Enerji kalemlerine zam gelmesi nasıl bir siyasi motivasyonmuş böyle, anlayamıyorum. Haftalardır bir kısım medya zam-toto oynuyor. Öyle bir hale geldi ki, çok açık şekilde “zammın rızası" üretiliyor. Salgın döneminde halktan uzaklaşan iktidar ve çöken sosyal uygulamalar yokmuş gibi, üstüne bir de zamla halk çökertilmeye çalışılıyor.
Ama daha kötüsü, uç uca dizilmiş zamlar geldikçe kimsenin bunu listelediği yok. İktidar kışı hesaplayarak oduna ve kömüre peşinen zam yaptı zaten. Sezon bittiğinde 700 TL olan odunun şimdi 1000 TL olması, torbası 35 TL olan kömürün şimdi 70 TL’ye çıkması haberleri geliyor. Cuma günü benzin ve motorine de zam geldi ve ÖTV indirimleri ile ilkinin fiyatı 17 kuruş, ikincisinin ise 41 kuruş arttı. Şimdi herkes iştah kabartmış ve elektrik zamlarını beklemiş durumda. Öyle bir utanmazlıkla bekleniyor ki, Enerji Ticaret Derneği Başkanı geçen hafta yaptığı açıklamada neredeyse “halkın parasını bize verin, yeter” demedi. Böyle diyorum, çünkü arkadaşlar hiç çekinmeden yüzde 40-45 zam istemişler. Yetmemiş, piyasa ile oynamaya bile başlamışlar. 14 Mayıs Cuma günü serbest piyasada elektriğin piyasa takas fiyatı ortalama 33 kuruş, 18 Haziran Cuma günü 38 kuruş iken, zam tartışmaları ile gündemi besledikçe ağustos ortasında 50,4 kuruşa, eylül ortası 54 kuruşa, geçtiğimiz cuma (15 Ekim) günü ise 62 kuruşa çıktı.
Neden peki? Nedenini iyi koymazsanız sadece zammın yolunu yaparsınız.
Muhalefet ise, ne kadar çok zam gelirse, otomatikman halkın kendi ayağına geleceği gibi bir anlayışa sahip. Ya da bu zamlar önden yapılsın ki, iktidar muhalefete geçince bir sorundan kurtulmuş olsunlar diye mi böyle davranıyorlar? Sanki her ikisi de ihtimal dahilinde gibi.
Zamlar konusunda bunlar olurken Meclis ilk hafta sessiz sedasız radyoaktif maddelerin ülkeye girip çıkması ve nükleer kazalarla ilgili iki anlaşmayı geçirdi. Geçen hafta bunu yazdığımızdan bu yana hiçbir parti ağzını açmadı. Neden bunu halktan sakladıklarını söylemediler. Bu konuda yapılan anlaşmayı hâlâ söylemiyorlar. Neyin karşılığında bu anlaşmaları halka sızdırmamayı ve TBMM’de bile itiraz etmemeyi göze aldılar, anlatmadılar.
MEMLEKET PARTİSİ ZAMMA KABUL VERMİŞ
Geçen hafta da aynısı yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tütün ürünleri ve araçların ÖTV'lerini üç katına kadar artırma yetkisi veren kanun teklifine karşı ne yaptı muhalefet? Hiçbir şey. CHP’den 115 vekil, HDP’den 45, İYİP’ten 24 TİP’ten de 4 vekil hiç oylamaya katılmayarak karşı oy bile kullanmadı. Daha kötüsü Memleket Partisi KABUL oyu verdi. Sadece ve sadece 44 vekil RET oyu verdi. Böylece 245 muhalefet vekilinin olduğu Meclis'te 240 oyla iktidar güle oynaya tütün ve arabaya yapılan zamları geçirdi.
ZAMMI ZAM YAPANLAR ÖDESİN!
Gelelim işin aslına. Bu zamların ne gerekçesi, ne de sorumlusu biziz. Zam mı gerekiyor? Yapın ama o zammı kendiniz için yapın, kendinize göre yapın. Çünkü biz ödemeyeceğiz, siz ödeyeceksiniz. Çünkü bu zammın kaynağı sizsiniz!
Zammın gerekçesi artan kömür ve gaz fiyatı. Efendim neymiş ithal kömürün fiyatı üçe katlanmış, gaz zirve yapmış? Tatlım bu ülkenin ithal kömürle çalışan santralleri yokken bunlarla dolduran biz miydik? Millet gaz yaksın diye kasabalara kadar boru hattını kim çekti peki? Bundan aldığınız teşvikleri bitirdiniz mi?
Fiyatlar yüzünden arz sorunu varmış. Talep artsın diye diye yıllarca enerji verimliliğini siz ertelediniz (2011), yine ertelediniz (2017) ve en sonunda öldürdünüz (2021). Türkiye'de şu an 1990 yılından daha kötü evler yapılıyor, binalar dikiliyor.
Dünyada kriz varmış! Neden var? Çünkü siz pandemi döneminde ertelenen talep ile (i) dönemsel talep kaynaklı bir durgunluk yaşandığını, (ii) bunun arkasından talep geri dönüşü beklendiğini bilmiyor olabilirsiniz ve (iii) bunu planlamayıp (iv) piyasaya bırakarak onların spekülasyon yapmasına yol verebilirsiniz. Ama bunun da artan fiyatlarla (v) ikinci bir talepte yüksek fiyat kaynaklı bir talep azalması yaratarak ikinci bir durgunluk yaratacağını da göremezsiniz.
Belki de görüyorsunuz, söyleyemiyor olabilir misiniz?
KRİZ YOK SUİSTİMAL VAR!
Kriz lafını seven siyasetçilere burada söyleyelim, ortada bir enerji krizi yok; piyasa krizi, piyasanın suistimali var. Bu AB’de de piyasa krizi, bizde de piyasa krizi. Türkiye’de sorun (i) enerjiye artan bağımlılık, (ii) bunun ithal bağımlılık olarak yaşanması ve (iii) tabii ki bir de fosil yakıt bağımlılığı. Bunu beslemek için verimliliği öldürdünüz ve sektörleri de coşturdunuz. Dünyanın tersine, artık enerji yoğun bir ülke olduk (Bakınız: Grafik). 2000 yılından önce bu ülke daha dengeli bir enerji tüketimi artışı izlerken ve burada da sorunlar varken, sonrasında sizin bütün sektörleri aşırı enerji tüketen yapılara çevirdiğinizi trafiğimiz çok güzel anlatıyor. Bunların devamında (i) sadece piyasa endeksli bir enerji pazarı yaratmanız, (ii) sosyal devleti iyice zayıflatmanız ve (iii) siyasetin enerjide halkı ve doğayı yok sayan halini ise ekleyelim mi?
İşte size bir piyasa krizi tetiklemeli ve sonrasında siyasi krize gebe bir resim çıkıyor.
Geçen cuma günü Resmî Gazete'de yeni bir karar yayımlandı ve piyasa takas fiyatı tavanı çarpanı ikide üçe çıkartıldı. Yani yüzde 50 zam yapıldı, yani zammın altyapısı yapıldı.
Bu kış her gelen zam siyasetin de kuyusunu kazacak, görmemek mümkün mü?