Enis Uyan İstanbul Belediyesi'nde çalışmış, bir ara serbest çalışmak için ayrılmış ve sonra da belediyeye geri dönmüş bir inşaat mühendisiydi. Döndüğünde belediyede mecralar müdürlüğünde çalışmaya başlamıştı.
70’lerde belediyenin gecekondu fonu varmış. O fonda toplanan paralar gecekondu yapımına harcanırmış. Yani belediyecilik demek imar artışı ile iktidara yakın müteahhitlere para kazandırma değil, gecekondu için toplanılan paralarla gecekonduda yaşayan halk için konut yapmak demekmiş.
Tam 43 yıl önce İstanbul Belediyesi'nin elinde gecekondu fonu ile yapacak 540 konut projesi varmış. Projeyi bir firma hazırlamış ve firma İstanbul Teknik Üniversitesi'nin de onayladığı bir bilgisayar programı ile hesapları yapmış. Proje belediyeye gelmiş ve Enis Bey inceledikten sonra hesaplarda bir hata olduğunu düşünmüş. Belediyenin ilgili bölümü hesapları kontrol etmiş ve projeyi doğrulamış. Enis Bey için durum daha sıkıntı verici olmaya başlamış. Enis Bey yine de demir miktarının attırılması gerektiği konusunda ısrarcı olmuş. Belediye başkanı elinde İTÜ’nün onayladığı bir programla yapılan hesaplar ve o hesabın belediyedeki ekiplerce doğrulanması gibi bir durum söz konusuyken Enis Bey dedi diye hesapların tekrar yapılması nasıl söz konusu olabilir ki?
Enis Bey İstanbul Belediyesi'nde bu hesaplar yanlış diyen tek kişi. Ona hem belediye başkanı hem belediye departmanı karşı çıkıyor. Enis Bey yılmıyor. Kolay değil tabii ama o, piyasayı değil kamu hizmetini seçmiş namuslu bir mühendis. Önce belediye başkanına kafa tutuyor. Ona seçimlerde söylediği “Başkana hayır diyebilen kişilik sahibi uzman ve yöneticiler itibar görecektir” sözünü hatırlatıyor. Belediye Başkanı Ahmet İsvan kendisinin iki yıl evvel söylediği sözü hatırlatınca mahcup oluyor ve hesapları tekrar yapmayı kabul ediyor.
Proje bilgilerini belediyenin başka bir programına yüklüyorlar ve Enis Bey’in haklı olduğunu görüyorlar. Projedeki demir miktarını attırılması gerektiği ortaya çıkıyor. Enis Bey’in haklı olduğu daha sonra tekrar ortaya çıkıyor. Bir süre sonra Bayındırlık Bakanlığı beton standartlarını yükseltiyor. Yani Enis Bey belediye başkanının, İTÜ’nün onayladığı programla yapılan hesabın, belediye departmanının ve Bayındırlık Bakanlığı’nın da ötesinde şeyler savunuyor.
Enis Bey emekli oluyor. Aradan yıllar geçiyor. 1999 depremi olunca aklına gecekondu fonu ile yapılan o 540 konut geliyor. Hemen gidiyor ve gördüklerine şaşıyor. Hesapları yanlış diye kavga ettiği o binaların sapasağlam durduğunu görüyor. Bir tane çatlak bile görmüyor ve çok seviniyor. Daha sonra karşılaştıklarında Enis Bey Ahmet İsvan’a teşekkür ediyor. Muhtemelen kendi sözüne değer verdiği içindi bu teşekkür. Ahmet İsvan da Enis Bey’e de teşekkür ediyor. Muhtemelen kendisine rağmen inandığı şeyi savunduğu için teşekkür ediyor.
Belki hatırlamazsınız ama bu ülkede 1976 yılında belediyenin gecekondu fonu ve o fon ile gecekonduda yaşayan halka konut yapan belediyecilik anlayışı varmış. Hatta o zamanlar Bayındırlık Bakanlığı'nda, bilgisayar programlarına rağmen sorgulayan mühendisler varmış. Hatta o zamanlar kendine hayır diyen belediye çalışanlara güvenen, onlar haklı çıkınca mahcup olmayı bilen belediye başkanları varmış.
Şimdilerde ise ortada daha deprem olmadan Kartal’da bir apartman çöküyor. O bir apartmanın kurtarma çalışmaları dört gün sürüyor. O dört günde enkaz altından on dört yaralı ve yirmi bir cansız çıkartılıyor. O sekiz katlı binanın üç katı kaçak çıkıyor ve çevresindeki on binanın sekizinin ise riskli olduğu tespit ediliyor. Bu hesaba dokuz milyon kaçak ama dokunulmayan binayı ekleyin. Bir de altı şiddetinde bir deprem ekleyin.
Böyle bakınca şimdilerde sağlam binaları neden yıkıp çürükleri ayakta tuttuklarını, imar barışı uyguladıklarını anlıyorsunuz. Hatta Enis Bey’i hatırlamamız, Ahmet İsvan gibi Enis Beylere teşekkür etmemiz gerektiği aklımıza bir kez daha geliyor.