Erdoğan: 15 geçici üye, 5 daimi üye, bunlar komik geliyor
Antalya Diplomasi Forumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer 2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı tüm dünya ses çıkarmış olsaydı, acaba bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık?" dedi.
DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda, Rusya'nın Ukrayna saldırısı hakkında değerlendirmelerde bulundu.
"2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarsa bugünkü tablo ile karşı karşıya kalır mıydık?" diye soran Erdoğan, "Ama Kırım'ın işgaline sessiz kalanlar şimdi bir şeyler söylüyorlar. İyi de adalet bu yarım kürenin bir yerinde geçerli diğer yarısında değil mi? Bu nasıl bir dünya?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
TEMENNİMİZİN GERÇEĞE DÖNÜŞECEĞİNİN İŞARETİ: Geçen sene salgın şartlarına rağmen Antalya Diplomasi Forumu’nun ilk toplantısını başarıyla icra ettik. Tüm insanlığın sağlık kriziyle boğuştuğu sancılı bir dönemde Antalya’dan verdiğimiz barış, diyalog ve dayanışma mesajlarının foruma çok ayrı bir anlam kattığına inanıyorum. İkinci Antalya Diplomasi Forumu’na gösterilen teveccüh, forumun zaman içinde küresel diplomasinin kalbinin attığı bir zemine dönüşmesi temennimizin kısa sürede gerçeğe dönüşeceğine işaret ediyor.
GENÇLERİN İLGİSİ MEMNUNİYET VERİYOR: Rusya ve Ukrayna krizinin ardından iki ülke arasındaki ilk üst düzey temasın Dışişleri bakanları seviyesinde dün burada gerçekleşmiş olması, forumun amacına ulaşmaya başladığını gösteriyor. Foruma iştirak eden devlet ve hükümet başkanları, ülke temsilcileri ve diğer misafirlerimizin oturumlara yapacakları katkılar yanında, aralarında tesis edecekleri güçlü diyalogu da önemli görüyorum. Aynı şekilde istikbalimizin teminatı olan gençlerimizin foruma yönelik yoğun ilgisini memnuniyetle karşılıyorum.
NE YAZIK Kİ ÇEVRE FELAKETLERİ GÜNDEMDE: Daha geniş katılımla tertip ettiğimiz İkinci Antalya Diplomasi Forumu’nun rüştünü ispat etmiş bir uluslararası etkinlik olarak inşallah yoluna kararlılıkla devam edeceğine inanıyorum. Dünyamız, 21. yüzyılın ilk çeyreğini geride bırakmaya hazırlanırken insanlığın küresel barışa, huzura ve refaha duyduğu özlem de o derece artıyor. Bilimde, teknolojide, tarımda, sanayide, iletişimde ve ulaşım imkanlarında yaşanan onca ilerlemeye rağmen, insanlık olarak temel meselelerimizi henüz çözüme kavuşturamadığımızı görüyorum. Terörizm, açlık, yoksulluk, kıtalar arasındaki adaletsizlik, sıcak çatışma ve iç savaşlar, iklim değişikliğinin açtığı çevre felaketleri, küresel gündemin en üst sıralarında yer almayı ne yazık ki sürdürüyor.
ULUSLARARASI KURULUŞLARA GÜVEN DİBE VURDU: Ekonomiler büyürken, gökdelenler yükselirken, birilerinin cüzdanları şişerken, belli başlı ülkeler günden güne zenginleşirken, istatistikler bize daha müreffeh bir dünya resmi çizerken maalesef hemen yanı başımızda çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor. Açlık virüsü her yıl dünyada korona virüsünden daha fazla insanın hayatına mal oluyor. Bugün yeryüzünde her 10 saniyede bir çocuk sırf bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için ölüyor. İstikrarsızlık ve çatışmalar sebebiyle milyonlarca insan evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. Akdeniz’de, Sahra Çölü’nde veya karlı bir dağın tepesinde yitip giden hayatlar, insanların içinde bulunduğu çaresizliği ortaya koyuyor. Uluslararası kuruluşlara güven dibe vurdu. İnsanlığın ortak kültür mirası olan şehirler enkaz yığınına döndü. Kimi zaman coğrafi, kimi zaman kültürel nedenlerden görünmeyen yerlerin bedelini hep birlikte insanlık olarak ödüyoruz. Tarih ders almayanlar için tekerrür eder. Acılar da tekrarlanır. Ukrayna meselesi bu hakikatin son örneğidir.
ADALET YARIM KÜREDE VAR YARIM KÜREDE YOK MU? Komşularımız arasındaki gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinden rahatsızız. En çok bizi endişelendirdi. Saldırgan eylemleri asla maruz göremeyiz. Kırım'ın ilhakı başta olmak üzere Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik saldırıları ve tutumu biz reddediyoruz. Bunu her zeminde açıkça dile getirdik. Gerek Rusya gerek Ukrayna ile yaptığımız görüşmelerde bunu gündemde tuttuk. Eğer 2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarsa bugünkü tablo ile karşı karşıya kalır mıydık? Ama Kırım'ın işgaline sessiz kalanlar şimdi bir şeyler söylüyorlar. İyi de adalet bu yarım kürenin bir yerinde geçerli diğer yarısında değil mi? Bu nasıl bir dünya? İşte ne yazık ki bu haksızlığın giderilmesi hususunda uluslararası toplum gereken hassasiyeti göstermedi, gereken desteği vermedi. Ukrayna haklı davasında yalnız bırakıldı. İşte bugün vaktinde güçlü irade sergilenmesi halinde diplomasiyle çözülebilecek sorunların yıkıcı ve can yakıcı sonuçlarıyla yüzleşiyoruz. Evlerini terk eden sivilleri, korku ve endişe dolu çocukları, harap olan şehirleri, ölen masumları gördükçe üzüntümüz katlanarak artıyor.
DÜNYA BUNA MI MAHKUM? Şöyle mülteciler içerisinden iki tabloyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir yavru, annesinin kucağında, annesinin gözleri yaşlı, baktım ki o yavru, annesinin gözyaşlarını yalamaya başladı. Bir taraftan siliyor, bir taraftan da annesinin gözyaşlarını yalıyor. Dünya bu tabloya mahkum mu ya? Bu olacak şey mi? Aynı şekilde babası polis memuru olan ufak bir yavru, kah eliyle babasının yanaklarını tokatlıyor, bir diğer eliyle babasının kaskına vuruyor. Baba polis, çocuk babasının kucağında bunu yapıyor. Bu dediğim 10-15 yaşında değil, 2 buçuk 3 yaşında bir çocuk. Dünya buna mı mahkum? O polisin görevi yavrusunun ağlayışını dindirmek mi? Yoksa terörü, anarşiyi engellemek mi? İşte ben şu andaki bu toplumu ekranları başında bizi izleyen tüm dostlarımıza diyorum ki, hep birlikte biz barışın dünyasını kurmaya mecburuz, savaşın değil.
YANGINA KÖRÜKLE GİTMENİN KİMSEYE FAYDASI OLMAZ: Gelinen aşamada yangına körükle gitmenin, ateşe bazen benzin dökmenin kimseye faydasının olmayacağı kanaatindeyiz. Ukrayna halkının meşru mücadelesi desteklenirken bu mücadeleye zarar verecek, leke sürecek adımlardan mutlaka imtina edilmelidir. Batı ülkelerinde yaşayan Rus kökenli insanlara ve Rus kültürüne yönelik faşizan uygulamalar asla kabul edilemez. İsim vereceğim, bakıyorsunuz Almanya’da bir orkestrada orkestra şefi, Putin’in arkadaşı. Putin’in arkadaşı olduğu için görevden alınıyor. Öbür tarafta, yine bir başka Avrupa ülkesinde, bakıyorsunuz dünyaca meşhur Rus kültürünün Dostoyevski’nin yayınları, eserleri, ülkede yasaklanıyor. Biz bunu neye benzetiyoruz biliyor musunuz? Bir zamanlar Irak’ta Hülagü’nün yakıp yıktığı kütüphaneler var ya aynı o döneme dönüş olarak görüyoruz. Biz yeni Hülagüler istemiyoruz. Ne demokrasi ne diplomasi ne insanlık bunlara layık değildir. Biz Türkiye olarak hem can kayıplarının önüne geçmek hem de bölgemizde barış ve istikrarı yeniden tesis etmek için yoğun çaba harcıyoruz. Temennimiz itidal ve sağduyunun galip gelmesi, silahların bir an önce susmasıdır.
BARIŞ İÇİN MONTRÖ DAHİL ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ: Bugün görüştüğümüz bir dost dedi ki, “Bir SİHA bizim ülkemize düştü.” Şu anda o da dinleyicilerin arasında. Bakın hiç ilgisi alakası olmayan ülkeyi de bu silahlar vuruyor. Bu doğrultuda kriz öncesinden başlayıp bugüne kadar süren yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük, yürütüyoruz. 25-30’a yakın liderle görüşmelerim oldu ve devam ediyor. Aynı şekilde Dışişleri Bakanımın, Bakan arkadaşlarımın görüşmeleri oldu, devam ediyor. Yaptığımız tüm görüşmelerde olduğu gibi bugün ve yarınki temaslarımızda da çözüm tekliflerimizi muhataplarımızla paylaşacağız. Bölgemizde sulhu sükunun hakim kılınması için Montrö Sözleşmesinin ülkemize verdiği yetkilerin kullanılması dahil elimizden gelen her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz.
O 5'TEN BİRİ NE DERSE O OLUYOR: Ukrayna kriziyle birlikte Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi sisteminin çarpıklığı ortaya çıkmıştır. BM üyesi 193 ülkenin kaderini 5 ülkenin insafına bırakan sistem adaletsizdir. Sistem yeniden reforme edilmeli. BM reformu çabalarımızı sürdüreceğiz. Statüko yerine barışı gözetecek, 5 ülkenin çıkarı yerine tüm insanlığa hizmet edecek yeni bir küresel güvenlik mimarisinin kurulması şarttır. Çatışan taraflardan biri veto hakkına sahip daimi üye olunca BM Güvenlik Konseyi'nin icbar edici rolü boşa çıkmış, sistem iflas bayrağını çekmiştir. Alınan kararların bağlayıcı yönü olmayınca çatışmaları sonlandıracak hiçbir adım atılamamıştır. 141 üye 2 üyeye karşı oy kullanırken netice alınabildi mi? Alınamadı! Böyle bir adalet olur mu? Dünya 5'ten büyüktür diyerek günümüz şartlarına göre reform edilmelidir. Veto yetkisini elinde tutanlar gücü paylaşmaya yanaşmadığı için reform yapılamıyor. 15 tane geçici üye, 5 daimi üye. Bunlar komik geliyor. Geçici üye olabilmek için lobi yapıyorlar. Ya olsan ne yazar, hiçbir faydası yok. Asıl o iş 5'ten birinde. O 5'ten biri ne derse o oluyor. (HABER MERKEZİ)