Erdoğan: Filistin tarafının garantörü olmaya hazırız

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "Filistin tarafının garantörlerinden olmaya hazırız" dedi.

Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Gazze'de süren savaşa ilişkin "Filistin tarafının garantörlerinden olmaya hazırız" dedi. Erdoğan, "Son yaptıkları toplantıda bir araya gelip tüm batı Hamas'ı bir terör örgütü olarak görüyor. İsrail sen bir örgüt olabilirsin çünkü bu batının sana borcu çok ama Türkiye'nin sana borcu yok. Hamas bir terör örgütü değil toprağını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur. İsrail devletiyle bir sorunumuz yok. Ama İsrail'in uyguladığı mezalimi, devlet yerine örgüt gibi hareket etme tarzını tasvip etmiyoruz" dedi.

AA'nın aktardığı habere göre, TBMM komisyonlarında ve Genel Kurulunda gelecek dönemde Türkiye'ye önemli katkıları olacak çok sayıda düzenlemenin görüşüldüğünü veya görüşülmeyi beklediğini belirten Erdoğan, bunlardan birinin de önceki günlerde Meclis'e sundukları 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı olarak TBMM'ye sundukları bir diğer önemli düzenlemenin 2024 yılı bütçesi olduğuna işaret eden Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 6'ncı bütçesi olan bu kanun teklifini, orta ve uzun vadeli ekonomik hedeflerinin hem habercisi hem tamamlayıcısı bir adım olarak gördüklerini dile getirdi.

Bütçenin temel önceliğinin, depremde yıkılan şehirlerin ayağa kaldırılması ve diğer şehirlerin depreme hazırlanması olduğunu anlatan Erdoğan, çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere vatandaşların hayat konforunu bozan sıkıntıları ortadan kaldıracak politikaları da asla elden bırakmadıklarını söyledi.

Bir yandan istihdamı ve üretimi artırırken diğer yandan enflasyonla da çok yönlü mücadele içinde olduklarına işaret eden Erdoğan, ekonomide atılan adımların ve elde edilen neticelerin insanların günlük hayatına yansımalarını görmenin zaman aldığını söyledi.

Erdoğan, yatırımcısından işçisine, esnafından çiftçisine üreten herkesin meselesinin kendi meseleleri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Ömrü boyunca çalışıp çabaladıktan sonra hayatının sonbaharını huzurlu geçirmek isteyen her emeklimizin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Çocuklarını yetiştirmekten mutfağını çekip çevirmeye kadar ailesinin tüm yükünü omuzlayan her ev hanımının derdi bizim derdimizdir. Gözümüzün nuru her evladımızın, umutla baktığı geleceğine hazırlanan her gencimizin beklentisi bizim sorumluluğumuzdur. Nitekim seçim döneminde, örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimize vadettiğimiz cep telefonu ve bilgisayar desteğiyle ücretsiz 10 GB'lık internet sözümüzü tuttuk. Buna dair Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü nüshasında yayınlandı. Kararın tüm üniversiteli gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum."

100. YIL İÇİN MENDERES, ÖZEL MESAJI

Erdoğan, "Birkaç gün sonra 100. yılına kavuşacağımız Cumhuriyetimizi, sadece yaşatmak için gereken fedakarlıklarıyla değil, aynı zamanda, rahmetli Menderes ve Özal'ın açtığı yoldan ilerleyerek, imkanlarıyla da milletimizle buluşturan biz olduk. Bu müktesebatla önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını milletimize kazandırmak, bizim namus borcumuzdur" diye konuştu.

"Sizlerden, omuzlarınızdaki bu ağır yükün bilinciyle 31 Mart seçimlerine hazırlanmanızı bekliyorum. Kaderi Türkiye'nin kaderiyle bütünleşmiş bir kadro olarak, sadece kendimizi düşünmek, sadece kendi çıkarlarımıza göre hareket etmek bize yakışmaz" diyen Erdoğan, örgütlerine yerel seçim hazırlıklarını hızlandırma çağrısı yaptı.

'HAYIR DİYENLERİ TARİH AFFETMEYECEK'

Erdoğan, terörle mücadelenin de öncelikleri olduğunu belirterek, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak ve Suriye'deki görev süresini 2 yıl süreyle uzatan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresine destek veren tüm siyasi partilere ve milletvekillerine teşekkür ediyorum. Tezkerenin kabulü ve yürürlüğe girmesiyle Türkiye'nin terörle mücadelesi her alanda daha da güç kazanmıştır. Elbette tarih, operasyonlarımız neticesinde inlerinden çıkamaz hale gelen teröristlere, tezkereye 'hayır' diyerek can suyu olanları da affetmeyecektir. Bu sadece parlamentoya değil parlamento dışındaki kurumların içerisinde de bunlara destek verenleri affetmeyecektir" ifadelerini kullandı.

'BATI'NIN SANA BORCU ÇOK TÜRKİYE'NİN SANA BORCU YOK'

Türkiye'nin, Filistin'in davasına sahip çıktığı süreci konu alan video gösteriminin ardından konuşmasına devam eden Erdoğan, Filistin meselesine öncelikle insan penceresinden baktıklarını, diğer bölgelerde olduğu gibi burada da insanı, insan hayatını ve insanı insan yapan kadim değerleri savunduklarını söyledi.

7 Ekim'den bu yana krizin daha fazla büyümemesi için ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gazze halkının ihtiyaçlarının bir nebze de olsa giderilmesi için, Mısır'daki El Ariş Havalimanı'na şimdiye kadar toplam 8 uçak dolusu tıbbi ve insani yardım malzemesi gönderdik. Yaralıların tedavisi için 25 sağlık personelimizi ilk etapta yine Mısır'a sevk ettik. Aynı şekilde, kim yaparsa yapsın, İsrailli siviller dahil, sivilleri hedef alan eylemleri asla mazur görmediğimizi açıkça ifade ettik. Bu ilkeli duruşumuzu dün olduğu gibi bugün de sürdürüyoruz. İsrail devletiyle bir sorunumuz yok ama İsrail'in uyguladığı mezalimi devlet yerine örgüt gibi hareket etme tarzını asla tasvip etmedik, etmeyeceğiz. İsrail, 7 Ekim'den beri Gazze'deki masum insanlara karşı, tarihin en kanlı, en iğrenç, en vahşi saldırılarından birini gerçekleştiriyor.

'HAMAS BİR MÜCAHİTLER GRUBUDUR'

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında ölenlerin neredeyse yarısı çocuklardan, kalan yarısı da onların anneleri ve aile büyüklerinden oluşuyor. Tek başına bu tablo bile, amacın kendini savunma değil, taammüden insanlık suçu işlemeye yönelik bir vahşet olduğunu göstermeye yeterlidir. Dünyada, sadece çocukları öldürmek için savaş uçaklarıyla gece gündüz şehirleri bombalayan, hastaneleri, ibadethaneleri, okulları, pazar yerlerini, binaları, sokakları ateşe boğan; tanklarıyla, toplarıyla, silahlarıyla bu insanlık dışı eylemi sürdüren başka bir devlet ve ordu bulamazsınız. İsrail'e ve dünyaya sesleniyorum; toplantılar yapıyorlar. Son yaptıkları toplantıda yine bir araya geldiler tüm Batı, Hamas'ı bir terör örgütü olarak görüyor. Ey İsrail, sen bir örgüt olabilirsin. Çünkü bu Batı'nın sana borcu çok ama Türkiye'nin sana borcu yok. Hamas bir terör örgütü değil topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur."

NAZIM HİKMET ŞİİRİ OKUDU

Nazım Hikmet'in şiirinden "Koşuyor altı yaşında bir oğlan, uçurtması geçiyor ağaçlardan, siz de böyle koşmuştunuz bir zaman, çocuklara kıymayın efendiler, bulutlar adam öldürmesin" dizelerini okuyan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu İsrail ne yapıyor? Çocukları öldürüyor. O çocukların halini gördük. Neler yaptıklarını gördük. Biz bu çocukların öldürülmesine, bunların paramparça edilmesine asla müsaade edemeyiz. Çünkü biz insanlıktan nasibimizi aldık. Ben bunu Davos'ta o zamanki başbakanlarına söylemiştim. Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz demiştim. Zira, babasının böğrüne sığınmış o çocuğu nasıl kurşunladıklarını biliyoruz. O günden bu yana Davos'a bir daha gitmedim. Ve o gün benimle beraber olan iki arkadaş; bir tanesi de bugün bir siyasi partinin başında bir diğeri de diğer siyasi partinin başında. Onlar da arkamdan geliyorlar. Onların arkasında da yine bizim arkadaşlar; ne diyorlar biliyor musun? 'İşte şimdi yandık'. Ben öyle dedim ya. İşte şimdi yanmışız. Ne oldu? Yandık mı? Biz dimdik ayaktayız ama siz yandınız. Siz hiçbir şeye yar olmadınız ve olmayacaksınız da. CHP'nin koltuğuna sığınmak size hiçbir şey katmayacak ve katmadı. Biz ise bu yolda evelallah dimdik yürüyoruz."

Çocukların anne-babalarının, anne-babaların çocuklarının naaşlarına sarıldığı bir dünyada hiç kimsenin huzurla uyuyamayacağını ifade eden Erdoğan, böyle bir dünyada hiç kimsenin kendi geleceğini güvende göremeyeceğini vurguladı.

'BİR KEZ NETANYAHU'NUN ELİNİ SIKTIM'

Hayatında bir kere, Amerika'daki Türk Evi'nde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun elini sıktığını belirten Erdoğan, "İyi niyetimiz vardı ama iyi niyetimizi suiistimal etti. İsrail'e gitme projemiz vardı, iptal, gitmeyeceğiz. Eğer iyi niyetle devam etmiş olsaydı münasebetlerimiz farklı olabilirdi ama şimdi maalesef o da olmayacak çünkü iyi niyetimizi de bunlar suiistimal ettiler" diye konuştu.

Gazze'deki anne ve babaların, çocuklarının vücutlarına isimlerini yazdığını anlatan Erdoğan, "Bütün mesele adil bir dünyanın kurulmasından geçer. Bu İsrail için olduğu kadar, onun katliamlarına destek veren, cesaret veren, engel olmayarak teşvik eden her ülke, her toplum, her birey için de geçerlidir" ifadelerini kullandı.

'KAPILARIMIZ AÇIK'

"Biz Türk milleti olarak, tarih boyunca yeryüzünde ırkçılık yapmamış ve yapmayan tek halkız. Bunu en iyi de Yahudi toplumu bilir" diyen Erdoğan, asırlar boyunca topraklarında Yahudilerin yaşayıp da Yahudi düşmanlığının ortaya çıkmadığı tek coğrafya ve tek devletin Türkiye olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, "Bugün öldürdüğü çocuklara ve masumlara destek vermek için İsrail'in ardında sıraya girenlerin hiçbiri, göğsünü gererek böyle bir beyanda bulunamaz. Bunların hahamları da dahil" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece son çeyrek asırda, tamamı yalan bahaneler ve kurdukları piyon örgütler üzerinden Irak'ta 2 milyon, Afganistan ve Suriye'de 1'er milyon insanın ölümüne yol açanlarla, kendi ülkelerinde mazlum Filistin halkı lehine açıklama yapan üniversite öğrencilerini, akademisyenleri, gazetecileri, sanatçıları, sporcuları, iş insanlarını tehditle, hatta şantajla susturmaya kalkanların aynı ülkeler olduğunu belirtti.

Lafa gelince demokratlığı, insan haklarını, çoğulculuğu, çok sesliliği kimseye bırakmayanların faşist yüzlerini hep birlikte ibretle seyrettiklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sırf bu onurlu tavırlarından dolayı yaşadıkları ülkelerde sıkıntıya düşen üniversite öğrencilerine ve diğer tüm kesimlere ülkemizin kapılarının sonuna kadar açık olduğunu belirtmek istiyorum. Bu tabloda, Gazze'deki zulme gözlerini kapatan Batılı güçlerin İsrail için döktükleri gözyaşı, sahtekarlığın dik alasından başka bir şey değildir. Daha dün Ukrayna'da yaşanan savaşta ortaya çıkan kayıplar için dünyayı ayağa kaldıranların, Gazze'deki aleni katliama duvar kesilmesi, bu riyakarlığın en somut ifadesidir."

'KALBİMİZLE, DİLİMİZLE, ELİMİZLE NE YAPABİLİYORSAK YAPACAĞIZ'

Konuşmasına okuduğu bir şiirle devam eden Erdoğan, "Canlı kalmış ölülerle dolu bir dünyada, biz ülke ve millet olarak hakikati haykırmaya, bunun için siyasi, diplomatik, gerekirse askeri tüm yolları devreye sokmaya devam edeceğiz. Kalbimizle, dilimizle, elimizle ne yapabiliyorsak yapacağız. Medeniyetimizin, inancımızın ve kültürümüzün gereği olan duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

'HİÇBİR GEMİ BARIŞ GETİRMEYECEKTİR'

İsrail'e ve İsrail'i destekleyip teşvik edenlere seslenen Erdoğan, "Gazze'de masumlar ölmeye devam ettikçe, bölgemize gönderilen hiçbir gemi, hiçbir uçak, yapılan hiçbir siyasi şov barış getirmeyecektir" diye konuştu.

'ATEŞKES İLAN EDİLMELİ'

Erdoğan, yaşanan her savaşı yeni savaşların, başlayan her çatışmayı daha kanlı çatışmaların izlediği fasit dairenin kırılması gerektiğini belirterek, "Sağduyu ve basiretle hareket ederek, bize zorla giydirilen deli gömleğini artık parçalamamız gerekiyor. Aksi takdirde, canımızla, kanımızla, kaynaklarımızla, geleceğimizle bedel ödemeye hep birlikte devam ederiz. Bunun için yapılması, süratle atılması gereken adımlar bellidir. Öncelikle tüm taraflar elini tetikten çekmeli, derhal ateşkes ilan edilmelidir" ifadesini kullandı.

Hem İsrail'in Gazze ve diğer bölgelere yönelik saldırılarının hem de İsrail topraklarına yönelik füze atışlarının kesilmesi, rehinelerin serbest bırakılması konusunda doğrudan veya dolaylı müzakerelere başlanarak bu konunun hızla sonuçlandırılması gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Gazze'deki acil ihtiyaçları karşılamak için hemen bir insani koridor oluşturulmalı, ihtiyaç maddelerinin girişine, yaralıların çıkışına, tahditsiz izin verilmelidir. Biz hastanelerimizi bütün bu yaralıların tedavisi için emre amade kıldık, kılıyoruz. Refah sınır kapısı insani yardımlar için muhakkak sürekli açık tutulmalıdır. İhtiyacın yüzlerce tırla ifade edildiği bir bölgeye gönderilen 20 tırlık yardım malzemesinin, denizde damladan öte hiçbir anlam taşımadığını herkes gayet iyi biliyor."

İsrail'in, Gazze halkına yeterli miktarda insani yardım ulaştırılmasına, yıkıntıların temizlenmesine, sudan enerjiye şehrin altyapısının ayağa kaldırılmasına, hızla geçici barınma alanları ve sahra hastaneleri inşasına engel olmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin sahra hastanesini, jeneratörleri bölgeye gönderdiğini ve gerekli olanların gönderilmesinin süreceğini bildirdi.

'HAÇLI HİLAL ANLAYIŞI BİR KENARA KONMALI'

 Savaşın yayılmaması için tüm aktörlerin sorumlu hareket etmesi, bölge dışı güçlerin de İsrail ile dayanışma adına ateşe benzin taşımaktan vazgeçmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Akıl ve vicdan sahibi diğer tüm ülkeleri, İsrail devletinin aklıselime dönmesi için Netanyahu hükümetine baskı kurmaya davet ediyorum. Bu gelişmeleri bir haçlı-hilal anlayışıyla devam ettirmemenin gereğini hatırlatmak istiyorum. Eğer barışın egemen olduğu bir dünyayı kurmak istiyorsak bu dünyada haçlı-hilal anlayışı bir kenara konmalı aksi takdirde insanlığa yazık olur. İslam ülkelerinin bir ve beraber olarak hareket etmesi, şüphesiz önce ateşkese, sonrasında kalıcı barışa giden yolu kolaylaştıracaktır. Kuruluş amacı Kudüs'ün mahremiyetini ve Filistin davasını savunmak olan İslam İşbirliği Teşkilatından, hiç değilse bu defa, misyonuna yakışır bir etkinlik ortaya koymasını bekliyoruz. Vahdet olmadan rahmet olmaz. Diğer türlü bireysel adımların beklenen etkiyi doğurmadığını, geçmişteki tecrübelerimizle gördük, yaşadık."

'FİLİSTİN TARAFININ GARANTÖRLERİNDEN BİRİ OLMAYA HAZIRIZ'

Teklif ettikleri garantörlük müessesesini, halihazırda meseleye en azından kısa ve orta vadede gerçekçi çözüm getirmeye yönelik en somut, en tutarlı, en etkili yöntem olarak gördüklerini belirten Erdoğan, "İnsani, siyasi ve askeri varlığımızla Filistin tarafının garantörlerinden biri olmaya hazırız. Bu konuda hüsnüniyet ve irade sahibi ülkeleri bir an önce bu teklifimizi değerlendirmeye, somut adım atmaya, barışa giden kapıları aralamaya davet ediyoruz." dedi.

"Adil bir barışın kaybedeni olmayacağı tespitine gönülden inanan bir ülke olarak, bölgede etkili tüm aktörlerin yer alacağı bir 'Uluslararası Filistin-İsrail Barış Konferansı' düzenlenmesini öneriyoruz" diyen Erdoğan, bu konferansın, son 30 yılda yapılan, Madrid'den Oslo'ya, Şarm el-Şeyh'ten Annapolis'e kadar nice benzer toplantının akamete uğrayan akıbetinden alınan dersler ışığında gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Erdoğan şöyle devam etti:

"Elbette sorunun asıl çözümü, 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, fiziki bütünlüğe sahip, tüm dünya tarafından tanınan bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulmasından geçiyor. Bunun için öncelikle Filistin halkının kendi içinde birliğini ve beraberliğini sağlayarak, yekvücut olarak hareket etmesi şarttır. Filistin halkının göstereceği bu iradeyi tamamlayacak olan, Arap dünyasının bu devletin yaşaması için gereken maddi ve manevi desteği vermesidir. İslam ülkelerinin yanı sıra, aklını ve vicdanını hakikatlere kapatmamış tüm devletlerin arkasında duracağı böyle bir gelişme, İsrail'e de aradığı istikrarı ve huzuru sağlayacaktır. Aksi takdirde bölgede, her saldırıyla, her katliamla, her yıkımla artacak olan radikalleşmenin sonuçlarının nereye varacağını kestirmek mümkün değildir. Ayrıca, sürekli körüklenen bu yangının ne zaman, nereye sıçrayacağı ve nereleri yakıp, yıkıp kül edeceği bilinemez. Ne bölge halkı ne dünya böyle bir acıyı, zulmü, kısırdöngüyü hak ediyor."

'BM VE GÜVENLİK KONSEYİ, KENDİNİ SÜRATLE REFORMA TABİ TUTMALIDIR' 

Her fırsatta dile getirdiği "Dünya 5'ten büyüktür" itirazının, Gazze'deki son gelişmelerle bir kez daha teyit edildiğini aktaran Erdoğan, "Buradan bir kez daha, 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek küresel yönetim ve güvenlik sisteminin adaletsizliği, dengesizliği, etkisizliği konusundaki haykırışımızı tekrarlıyorum. Birleşmiş Milletler ve özellikle de Güvenlik Konseyi, kendini süratle reforma tabi tutmalıdır. Dünyadaki insanların kendilerini, coğrafi ve inanç dağılımı başta olmak üzere, tüm çeşitlilikleri ve dengeleriyle, adil şekilde içinde hissedecekleri bir Birleşmiş Milletler işleyişi ve Güvenlik Konseyi yapısı kurmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.

'CUMHURİYET'İN 100. YILI İÇİN DEĞERLENDİRME YAPAMADIM'

Erdoğan, bugünkü grup toplantısında, Cumhuriyetin 100'üncü yılıyla ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmayı planladığını ancak Gazze meselesiyle ilgili ülke ve dünya kamuoyuyla paylaşılması gereken mesajların aciliyeti sebebiyle, vakitlerini bu konuya ayırmak mecburiyetinde kaldıklarını belirtti.

28 Ekim'de İstanbul'da yapılacak Büyük Filistin Mitingi'ne kadar bu krizin ateşinin, en azından sönmeye başlamasını ümit ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Cumhur İttifakı olarak yapacağımız bu mitinge, mümkün olan en yüksek katılımı sağlamak istiyoruz. Sadece bayrağımızın ve Filistin bayrağının dalgalandığı bir miting gerçekleştireceğiz. Parti bayraklarının olmadığı, Türk bayrağı ve Filistin bayrağının olduğu böyle bir muhteşem mitingle gerek ülkemize gerek dünyaya mesajlarımızı vereceğiz. Buradan, İstanbul'a yakın şehirlerimizde yaşayanlar başta olmak üzere, tüm vatandaşlarımızı mitingimize davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhur İttifakı'ndaki diğer ortakları başta olmak üzere Gazzeli mazlumlar için attıkları adımlara destek veren siyasetçilere, sporculara, sanatçılara, basın mensuplarına, sivil toplum kuruluşlarına ve 85 milyonun her bir ferdine şükranlarını sunduğunu söyledi.

Milletin tüm kesimlerinde oluşan bu birlik ve beraberlik ruhunun, en büyük güç ve güven kaynağı olduğunun altını çizen Erdoğan, Cumhuriyetin 100'üncü yılıyla ilgili değerlendirmeleri de 29 Ekim günü yapılacak törenlerde milletle paylaşacağını söyledi. (HABER MERKEZİ)