Emin Yoğurtcuoğlu yanan ormanda: Yandı, bitti, kül olmadı
Orman yangınları sonrası kuşların bölgeyi terk edip terk etmediğini gözlemlemek için Manavgat’a giden Emin Yogurtcuoğlu, canlıların göç mevsiminde yanan ormana geri döndüğünü söylüyor.
Osman Çaklı
DUVAR - Kuş gözlemcisi Emin Yoğurtcuoğlu, yanmış ormanlardaki kuş varlığını ve yaban hayatını gözlemlemek için Manavgat’a gitti. Günlerce orada kalan ve bölgeyi karış karış gezen Yoğurtcuoğlu, orman yangını sonrası ağaçların kesilmesini ve toprağın sürülmesini eleştiren sosyal medya paylaşımları yaptı. Yoğurtçuoğlu'nun gözlemlerine göre, doğa kendini yenilemenin yolunu buluyor. Kuşlar da ağaçlar orada oldukça bölgeye gelmeye devam ediyor.
‘KUŞLARIN KONAKLAYACAK AĞACA İHTİYACI VAR’
Geçtiğimiz yıl yaz aylarında Ege ve Akdeniz’de çıkan orman yangınlarında on binlerce hektar orman küle döndü. Yanan orman alanlarının nasıl ağaçlandırılacağı konusunda uzmanlar farklı görüşlere sahip. Bazıları yanan ormanlık alanlardaki ağaçların kesilmemesi gerektiğini, doğanın kendini yenileyeceğini öne sürerken kimisi de ağaçların kesilerek alanın rehabilite edilmesi gerektiği düşüncesini dile getiriyor. Kuş gözlemcisi Emin Yoğurtcuoğlu da yanan alanlara insan müdahalesinin olmaması gerektiğini savunanlardan. Kuşların yanan ormanlara geri geldiğini, onların konaklayacak alanlara ihtiyacı olduğunu, bu nedenle ağaçların kesilmemesini istiyor. Konuyla ilgili sosyal medya hesabından yoğun paylaşımlar yapan Yoğurtcuoğlu ile gözlemlerini ve yanan ormanlardaki kuşları konuştuk.
‘MARMARİS SEMENDERİ MÜDAHALE EDİLMEYEN ALANDA GÖRÜLDÜ’
Üniversite eğitimini orman fakültesi bölümünde geçiren Yoğurtcuoğlu, yangının doğal bir afet olduğunu, insanların anlaması gerektiğini anlatırken, “Biz burada yokken de yangın oluyordu” diyor. Akdeniz ormanları ve makilikler milyonlarca yıldır yanıyor. Milyonlarca yıl içerisinde binlerce kez yangın atlatan ormanların kendisini onardığını söylüyor Yoğurtcuoğlu. Yangın olayını tek başına ele alarak, bunun ürkütücü olsa da “kötü” olmadığını belirtiyor. Yangın sonrası insan müdahalesini eleştiren Yoğurtcuoğlu, “Buradaki hayvanlar, yani bütün ekolojik sistem zaten yangınla yaşıyor. Onunla nasıl başa çıkacağını da bizden daha iyi biliyor” diyerek savını da şu soruyla destekliyor: “Milyonlarca yıldır burada yanıp, kendi halinde burada yetişmiş ağaçlar bunu nasıl yapıyor?”
Yoğurtcuoğlu, devam ediyor: “Yanan ormanlarda neyin, nasıl geri döndüğünü bilmeden uygulamaya geçiyoruz. Hiçbir veri olmadan bunu yapıyoruz. Yanmış alanlarda çok hızlı ağaç kesimi yapılıyor. Ben yangın ekoloğu değilim, orman fakültesi mezunuyum ve yaban hayatı üzerine okudum. Özellikle Akdeniz’de yanmış bir ormanın kesilmemesi gerekiyor. Çünkü orada binlerce bitkinin kökü bulunuyor. Taşların altında saklanıp hayatını kurtaran Marmaris semenderleri bulundu. Müdahale edilmemiş alanlarda oldu. Müdahale edilen yerlerde bu canlı ile karşılaşılmadı. Neyi yok ettiğini bilmeyen bir güruh orada çalışıyor. Adeta yangından mal kaçırıyorlar.”
‘AĞAÇKAKAN VE BAYKUŞLARIN GERİ GELDİĞİNİ GÖRDÜK’
Uzmanların yaygınlıkla üzerinde uzlaştığı konu, yanmış ormana hemen müdahale edilmemesi. Ancak farklı görüşler de mevcut. Onlardan biri olan “Ağaçlar kurtlanıyor bunları kesmek gerekiyor” sözlerini eleştiren Yoğurtcuoğlu, uygulamanın yanlış olduğunu söylüyor. Hatta yanmış ormanlardaki ağaçların böceklenmesinin iyi olduğuna işaret ediyor. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Yanmış ama ağaçları kesilmemiş ormanlarda (Manavgat’tan bahsediyor) birçok ağaçkakanın, baykuşun geri geldiğini gördük. Afrika’yı geçip buraya geliyor kuşlar. Geri dönüyorlar ve burayı kullanıyorlar. Yanmış desek de yanmamış ağaçlar var. Yüksek ısıdan az zarar almış ağaçlar bir şekilde kendini onarmaya çalışıyor. Müdahale hunharca yapılıyor. Bunun savunulacak tarafı yok.”
‘YANGIN ÖNCESİ YUVASI OLAN KUŞLARA GİDİP BAKTIK, ORADA OLDUKLARINI GÖRDÜK’
Kuş gözlemcisi Yoğurtcuoğlu, 4 Nisan’da OGM ve DKMP arasında yapılan bir görüşmenin olduğunu kaydediyor. Kendilerinin uzmanı olduğu konuda, özellikle nadir kuş türleri üzerinde hızlı bir çalışma yapıp en azından yuva yerlerindeki ağaçların kesimini durdurmaya çalıştıklarını aktarıyor. Olumlu gelişmeler olacağını sözlerine ekleyen Yoğurtcuoğlu şöyle devam ediyor: “Gelişme için nadir türlerin olduğu bölgelerde kesim yapılmayacak. Buradaki değişimi gözlenecek boyuta getirmeye çalışıyor, bayrak türlerimizden bazılarını korumayı ümit ediyoruz. Mesela balık baykuşu… Türkiye’de ve Avrupa’da çok nadir bir tür. Yanmış bölgelerde yuvaları vardı. Gittik, oralara baktık ve hala orada olduklarını gördük. Bu doğal bir şey. Demek ki yangından kaçabiliyor, buraya gelebiliyorlarmış.”
Türkiye’de balık baykuşunu yaklaşık 10 yıldır takip ediyor Yoğurtcuoğlu. Gezdiği, dolaştığı araziden aktarıyor: “Doğada yangın olup bittikten sonra orası boşaldı gibi anlıyoruz. Fakat öyle değil. Orada bir döngü var.”
‘HAYAT DEVAM EDİYOR’
Dünya popülasyonunun yüzde 70’i Türkiye’de olan Anadolu sıvacısının çoğunun Akdeniz çam ağaçlarında yaşadığını vurguluyor Yoğurtcuoğlu: “Bu hayvanlar ağaçlar yanınca yanmayan yere gidiyor ama gittikleri yerde de aynı tür var. Hayvanlar arasındaki rekabet artıyor. Dolayısıyla bir azalma trendi oluyor. Bu da habitat değişikliğinin sonucu. Çünkü tamamen çam ağacına muhtaç bir kuştan bahsediyoruz.”
Yoğurtcuoğlu, yaban hayatının korunması için insanların bu alanlardan uzak tutulması gerektiği görüşünde. Hayvanların pek çok kez 'tacize' uğradığını anlatırken, bunun sonucunda canlıların bölgeden çekildiğini yahut insanlarla yüzleştiğini ekliyor: “Hayat devam ediyor’ güzel bir laf. Hayvan Afrika’da kışı geçirdikten sonra 600 kilometre denizi geçiyor. Kumsallara geliyor. Biz ne kadar müdahale edersek onlar o kadar zarar görüyor. Hayvanlar benzinle çalışmıyor. Bu hayvanlar gelir gelmez dinlenip, uyuyup, beslenip yoluna devam edecek. Dinleniyorlar da, bir günde 105 tür gördüğümüz oldu Manavgat’ta. İlla yangınla ilgili değil ama büyük habitat yıkımları var. Hayvan baharda geliyor, yerleşiyor ‘burası benim’ diyor. Kış gelince basıp gidiyor…”