Erdoğan: MHP'yle seçim ittifakı düşünülebilir
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin seçim ittifakı çağrısına Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'dan olumlu yanıt geldi: MHP ile her türlü adımı atmaya varız. Bu konuda tereddüdümüz dahi yoktur. Belki bir seçim öncesi ittifak düşünülebilir, onun üzerinde durulabilir.
DUVAR - Cumhurbaşkanlığı sistemi için 2019'da yapılacak seçime yönelik ilk ittifak netleşmeye başladı. İttifak için ilk çağrı, anketlerde yüzde 10 barajı noktasında sorun yaşadığı görülen MHP'den geldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Partimiz, Adalet ve Kalkınma Partisi'yle Cumhurbaşkanı hükümet etme sistemini 2019'da tam manasıyla tesis etmek maksadıyla, sonuna kadar birlikte ve yan yana mücadelesini sürdürecektir" dedi. Bahçeli'nin bu açıklamasına Erdoğan'dan yanıt geldi: “Milletimizin çıkarları noktasında MHP ile her türlü adımı atmaya varız.”
Gazetelerin Ankara temsilcilerine konuşan Erdoğan, gündeme ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
MHP İLE HER ADIMI ATMAYA VARIZ: (Devlet Bahçeli’nin ‘MHP, AK Parti ile sonuna kadar birlikte mücadele etmeye kararlıdır’ açıklaması) Ben Bahçeli’nin şu Cumhurbaşkanlığım dönemi içinde yerli ve milli olarak vatanseverlik konusundaki tüm yaklaşımlarını aynen paylaşmışımdır, paylaşıyorum. Bundan sonraki süreçte de vatanseverlik noktasında, ülkemizin değerleri noktasında milli yerli olacak her konuda; hele hele terör örgütleriyle dayanışma içinde olan bir ana muhalefet partisi karşısında biz yerli ve milli olarak vatanımızın çıkarları tüm milletimizin çıkarları noktasında MHP ile biz her türlü adımı atmaya varız. Bu konuda tereddütümüz dahi yoktur.
İTTİFAK SEÇİM ÖNCESİ DÜŞÜNÜLEBİLİR: (Seçim sistemi, ittifak, baraj konusunda bir çalışma var mı?) Bu konuda bir çalışma yok. Bana göre şu an için bu, erken sayılabilecek bir tartışma. Ancak ülke olarak baraj meselesinde tecrübemiz, deneyimimiz fazlasıyla var. Olaya ekonomik ve mali istikrar olarak bakmamız lazım. 50 artı 1 ile siyasi istikrar geliyor. Dolayısıyla bütün bunları göz önüne aldığımızda belki bir seçim öncesi ittifak düşünülebilir, onun üzerinde durulabilir. Bu da yetkili kurullarımızın çalışması, gerekli değerlendirmeleri yapması gereken bir iştir. Bunlar da bu ülkenin evlatlarının birbirleriyle neler yapabildiğini göstermesi açısından çok çok önemlidir.”
ILIMLI İSLAM TARTIŞMALARI: ‘Ilımlı İslam’ tartışmasıyla alakalı olarak ben öteden beri aynı şeyi söylüyorum: İslam, İslam’dır. Batılı liderlerle görüşmelerimde de defalarca söyledim: Biz ılımlı Hıristiyanlık, ılımsız Hıristiyanlık gibi ifadeler kullanıyor muyuz? Kullanmıyoruz. İslam için de bu tarz ifadeler kullanılması, dinimizin şiddetle özdeşleştirilmeye kalkışılması yanlıştır. Bu açıdan, ılımlı İslam, ılımsız İslam tarzındaki ifadeleri doğru bulmuyoruz. İslam’ın ilkeleri bellidir İslam, İslam’dır.
AFRİN İÇİN RUSYA BİZE SÖZ VERMİŞTİ: Afrin konusunda İran’ın oraya kendisinin de böyle bir şeyi arzu etmesi konusunda Afrin’e sıcak bakmıyoruz. Çünkü oradan çekilme konusunda Hamburg’daki G-20 zirvesinde Rusya’nın bize verdiği sözleri var. Rusya’nın oradan çekilmesi, oradan bize yönelik muhtemel tehdit ve tacizlerden duyduğumuz rahatsızlıklarla alakalı olarak Türkiye’ye gerekli anlayışın gösterileceği hususlarında bize söz verilmişti. Afrin’de demografik yapının korunması bizim hassasiyetlerimiz arasındadır. Astana ve Cenevre süreçlerinin eşgüdümlü biçimde devamı konusunda mutabık kaldık. Bizim PYD konusundaki tavrımız çok açık ve net. Bundan taviz veremeyiz. Suriye’deki muhalif grupları yok farz ederek orada bir yere varmak mümkün değil. Bu değerlendirmenin çok çok iyi yapılması lazım. PYD-YPG- PKK üçlüsüne de dikkati çektik. Meseleyi ele alırken oralarda bu tür terör örgütlerinin de hukuku vardır diye bir anlayış söz konusu olamaz. ABD’nin DEAŞ’a karşı attığı adımlarda PYD-YPG gibi terör gruplarını kullandığı biliniyor. Bunlara çok ciddi ödemeler yapılmıştır. Bunlar Rakka’da, Münbiç’te bu tür gruplar kullanılmıştır. Münbiç, oranın asıl sakinleri olan Arapların şehirden kovulmasına, oranın PYD-YPG’ye peşkeş çekilmesine sahne olmuştur. Aynı şey Rakka için de geçerlidir.
ABD KARA PLANLAMASINDA DA VAR: Amerikalı koalisyon sözcüsünün olaylara ne kadar vakıf olduğunu bilemiyorum. Rutin asker mantığı ile yapılmış bir açıklama gibi görünüyor. İşin siyaseti başka bir şeydir. Önemli olan onları oralarda görevlendiren siyasetçinin ne dediğidir. Orada kaç DEAŞ’lı olduğunu bildiğini de zannetmiyorum. ABD, orada, bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok etmenin hesabı içine girdi. Amerikalı komandolardan tutunuz değişik güvenlik güçlerine varıncaya kadar YPG ile o bölge içinde o mücadelenin içinde bizzat yer alanlar var. YPG elemanlarına para verdiklerine dair duyumlar var. Irak üzerinden Suriye’ye 3 bin 500 TIR zırhlı taşıyıcı, silahlar, tank, top vesaire sevk ettiler. Yaşananlar, ABD’nin oralarda kara planlamasında da yer aldığını çok açık net ortaya koymaktadır.
SDG'NİN ASTANA'YA DAVET EDİLMESİ: Türkiye olarak biz, terör örgütlerinin olduğu masada kesinlikle olmayız. Bu, Cenevre için de geçerli Astana için de. Buralara bir terör örgütünün katılmasını kabul edemeyiz. Dolayısıyla bir masada terör örgütü olacaksa, hiç kimse bizim de oraya oturmamızı beklemesin. İki kere iki dört. Siyasetin namusu vardır, biz siyasetin namusundan taviz veremeyiz. Siyasi çıkış yolu deniliyorsa o zaman hadi tüm silahlar, toplar, tanklar hepsi araziden çekilsin; o zaman AGİT vesaire kimleri sokacaksak devreye, bunları sokalım devreye hemen burada siyasi çıkış yolunu arayalım. Türkiye olarak biz de siyasi çözüm için üzerimize ne düşecekse yapalım. Kaldı ki iş sadece siyasi çözümle bitmeyecek. Karşımızda artık yerle bir olmuş bir Suriye var. Kuru kuruya bir şeyler söylenmesi yetmiyor.
SEVMEK BAŞKA, ATATÜRKÇÜLÜK BAŞKA: “(Partinizin Atatürk başlığında yeni bir hassasiyeti mi var?) Ben konuşmamda, bu ülkede tabular oluşturulmaması gerektiğini vurguladım. Atatürk’ü sevmek başka bir şeydir Atatürkçülük yapmak başka bir şeydir. Bizim anlatmak istediğimiz budur. Anlattığımız da budur. Ülkemizde maalesef böyle bir durum yaşanıyor. Ben ‘Atatürk’ ifadesini kullanmıyormuşum! Ya, yok öyle bir şey. Kullandığım yerler vardır, kullanmadığım yerler vardır. Bu matematik bir olay değil ki. Atatürk’ün imzasına bakarsınız, bazı yerlerde K. Atatürk diye imzası vardır, bazı yerlerde Gazi Mustafa Kemal diye imzası vardır. Ben şimdi Gazi Mustafa Kemal de diyorum, Atatürk de diyorum. Ama adamın derdi bağcı ile olduğu için, ne deseniz kusur buluyor. Sıkıntı burada. Düşünün artık, kimlerin eline diline düştü ya. Marksistlerin, affedersin PKK’lıların, HDP’lilerin, şunların bunların eline düştü. Onlarla birlikte yürüyen kim? Sözde Atatürkçü Kılıçdaroğlu beraber bunlarla yürüyor.”
S-400 ÖDEMELERİNDE MUTABAKAT SAĞLADIK: Öncelikli olarak görüştüğümüz S-400. Anlaşma imzalandı, detaylar üzerinde savunma sanayi müsteşarımızla muhatapları görüşmeleri sürdürüyor. Avanslar meselesi var, kredi meselesi var. Ödemelerdeki faiz noktasında bu görüşmemizde biz kendisiyle mutabakat sağladık. Hatta bakanlar olarak da mutabık kalındı, teyit ettik. Alttaki bürokratların yaklaşımı ile ikimizin ortaya koyduğu yaklaşımın farklı olduğu ortaya çıktı. Arkadaşların yoğun çalışmaları olursa 22’sinde de bir araya geldiğimizde önemli mesafe katetmiş oluruz.
KATAR: Katar krizinin çözümü için Kuveyt Emiri’nin girişimlerini bugüne kadar nasıl desteklediysek, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğimizi belirttik. Katar’da ticaret, sanayi, tarım gibi muhtelif alanlardaki işbirliğimizin yanı sıra askeri üssümüzü ziyaret ettik. Orada barış, güven ve istikrar için bulunan askerlerimiz, bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla oradaki görevlerini yapmaya devam edecekler. Tarık bin Ziyad Kışlası’nın modernize edilmesi, genişletilmesi, büyütülmesi için çalışmalar sürüyor. Parlamentoda aldığımız karar gereği neyse bunu yapmaya devam edeceğiz. Katar’a yönelik yaptırımların artık kaldırılması gerekiyor.
(Kaynak: Hürriyet/Habertürk)