'Entübe edilmesi gereken babama yatak bulamadık'

Korona virüsü teşhisi konulan Şeref Yıldız, Diyarbakır’daki hastanelerde boş yer olmadığı için yatırılamadı ve öldü. Babasını Covid-19 hastaları için yoğun bakım servisi olmayan bir pandemi hastanesinde kaybeden Rubahar Yıldız, “İsveç’ten hasta getirebilen devlet, kendi vatandaşının kötüye gitme ihtimalini düşünüp yoğun bakım açamıyor mu?” diye sordu.

Abone ol

DİYARBAKIR - Bayram sonrası korona virüsü vakalarında bir artışın olup olmayacağı tartışılıyor. Bilim Kurulu üyelerinin yanı sıra Sağlık Bakanı da “Vaka artışlarının ünümüzdeki günlerde ülke geneline yayılmasından endişe duyuyoruz” şeklinde açıklama yaptığına göre, durum sahiden ciddi olmalı. Çünkü Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şimdiye kadar yaptığı günlük bilgilendirmelerde iyimser bir tablo sergiliyordu. Hastanelerdeki durum ise Sağlık Bakanı’nın açıklamalarının tersine bir görüntü sergiledi.

Vaka sayıları, 1 Haziran’da başlayan normalleşme süreciyle birlikte artmaya başlamıştı zaten. Hastanede tedavi olmak isteyen kimi ağır hastalar evlerine gönderildi çünkü hastanede yer yoktu. Sağlık Bakanı’nın açıklamalarının tersine, pandemi hastanesi olarak belirlenen kimi hastanelerde tedavi için teknik donanım da yetersizdi. Yani hastanede yer bulmak tek başına tedavi için yeterli olmuyor ve eğer yoğun bakım ünitesi yoksa bu hayatınıza mal olabiliyor.

1 Haziran’da başlayan normalleşme süreciyle birlikte birçok ilde olduğu gibi Diyarbakır’da da korona virüsü tehlikesi bitmiş gibi bir hava esmeye başladı. Maske ya hiç kullanılmadı ya da çene altında taşındı. Kola geçirilen maskeler enteresan bir aksesuar işlevi gördü. Bütün uyarılara rağmen kafeler, restoranlar, sokaklar korona virüsü öncesine döndü.

Kısa süre sonra binaların, mahallelerin karantinaya alındığı bilgileri gelmeye başladı. Hastanelerde yer kalmadığı, korona virüsü teşhisi konulan ancak durumu ağır olmayan insanların evlerine gönderildiği, filyasyon çalışmalarının yetersiz kaldığı yönünde iddialar da konuşulmaya başlandı.

Hükümet, bütün dünyayı etkileyen korona virüsüne karşı bir başarı hikayesi yazıyordu. Hayat, biraz da bu hikayenin verdiği cesaretle, devam ediyordu. Ama hastalığa yakalanan bazı insanlar, tedavi olabilecek donanımlı hastanelerde yer bulamıyorlardı.

Şeref yılmaz, kaldığı hastanede yakınlarına el böyle el sallamıştı.

Bunlardan biri de Diyarbakırlı Şeref Yıldız’dı. Diyarbakır’daki hastanelerde yer bulamayan yakınları, belediyeden emekli Şeref Yıldız için çevre illerdeki hastanelere de başvurdular. Ancak aldıkları cevap hep olumsuz oldu. Hiçbir hastanede yer yoktu.

Şeref Yıldız, yatırıldığı hastanede yoğun bakım ünitesi olmadığı için, korona virüsü nedeniyle hayatını kaybetti. Kızı Rubahar Yıldız’la babasının hayatına mal olan süreci konuştuk. Diş hekimi olmaya hazırlanan Rubahar Yıldız’ın anlattıkları, herkesin korona virüsüne karşı kişisel önlem alması gerektiğini gösterir nitelikte. Çünkü hastalandıktan sonra hastanelerde boş yer bulamıyor ve kendi başınıza kalıyorsunuz.

'PARALARI DEZENFEKTE EDER, ÜTÜLERDİ'

Kaç yaşındaydı babanız? Herhangi bir hastalığı var mıydı?

Babam 58 yaşındaydı ve ciddi hastalığı yoktu. 3 yıl önce doktor ona “Sigarayı bırakmazsan koah olursun” demişti ve o dakika babam sigarayı bırakıp bir daha içmedi. Yani koah hastalığına dair bir tedavi görmedi.

Babanız salgına karşı kendisini yeterince koruyor muydu? Evde kalmak, hijyen, maske, kimseye temas etmemek gibi koruyucu kurallara uyuyor muydu?

Babamın vefat ettiğini duyan herkes o kadar şaşkın ki. Her arayan soran nasıl olur da bu hastalık ona bulaşmış diyor. Çünkü babam neredeyse hiç dışarı çıkmıyordu, sadece zaruri ihtiyaçlar için fırına vs. gidiyordu. Tabi oralara giderken de maskesini, eldivenini takardı. Gelince dışarıdan getirdiği her şeyi dezenfekte ederdik, kendisi de direkt duş alırdı. Aldığı para üstlerinden madeni paraları çamaşır suyuyla yıkayan, kağıt paralara dezenfektan sıkıp ütüleyen biriydi. Bu denli dikkat eden bir aileyiz.

Babanızın korona virüsüne yakalandığını nasıl anladınız?

Babamın başlangıçta sadece halsizliği vardı ve bu nedenle aile hekimliğine götürdük. Oradaki hekim de soğuk algınlığı deyip ona göre ilaç verdi. Ancak babam canının yandığını ve ilaçların iyi gelmediğini söylüyordu. Daha sonra ateşi yükselmeye başladı ve bunun üzerine hastaneye götürdük.

‘COVID SERVİSİMİZ YOK’

Hastaneye zamanında gittiğinizi söyleyebilir misiniz?

Daha önceden benim pozitif biriyle temasım olmuştu ve bu yüzden test için Eğitim Araştırma Hastanesi’ne gitmiştim. Pozitif olup yatan hastalar için yer yok, tekerlekli sandalyede olan yatış hastaları var, gözlerimle şahit oldum. İki gün önce gidenler hastane koridorlarına yatan hastalar için çadır açtıklarını söylediler. Biz de bu yüzden başlangıçta özel Bağlar Hastanesi’ne götürdük babamı. Tomografi ve kan tahlili sonucuna göre doktor, yüzde 99 Covid-19’dur, dedi ve ciğerlerinin kötü durumda olduğunu, yatırılması gerektiğini söyledi. Yatıralım deyince, “Bizim Covid servisimiz yok, başka hastanelerle görüşün” dediler. Ancak sürüntü testi 36 saat sonra çıkacağı için sonuç çıkana kadar evinizde izole edin dendi. Babam için bir odayı ayırdık ve bir gece orada kaldı. Babam inliyor ve biz hiçbir şey yapamıyorduk evde.

‘DEVLET İSVEÇ’TEN HASTA GETİRDİ AMA…’

Hastane arayışı sürecinde neler yaşadınız?

Ertesi gün Diyarbakır’daki tüm hastanelerle iletişime geçtik ancak yer olmadığını söylediler. En son bir tanıdığımız bize Batı Hastanesi’nde yer olduğunu, ısrar edersek alabileceklerini söyledi ve biz de oraya gittik. Zaten oradaki doktor tomografi sonucunu görünce, “Bu hastanın yatırılması gerek” dedi, bizim ısrarımıza gerek kalmadan. Biz babamla sürekli telefonla görüşüyorduk bu süreçte ve ilk gün sesi çok kötü gelmiyordu hatta bağışıklık sistemi güçlensin diye dışarıdan birçok takviye gıda getirdik hastaneye. Ama 3’üncü gün beni aradı. Doktor, “Durumun kötüye gidiyor, seni başka hastaneye sevk edeceğiz” demiş babama. Hemen hastaneye gittim. “Bizim hastanemizde Covid hastaları için yoğun bakım ünitesi yok, 112 ile irtibat halindeyiz, boş yer olduğu gibi babanızı oraya sevk edeceğiz, bu süreçte siz de hastane araştırın” dediler. Benim anlamadığım nokta madem bir hastane pandemi hastanesi olarak seçiliyor, buradaki hastaların kötüye gitme ihtimali yok mu? Neden bu hastanelere Covid hastaları için yoğun bakım üniteleri açılmıyor? İsveç’ten hasta getirebilen devlet, kendi vatandaşının kötüye gitme ihtimalini düşünüp yoğun bakım açamıyor mu? Bize “Boş hastane araştırın” denildi.

Araştırdınız mı?

Mardin, Batman, Şanlıurfa, Elazığ ve Diyarbakır’da ulaşmadığımız hastane kalmadı ancak bize entübe edilmek için yoğun bakımlarında boş yer olmadığını söylediler. Madem vaka sayıları bu kadar az, nasıl bir tane boş yer yok? 112’yi de aradık bu süreçte, onlardan da şöyle bir yanıt geldi: “Sizin böyle bir şey talep etme hakkınız yok, doktorunuzun yatak talep etmesi gerek.” Yani ben bu ülkede entübe edilmesi gereken babam için yatak talep edemiyormuşum. Cimer’e de bu konuda yazdım ancak babamın vefatından 3 gün sonra ulaşıyorlar bana. Ulaşıyorlar ama “Boş yatak var, buraya alalım” demek için değil, “Şikayette bulunmuşsunuz, sıkıntınız nedir” diye soruyorlar. Babam beni arayıp benden yardım istedi, “Artık nefes alamıyorum, yardım çağırın” diye. Hastane arayışı sırasında babamın durumu iyice kötüye gittiğinden normal hastaların bulunduğu yoğun bakımda geçici olarak entübe ettiler. Ama hastane, burada kalamayacağını, başka yere götürülmesi gerektiğini söylüyor fakat hiçbir hastanede boş yatak yok. Zaten gece saat 1 sıralarında da babamı kaybettik.

‘DURUMU AĞIRDI ZATEN’

Babanızın yatırıldığı hastanede yoğun bakım ünitesi olsaydı her şey farklı olurdu diyebilir miyiz?

Babamı entübe etmek için bu kadar beklenmeseydi, yoğun bakımda boş yer bulabilseydik elbette durum çok farklı olabilirdi.

Korona virüsü tedavisi için donanımlı olmayan bir pandemi hastanesinde vefat etti babanız. Yetkililerin bu konuda bir açıklaması oldu mu?

Evet, Sağlık Bakanı’nın bir danışmanı yakınlarımdan birini aradı. “Hastanede boş yer vardı ama hastanın durumu zaten ağır olduğu için almadık” demiş. Böyle bir şey olabilir mi? ben kendim de bir hekim adayıyım, son ana kadar, hastanın durumu ne kadar ağır olursa olsun, müdahale edilmesi gerekiyor. Madem herkes bir gün ölecek, o zaman hekimler kimseye müdahale etmesin. Var mı böyle bir dünya?

‘KENDİMİZ TEST YAPTIRDIK’

Babanız salgına yakalandıktan sonra filyasyon kapsamında aile bireyleri ve babanızın yakın temasta olduğu kişilere test yapıldı mı? Aile bireylerinin sağlık durumu takip edildi mi?

Hayır, birlikte yaşadığı bizlere dahi test yapılmadı. Sadece arayıp, belirtiniz var mı yok mu, diye sordular, evden çıkmayın, dediler. Babam vefat ettikten sonra akrabamız bizi özel hastaneye götürdü, kendimiz özel hastanede test yaptık.

Bölgede vaka sayısı neden arttı sizce?

Her konuda olduğu gibi ilgisizlik nedeniyle bölgedeki vaka sayısı bu kadar artmış olabilir. Gerek halkın, gerek sorumluların umursamazlığı gibi birçok etken var.

Korona virüsü ciddi bir salgın olduğunu ısrarla hatırlatıyor. Devlet aynı ciddiyetle hastalığın önüne geçmeye çalışıyor mu sizce?

Devlet salgının önüne geçmek için hiçbir şekilde mücadele etmiyor. Aksine durumu gizlemenin peşinde. Günlük verilerin olduğu tablodan entübe hasta sayısı ve yoğun bakımdaki hasta sayısının kaldırılmasından da alenen belli değil mi bir şeylerin gizlenmek istendiği?