Erdoğan'dan Meclis'e 'Yenikapı ruhu' çağrısı

TBMM yeni yasama yılı için saat 15.00'te İsmail Kahraman başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Genel Kurul'a geldiği sırada HDP'liler ve bazı CHP'li milletvekilleri OHAL'i protesto için ayağa kalkmadı.

Abone ol

DUVAR - Meclis, bugün saat 15.00'de İsmail Kahraman başkanlığında toplanarak yeni yasama yılı çalışmalarına başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Genel Kurul toplantısına katılarak, bir konuşma yaptı. Erdoğan konuşmasında, 15 Temmuz darbe girişimi, yeni anayasa, Suriye'de yürütülen askeri harekat, AB ve küresel güçlerle ilişkiler ile ekonomik gelişmelerin altını çizdi. "Fırat Kalkanı' harekatı için Gaziantep'teki düğüne yönelik saldırının 'son damla' olduğunu söyleyen Erdoğan, AB ile ilişkiler için de "Artık bu oyunun da sonuna geldik, bunu bilmeleri lazım" ifadesini kullandı. Erdoğan, ABD'yi ise PYD konusunda tutarsız davranmakla suçladı.

AK PARTİLİLER KAPIDA KARŞILADI

TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı Erdoğan'ı askeri törenle karşıladı. Cumhurbaşkanlığı Tören Birliği kıtasını selamlayan Erdoğan, protokol kapısında kendisini bekleyen AK Partili milletvekilleriyle birlikte Genel Kurul'a girdi.

DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ GELMEDİ

OHAL uygulamalarını protesto amacıyla HDP'liler ile bazı CHP milletvekilleri Erdoğan salona girdiği sırada ayağa kalkmadı. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ise Meclis'e gelmedi.

'DARBE DEVRİ KAPANDI'

TBMM Başkanı Kahraman'ın ardından kürsüye Erdoğan geldi. Erdoğan konuşmasında şu mesajları veriyor:

"Milletimiz, 15 Temmuz gecesi demokrasiyi özümsediğini, bir daha darbe olamayacağını ispat etti. Türkiye’de artık darbe devrini kapattı. En öncelikli konularımızdan biri sade, sivil, demokratik, hürriyetçi ve merkezinde bireyin olduğu yeni bir anayasa yapmaktır.

AK Partililer, Erdoğan'ı Meclis kapısında karşıladı.

MECLİS BU FELSEFEYİ DEĞİŞTİRMELİ

Toplam 177 maddeden oluşan anayasa, 114 ayrı değişikliğe uğramıştır. Böylesi insicamını ve bütünlüğünü kaybetmiş bir anayasa daha fazla Türkiye’yi taşıyacak durumda değildir. Yeni anayasa yapılması konusu toplumumuzun beklentisi ve bütün partilerimizin milletimize taahhüdüdür. Bu taahhüdü, mümkün olan en geniş mutabakatla yerine getirmeliyiz. Meclis kanun üretim merkezi değildir. Başka görevlerimiz de var. Çalışmaları kilitleyen, kavgalı oturumlara sebep olan temel felsefe bir an önce değiştirilmelidir.

15 Temmuz’da Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, ikinci defa gazilik şerefine nail oldu. Milletimiz darbe heveslilerine meydanı bırakmayacağını dünyaya gösterdi.

15 Temmuz'u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz. Her kim ki 15 Temmuz’a 'ama'sız, 'fakat'sız, 'lakin'siz darbe diyemiyor, lanetleyemiyorsa, o da darbe girişiminin bir parçasıdır, en azından gönüllü destekçisidir.

YENİKAPI RUHU KORUNMALI

Milletimiz 7 Ağustos'ta Yenikapı'da 15 Temmuz karşısındaki duruşunu sergilemiştir. Bu manzaraya iştirakleriyle siyasi parti ve kurum temsilcilerimize teşekkürlerimi ifade ediyorum. Türkiye'nin ve Türk milletinin vatanı, özgürlüğü söz konusu olduğunda tek ses, tek nefes olduğunun örneği olan Yenikapı ruhunun korunması hepimizin görevidir. Meclisimizin yeni yasama döneminde Yenikapı benzerinin tekrarlanacağına inanıyorum. Bu hepimizin aynı şeyleri düşünüp, söyleyeceği anlamı değildir. İnanç, düşünce, tarz farklılıklarımız mutlaka olacaktır. Bizden beklenen temel konularda birlik ve beraberliğimizi güçlü tutmamızdır.

Biz PKK, FETÖ, DAEŞ konusunda, sınırlarımızın güvenliği, vatanımızın bütünlüğü konusunda ortak bir zeminde buluşamıyorsak, ortada ciddi bir sorun var demektir. Yenikapı'daki duruşu bu nedenle önemli görüyor ve devamını diliyorum.

YAPISAL REFORMLAR HAYATA GEÇİRİLMELİ

Türkiye PKK ve uzantıları ile DAEŞ saldırılarına maruz kalıyor. DAEŞ Türkiye'yi hedef alarak kendisine alan açmaya çalışıyor. Yürütülen mücadele El Kaide'nin uzantısı olarak ortaya çıkan DAEŞ'in geriletilmesine katkı sağlamıştır. Güneydoğu illerimizde gerçekleştirdiği çukur eylemleriyle şimdi de sınır dışındaki projelere destek için çalışıyor. Bu eylemlerde şehit olanlarımızın kanını teröristleri kat be kat imha ederek yerde bırakmıyoruz. Bölge insanı kendisinin ve çocuklarının geleceğini kan akıtmaktan çekinmeyen bu örgütle bağını koparmıştır. Operasyonlar bölge halkı tarafından da destekleniyor. Vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek, şehirlerimizi yeniden imar etmek için yoğun çaba içerisindeyiz. Ülkemizin birliği, beraberliği, kardeşliği, güvenliğine şahitlik edeceğiz.

15 Temmuz'u bir milat haline dönüştürmeliyiz. PKK, FETÖ, DAEŞ'e karşı hep birlikte kararlı mücadele yürütmeliyiz. Yapısal reformları hayata geçirmeliyiz. Darbe girişiminden gerekli dersleri çıkarak ülkemizi geleceğe hazırlamalıyız.

ÖNCELİK ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Türkiye ekonomik göstergeleri, yatırımlarıyla, sosyal yardımlarıyla, savunma sanayisinde bugünkü seviyesine ulaşmamış olsaydı, iç ve dış saldırılar karşısında bu kadar güçlü duruş sergileyemezdi. 2023 hedeflerine ulaşma konusunda en büyük görev TBMM'ye düşüyor. Bu hedeflere ulaşmaya katkı sağlayacak her hususa Meclisimiz öncü olmalıdır.

Öncelikle anayasa değişikliğini hayata geçirmeliyiz. Atılan adımları olumlu olarak değerlendiriyorum. Meclis içtüzüğünün bu kurumun daha etkin çalışması için yeniden ele alınmasını önemli görüyorum. Tüm sorunların yegane çıkış yolunu milli iradede gören cumhurbaşkanı olarak anayasa ve içtüzük çalışmalarını desteklediğimi belirtmekteyim. Doğrudan milletin oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak milletime karşı sorumluluklarımın farkındayım.

Erdoğan Genel Kurul'da promterdan konuştu.

MAKAMI YIPRATMA ÇALIŞMALARINI ÜZÜYOR

Seçildiğim günden bu yana ülkeme ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için gece gündüz çalıştım, çalışmaya devam ediyorum. Her yeni durum gibi doğrudan milletin oyuyla seçilen cumhurbaşkanlığı makamı için beliren tereddütler ortadan kalkmıştır. Yasama, yargıyla ve milletimle uyumla bir cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğüme inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaya yönelik çalışmaları üzüntüyle karşılıyorum. Hiç kimsenin özellikle kendileri de seçimle gelen TBMM üyelerinin buna hiç hakkı yoktur. Bugünden sonra bu anlamsız tartışmayı da geride bırakacağımıza inanıyorum.

RADİKAL UNSURLAR SURİYE'YE YÖNLENDİRİLDİ

Güney sınırlarımız boyunca uzanan Suriye ve Irak meselelerinin özel bir yeri var. Suriye meselesi bizim için hayati bir konu durumundadır. Türkiye'nin Suriye meselesi için konumu en başından beri nettir. DAEŞ terör örgütü Suriye'deki sorunun sonucudur. 22 milyon nüfusa sahip bir ülkenin DAEŞ'ten 5 yıldır arındırılamaması akla yatkın değildir. Irak'ta da benzer durum geçerlidir. DAEŞ, Suriye ve Irak'ta herkesin kullandığı elverişli bir malzemeden ibarettir. Kendi ülkelerindeki radikal unsurları Suriye ve Irak'a yönlendiren kimi ülkeler sorunun sonuçlarıyla yüzleşmekten kaçınıyorlar.

Türkiye bölge halkına karşı tüm insanı görevlerini yerine getirmekte kararldıır. Avrupa ülkeleri bu insanlık sınavında sınıfta kalmıştır. Avrupa ülkeleri bugüne kadar savundukları değerleri ayaklar altına almıştır. Hiçbir politik hesap Suriye'de 6 yılda öldürülen insan sayısının 600 bine ulaşması artık sözün bittiği yeri ifade ediyor. Biz insani görevimizi yerine getirirken, uluslararası toplumu ikaz etmeye devam edeceğiz.

DÜĞÜN SALDIRI SON DAMLA OLDU

Fırat Kalkanı meşru bir operasyondur. DAEŞ'in 14 yaşında bir çocuğu canlı bomba olarak kullanmak suretiyle Gaziantep'e göndermesi ve 56 vatandaşımızın hayatını kaybettiği saldırı bizim için son damla olmuştur. Cerablus'tan başlayarak bu operasyonlar bu bölgede 5 bin kilometrekare büyüklüğünde bir güvenli bölge temin etmektir. Böylece terör ve mülteci sorunu çözüme kavuşacaktır. Şu anda Cerablus'ta 40 bin kişi var. Yıllardır savunduğumuz bu proje için itiraz görmedik ama fiili destek de almadık. Terör koridoru ve PKK ve DAEŞ'in eylemleri biz bu operasyonu kendi imkanlarımızla yapmaya zorladı. Bu ülkenin kendi evlatlarıyla bu operasyonu yürütebileceğini gösterdi. DAEŞ'in karşısına PKK/YPG'yi çıkarmaya çalışanları tezleri Fıraü Kalkanı ile geçerliliğini yitirmiştir.

Benzer oyun Musul'da da sergilenmeye çalışılıyor. Bu oyunun da bozulması gerekiyor. Musul'a yapılacak bir operasyonun Telafer'i de etkileyeceğini hatırlatmak isterim. Musul'un DAEŞ'ten kurtulabileceğine inanıyoruz.

MASANIN DIŞINDA KALAMAYIZ

Türkiye olarak masanın dışında kalamayız. Diğerlerinin böyle bir sınırı yok. Ama onlar orada sonuç belirlemek istiyor, biz buna seyirci kalamayız. Bunun kararını da burası verecek. Türkiye olarak kendi sınırlarımız içerisinde huzur ve güven içerisinde yaşamak istiyorsak, bu doğrultuda ilerlemek zorundayız.

Devletler arasındaki münasebetler karmaşık ilişkilerdir. Türkiye'nin son dönemde artan bölgesel ve küresel etkinliği diğer devletlerle ilişkisini çok daha grift hale getirmiştir. ABD, AB, Rusya ile olan ilişkilerimiz çok önemli süreçler yaşadığımız dönemden geçiyoruz.

RUSYA VE İSRAİL'LE İLİŞKİLER

Rusya ile olan ilişkilerimizin normalleşmesi için önemli adımlar atıyoruz. Ortak çıkarlarımıza odaklanarak bu ülkeyle olan ilişkilerimizi eski seviyenin üzerine taşımayı hedefliyoruz. Pek çok alanda ilişkilerimiz eski seviyesine doğru yaklaşıyor. Mavi Marmara konusunda şartlarımızı karşılayan İsrail ile herkes için hayırlı neticeler doğuracak ilişkiler geliştirmeye çalışıyoruz. ABD ile ilişkillerimizi geleneksel ilişkilerimize uygun şekilde yürütme gayretindeyiz.

ABD yönetiminin bir kısmı terör örgütleriyle çalışma yürütürken bir kısmı da bizim hassasiyetimize uygun çalışma yürütüyor. Bu süreçte ABD Kongresi'nin Suudi Arabistan'a 11 Eylül saldırıları sebebiyle dava açılmasına izin veren yasayı onaylaması talihsizliktir. Suçların şahsiliği ilkesine aykırıdır. Bu yanlış adımdan bir an önce dönülmesini bekliyoruz.  ABD'nin en kısa sürede münasebetlerimizin ruhuna uygun seviyeye geleceğine inanıyorum.

AB İLE OYUNUN SONUNA GELDİK

Bölgede İran ile birlikte çok ciddi enerji, ulaşım, kültürel işbirliği projeleri bulunuyor. İlişkilerimizi geliştirmeye devam ediyor, edeceğiz. AB ile ilişkilerimiz bakımından ekim ayı önemlidir. Vize serbesitisi bu ay yürürlüğe girmesi gerekiyor. AB'nin tavrı, Türkiye'ye verdiği sözü tutmak istemediğinin tavrıdır. Kendileri bilirler. Türkiye AB ile ilişkilerinde hep veren taraf, hep sözünü tutan taraf olmuştur. Ülkemizin 53 yıl kapıda bekletilmesi bizimle ilgili görüşünü göstermiştir. Üste çıkmanın gereği yoktur. AB yetkilileri ile birlik içinde etkin ülkelerle açık bir ikrar bekliyoruz. Farklı niyetlerin günahını bize yıkmaktan vazgeçsinler. Bizim AB kriterleriyle, insan haklarıyla, hukukun üstünlüğüyle hiçbir sorunumuz yoktur, olmayacaktır. Bunları AB istediği için değil, kendi vatandaşlarımız layık olduğu için hayata geçiriyoruz. AB, Türkiye'yi tam üye yapacaksa hiçbir engel bulunmuyor, biz hazırız. Artık bu oyunun da sonuna geldik, bunu bilmeleri lazım. Türkiye ile veya Türkiyesiz yola devam seçimi kendilerine aittir. Sorumluluğu bize yıkmaya çalışmasınlar.

EKONOMİK TAARRUZLARA DİRENİYORUZ

Terör örgütleriyle Türkiye'nin önünü kesemeyenler ekonomi kozunu önümüze koyuyorlar. 14 yılda bir yandan ekonomik krizi hariç kesintisiz bir büyüme sağlarken, ekonomik taarruzlara karşı direniyoruz. Türkiye büyüdükçe bu tür saldırılara karşı daha dirençli hale geldi. Büyüyen, güçlenen bir Türkiye var. Her terör dalgası veya sosyal çalkantıyla birlikte ekonomik sarsıntı dalgası olur. Son olarak 15 Temmuz'un ardından aynı senaryo gündeme geldi. Milletimiz, istiklali ve istikbaliyle ekonomisine sahip çıktı. Şu ana kadar 12 milyar dolara piyasaya sürdü. Büyük yatırımlar, projeler hiç mola vermeden devam etti. Osman Gazi Köprüsü'nün açılışını gerçekleştirdik. Yavuz Sultan Selim Köprüsü aynı şekilde. Şimdi önümüzde Çanakkale Köprüsü, Kanal İstanbul projesi var. Türkiye büyük bir evrimi, devrimi gerçekleştirecektir, bunu bilmemiz lazım.

Türkiye'nin önünü kesemeyecekler, bu defa kredi derecelendirme kurulunu devreye soktular. Kimse bunları ciddiye almadı. Uluslararası büyük bir şirketle, ilgili kuruluşlar 1,1 milyar dolarlık anlaşmayı imzalayacaklar. 10 Ekim'de açılışı yapılacak enerji kongresi önemli anlaşmalara sahne olacak. Türkiye Varlık Fonu her geçen gün daha büyük ilgi görüyor. Büyük ve stratejik projelerin finansmanı çok daha kolay hale gelecektir. İnşallah Türkiye beklentilerin üzerinde büyüme rakamlarıyla çok büyük mesafe kaydedecektir. Kısmi durgunluğun canlanması için her türlü tedbir alınıyor. Büyük ekonomilerin ciddi sıkıntı yaşadığı dönemde Türkiye'nin yüksek bir büyüme oranını sürdürmesi takdir edilmelidir. Bizim ölçümüz bu değildir, bizim çok büyük hedeflerimiz var. Daha fazla çalışacağız, daha çok üreteceğiz, daha çok istihdam edeceğiz, yüksek teknolojiye önem vereceğiz. Bunu da hep birlikte gerçekleştireceğiz."

TEZKERE GÖRÜŞÜLECEK

Erdoğan'ın konuşmasından sonra, teamüllerden farklı olarak, Meclis Suriye ve Irak tezkerelerini görüşecek.

Meclis'in yasama yılı açılış programı kapsamında saat 19.00'da Tören Salonu'nda bir de resepsiyon gerçekleştirilecek.

Genel Kurul, 4 Ekim Salı gününden itibaren çalışmalarını sürdürecek.