Erdoğan: Akşener'i masaya döndüren de Muharrem İnce'yi adaylıktan çektiren de aynı güç

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meral Hanım'ı masadan kalktığında 3 gün önce oraya tıpış tıpış döndüren güç de, Muharrem Bey'i seçime 3 gün kala yarıştan çektiren de aynı güçtür" diye konuştu.

Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultangazi'de düzenlenen mitingde konuştu.

Erdoğan, Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı adaylığından çekilmesiyle ilgili "Siyasetin bu kadar çirkinleştirilmesini kabul edemeyiz. Ülkemizde daha önce bu yöntemle siyasi partiler ele geçirilmişti. Anlaşılan o ki şimdi de aynı yöntemle devletin yönetimini ele geçirmek istiyorlar. Açık söylüyorum Meral hanımı masadan kalktığında 3 günde tıpış tıpış döndüren de, Muharrem İnce'yi seçime 3 gün kala adaylıktan çektiren de aynı güçtür" diye konuştu.

"Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, Deep Fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Elinizi Türk’ün devletinden çekin" sözleriyle Rusya'ya uyarıda bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu hedef alan Erdoğan, "Bay bay Kemal, Rusya'ya sataşmaya başladı. Türkiye'deki seçimleri Rusya yönlendiriyormuş. Utan, utan şimdi ben de kalkıp Türkiye'deki seçimleri ABD yönlendiriyor, Almanya yönlendiriyor, Fransa yönlendiriyor, İngiltere yönlendiriyor dersen ne diyeceksin?" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Seçim günü yaklaştıkça karşımızdaki koalisyon masasının nasıl bir intikam, hırs, rövanş duygusuyla hareket ettiği daha iyi anlaşılıyor. Daha önce masadan kalkan bir ortaklarına yapmadıklarını bırakmamışlardı. Eskiden kendi partilerinden aday yapıp karşımıza çıkardıkları isme etmedikleri zulüm bırakmadılar. Maalesef CHP'de 10 Mayıs 2010'dan 10 Mayıs 2023'e hiçbir şeyin değişmediği anlaşılıyor. Siyasetin bu kadar çirkinleştirilmesini kabul edemeyiz. Ülkemizde daha önce bu yöntemle siyasi partiler ele geçirilmişti. Anlaşılan o ki şimdi de aynı yöntemle devletin yönetimini ele geçirmek istiyorlar. Açık söylüyorum Meral hanımı masadan kalktığında 3 günde tıpış tıpış döndüren de, Muharrem İnce'yi seçime 3 gün kala adaylıktan çektiren de aynı güçtür.

SANMAYIN Kİ BU GÜÇ KEMAL KILIÇDAROĞLU'DUR: Kandil'i bay bay Kemal'in amigosu haline getiren de, FETÖ'cüleri masanın kasetçisi haline getiren de aynı güçtür. Batı medyasını masanın basın bültenine dönüştüren de, ülkemizin milli çıkarlarını sosyal medya mecralarının mezesi haline dönüştüren de aynı güçtür. Sanmayın ki bu güç Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Bu kişi sadece kendisine teslim edilen her kurumu batıran her partiyi yenilgiden yenilgiye koşturan bir maşadır. Bu adama Türkiye teslim edilir mi? SSK'nın haline bakın, şimdi bir de bizim İstanbul'umuzda Çam Sakura nasıl? Her taraf pırıl pırıl. Yeşilköy'de Murat Dilmener nasıl? Her taraf pırıl pırıl. Niye bunları biz böyle yaptık? Kanuni ne dedi, "halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" biz böyle yönetiyoruz bu ülkeyi. Ama bay bay Kemal'in SSK'nın başında olduğu zamanda SSK Okmeydanı Hastanesi'ne adeta iğrenerek giriyorduk. Her taraf pislik, galoşlar rezillik, bay bay Kemal seni görünce biz ne anlıyoruz biliyor musunuz? Çöp, çukur, çamur, susuzluk. Bunları yaşamadık mı? Sultangazi bunları yaşamadı mı? Peki, bu kardeşiniz İstanbul'a büyükşehir belediye başkanı olduğu zaman susuzluk bitti mi? Çöp dağları kalktı mı? Çukurlardan kurtulduk mu? Çamurdan kurtulduk mu? Türkiye'yi de evvelallah yine biz getiririz.

TERÖRİSTLERLE BERABER YÜRÜYOR BAY BAY KEMAL: Şimdi ne diyor? Selo'yu kurtaracak. Bunun bir Selo'su var. Bay bay Kemal'in Selo'su. 'Selo'yu kurtarmak istiyorsanız oyu bana vereceksiniz' diyor. İşte bunlar hep teröristler. Bu teröristlerle beraber yürüyor bay bay Kemal. Kandil'in teröristleriyle "haydi" diyor. Benim Sultangazili kardeşlerim Kandil'in teröristleri ile "haydi" diyen bay bay Kemal'e oy verir mi? Öyleyse pazar gününe kadar çok çalışacağız. Bir yanlışa adım atmayalım. Ve Selo Diyarbakır'da ne yaptı? Bütün Kürt kardeşlerimizi sokağa döktü. Selo'nun kendisi Kürt değildir, Zaza'dır. 51 Kürt kardeşimiz öldürüldü. Şimdi onu ben kurtarırım diyor. Eğer Erdoğan görevinin başında olursa avucunu yalarsın. Adalet neyse, hukuk neyse biz gereğini yaparız. 14 Mayıs Kemal'in bay bay Kemal olacağı gündür. Bay bay Kemal'i önce CHP'ye genel başkan sonra karşımıza cumhurbaşkanı adayı olarak çıkaranların amacı ayan beyan ortada değil mi? Bay bay Kemal, terör örgütlerinden sapkın akımlara kadar ülke ve millet düşmanı kim varsa hepsinin desteği ile yol yürüyor. Şimdi soruyorum sizlere, İstanbul 1994'ten itibaren bizimle başlattığı bu oyunu bozmaz mı? Benim milletim 21 yıldır nice senaryoları yırtıp attığı gibi bunu da parçalamaz mı? Hele hele, Sultangazi parçalamaz mı? Bazıları bizden yana olmazsa, hatta bize karşı olduğunu gösterirse bunların hışmından kurtulabileceğini mi sanıyor. Halbuki bunların gözleri öyle bir dönmüş durumda ki kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayan, kendileri gibi yaşamayan herkesi aynı çuvala doldurup üzerinden silindir gibi geçmeye kararlılar.

TÜRKİYE'DEKİ SEÇİMLERİ RUSYA YÖNLENDİRİYORMUŞ, UTAN UTAN: Kendi koalisyon ortakları dahi kurtalamayacak. Çarşıda, pazarda insanlarımıza tercihleri ve kılık kıyafetleri üzerinden yapılan saldırılar bunun ilk işaretidir. Aslına bakılırsa daha önce Gezi'de, 17-25 Aralık'ta, Çukur eylemlerinde, 15 Temmuz'da neler yapılmışsa 14 Mayıs öncesi de aynısı sergileniyor. Biz bay bay Kemal ile ve ortakları ile değil Türkiye Yüzyılı'nın önünü kesmek için onları ortaya sürenlerle yarışıyoruz. Dünyanın dört bir yanından ülkemiz seçimleri ile ilgili açıklamalara bakan herkes bunu görebilir. Bütün dergiler kapaklarında 'Erdoğan gitmeli' diyor. Almanya'da çıkanlar böyle diyor. Fransa'da çıkanlar, İngiltere'de çıkanlar böyle diyor. Size ne? Bu dergilerin kapağına siz bu ifadeleri nasıl yazıyorsunuz? Bunun kararını siz değil ey Batı bunun kararını benim milletim verir. Bay bay Kemal, Rusya'ya sataşmaya başladı. Türkiye'deki seçimleri Rusya yönlendiriyormuş. Utan, utan şimdi ben de kalkıp Türkiye'deki seçimleri ABD yönlendiriyor, Almanya yönlendiriyor, Fransa yönlendiriyor, İngiltere yönlendiriyor dersen ne diyeceksin? Ben bunların hepsinin adeta ruhlarını okudum, ruhlarını. 20 senedir bunlarla görüşüyorum. 20 senedir bunlarla birçok aynı masalarda oturdum konuşuyorum. Sen bunlarla kaç kere bir araya geldin, nereden tanırsın? Ama bunda yalan bol. Londra'nın tefecilerinden 300 milyar dolar getirecekmiş, avucunu yalarsın. Senin gibi yalancıya bir Allah kuruşu vermezler.

BAY BAY KEMAL, LGBT İLE BERABER DANS ETMEYE DEVAM ETSİN: Kandil'deki terör baronlarının yaptıkları açıklamalara bakan herkes bunu görebilir. FETÖ'nün kaset, montaj oyunları ile kimin önünü açtığını herkes bunu görür. Londra'daki tefecilerin kime göz kırptığına bakan herkes bunu görür. Evlatlarımızı sapkın emellerine kurban etmek isteyen LGBT'cilere bakan herkes bunu görür. Şimdi sizle konuşuyorum. Bu CHP, LGBT'ci mi? Bu İyi Parti LGBT'ci mi? Bu HDP, LGBT'ci mi? O yanında yavrular var onlar da buna zaten ses çıkarmıyor, onlar da LGBT'ci mi? Fakat, LGBT, AK Parti'nin yanına yaklaşamaz. MHP'nin yanına yaklaşamaz. Aynı şekilde Cumhur İttifakı'nın yanına yaklaşamaz. Çünkü biz aile kurumunun kutsiyetine inanıyoruz. Güçlü millet, güçlü ailelerden oluşur. Buna inanıyoruz, dolayısıyla LGBT'nin bizimle ilgi ve alakası olamaz. Bay bay Kemal, LGBT ile beraber dans etmeye devam etsin. İp onlarla dans etmeye devam etsin. Aynı şekilde HDP onlarla dans etmeye devam etsin? Bizde aile kutsaldır. Ailenin kutsiyetine dokundurmayız. Hamdolsun işte benim milletim her şeyin farkında. Ziyaret ettiğimiz her ilimizde sokakları ve meydanları dolduran milletimizin verdiği mesaj çok açık. Milletimiz pazar günü tercihini Türkiye Yüzyılı'ndan yana kullanacak. Bunun için oy verme saati bitimine kadar çok çalışmaya var mıyız? Eşimizi, dostumuzu sandığa gitmeye ve tercihini doğrudan yana yapmaya teşvik etmeliyiz. Pazar günü sandıklara iyi sahip çıkmalıyız.

GÜNLÜK SIKINTILARIMIZ OLMADI DEĞİL OLDU: Buyurun, cambazlar, ahlaksızlar, terbiyesizler, domatesi, patatesi 15 liraya, 20 liraya velhasıl çıkardılar. Şimdi marketlerde 7,5 liraya düştü. Bak nereden nereye geldi. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu seçimden sonra sıkıysa bunlar bu oyunları yapsın. Hepsi soluğu nerede alacak biliyor musunuz? Yargıda alacak. Onu da geçiyorum şimdi bulduğumuz doğal gaz ve petrol kaynakları. İnsanlarımızın refahı için yapacağımız çalışmaları kolaylaştırmıyor mu? Ülkemizin geleceğini planlarken ve kurarken tabii ki günlük sıkıntılarımız olmadı değil, oldu. Ama şu anda doğal gazımız bir ay ücretsiz dedik mi? Bir yıl boyunca doğal gazımız yüzde 25 düşürerek vatandaşlarımıza vermeye karar verdik mi? Bunu ilan ettik mi? Faturalarda inşallah bunu da göreceksiniz. Hatırlarsanız her yıl mart, nisan gibi ülkemizde bu patates, soğan fiyatı tartışması çıkartılır. Çünkü muhalefetin yapacağı bir şey yok. Bu ürünlerdeki fiyat dalgalanmaları tamamen mevsim geçişi ve maalesef ahlaksızlıkla alakalı. İşte şimdi yeni ürünler tezgaha çıktı ve fiyatlar dengesine oturdu. Tabii bunları söylerken gıda ve kira başta olmak üzere milletimizin canını yakan hayat pahalılığını asla görmezden gelmiyoruz. Milletimizin hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeme kararlılığı ile yolumuza devam ediyoruz. Asgari ücretten kamu işçileri ve memurların maaşlarına, emekli maaşlarından sosyal yardım ödemelerine kadar her alanda yaptığımız düzenlemelerle insanımıza nefes aldırıyoruz. Salgın döneminde bunu yaptık. Geçtiğimiz sene bunu yaptık. Bu yılbaşında bunu yaptık. Ama unutmayın temmuz ayında yine yapacağız, yıl sonunda yine yapacağız.

Gelişen ve büyüyen ülkemizin imkanlarını milletimizin emrine vermeyi sürdüreceğiz. Karadeniz doğal gazının sevincini faturaları ilk ay tamamen ücretsiz yaparak bir yıl boyunca da mutfak ve su ısıtma giderlerini faturadan düşerek milletimizle paylaşmadık mı? Gabar'da bulduğumuz petrol ile enerji bağımsızlığımızın yolunda yeni bir adım daha atmadık mı? Nükleerinden güneşine, hidroelektriğinden rüzgarına tüm yerli ve milli kaynaklarımızı bu doğrultuda seferber etmedik mi? Bu şekilde ortaya çıkan değeri ne yapacağız? Milletimizin her bir ferdinin refah seviyesini yükseltmek için kullanacağız. Önümüzdeki dönem için bu doğrultuda pek çok proje hazırladık.

İSTANBUL'UN BELEDİYE BAŞKANI 4 YILDIR İSTANBUL'A NE YAPTI?: Dünyanın her yerinde muhalefet vizyonu ve programı ile iktidarla yarışır. Bizde ise muhafalefetin tek yaptığı, yalan, iftira, çarpıtma, gizli pazarlıklarla iktidara gelmeye çalışmaktır. Şu Kılıçdaroğlu'nun bir referansı var mı? Ben şunu yaptım diyebilir mi? Yok, öyle olunca da işte 15 seçimdir bu adam hep kaybetti mi? Benim milletim bu adamı iyi tanır. Şimdi kalkmış ne diyor? Gel Halil İbrahim sofrasına diyor. Bir insan siyasette bu kadar laubali olur mu? Siz beraber yürümediniz mi geçmişte. Bu ne kadar sulu bir şaka. Biz ise eser ve hizmet siyasetini yürüttük ve öyle de devam edeceğiz. İstanbul'da benim kardeşlerim İstanbul'u iyi bilir. Peki, şu İstanbul'un belediye başkanı 4 yıldır İstanbul'a ne yaptı?

BAY BAY KEMAL, SEN İSTANBUL'U REZİL ETTİN: CHP deyince aklımıza bizim ne geliyor? Çöp, çukur, çamur, susuzluk. Bu kardeşiniz İstanbul'u bunlardan öyle almadı mı? Siz bana bu görevi öyle vermediniz mi? İstanbul susuz muydu? Ama biz 120 kilometreden Istranca Dağları'ndan suyu getirdik. Çöp dağlarından İstanbul'u kurtardık mı? Çukurlardan kurtardık mı? Çamurdan kurtardık mı? Bunu bu kardeşinizle beraber yaptık. Daha sonra Türkiye'yi de aynen böyle yaptık. Bay bay Kemal, sen İstanbul'u rezil ettin. Senin belediye başkanın çamur, çukur herhangi bir şeyde bakıyorsunuz İstanbul'u sel alıyor götürüyor o nerede? Bodrum'da, devamlı turistik, kayakta. Bu iş aşk işidir aşk. Sen nesin ki belediye başkanların ne olsun? Ankara öyle, İzmir öyle. Gelin pazar günü bunlara öyle bir ders verin ki artık emekliye ayrılsınlar. Bu görev sizin, isterseniz ayırırsınız. 14 Mayıs'ta bu işi ilk turda tamamlamaya var mıyız? Bu kardeşiniz için en büyük gösterge şu meydanlardır. Dün Ankara'da böyleydi. İlçelerde son ilçe 130 bini yakaladı. Gümbür gümbür Ankara geliyor. İstanbul'da geri kalmaz.

BİR YERE DE BİR HAYRIN DOKUNSUN: Ülkemiz siyasetinin bu tarzını en çok gençlerimizin yadırgadığını biliyorum. Çocukluğumuzun ve gençliğimizin Türkiye'si ile bugünkü farkı bilmeyen gençlerimizin şaşkınlığını tabii karşılıyoruz. Gençlerimizin en büyük şansı ise eski Türkiye'nin o sefalet, yokluk, yoksulluk günlerini yaşamamış olmalarıdır. Biz yola çıktığımızda söz verdik, eğitim dedik, sıraların üzerine kitapları koyduk mu? Ücretsiz olarak bu kitapları yerleştirdik mi? Ama biz teksir kağıtları ile okuduk. Şimdi herkesin kuşe kağıtla sıralarında kitaplar var mı? Üniversite sayısı 76 idi, şimdi 208 üniversite var. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Kim yaptı bunları? Biz yaptık. Eğitimde bunu yapacaksın ki, gelecek güçlü olsun. Aynı şekilde sağlıkta da bu adımları attık mı? Attık, öyle her ilde dev şehir hastaneleri, ilçelerde hastaneler böyle şeyler yoktu. Ama şimdi hepsinde bu var. Ulaşımda göreve geldik, Türkiye genelinde bölünmüş yol 6 bin kilometreydi. Şimdi 28 bin kilometreyi aştık. İşte İstanbul'da Marmaray nasıl? Avrasya Tüneli nasıl? Yavuz Sultan Selim Köprüsü nasıl? Osmangazi Köprüsü nasıl? Kim yaptı? Biz, durmadık İstanbul-İzmir arası bay Kemal, 7,5 saatte gidiliyordu. Şimdi İstanbul-İzmir arası 3,5 saate düştü. Bunları yapan biz. Bir yere de bir hayrın dokunsun, yok.

SANDIĞIN KAZASI BELKİ OLUR AMA MALİYETİ ÇOK AĞIRDIR: Ben şimdi gençlere diyorum ki, bu akşam büyük bir gençlik programımız var. İstanbul Gençlik Merkezi'nde 3 bin kişiye yapıyoruz. Gelen gençlerle birlikte hasbihal edeceğiz. İstanbul Kongre Merkezi'nde. Şayet gençler o günleri görmüş, yaşamış olsaydı gençlerimiz sandıkta tulum çıkarırdı. Biz gençlerimize güveniyoruz. İnşallah yarım kalan işlerimizi tamamladıktan, Türkiye Yüzyılı'nın şafağı söktükten sonra emaneti kendilerine teslim edeceğiz. Gençlerimize sesleniyorum, geleceğinize sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Bu ülkenin yatırım yapan, üretim yapan, istihdam oluşturan, ihracat yapan tüm insanlarımıza sesleniyorum, elinizdekine sahip çıkmak için, pazar günü önce sandığa sahip çıkın. Buradan bu ülkenin tüm kamu çalışanlarına, emekçilerine sesleniyorum, işinize sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Buradan şehit yakınlarımıza, gazilerimize, vatanının bütünlüğü, milletinin birliği konusunda hassasiyet sahibi herkese sesleniyorum, ezanımıza, bayrağımıza, şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Buradan öğrencisinden emeklisine, kadınından engellisine bu ülkenin tüm bireylerine sesleniyorum. Unutmayın sandığın kazası belki olur ama maliyeti çok ağırdır."  




'BİZ DE BUNLARIN DERDİ NE DİYE MERAK EDİYORDUK'

Erdoğan, daha sonra Bahçelievler'de düzenlenen mitinge katıldı. Şunları söyledi:

ONUN KİTABINDA BÖYLE BİR ŞEY YOK: "İçeri girerken sordum, ne kadar katılım dedim. Alandaki katılım 40 bin dediler. Tabii, yol güzergahında olanları buna dahil etmiyoruz. Onlarla beraber 50 binden aşağı değil. Fakat tabi yetmez. Sandıklarda başka rakam bekliyoruz. Geçtiğimiz hafta sonu malum Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde gerçekleştirdiğimiz o büyük mitinge katılarak bize güç verdiniz. Kılıçdaroğlu, şeref, namus sözü vermiş. Neden tutmadın diyorlar. Kardeşlerim, o bugüne kadar hangi sözü verip de tuttu? Onun kitabında böyle bir şey yok. Onun için pazar günü çok önemli. Pazar günü, onlara haddini bildirmek benim milletimin en önemli görevi.

TEFECİ, TEFECİYE KURUŞ VERMEZ, KURUŞ: Türk siyasi tarihinin en büyük mitingi olan bu toplantımız Atatürk Havalimanı’nı söylüyorum, İstanbul seçimlerindeki tercihini şimdiden ilan etmiştir. İstanbul ne dedi? Türkiye Yüzyılı dedi. İstanbul terör örgütlerinden medet umanlara karşılık birlik ve beraberlik demiştir. İstanbul koltuğuna, kasetle oturanların bu ülkenin yönetimini kasetle ele geçirme operasyonuna geçit vermemiştir. İstanbul, tefecilere ülkesini teslim etmek isteyenlere istiklal ve istikbal diyerek mukabelede bulunmuştur. Londra tefecilerinden 300 milyar dolar alacakmış. Buna inandınız mı? Bay Bay Kemal sen avucunu yalarsın. Tefeci, tefeciye kuruş vermez, kuruş. Esrar eroin kaçakçılarından götürdüğü paralarla Londra tefecilerinden para alacak. Bunun yanındaki akıl hocalarından da yoğurt olmaz. Onlar da ne, nedir haberleri yok. Tefeci böyle kalkıp da kül yutar mı? İstanbul evlatlarının geleceğini örgütlerin sapkın akımların eline bırakmak isteyenlere eyvallah etmemiştir.

GÜNLERDİR, TEHDİTLER, ŞANTAJLAR, HAKARETLER, KASETLER HAVADA UÇUŞUYOR: 4 yıl önce ne dediler, her şey güzel olacak. İstanbul’un başına çöreklendiler. Şu 4 yılda, İstanbul’un başına çöreklenenler, İstanbul’a ne kazandırdılar? Yaptıkları bir şey var mı? Yok. Bu kadar yılda, bırakınız taş üstüne taş koymayı teslim aldıklarına bile sahip çıkamadılar. Şimdi aynı felaketi ülkenin tamamına yaşatmak istiyorlar. Ekrem efendi İstanbul’da görevini çok iyi yaptı şimdi onu Van’a gönderiyorlar. Oralarda teröristlerin el işaretlerini yapıyorlar karı koca beraber.Sen önce İstanbul'daki görevini yap. İstanbul’u sel afeti alıp götürüyor, nerede İstanbul’un belediye başkanı Bodrum’da. Bunlar görev insanı değil. Bunlar sadece… Söylemeyeceğim. Bunlar kurdukları masanın etrafında dökülüyor. Öyle bir faşizm iklimi oluşturdular ki kendi içlerinde bile en küçük ayrılığa tahammül edemiyorlar. Masadaki hanımefendinin kumar masası diyerek oradan kalktığında başına gelenleri gördünüz değil mi? Bir önceki seçimde CHP’nin adayı olarak bizimle yarışan isme yapılanları gördünüz değil mi? Günlerdir, tehditler, şantajlar, hakaretler, kasetler havada uçuşuyor. Sonunda ne oldu? Adaylıktan çekilmek zorunda kaldı. Sonra ne oldu, tekrar gel dediler. Gel. Tekrar döndü geldi. Biliyorsunuz biz 2018 yılında bu kişiyle, yine bir cumhurbaşkanlığı yarışı yaptık. Ne oldu? Şimdi Muharrem Bey’e tekrar gel diyorlar, çağrı yapıyorlar. Muharrem Bey de elinin tersiyle bunları itti. Çünkü burada yapılan bazı kalleşlikler var. Onları tabi biz şimdi bilemiyoruz. Kalkıp maalesef çok sulu adeta şakalar yapar gibi masaya çağırıyorlar. Gerekli cevabı o da kendilerine verdi. Bu yarışta kendisiyle ilgili ne kaset ne benzer başka bir iddia gündeme gelmedi. Ne zaman ki bu isim, Kemal Kılıçdaroğlu’na rakip oldu. İşte o zaman bunların hepsi yaşandı" ifadelerini kullandı.

MAALESEF ARTIK BU KADARI DA OLMAZ DEDİĞİMİZ NE VARSA HEPSİNİ YAPTILAR: Tek başına bu tablo bile. Ülkede kaset kumpaslarının gerisindeki silüeti göstermeye yeterlidir. İlla kaset şart değil. Başka numaralar da dönüyor. Bu numaraların arkasında kim var? Pensilvanya var. FETÖ’cülerin oyunu bu. Bu oyunu da şimdi Muharrem Bey’e oynadılar. Bunlara dersi biz, bu oyunu oynayanlara Türk demokrasisinde bunların yeri yoktur diyerek pazar günü vermeye hazır mıyız? Ben sizlerden bunu bekliyorum. Siyaseti böylesine çirkinleştirenlerin ülkeye temiz yönetim vaadi kadar gülünç bir şey olabilir mi? Bunların geçmişi de kirli, bugünü de kirli. Ellerini değdikleri her yerde kirlenir. Bunlar desteği nereden alıyor Kandil’den. Taktiği nereden alıyor FETÖ’den, aferini nereden bekliyor, batıdaki tefecilerden. Kader ortağı olarak kendilerine koalisyon masasında topladıkları partileri seçtiklerini sanıyor. Ancak Bay Bay Kemal, kendine kader ortağı olarak terör örgütlerini ve onların iplerini ellerinde tutanları seçmiş. Bunların yerli ve milli hassasiyetleri olmadıklarını zaten biliyorduk. Bu derece gözlerini karartmalarını beklemiyorduk. Maalesef artık bu kadarı da olmaz dediğimiz ne varsa hepsini yaptılar. Sürekli değiştiğini söyleyen, geçmişini inkar eden Bay Bay Kemal ve kader ortakları artık gerçek yüzlerini gizleyemiyorlar. Günlerdir bazı kasetlerin nasıl montaj, nasıl uydurma, nasıl yapay zeka ürünü olduğunu anlatıp duruyorlar. Biz de bunların derdi ne, neyi saklıyorlar diye merak ediyorduk. Meğer kendi arkadaşlarına kurdukları kumpası anlatıyorlarmış. Kendi ortakları bir hanımefendiyi üç günde canından bezdirenlerin, eski adaylarını şantajla çekilmek zorunda bırakmalarına niçin şaşırıyoruz ki? Terör örgütleriyle böyle gizli saklı da değil, alenen ortaklık kuranların insanların haysiyet cellatlığına soyunmalarının neyine şaşırıyoruz ki? Ülkelerinin tüm milli değerlerini yabancılara peşkeş çekme sözü verenlerin bunun için her yolu kullanmalarının neyine şaşırıyoruz ki? Eskiler otu çek, köküne bak derler. Bay Bay Kemal’in kökü ne ki, bugün yaptıkları farklı olsun." (HABER MERKEZİ)