Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 yılı programında, 65 yaş ve üstü nüfusun zaman içinde toplam nüfusun önemli bir bölümünü oluşturacağı belirtiliyor. Programda yaşlı nüfusun (65 yaş +) 2030’da toplam nüfusun yüzde 13,5’ine, 2050’de de yüzde 23,1’e ulaşacağı ve giderek toplumun üçte birinden daha fazla bir bölümünü meydana getireceği ifade ediliyor.
30 Ekim 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı 2025 Yılı Programı’nda daha sonra şu görüşlere yer veriliyor:
“Demografik yapıdaki bu değişimlerin işgücü piyasaları, sosyal güvenlik sistemleri, kamu maliyesi ve finansmanı üzerinde daha fazla yük oluşturması beklenmektedir”.
Görüldüğü gibi “yaşam süresinin uzaması” bahanesiyle emeklilerin “bütçeye yük” olduğu öne sürülüyor.
65’TEN SONRA 18 YIL YAŞAYACAK
Cumhurbaşkanlığı 2025 Yılı Programı’nda, 65 yaşındakilerin hayatta kalma beklentisinin 2025’te 17,9 (18) yıl olduğu hesaplanıyor. Yine programda, “Doğuşta beklenen yaşam süresindeki artışa uyumlu olarak emeklilik yaşının belirlenmesi için otomatik ayarlama mekanizmalarına ilişkin çalışmalar yapılacaktır” deniliyor.
Yani, bu satırların “tercümesinin yapılması” halinde emeklilik yaşının 65’ten de daha fazla yükseltilmesi öngörülüyor. AKP’nin 2008 yılında çıkardığı 5510 sayılı yasada, 1 Mayıs 2008’den itibaren ilk kez sigortalı olan kadınlar 58, erkekler ise 60 yaşında emeklilik hakkına sahip bulunuyorlar. Yasada, emeklilik yaşı kademeli olarak 65’e çıkarılıyor.
Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 yılı programından anlaşıldığına göre, 65 yaşın da yeterli olmadığı emeklilik yaşının daha yukarılara çekilmesi gerektiği ima ediliyor. Nitekim programda, “Çalışanların daha uzun süre istihdamda kalmasını teşvik edecek bir aylık bağlama sisteminin hayata geçirilmesi” ve bu durumun “mali yük getirmeyecek” bir biçimde düzenlenmesi öngörülüyor.
'ÖLÜNCEYE KADAR ÇALIŞ'
Emeklileri bir “yük” olarak gören AKP Hükümeti, yine programdan anlaşıldığı üzere çalışanların bir anlamda “ölünceye kadar çalışmasını” hedefliyor. Emeklilik maaşı da “ahirette bağlanacak”.
Hükümet, bir yandan emeklilik yaşının yükseltilmesinin çarelerini ararken diğer yandan da emekli aylıklarının düşük düzeyde tutulmasını amaçlıyor. Bilindiği gibi en düşük emekli aylığı 12.500 TL. Bu aylık, 20 bin liralık açlık sınırının çok altında bulunuyor.
2025 yılı başında SSK (işçi) ve Bağ-Kur emeklilerine yapılacak zam da, altı aylık enflasyon farkı dikkate alındığında yüzde 15-16 dolayında olabilecek. Memur emeklilerinin aylıklarında ise, enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı ile birlikte yüzde 11-12 dolayında bir artışın söz konusu olabileceği hesaplanıyor.
Öte yandan 12 bin 500 liralık en düşük emekli aylığının artıp artmayacağı da belirsiz bir durumda, çünkü bunun için ek bir yasal düzenleme gerekiyor. Özetle emeklilere “yaşamayın” deniyor…
ESNEK ÇALIŞMA YİNE GÜNDEMDE
Cumhurbaşkanlığı 2025 Yılı Programı’nda emeklilerle ilgili düzenlemenin yanı sıra çalışma yaşamında güvencesiz çalışmayı öngören esnek çalışma modelleriyle ilgili düzenlemeye de yer veriliyor.
Programda, “Kısa çalışma, evden çalışma gibi esnek çalışma modellerinin sosyal güvenlik sistemine uyumunu arttırmak üzere çalışmalar yapılacaktır” deniliyor. Bunun “tercümesi” esnek ve güvencesiz çalışmayla işçi haklarının daha da geriletilmesidir.
Nitekim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da, “Part-time çalışma, saat başı çalışma gibi yeni nesil çalışma modellerinin istihdamı artırmada önemli araçlar olduğunu” söyledi.
KIDEM TAZMİNATI NE DURUMDA?
Aslında esnek çalışma biçimleri, emekçiler açısından daha kolay işten çıkarılmayı da içeren güvencesiz çalışmanın yanı sıra daha az sigorta primi ödenmesi dolayısıyla emeklilik hakkının uzaması, çalışma süresiyle bağlantılı olan yıllık izin ve benzeri hakların giderek verilmemesi, kıdem tazminatı ödenmesinde sorun çıkması gibi konuları da içeriyor.
Cumhurbaşkanlığı 2025 Yılı Programı’nda kıdem tazminatı hakkının fona devredilmesiyle ilgili doğrudan hükümler olmamakla birlikte bireysel emeklilik sisteminin teşvik edilerek yaygınlaştırılması öngörülüyor.
AKP Hükümeti’nin Orta Vadeli Programı’nda da, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi adı altında kıdem tazminatının bireysel emeklilik sistemi ve fonlarıyla bağlantısı kurularak zaman içinde tasfiyesi de öngörülüyordu. Bakalım bu konudaki gelişmeler nasıl bir süreç izleyecek ve işçi sınıfının tavrı ne olacak?