Enerji zamları: Bu kış zor geçecek!

Türkiye ekonomisindeki dar boğaz enerji fiyatlarında karşılık bulmaya devam ediyor. Elektrik ve doğalgaza ağustos ve eylülde olduğu gibi ekim ayında da zam geldi. Enerji kalemlerindeki bu zamların nedenleri ve etkileri neler? 

Abone ol

ANKARA - Türkiye ekim ayının ilk gününe, elektrik ve doğalgaza gelen zamlarla uyandı. Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) eş zamanlı olarak elektrik ve doğalgaza zam yaptı.

DOĞAL GAZ ZAMMI YÜZDE 54’Ü BULABİLİR 

BOTAŞ, 1 Ekim 2018’den(bugünden) geçerli olmak üzere doğalgaza konutta yüzde 9, sanayide yüzde 18.5 zam yaptı. BOTAŞ, benzer biçimde hem ağustos hem de eylül ayında doğalgaza konutta yüzde 9 sanayide yüzde 14 zam yapmıştı. Doğalgaz zamlarının kasım-aralık aylarında da benzer  şekilde devam etmesi durumunda 2018’de yalnızca hane halklarına uygulanan zam oranı yüzde 54’e ulaşacak.

BOTAŞ ivmeli bir şekilde doğal gaza zam yapıyor. Peki neden? Bu soruya dört temel gerekçe üzerinde cevap verilebilir.

Birincisi küresel piyasada doğalgaz fiyatlarında yaşanan artış. Her ne kadar küresel olarak gaz fiyatlarında artış söz konusu olsa da bu neredeyse her ay zam yapmayı gerektirecek oranda değil. Diğer nedenler,  Türkiye ekonomisi, enerji projeksiyonu ve borçlar başta olmak üzere iç sebeplerden kaynaklanıyor.

Doğalgazda zamma neden olan ikinci faktör, döviz kurunda yaşanan yükseliş eğilimi. Türkiye pek çok tüketici ülke gibi gazı, Rusya, İran ve Azerbaycan’dan oluşan ana tedarikçilerinden, dolar üzerinden alıyor. Bu, dolar kurundaki artışın doğrudan doğal gazda karşılık bulması demek.

Üçüncüsü, Türkiye’nin yeni enerji vizyonuyla alakalı. Eski Enerji Bakanı, şimdiki Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Programı’nı (YEP) duyururken Türkiye’nin yerli enerji kaynaklarıyla enerji talebini karşılama hedefinde olduğunu ifade etti.

Yerli kaynaklardan kastın ne olduğu, hangi kaynağın nasıl bir üretim dinamiğiyle piyasaya sürüleceği soruları bir yana burada hükümetin yapması gereken en önemli adım üreticiyi doğalgazdan uzaklaştırmak.

EN YOĞUN KULLANIM ALANI ELEKTRİK VE SANAYİ

Türkiye’de doğalgazın yoğun kullanıldığı iki alan var: Elektrik üretimi ve sanayi üretimi. Isınmada da doğal gazdan faydalanılıyor ancak bu oran diğer iki kalemin gerisinde. İşte hem Hazine ve Maliye Bakanlığı hem de Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı bu enerji projeksiyonu uyarınca elektrik üretimini doğalgazdan uzaklaştırmaya çalışıyor. Sanayi üretiminde de benzer bir durum söz konusu. Ancak yeterli oranda planlama yapılmadığı için şimdilik alternatif bir ucuz kaynak yerine üretici ve tüketiciler zamlarla muhatap oluyor. Zam oranları dikkatli biçimde incelendiğinde özellikle sanayi üretimi ve doğal gazdan elektrik üreten santrallerinin kullandığı gaza gelen zam söz konusu politikanın yansıması. Bu durumun ekonomideki karşılığı nedir?

Doğalgaz özellikle elektrik ve sanayi üretiminde ana girdi. Sanayi üretimi açısından doğalgaza gelen zam, maliyetin artması demek. Bu durum üreticilerin artan maliyetleri fiyatlara yansıtmasına neden oluyor. Üstelik tedbirler bununla sınırlı değil. Bazı üreticiler, kurdaki olumsuz tablo ve zamlar karşısında üretimde daralmaya gidiyor. Bu, ürünlerin fiyatlarının artmasının yanında işçi çıkarmaları, yani işsizlik oranlarında artış anlamına geliyor. Türkiye’nin hâlihazırda içinde olduğu ekonomik darboğaz gittikçe şiddetleniyor. Bakan Albayrak’ ın duyurduğu YEP incelendiğinde 2018 ve 2019’da istihdam kaleminde daralma ve işsizlik oranında artış söz konusuydu. İşte bu olumsuz tablonun nedenlerinden biri de bu zamlar.

BOTAŞ’ın zamlarının peş peşe gelmesinin son nedeni Türkiye’de kamu kurumlarının iyi yönetilememesi ve borçlanma sınırının doğru tayin edilmemesinden kaynaklanıyor. BOTAŞ’ın alacak tablosu incelendiğinde en büyük borçlular belediyeler ve kamu kuruluşları. Siyasi iktidarın büyük mükelleflerin borçlarında yapılandırmaya gitmesi, vergi borçlarını silmesi BOTAŞ’ın alacaklarını tahsil etmesine engel oluyor. Bu durumda BOTAŞ zamlarla gelirini artırarak doğal gaz alımına devam edebiliyor. Yani kötü yönetimin ceremesini tüketici çekiyor.

ELEKTRİK CEPHESİNDE ZAMLARIN ARDI ARKASI KESİLMİYOR

Türkiye’de elektrik tarifelerini EPDK belirliyor. EPDK genelgesi elektrik zamlarını üç ayda bir güncelleme üzerine kurulu. Ancak Türkiye ekonomisindeki sarsıntı ve doğal gaza gelen zamlar, elektrik piyasasında üretimi çeşitlendirme hedefleri, zam olarak karşılık buluyor.

2018’de EPDK’nın elektrik zamları incelendiğinde Ekim 2018’deki son artışla beraber elektriğe, konutta yüzde 40, sanayi ve ticarethanelerde yüzde 50 civarında zam geldi.

Türkiye 2017’de elektriğinin yüzde 37’sini doğal gazdan üretti. Dolayısıyla doğalgaza gelen zam, elektriği doğrudan etkiliyor. Doğalgaz kalemine gelen zamların dolaylı etkisi de dikkate alındığında elektriğe 2018’de gelen toplam zam yüzde 60’lara çıkıyor. Doğalgazda olduğu gibi elektrik piyasasında yaşanan bu zamların enflasyondan istihdama büyük etkileri oluyor.

PETROLDEKİ ARTIŞIN EKONOMİYE ETKİSİ

Küresel piyasada ABD ile İran arasında devam eden gerilim ve bunun ekonomik yaptırımlarla karşılık bulması enerji piyasasında da etkiye sahip. Kasım ayında ABD’nin İran’a dönük ikinci yaptırım paketini uygulaması bekleniyor. İçerisinde petrol ihracatı da olan bu yaptırım kalemi, küresel piyasadan günlük 2 milyon varil üretimin çekilmesi demek. Her ne kadar bazı ülkeler İran’dan petrol almaya devam edeceklerini ifade etse de İran yaptırımları devreye girmeden piyasayı etkilemeye başladı bile. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü(OPEC) 23 Eylül’deki Bakanlar Toplantısı’nda üretimde artışa gitmeyeğini ifade etmesiyle Brent petrolün varil fiyatı 80 doların üzerine çıktı. Üstelik peş peşe petrol tahminleri yayınlayan kuruluşlar artışın devam edeceğini öngörüyor. Bu durum Türkiye gibi ülkeleri yakından ilgilendiriyor.

Türkiye, petrolde neredeyse tamamen dışa bağımlı bir ülke. 2017’de Türkiye, 42.7 milyon ton petrol ithal etti. Aynı yıl Türkiye’nin cari açığı 41.7 milyar dolardı. Bu açığın 37.2 milyar doları yani yüzde 90’dan fazlası enerji ithalatına dayanıyor. Ağustos ayında brentin ortamala  fiyatı 72.5 dolardı. Eylül’de bu rakam 78 dolara çıktı. Yani Türkiye ağustos ayına göre eylülde petrole yaklaşık beş dolar fazla para ödemek durumunda kaldı. Ekim ayına 83 dolarla başlayan Brent petrolün ekim ayını 80 doların üzerinde tamamlaması bekleniyor. Bu ise her ay cari açığın artması, akaryakıt fiyatlarının yükselmesi anlamına geliyor. Akaryakıt fiyatlarındaki artış, devasa ulaşım sektörünü etkilediği için otomotiv piyasasından dolmuş otobüs kullanan tüketiciye kadar herkesin olumsuz etkilenmesi demek.

Özetle Türkiye ekonomisindeki sorunlar, kamu maliyesi ve yönetimindeki borç durumu, yeni enerji politikası, kurdaki hareketlilik gibi iç sebepler ve küresel piyasadaki etkenler, Türkiye ekonomisi ve vatandaşları için zor bir dönem demek. Enerjinin enflasyon, istihdam, cari açık, tasarruf alanlarına doğrudan yansıması olduğu dikkate alındığında bu kış zor geçecek.