Erdoğan: Türkiye gemisi su alarak batarsa hepimiz boğulacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan Türkiye'yi gemiye benzeterek, "Hepimiz aynı gemideyiz. Vatandaşlarımızdan sadece sabır ve destek istiyoruz" dedi.
DUVAR - Kabine Toplantısı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapıldı. Beştepe'deki toplantı yaklaşık 2 saat 45 dakika sürdü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantının ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan "Hepimiz aynı Türkiye gemisinin içindeyiz. Bu gemi güvenlik gibi, ekonomi üzerinden açılan deliklerden de su alarak batarsa hepimiz boğulacağız. İş dünyamızı ve vatandaşlarımızı desteklemek için düşük maliyetli Türk Lirası'nı götürüp dövize veya altına yatırmak Türkiye gemisinde delik açmaktır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
GAZİANTEP VE MARDİN’DEKİ ELİM KAZALAR TÜM BOYUTLARIYLA SORUŞTURULMAKTADIR: “Sözlerime, Gaziantep ve Mardin’de meydana gelen trafik kazalarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başlamak istiyorum. Bu kazalarda ve Rize’de meydana gelen bir başka kazada yaralanan vatandaşlarımıza da Allah'tan şifa niyaz ediyorum. Gaziantep ve Mardin’deki elim kazalar tüm boyutlarıyla soruşturulmaktadır. Biz ülkemizin dört bir yanında vatandaşlarımız güvenle, konforla, hızla istedikleri yerlere gidebilsinler, lojistik hizmetleri kesintisiz sürdürebilsin diye cumhuriyet tarihinin en büyük ulaştırma yatırımlarını yaptık. Buna rağmen akıl almaz facialarla karşılaşmaktan dolayı üzüntülüyüz. Yapılan soruşturmalar neticesinde failler hakkında gereken işlemler elbette yapılacaktır. Bununla kalmayacak, benzer kazaların bir daha yaşanmaması için trafik ve araç güvenliği başta olmak üzere her alanda ihtiyaç duyulan tedbirleri belirleyerek süratle uygulamaya geçireceğiz. 50 bin lira Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, bunun yanında firma 250 bin lira da onların desteğiyle bu olayda hayatını kaybeden kardeşlerimizin ailelerine bu desteği sağlamış oluyoruz.
AMACIMIZ PUTİN VE ZELENSKİY’İ ÜLKEMİZDE BİR ARAYA GETİRMEK: Balkanlardaki dost ve kardeşlerimizle yakın ilişkililerimizi sürdürmeye, bilhassa bölgedeki kırılganlığın arttığı şu dönemde özel önem veriyoruz. Eylülün ilk haftasında da üç ülkeyi kapsayan bir Balkan turuna çıkacağım. Dünyanın en önemli kriz başlığı olan Ukrayna- Rusya Savaşı, ülkemizle birlikte tüm insanlığı ilgilendiren sonuçlar doğuran etkileri ile devam ediyor. Türkiye olarak bu savaşın önce önüne geçmek, ardından da barışla sonuçlanması için her türlü gayreti gösterdiğimize herkes şahittir. Tahıl krizinin önüne geçecek mekanizmanın kurulması da yine bizim gayretlerimizle mümkün olmuştur. Dünya tahıl üretiminin 3’te birinden fazlasını Rusya ve Ukrayna’nın gerçekleştirdiği göz önüne alındığında sadece Ukrayna tahılının ülkemiz üzerinden dünyaya gönderilmeye başlanması bile insanlık için başlı başına kritik bir gelişmedir.
Amacımız, inşallah uzak olmayan bir tarihte Sayın Putin’le, Sayın Zelenskiy'i ülkemizde bir araya getirerek bu krizi kökünden çözecek yolu açmaktır."
YARIN FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI SAYIN ABBAS’I MİSAFİR EDECEĞİZ: Yarın Filistin Devlet Başkanı Sayın Abbas’ı misafir edecek, çarşamba günü Müteahhitler Birliği’nin ödül törenine katılacağız. Perşembe günü Ahlat’tayız. Cuma günü Malazgirt’te olacağız. Sayın Bahçeli ile birlikte bu iki önemli programımızı gerçekleştireceğiz. Anadolu’yu bizlere vatan olarak bırakan ecdadımızı yad edeceğiz. Önümüzdeki haftanın ilk gününde Büyük Taarruzun 100’üncü yılının heyecanının Kütahya ve Afyonkarahisar’daki programlarda vatandaşlarımızla birlikte yaşayacağız.
SON DÖNEMLERDE, ÜLKE VE MİLLET OLARAK BİZİ EN ÇOK ZORLAYAN KONUNUN EKONOMİ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR: Son dönemlerde, ülke ve millet olarak bizi en çok zorlayan konunun faiz, kur, enflasyon denklemiyle sınandığımız ekonomi alanı olduğu bir gerçektir. Dünyadaki gelişmeleri ve ülkemizin gücünü dikkate alarak ekonomimizi mahvetmek tehdidi gibi açık ve alçak bir saldırıya maruz kaldığımız 2018’den itibaren bu alanda yeni programı hayata geçirmeye başladık. Ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme esasına dayanan bu programın teorik arka planının ve uygulamadaki mantığının anlaşılması biraz vakit aldı. Biz ne yaptığımızı, niçin ve nasıl yapacağımızı gayet iyi bildiğimiz için işimize baktık. Ekonomide köklü bir dönüşümü adım adım hayata geçirdik.
ISRARLA BELİRLİ İKTİSAT MODELLERİNİN UYGULANMASINI İSTEYENLERİN FANATİZMİ AKILCILIKLARINDAN DEĞİL, ÇIKAR İLİŞKİLERİNDEN KAYNAKLIDIR: Elbette mandacı iktisatçılar, programı kötülemek için dünyadaki örnekleri görmezden gelmeye, verilerin yarısını anlatıp diğer kısmının üzerini örtmeye devam ediyor. Akıl ve vicdan sahibi iktisatçılarımız ise detaylara ilişkin, kimi eleştirilerini söylemekle birlikte, programımızın mantığını ve amacını biraz mahcup ifadelerle olsa da takdir ediyor. İktisat teorileri ve uygulamaları, fizik ve matematik bilimleri gibi her yerde geçerli kuralları, formülleri, denklemleri olan konular değildir. Bu alana ilişkin teori ve uygulamalar her ülke ve toplumun şartlarına, kültürüne, birikimine, kabiliyetine, gücüne göre değişiklik gösterir. Yani bir ülkede başarılı olan bir modelin, diğer ülkede de aynı sonucu vereceğinin garantisi yoktur. Kendi eğitimlerine ve donanımlarına göre ülkemizde ısrarla belirli iktisat modellerinin uygulanmasını isteyenlerin fanatizmi akılcılıklarından değil, tembelliklerinden veya çıkar ilişkilerinden kaynaklıdır. Biz bu hakikati bildiğimiz için birilerinin ne dediğine değil, ülkemizin neye ihtiyacı olduğuna, milletimize verdiğimiz sözleri nasıl yerine getirebileceğimize bakıyoruz.
ENFLASYON RAKAMLARI ELBETTE ÜZÜNTÜ VERİCİ: Bugün itibariyle bütün dünya yüksek enflasyon gerçeği ve işsizlik tehdidiyle boğuşuyor. Türkiye ise ekonomik modeli sayesinde tarihinin en yüksek üretim, ihracat, istihdam seviyesine ulaşmıştır. Enflasyon rakamlarımızın nominal olarak çok yüksek seyretmesi elbette üzüntü vericidir. Biz enflasyon rakamlarının insanlarımızın hayatındaki olumsuz etkilerini, her kesimin gelir seviyesini yükselterek bertaraf etmeye çalışırken aynı zamanda enflasyonu düşürecek tedbirleri alıyoruz.
BUGÜN YAŞADIĞIMIZ ENFLASYON, BÜTÇE VE İŞSİZLİK KAYNAKLI DEĞİL: Biz enflasyon rakamlarının insanlarımızın hayatındaki olumsuz etkilerini her kesimini gelir seviyesini yükselterek bertaraf etmeye çalışırken, enflasyonu düşürecek tedbirleri de alıyoruz. Buna karşın, enflasyonsuz ekonomik iklimde yaşamaya alışmış ülkelerde bizimkiyle mukayese edildiğinde daha küçük görülen oranların etkileri çok daha derin ve yıkıcı hissediliyor. Ülkemizde son bir yıldır yaşadığımız yüksek enflasyonu 1994 ve 2001 krizleriyle karşılaştırmak sadece bize değil, vatandaşlarımızı da yapılmış bir haksızlık olur. Bugün yaşadığımız enflasyon bütçe ve işsizlik kaynaklı değil, küresel gelişmelerin tetiklediği fiyat hareketlerinin sonucudur. Yani maliyet odaklı enflasyondur.
Türkiye’deki durumu felaket tellalı edasıyla anlatanların niyeti başkadır. Bugünkü ekonomi programımızı 10 yıl, 15 yıl, 20 yıl önce belki bu cesaret ve kararlılıkla uygulayamayabilirdik. Çünkü o dönemlerde siyasi ve askeri gücümüz gibi ekonomik altyapımız da böyle bir politikayı destekleyecek konumda değildi.
ESKİ TÜRKİYE GERİDE KALDI: Hiç kimse kusura bakmasın. O eski Türkiye artık geride kaldı. Biz tıpkı güvenlik politikalarımız, enerji, sanayi, sosyal politikalarımız gibi, ekonomi politikamızı da kendi ihtiyaç ve çıkarlarımıza göre belirlemeyi sürdüreceğiz. 20 yılda yaptığımız eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji, tarım, teknoloji yatırımı velhasıl inşa ettiğimiz her altyapı işte bugünler içindi.
Bu yatırımları küresel finans kurumlarına daha çok kaynak aktarmak için değil kendi vatandaşlarımızın hayat seviyesini yükseltmek, geleceğini güçlendirmek içindir. 184 milyar dolara yakın yatırımla ulaşım altyapımızı, kendisi ve bölgemizin ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirdik.
HEPİMİZ BOĞULURUZ: Hepimiz aynı Türkiye gemisinin içindeyiz. Bu gemi güvenlik gibi, ekonomi üzerinden açılan deliklerden de su alarak batarsa hepimiz boğulacağız. İş dünyamızı ve vatandaşlarımızı desteklemek için düşük maliyetli Türk Lirası'nı götürüp dövize veya altına yatırmak Türkiye gemisinde delik açmaktır. Evine, arsasına, arabasına, stoktaki malına, verdiği hizmete, sattığı ürüne enflasyon ve girdi maliyetlerine izahı olmayan fiyatlar koymak Türkiye gemisinde delik açmak demektir. Paradan para kazanmak adına yapacağı yatırımı yapmamak, işçiyi çalıştırmamak, ürünü üretmemek, satabileceği malı satmamak Türkiye gemisinde delik açmak demektir.
KİMSENİN PARASININ DEĞERİNDEN ENDİŞE EDEREK DÖVİZE VE ALTINA YÖNELMESİ İÇİN SEBEP KALMAMIŞTIR: Vatandaşlarımızdan ve iş dünyamızdan tek ricam, kendi ülkelerine ve kendi paralarına güvenmeleri. Tasarrufları kendi paramızda yaparken döviz ve altın gibi alternatiflerdeki kazanımlara karşı koruyacak her türlü mekanizmayı oluşturduk. Artık hiç kimsenin parasının değerinden endişe ederek dövize ve altına yönelmesi için sebep kalmamıştır.
MISIR ALIM FİYATI TON BAŞINA 5 BİN 700 LİRA OLARAK UYGULANACAK: Toprak Mahsulleri Ofisimizin mısır alım fiyatını, destek hariç, ton başına 5 bin 700 lira olarak uygulayacak.
Kamu çalışanlarının, ek gösterge meselesinden, sağlık çalışanlarının özlük hakları beklentilerine kadar pek çok konuyu çözdük. Gençlerimizin umutlarını güçlendirecek her adımı atıyoruz.
YARDIMCI KAYNAKLARI DA ÖĞRENCİLERİMİZİN MASALARINDA HAZIR EDECEĞİZ: Ders kitaplarının yanı sıra yardımcı kaynakları da ücretsiz olarak okullar açıldığında öğrencilerimizin masalarında hazır edeceğiz.
UZMAN VE BAŞÖĞRETMENLİK KADROLARINA 614 BİN 446 BAŞVURU OLDU: Uzman ve başöğretmenlik kadrolarına 614 bin 446 başvuru oldu. Bu öğretmenlerimizin büyük bölümü gerekli eğitimleri tamamladılar. Yüksek lisans, doktora yapmış olan 90 bine yakın öğretmenimiz yapılacak sınavdan zaten muaf. Diğer öğretmenlerimize, sınavı boykot çağrısı yapılmasını en başta milli iradenin tecelligahı olan Meclisimize saygısızlık olarak görüyoruz. Daha önce de öğretmenler arasında ayrımcılık yaparak onlara hakaret edenlerin bu konudaki gayretlerinin ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. (HABER MERKEZİ)