Emine Büyüknohutçu: Bu cinayet bir sus ihtarıydı

Doğa savunucuları Aysin - Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin öldürülmesinin 5. yılında kızları Emine Büyüknohutçu sorularımızı yanıtladı. Büyüknohutçu, "Bu cinayet bir sus ihtarıydı" dedi.

Abone ol

DUVAR - Antalya’nın Finike ilçesinde mermer ocaklarına karşı mücadele eden doğa savunucuları Aysin - Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin öldürülmesinin ardından 5 yıl geçti. Ölümlerinin 5. yıl dönümünden çiftin kızları Emine Büyüknohutçu sorularımızı yanıtladı. 5 yılda hiçbir şeyin değişmediğini ve acısının ilk günkü gibi taze olduğunu anlatan Büyüknohutçu azmettiricilerin hala bulunamadığına dikkat çekerek kendisine sürekli “Bu işin peşini bırak” dediklerini söylüyor.

Büyüknohutçu ömrünün sonuna kadar bu davayı takip edeceğine dikkat çekerek “Öldürülmeden önce aylarca aldıkları tehditler annemle babama bir sus ihtarıydı. Fakat cinayet Türkiye’deki bütün yaşam savunucularına bir sus ihtarıydı. Dolayısıyla susmuyoruz, susmayacağız” diyor.

Anne babanızı kaybetmenizin üzerinden 5 yıl geçti. Nasıl hissediyorsunuz?

Aslında hiçbir şey değişmedi. İlk gün ne hissediyorsam bugün de aynı şeyleri hissediyorum. Aynı kararlılıktayım. Aynı hırsla, inançla yaşıyorum. Benim açımdan hiçbir şey değişmedi. Tabii ki çok üzüldüm. Fakat üzülmenin ötesinde önce çözmem gereken bir konu var. Bu konu çözüldükten sonra belki hislerimi daha açık kendime itiraf edebileceğim.

‘SÜREÇTE ÇOK ÇELİŞKİ VAR’

Çözmeniz gereken mesele nedir?

Dava. Tetikçi denilen bir insanın üzerine bir şeyler bırakıldı. O da içeride yaşamını yitirdi. Buna da intihar dediler. Biz işin aslının böyle olmadığını biliyoruz. Apaçık yazılmış mektuplar, itiraflar, ifadeler, şirket isimleri geçerken bu işin böyle olmadığı ortada. Aslında tek gayemiz bunları belgelendirebilecek noktaya getirebilmek. Aslında belgelerin peşindeyiz.

Emine Büyüknohutçu

Dava süreci ne durumda?

Yargıtay’da 2 tane dosyamız vardı. Bir tanesi Ali Yamuç’un eşi Fatma Yamuç’un dosyasıydı. Beraat kararı verildi. Diğeri de azmettirici dosyasıydı. Geçen ay 2 dosyanın da onaması geldi Yargıtay’dan. O kadar büyük çelişkilerin olduğu bir dosya ki bu 5 bin 900 tane evrak var ve içi çelişkilerle dolu.

Katil dedikleri kişinin elinde yüzünde barut izine rastlanmazken eşinin tişörtünde annemizin kanı olması ve bunun araştırılmaması… İnatla elinde yüzünde bir barut izi dahi olmayan şahsın üzerine gidilmesi, davanın oraya çekilmesi zaten büyük bir çelişkili. İstememize rağmen babamızın HTS kayıtlarının olmaması, alakasız başka birinin HTS kayıtlarının bize ulaştırılması bu büyük bir çelişki, ismi açıklanan azmettiricinin doğru düzgün ifadesinin dahi alınmaması... Hatta ‘ben bu aileyi tanımıyorum’ demesi… ‘Tanımıyorum’ dediği aileye cinayetin bir buçuk ay öncesinde dava açmış birinden bahsediyoruz.

O kadar çok çelişki var ki süreçte… Bütün çelişkilere rağmen Yargıtay bu kararı onayladı. Biz de ayın 17’sinde artık Anayasa Mahkemesi’ne başvurumuzu yapmış olacağız. Umutsuzluğa düşmemeye çalışıyorum. Yapılacak hala çok şey var. Bu davanın peşini bırakmayacağımı biliyorum. Ömrüm boyunca da olsa bırakmayacağım. Çünkü bunlar yıldırma çabası… Belki 5 yıl belki 10 yıl sonra çözülecek hiç önemli değil. Ne gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğiz. Hem gündemde tutacağız hem de davanın takibini yapacağız. 

‘EVİMİZ KAYIYOR’

Bölgedeki taş ocakları ne durumda? 5 yılda neler oldu bölgede?

Taş ocakları işliyor. İşlemesi bir yana kapatma kararına rağmen yeni ocaklar açıldı. Zaten mesele bundan ibaret. Bölgede tahribat artarak devam ediyor. Yeni taş ocakları açıldı. Babamızın davayı kazandığı taş ocağı da yeni ocaklar açtı. Hatta bu yeni taş ocağı bizim o bölgedeki evimizin 500-600 metre yakınında. Patlatma yöntemiyle taş çıkarttığı için evimiz de kayıyor.

‘KÖYE GİDİNCE TAKİP EDİLİYORUM’

Bu süreçte hiç engellemelerle karşılaştınız mı ya da tehdit edildiniz mi?

Bir kere insanlar bu süreci araştırdığım için hep şunu söylüyor: "Ya Ali Yamuç yapmış işte. Bırak bu işin peşini." Sürekli bu söyleniyor. Ben de inatla diyorum ki "hayır o değil mesele, onun yaptığına inanmıyorum. Hiçbir gösterge yok. Bütün göstergeler beni Ali Yamuç’un bir adım ötesine atıyor."

Köyün girişinde benim araçta olduğumu görenler motorlarına atlayıp yanımızdan taş ocaklarına doğru gidip, ocağın içine girip haber veriyorlar ve takip edildiğim de oluyor.

Birileri tarafından tehditvari konuşmalar da yaşandı. Telefonlar geliyordu, "bu işin peşini bırak" deniyordu. İlk bir buçuk yılım böyle geçti. Bir evin içinde tıkılarak, hiçbir yere kımıldamayarak kötü bir süreçti.

‘İNSANLARI YÜREKLENDİREBİLİR’

Bir de süreçle ilgili bir belgesel çektiniz. Ne anlatıyor bu belgesel, sizin için önemi ne?

Ben bu belgeselin konuşmak isteyip de konuşamayan, bildiği bir şeyler olup da bir türlü ifade etmeye, itiraf etmeye cesaret edemeyen insanları biraz yüreklendireceğini düşünüyorum. Bölge halkının işin aslını bilmediklerini düşünmüyorum. Bilenin konuşamamasını anlayabiliyorum çünkü gidecek başka yeri yok ve orada yaşamak durumunda ve bir anda tek başlarına kalabiliyorlar. En yakın örneği benim annemle babam. Neden konuşamadıklarını anlayabiliyorum. Bu belgeselin de onları biraz olsun yüreklendireceğini düşünüyorum. Konuşmak zorunda bırakacağını düşünüyorum. Belgeselin sonucunda iyi bir şeyler bekliyorum.

SLOT Media ile birlikte yaptık bu belgeseli. 9 Mayıs’ta SLOT Media’nın YouTube kanalında fragman yayınlanacak. Bir hafta, 10 gün sonra da belgeselin tam hali YouTube kanalında gösterilecek. Herkes girip izleyebilecek. İklim aktivistleri dahil birçok insanın söyleşileri de var. Çok doyurucu bir iş geliyor. O yüzden insanları da yüreklendireceğini düşünüyorum.

‘SUSMUYORUZ, SUSMAYACAĞIZ’

5. yılda bir mesajınız var mı?

Evimizin etrafında iki gün önce çıkarılan yangın ve onun öncesinde aylarca aldıkları tehditler annemle babama bir sus ihtarıydı. Fakat o yangının hemen iki gün sonrasındaki cinayet Türkiye’deki bütün yaşam savunucularına bir sus ihtarıydı. Dolayısıyla susmuyoruz, susmayacağız. Gittiği yere kadar gidecek bu mesele. Ömrüm boyunca da sürebilir, yarın da çözülebilir. Bilemiyorum. Bir anda bir itirafçı cesaretini ortaya koyabilir. Hiç belli olmaz ama bu mesele bir gün çözülecek. Çözülene kadar da susmayacağım.

NE OLMUŞTU?

Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Derneği Taş Ocaklarıyla Mücadele Platformu Sözcüsü Ali Ulvi Büyüknohutçu Finike'de binlerce sedir ve kızılçam ağacının yanı sıra yabani hayvanların yaşam alanı da olan bölgede mermer ocağına karşı dava açtı. Davaya 50 köylü de müdahil oldu. Antalya 2'nci İdare Mahkemesi'nde görülen davada bir mermer ocağı firmasına verilen 'ÇED Gerekli Değildir' raporu ve maden arama izin belgesi iptal edildi ve mermer ocağı kapatıldı.

Bölgede 13'ü bulan mermer ve taş ocaklarına karşı 5-6 yıldır mücadele veren Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çifti, emsal olarak niteledikleri bu Danıştay kararından 25 gün sonra, 9 Mayıs 2017'de Kızılcık Yaylası'ndaki dağ evlerinde silahlı saldırıda öldürüldü. Çiftin katil zanlısı Ali Yamuç, olaydan bir gün sonra yakalanıp, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Ali Yamuç, savcılık ve mahkemedeki ifadelerinde, kapatılan mermer ocağında çalışan 'Çirkin' lakaplı kişinin cinayetler için 50 bin TL teklif ettiğini, 3 bin TL'sini ödediğini söyledi. Yamuç, savcılık ve mahkemedeki bu ifadesinden sonra cezaevinde yazdığı iddia edilen ve daha sonra tutuklanan eşi Fatma Yamuç'un üzerinde ele geçirilen bir mektupta ise başka bir mermer ocağının sahibini suçladı.

Güvenlik gerekçesiyle Elmalı'dan Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi'ne sevk edilen Ali Yamuç'un, 20 Eylül 2017'de intihar ettiği açıklandı. Ali Yamuç'un şüpheli görülen intiharı sonrasında Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden dava sürecinde, olaydan bir hafta sonra tutuklanan Ali Yamuç'un eşi Fatma Yamuç, 2018 yılında serbest bırakıldı.

Çiftin kızları Emine Büyüknohutçu, cinayetin ardında azmettirici olduğuna dair Finike Cumhuriyet Başsavcılığı'na azmettiriciler yönünden soruşturmanın derinleştirilmesi için başvurdu. Savcılık ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Savcılığın kararına Büyüknohutçu ailesi, Elmalı Sulh Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren mahkeme, savcılık kararını onadı ve itirazı reddetti.

ANMA PROGRAMI 2 GÜN SÜRECEK

Aysin-Ali Ulvi Büyüknohutçu çifti, ölümlerinin 5'inci yılında Finike ve Antalya'da düzenlenecek programlarla anılacak. Anma programı için hazırlanan afişlerde özetle “5 yıl önce katledildi. Dava süreci iyi işlemedi ve cinayetin azmettiricisi yargılanmadı. Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu cinayeti 5'inci yılında hala aydınlatılmadı. Kayıplarının 5'inci yılında azmettiriciler hala yargılanmadı. Söz veriyoruz, suçlular yargılanıncaya, adalet sağlanıncaya kadar vazgeçmeyeceğiz" ifadeleri yer aldı.

Bugün Muratpaşa ilçesi Andızlı Mezarlığı'nda çiftin mezarları ziyaret edilecek ve açıklama yapılacak. Aynı gün saat 17.30'da ise çiftin öldürüldüğü Finike ilçesi Kızılcık mevkiindeki evlerine gidilerek karanfil bırakılacak. Yarın ise Muratpaşa Belediyesi'nce çift adına yaptırılan Büyüknohutçu Parkı'na fidan dikimi gerçekleştirilecek. Aynı gün öğle saatlerinden itibaren de Aydın Kanza Parkı'nda söyleşi, belgesel gösterimi ve ödül töreni olacak.