Eren Erdem'den Halk TV açıklaması: İsveç'te normal değil ama Türkiye'de normal

"Halk TV ile anlaşma yapmışsınız, bu normal mi?" sorusunu yanıtlayan Eren Erdem, "İsveç'te ya da İngiltere'de değil ama Türkiye'de normal. Anlaşmaları Anayasa Mahkemesi'nin denetimine sunuyoruz" dedi.

Abone ol

DUVAR - CHP Medya, Planlama ve Sosyal Medya Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, Habertürk Televizyonu'nda Mehmet Akif Ersoy'un sunduğu "Nedir Ne Değildir" programına katıldı.

CHP'den değişim adına ne yapılacağı sorulan Erdem, "Bugün CHP'nin yapısal olarak değişiklik sürecine girdiği bir dönem içerisindeyiz. Tüzüğümüz yenilenecek, programımız yenilenecek" dedi. 

Mehmet Akif Ersoy'un, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Eğer seçim sonucu yüzde 60'a yüzde 40 olsaydı yenilgiydi" sözlerine yönelik tepkileri takip edip etmedikleri sorusu üzerine Eren Erdem, tepkileri "dikkatle izlediklerini" söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın toplumu kutuplaştıran bir politika izlediğini belirten Erdem, "Bu tür ortamlarda bir seçim, iki seçim muhalefetin o kutuplaşmayı kıracak bagajları da varken... Sayın Erdoğan toplumun geniş sathını Türkiye siyasetinin geçmişiyle kavga ettirdi. Türkiye siyasetinin geçmişinde CHP de vardı. Bunun onarılması gerekiyordu. Tam orada bir panzehir ortaya çıktı. Nedir o, Kemal Kılıçdaroğlu. CHP'yi Erdoğan'ın konumlandırdığı yerden aldı, Sivas'ın ötesine gidebilen, toplumun geniş muhafazakar hattıyla barışabilen ve onlarla beraber iş yapabilen bir siyasi parti haline getirdi. Bu bana göre devrimdir. Çünkü açılım sürecinde kürsüye çıkan HDP ve AK Partili milletvekillerinin ikisi de CHP'yi eleştiriyordu. 'Siz statükocusunuz, Kürt düşmanısınız, faşistsiniz' diye. Sayın Kılıçdaroğlı, Recep Tayyip Erdoğan'ın realitesine uygun bir siyaset formatı attı siyasete. Geldiğimiz noktada Türkiye'nin çok kıymetli bir hikayesini oluşturmayı başardı" yanıtını verdi.

"Seçim bir yenilgidir" diyen Erdem, "Sayın Genel Başkan'ın maksadını ifade edeceğim. Buna felaket dediğimiz anda, merkezin sağından soluna Türkiye siyaseti geniş satıhta örme mücadelesini çöpe atmış oluruz. Ortada bir kazanım yok, doğru. Ancak bir mesele var ortada. Kemal Kılıçdaroğlu 25 milyon seçmen nezdinde CHP'nin geçmişte sürekli karşı karşıya konumlandığı siyaset hatlarından partileri bir araya getirme ve onlarla beraber yeni bir anayasa ve hükümet programı inşa edecek kadar geniş mutabakat kabiliyeti yaratma gösterdi mi, gösterdi" ifadelerini kullandı.

'CHP'DE KRİZ YOK'

"CHP'de bir kriz var mı?" sorusunu da yanıtlayan Eren Erdem açıklamalarından başlıklar şöyle:

"CHP'de bir kriz yok. Öngörülebilir, sonuçları malum bir süreç var. Sonuçları malum derken neyi kastediyorum, kriz etrafında olağanüstü bir tartışma yürütmeniz gereken bir meseledir. Biz CHP'nin doğal alışkanlığı ve akışkanlığı içerisinde bir süreç yaşıyoruz. Biz bu süreçleri hep yaşarız, yaşadık. Bu süreçler içerisinde olgunlaşırız. Biz tartışırız, konuşuruz, birbirimizle polemik yaparız kapalı toplantılarında. Ama kamuoyunda CHP'nin farklı anlaşılması için özel gayret var. Bizim parti kurullarımızda yaptığımız toplantıların kamuoyuna yansıtılış şeklini izliyorum, katılan biri olarak. Yüzde 70-80 yalan bilgilerle dezenforme edilerek, kurullarda adeta birbirimizi yiyormuşuz gibi bir görüntü yaratılıyor. CHP'nin bölünmesi, parçalanması kimin işine geliyorsa onlar yapıyor."

'OYLAMA SONUÇLARI BÖLÜNME İŞARETİ DEĞİL'

("CHP bölündü mü? Parti meclisinde il başkanlarının göreve iade edilmesi oylandığında 31'e 29 oy çıkarsa bu kurultaya da götürebilecek bir şey" sorusu üzerine) "Biz il başkanlarımızla çok güçlü, organik bağlar kurarız. Ben CHP tarihinde, arka arkaya 3 defa hiçbir listede olmadan parti meclisine girmiş kişilerin başında geliyorum. Hepsinin bende emeği vardır, benim hepsinde emeğim vardır. Ben de bu görevden alma doğru mudur yanlış mıdır tartışırım. Bizde Genel Başkan 11 saat 20 dakika oturur dinler, herkesin görüşünü alır ve işleri öyle yapar. Örneğin Muş İl Başkanımız İsmail Adanur, görevden alındı. Çok kıymetlidir, değerlidir, çok uzun süredir bu görevi yapıyor. Onun oylamasında 31 kabul çıktı. Birçok kişi ikili hukukundan ötürü bunu yaptı. Bunlar bir bölünme işareti değil."

'TELEVİYONLARLA ANLAŞMALAR GİZLİ DEĞİL'

("Halk TV ile bir anlaşma yapmışsınız, bu normal bir şey mi?" sorusuna yanıt olarak) "İsveç'te değil ama Türkiye'de normal. Ya da İngiltere'de değil ama Türkiye'de normal. Başka anlaşma yaptığımız kanallar da var. Hangileri olduğunu söylemem doğru olmaz. Gizli anlaşmalar değil. Kanallar taraf olarak bunu paylaşmamızı istemeyebilirler."

'ANLAŞMALARI ANAYASA MAHKEMESİ DENETLİYOR'

("İktidar bunu yapsa normal bulur muydunuz?" sorusu üzerine) "İktidar bizim kadar şeffaf değil. İktidar yapıyor bunu. Biz yaptığımız anlaşmaları Anayasa Mahkemesi'nin denetimine sunuyoruz. İktidar ise arka kapıdan yapıyor bunu. Basın İlan Kurumu üzerinden, şirketler üzerinden, farklı şekillerde yapıyor bunu. Biz şeffaf yapıyoruz, Anayasa Mahkemesi denetliyor bunu. Tamamen hukukidir. Sözleşmelerin hiçbir yerinde bir televizyon kanalının yayın politikalarını yönlendiren tek bir cümle yoktur. Bu sözleşmeler canlı yayın ve reklam sözleşmeleridir. Orada Kemal Bey'in grup konuşmaları ve bizim reklam kampanya bantlarımızın şu kadar süre döndürülmesi şeklinde anlaşmalar yapılır."

'BİZİ EN ÇOK ELEŞTİREN MUHALİF MEDYADIR'

(İktidara yakın gazete ve televizyonları havuz medyası olmakla neden suçluyorsunuz? Aynı şeyi kendiniz yapıyorsunuz.) "Kesinlikle aynı şey değil. Bizi en çok eleştiren muhalif medyadır. Seçim sonrasında da öncesinde de öyleydi. Medyadaki bazı aktörler üzerinden Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 2 yıl boyunca 'kazanacak aday, kaybedecek aday' diye yerden yere vurularak adeta sakatlandı. Biz seçimin sonuçlarını konuşuyoruz, süreçleri de konuşalım. Kimliği bile tartışıldı. Havuz medyası dediniz, oralarda bırakın Erdoğan'ı eleştirmeyi imada bile bulunulmaz."

'25 TANE KANAL KILIÇDAROĞLU'NUN VERMİYORSA ALTERNATİF YARATMAK ZORUNDASINIZ'

"Türkiye'de 25 tane kanal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını vermiyorsa verecek yerler arıyorsunuz. 30 yerde Sayın Erdoğan konuşurken, 5 yerde Sayın Kılıçdaroğlu konuşuyorsa orada seçenek aramak ve yaratmak durumundasınız. Onu nasıl yapacaksınız? Reklam vereceksiniz, sponsorlu reklam vereceksiniz. Derdimiz o kanalın yayın politikasını belirlemek değil, orada Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını verebilmektir. Bu sözleşmenin baştan aşağıya oluşum şekli budur."

MAHİROĞLU'NUN AÇIKLAMASI: KİŞİSEL KARARIM DEĞİL, CHP'NİN KURUMSAL KARARI

("Kişiselleştirdiğinize dönük birtakım ifadeler paylaştı Sayın Mahiroğlu (Halk TV'nin sahibi Cafer Mahiroğlu), kişisel bir sorununuz var mı?" sorusuna cevaben) "Ben nasıl kişiselleştireyim, benim sözleşmem değil bu. CHP'nin kurumsal kararı. Parti bir karar alır, ben medyanın başında olduğum için benim imzala gider. Ben biraz sanki oradan bana yönelik kişiselleştirme görüyorum. Niye? Orada diyor ki, Eren Erdem sözleşmeyi feshetti. Bunlara saygı duyarız, tartışmalar olur." (HABER MERKEZİ)