'Erdoğan'ın Almanya'daki ajanları sınırdışı edilsin'
Diyanet'in Almanya'da üç imamın 'FETÖ hakkında Ankara'ya bilgi verdiğini' kabul etmesi sonrası Berlin'den sınırdışı çağrıları yükseliyor. Sol Parti, "Türk ajanların, dini özgürlükleri istismar ederek, bir diktatörlük olan Erdoğan rejimine çalışmaları skandal” çıkışı yaptı.
DUVAR - Almanya'da, Türk imamların Fethullah Gülen destekçileri hakkında 'casusluk' yaptığına ilişkin tartışma yeniden alevlendi. Almanya’daki Diyanet İşleri Türk- İslam Birliği (DİTİB) camilerinde görevli üç imamın Gülen yapılanmasıyla ilgili Ankara’ya bilgi notları gönderdiğinin DİTİB tarafından doğrulanması üzerine bir kez daha 'sınır dışı' talepleri yükseliyor.
DİTİB Genel Sekreteri Bekir Alboğa, Deutshce Welle Türkçe ile söyleşisinde, üç imamın Ankara'ya bilgi verdiğini doğruladı. Fakat Alboğa, casusluk iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak, "1000 imamdan sadece üçü, bir hata sonucu, iyi bir şey yaptıklarını düşünerek, muhatap olmadıkları bir konuda kendilerini muhatap zannedip bilgi paylaşmışlar” dedi.
'TÜRK DESPOT OKULLARIMIZA GİRDİ'
Alboğa’nın açıklamalarını yeterli bulmayan Alman siyasetçiler ise iddiaların daha ayrıntılı bir şekilde araştırılmasını talep ediyor. Sol Parti’nin Federal Meclis Grup Başkanı Sahra Wagenknecht'ten “Erdoğan’ın ajanları sınır dışı edilmeli” çıkışı geldi. “Türk ajanlarının, Almanya’da dini özgürlükleri istismar ederek bir diktatörlük olan Erdoğan rejimine çalışmaları bir skandaldır” diyen Wagenknecht sözlerini şöyle sürdürdü: “DİTİB imamlarıyla ilgili bu itiraf üzerine artık İçişleri Bakanlığı’nın harekete geçmesi gerekmekte. DİTİB ile işbirliğine derhal son verilmeli. Türk despotun DİTİB temsilcileri aracılığıyla okullarımızın sınıflarına kadar girmesine izin verilemez. Sol Parti, Erdoğan’ın ajanlarının sınır dışı edilmesini talep etmektedir."
'MİT DEĞİL DİYANET İÇİN CASUSLUK'
Muhalefetteki Yeşiller Partisi’nin milletvekillerinden Volker Beck ise “DİTİB’de yanlışlıkla casusluk mu yapılıyor? Bu iddiayı gerçekçi bulmuyorum” diyerek Alboğa’nın açıklamalarını eleştirdi. DİTİB imamlarına yöneltilen casusluk iddiaları üzerine geçen ay Federal Başsavcılık’a suç duyurusunda bulunan Beck, iddialarda adı geçen kişilerin isimlerinin DİTİB tarafından başsavcılığa verilmesini istedi. Alman millektvekili, “DİTİB’deki casusluk, Milli İstihbarat Teşkilatı için değil Diyanet İşleri Başkanlığı için bir istihbarat faaliyeti gibi görünüyor. İstihbarat örgütü olmadan istihbarat örgütü gibi hareket eden bağımsız bir yapı söz konusu” görüşünü dile getirdi.
ALBOĞA NE DEMİŞTİ?
Alboğa'nın açıklamasına göre, olay şu şekilde gerçekleşti: "Diyanet İşleri Başkanlığı Dışişleri Dairesi Başkanı, 9. Avrasya İslam Şurası’nda radikalizm ile mücadele ile ilgili bir sunum yapmaya hazırlandığı sırada, bilgi toplamak amacıyla din ataşelerine yazı gönderiyor. Orta Asya’da bildiğiniz üzere FETÖ hareketi çok yaygın olduğu için bu konuda yapacağı sunum için bilgi toplamak istiyor. Ataşelere giden yazı bazı imamlarımızın eline geçiyor. Kendilerini muhatap görmüş iyi bir şey yaptıklarını düşünerek, bilgilendirme amacıyla bulundukları yerlerdeki dershaneler ile oralarda hizmet verenlerin isimlerini bilgi olarak göndermişler.”
Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Almanya’da DİTİB’e iletilmiş yazılı, resmi bir bilgilendirme talebinin olmadığını belriten Alboğa şöyle devam etti: “Bize Diyanet’ten böyle bir talep gelmiyor zaten. Ama buna rağmen biz konuyla ilgili bilgi sahibi olur olmaz imamlarımıza, görevlilerimize ‘bu işin muhatabı siz değilsiniz, biz DİTİB olarak bu konuda bir şey yapmayacağız’ dedik. Bu mesajımızın ulaşmadığı üç imamız iyi bir şey yaptıklarını zannederek kendilerini muhatap görerek bilgi göndermişler. Ama bu herhangi bir istihbarat faaliyet değil. Devlete, devletin kurumlarına istihbarat amaçlı gönderilmiş bilgiler değil, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bilgi toplama arzusuna kendilerini muhatap görüp bilgi paylaşmışlar. Önemli olan nokta şu: Diyanet bizden böyle bir talepte bulunmadı. Biz DİTİB olarak, camilerimizde çalışan görevlilerimizden böyle bir talepte bulunmadık. Bu bizim işimiz değil, bir din görevlisinin görevi zaten belli. İşimiz namaz kıldırmak, öğrencilere kuran öğretmek, cemaate İslam’ı anlatmak, cenaze namazı kıldırmak, nikâh kıymak. Bunlar dışında bir görevi yoktur.” (Kaynak: Deutsche Welle Türkçe)