Kimileri iyi bir eğitim, kimileri şans, kimileri, 'olmayınca
olmuyor', kimileri aile diyor. Cebelleşip durduğumuz kariyer
mevzularının ve başımıza gelen olayların bilimsel açıklamasını
yapmanın vakti geldi. Babalarımızın, “el alemi bize güldürmeyin”;
annelerimizin ise, “Mısır'a sultan olasın” dediği, parmakla
gösterilecek denli başarılı olmanın ya da bi türlü tutturamamanın
sırrını açıklıyorum.
Kadın olsun erkek olsun, başımıza konan, konmuş kadar olup
işaret bırakan talih kuşunun neden bizi seçtiğini ya da boş
geçtiğini atalarımız işaret buyurmuşlar. Sadece 'armut dibine
düşer' determinizmindeki 'cinse çekme' meselesiyle değil, detay
verip yolumuzu aydınlatmışlar. (Konu bilimsel olduğu için,
determinizm, sorunsal, hipotetik, anakronik gibi laflar edebilirim.
Sorunsal, en sevdiğim.)
Kariyerlerimizi belirleyen dört unsur, element tespit ettim.
Kariyer koçlarının aşıramadığı, toplum mühendislerinin patinaj
çektiği, kavrayamadığı dört unsur:
Enişte, kayın, elti ve görümce!
Diğer sosyal sebepler tırışka. Onlar bize değil, onlar başka
memleketler için. Bu dörtlüden yana bahtın güzelse olursun abad,
diğer türlü halin harap. Banka kefaletinden papaz büyüsüne,
boşanmadan cinayete tüm olayların sebebi bunlar.
Örnek olay üzerinden diyecek olursak, kimya profesörü abimize
kulak verelim:
- Noldu Feyzullah abi, niye boşandınız yengeyle? Abi siz
iyiydiniz ya?
- Hanım, “ya bacıların ya ben”dedi, anlaşamadık. Daha doğrusu
anlaşamadılar...
Diyor. Bakar mısın Feyzullah'a sen. Profesör yahu! Hem de kimya.
Sen kabartma tozundan yanardağ yap... Periyodik cetveldeki
elementlerle lego gibi oyna... Karışımı, alaşımı, bileşiğiyle
maytap geç... Reaksiyondan reaksiyona fink at... Kendine en yakın
iki kadını yan yana tutama! Demezler mi adama:
“Hocam, sen daha evdeki kimyayı tutturamamışsın, gördün mü
ebenin avagadro sayısını!” diye.
Atasözleri müktesebatımıza göre örnek olaydaki sorunsal,
görümce! Buna ve diğerlerine bakalım.
Görümce sorunsalı:
“Görümüm geldi, ölümüm geldi!”
Enişte sorunsalı:
“Enişte gölgesi, geven gölgesi”, “Eşeğin yoksa enişten de mi
yok?” şeklinde tanımlanan enişte faktörü ayrı bir önem arz eder.
Hem bireysel hem toplumsal etki merkezi olarak ele alınabilir.
Darbe zamanlarında kıymeti anlaşılan eniştelerin dahil olduğu bir
teşkilat hep söylene gelmiştir: MET (Milli Enişte Teşkilatı).
Geçtiğimiz yıl yaşadığımız acı tecrübede 'MET'imizi duymayan
kalmadı.
Kayın sorunsalı:
“Mallar içinde koyun, insanlar içinde kayın”
Olumlu bir etken faktör olarak ele alınan 'kayın faktörü'
kaynananın oğlu olması yönüyle de yıkıcı bir elementtir. Çünkü yine
atalarımız:
“Gelin çiçek, her dediği gerçek, kaynana yılan her dediği
yalan”
“Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse, gelinin
başı yarılır”
“En iyi kaynana ölü kaynanadır” diyerek 'iç mihrak' bilincimizi
oluşturmuşlardır. Bu bakımdan kayın ve kaynana aynı madde
içerisinde değerlendirilmelidir. Madde dediysem, zararlı madde!
Başta kariyer olmak üzere toplumsal olarak yaşadığımız tüm
zafiyetlerimizin sebebi bunlar. Tamamen bilimsel. Tıpkı Einstein'in
görecelik kuramı gibi. Enişteynen görümcelik kuramı!