve bir grupla sendikayı terk ederek başka bir sendika kurdular. Bizim girişimlerimizle süreç kontrol edilerek, fiili ve meşru zemini esas alan, fiili sendikal hareketi yarattık

30 Kasım 2022’de sendikamızın yeniden kuruluş dilekçesini vererek, o güne kadar ki Tüm Emekli Sen olan adımızı, Tüm Emeklilerin Sendikası olarak güncelledik.2023 Nisan ayında Ankara Valiliği hakkımızda yeniden kapatma davası açtı. 9 Mayıs 2023’te görülen davada süre istedik, adli tatil derken 17 Ekim 2023 tarihine kadar dava uzatıldı.

Hali hazırda 29 şube ve 52 temsilcilikle Türkiye’nin hem nitel hem de nicel yönden en büyük sendikası olduğumuz iddiasındayız. Ülke gündemine; eş zamanlı veya lokal basın açıklamaları, emekli mitingi vb. çok değişik eylemliklerle girdik.

Bugüne kadar izlediğimiz devrimci -demokratik- sınıf ve kitle sendikacılık anlayışımız sonucu emekliler kamuoyunun en çok konuşulan kesimi olmuştur. Emekli sendikalarının kapatılmasının hukukla ilgisi yoktur. Herkesin sendika kurabileceği ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakların olduğu BM İnsan Hakları, Avrupa İnsan Hakları gibi birçok sözleşmeye Türkiye imza atmıştır. Anayasa’nın 90. Maddesi; 'uluslararası sözleşmelerin iç hukukla çelişmesi durumunda uluslararası sözleşmeler esas alınır' der. Bu durumda iktidarın Anayasa’ya uyması ve iç hukukla gerekli düzenlemeleri yapması gerekir. Mahkemelerin şimdiye kadar iktidarın siyasi baskısıyla hukuk yerine siyasetin tercihine boyun eğip, kapatılmamız yönünde karar vermiş olmaları düşündürücüdür. Bakalım 17 Ekim ‘de ne olacak? 'Ankara’da hâkimler vardır' demeyi çok istiyoruz."

Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen'in emekli sendikalarının yasallığına ilişkin açıklamış olduğu uluslararası sözleşmelere ve Anayasa'mızdaki ilgili maddelere uyulması gerekmektedir.

Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere ve bugünkü Anayasa'nın 17. ve 90. maddelerine dayandırılarak kurulan emekli sendikaları yasaldır. Kapatılmaları da söz konusu olmamalıdır.

1982 Anayasa'sının 51. maddesi 'işçiler ve işverenler sendika kurabilir' şeklinde değiştirilince ve memurların "Sendika Kurma ve Toplu Sözleşme Hakkı" içinde gerekli Anayasal ve yasal düzenlemeler yapılmıştır. Emeklilerin çalışmadığından bahisle sendika kurma hakkını reddedenler, emeklilerin işverenin SGK olduğunu ve bu kurumun maaş ödediğini bilmiyorlar mı?

Anayasa'nın 51. maddesinin birinci fıkrasında sendika kurabileceklere işveren ve çalışanlara; emekliler veya SGK'dan maaş alanlar da eklenirse, uluslararası sözleşmelere uygun bir düzenleme gerçekleşir. Tabi bu düzenlemenin ancak emeklilerin fiili ve meşru mücadelesi sonucu gerçekleşebileceği de akıldan çıkarılmamalıdır.

Milyonlarca emeklinin, sendikal haklarını engellemekten vazgeçilmeli, gerekli Anayasal ve yasal düzenlemeler öncelikli olarak gerçekleştirilmelidir.

Emekliler insanca ve onurlu bir yaşam için sendikal haklarını savunmaktan geri durmamalıdırlar.

*Eğitimci