Engelli mahpusun annesi: Bir bardak su vereni yok
Ailesi, yüzde 98 engelli Serdal Yıldırım’ı Metris R Tipi (rehabilitasyon) Cezaevi’nde ziyaret etti. Adli Tıp'ın tahliye edilebilir raporuna rağmen cezaevinde tutulan Yıldırım, bir odada tek başına kalıyor. Anne Fatma, “Elleri ve karnı şişmiş Serdal’ın. Su istiyor, bir bardak su veren yok yanında” diyor
DİYARBAKIR - Adli Tıp Kurumu'nun 'yüzde 98 engelli, tahliye edilebilir' raporuna karşın Metris R Tipi (rehabilitasyon) Cezaevi’nde tutulan Serdal Yıldırım'ın avukatı Erdal Kuzu, Bakırköy İnfaz Savcılığı’nın infazın ertelenmemesi yönündeki kararına itiraz etti. Dosyaya bakan Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi savcılık kararını onadı. Buna yapılan itiraz ise halen Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ve yakın zamanda bir kararın çıkması bekleniyor.
Mahkeme nasıl bir karar verecek? Yüzde 98 engelli ve sadece ellerini kullanabildiği için ihtiyaçlarını kendi başına karşılayamayan Yıldırım’ın tahliyesine karar verecek mi? Yoksa diğer kurumlar gibi ATK raporunu görmezden mi gelecek? Kızıltepe Emniyet Müdürlüğü’nün “toplum güvenliği için problem teşkil edeceği” yönündeki beyanını esas mı alacak mahkeme?
Bu soruların cevabını büyük merakla, büyük korkuyla ve acıyla bekleyen Serdal Yıldırım’ın aile, çocuklarının ölüme terk edildiğini düşünüyor.
‘OĞLUM BENİ TESELLİ ETTİ’
Önceki gün oğlu Serdal’la cezaevinde görüşen anne Fatma, “Oğlum ölüyor” diyor , “Tedavi edilmediği için ayakları ve karnı şişmiş. Bir odada tek başına bırakmışlar. Su istiyor, bir bardak su veren olmuyor.”
Fatma Yıldırım, telefonun öbür ucunda bunları anlatırken sesi titriyor. “Onu o halde gördüm, dünden beri ağlamaktan öldüm. Yüreğim dayanmıyor. Kimse sesimizi duymuyor, kimseye sesimizi duyuramadık. Çaresiz bekliyoruz” diyor.
O kadar çok ağlamış ki görüş gününde, hasta oğlu kendisini teselli etmek zorunda kalmış. Bu, ayrıca dokunmuş Fatma Yıldırım’a, “Oğlum beni teselli etti” cümlesini birkaç kez tekrarlayarak ağıt yaktı.
‘YÜZDE 98 ENGELLİ, NASIL TEHLİKE OLABİLİR’
Serdal’ın kardeşi Sedat da İstanbul’da. Önceki gün o da görüşe gitmiş, görmüş kardeşini. Telefonda “Hiç iyi değil durumu” diyor. Çaresizliği sesinden okunuyor.
Sedat Yıldırım, “Yaklaşık bir ay önce kardeşimle aynı odada bir mahpus daha vardı. Bir eli yoktu mahpusun ama Serdal’a yardım ediyordu, kucağında taşıyarak ihtiyaçlarını karşılamasına yardım ediyordu. Şimdi onu çıkarmışlar oradan, Serdal tek başına kaldı. Tuvalete gidemiyor, çamaşırlarını yıkayamıyor, hiçbir ihtiyacını karşılayamıyor. Çünkü sadece ellerini ve başını kullanabiliyor. Bu insan nasıl tek başına kalır hapishanede” diye soruyor.
Yıldırım, “Yüzde 98 engelli ve hasta bir insan toplumun güvenliği için nasıl bir tehlike olabilir?” diye sormadan da edemiyor.
'DAHA ÖLMEDİNİZ Mİ DİYE ALAY EDİYORLAR'
Sedat Yıldırım’ın anlattığına göre cezaevi görevlileri de iyi davranmıyormuş kardeşine ve diğer mahpus tutuklulara. “Siz daha ölmediniz mi?” diyerek alay ediyor, hakaret ediyorlarmış. Tedavisi, beslenmesi, morali bozuk kardeşinin tahliye edilmese öleceğine inanıyor Sedat Yıldırım.
Onun da gözü kulağı Mardin 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin vereceği kararda, “Bekliyoruz sadece. Sesimizi kimseye duyuramadık. Milletvekilleriyle görüşmeye çalıştık, belki sesimizi duyururlar diye. Ama onlara da ulaşamadık. Biz istiyoruz ki tahliye edilsin, eve gelsin Serdal. Ona biz bakalım, tedavisini biz yapalım. Ne kadar ömrü kaldıysa ailesinin yanında geçirsin" diyor.