Enflasyonu etkileyen 5 temel faktör

TÜİK'e göre enflasyon nisanda bir önceki aya göre yüzde 1,68 artarken, akademisyen ve ekonomi uzmanlarının oluşturduğu ENAG bu oranı yüzde 2,62 olarak hesapladı. ENAG analizinde 5 başlık sıralandı.

Abone ol

DUVAR - Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), günlük fiyat değişimlerinden elde edilen ENAGrup Fiyat Endeksi'ni açıkladı. Buna göre; TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında aylık en çok düşüş yüzde 3,04 ile çeşitli mal ve hizmetlerde, en fazla yükseliş ise yüzde 7,12 ile lokanta ve oteller kaleminde gerçekleşti.

ENAG-özellikli ürün grubu enflasyon hesaplamasına göreyse aylık en fazla düşüş yaşanan grup yüzde 14,56 ile 'diğer kıyafet', en fazla yükseliş görülen grup yüzde 59,23 ile şehirler arası uçak/otobüs oldu.

ENAG, enflasyonun ise nisanda bir önceki aya göre yüzde 2,62 arttığını belirledi. TÜİK ise bu rakamı yüzde 1,68 olarak açıkladı.

EMTİA FİYATLARI ENLASYON BASKISINI ARTIRIYOR

ENAGrup Aylık Ekonomik Analiz Bülteni'nde ise enflasyonu ve nedenlerine ilişkin şu tespitlere yer verildi:

"Nisan 2021 döneminde yüzde 2.62 artan fiyatlar genel seviyesinin son dönem ekonomik gelişmelerle ile birlikte değerlendirilmesi yararlı olacaktır. Covid-19 sağlık salgınından bu yana özellikle fiyatların üzerindeki baskı tüm piyasalarda kendini oldukça fazla hissettirmiştir. Bu baskılar temel olarak reel ücretlerden uluslararası ticaretin formasyonuna, turizmden döviz rezervlerinin yapısına kadar çok yönlü etki ortaya çıkarmıştır.

Bunları aşağıdaki şekilde inceleyelim:

1. Emtia Piyasalarındaki Fiyat Baskısı
Emtia piyasalarında Mart 2020 ile Nisan 2021 döneminde kayda değer bir fiyat artışı gerçekleştiğini görüyoruz. Alüminyum, petrol, buğday, kahve, mısır altın, canlı kırmızı et ve şeker gibi birçok ürünü kapsayan emtia sepet fiyat endeksi bu dönemde yüzde 50’den fazla yükselmiş ve küresel enflasyon üzerinde baskı kurmuştur.

2. Uluslararası Ticaretteki Gelişmeler
Uluslararası ticaret istatistiklerindeki ölçüm yöntemi artık genelleştirilmiş ticaret sistemi kapsamında da yapılmaktadır. Ölçüm yöntemi değiştikten sonra uluslararası ticaret hacminde görülen artışlar, Türkiye ekonomisinde beklenen değişimleri getirmemiştir. Ticaretin genel olarak etkilediği reel ücretlerde, istihdamın yeniden yapılanmasında ve benzeri niteliklerde bir ilerleme görülmediği gibi, pandeminin neden olduğu istihdam kaybının yerine konmasında da olumlu bir gelişme gerçekleşmemiştir. Tüm bunlar fiyatlarda yukarı yönlü bir baskının nedeni olabilmektedir.

3. Döviz Rezervlerinde Oluşan Yapısal Bozukluklar
Brüt döviz rezervlerinin 85 milyar $’ın üstünde gözükmesine rağmen, net rezervlerin son dönemde en alt düzeylere inmesi ödemeler dengesi sorunu olarak karşımıza gelmektedir. Bunun yanında, swap hariç döviz rezervlerin ise Türkiye ekonomisinde alışılmamış biçimde eksi 45-60 milyar dolar bandında olmasını, uzun dönemli ithalat politikasında engeller oluşturabilecek yapısal bir bozukluk olarak görmek gerekiyor. Öyle ki, bu yapısal sorun ise döviz kuru baskısı ile hem üretici hem de tüketici fiyatlarına baskı yapar niteliktedir.

4. Turizm Sektöründe Yaşanacak Sorunlar
Yaz aylarının başladığı bu günlerde aşılamanın da beklenen düzeyde gelişmemesi, Türk turizm sektörünün uluslararası düzeydeki karşılaştırmalı üstünlüğünü olumsuz etkileyecek niteliktedir. Bu ise cari açığı artırarak döviz kuru kanalıyla enflasyonist baskıyı güçlendirecektir.

5. Merkez Bankası Para Politikası
Önümüzdeki birkaç ay içinde, enflasyonunun yapışkan ve yukarı yönlü niteliği faiz politikasında gevşeme olasılığını azaltmaktadır. Ödemeler dengesindeki yapısal bozuklukların da buna olanak vermeyeceğini de belirtmek yanlış olmaz." (EKONOMİ SERVİSİ)