Ergenlik dönemi manifestosu
Topraktan çıkan doğal sebze ve meyveler, bulunduğu iklim ve çevre koşullarına göre tat, boyut ve renklerinde farklılık gösterir. Diğerleri için doğru olan bir düşünce veya çözüm yolu senin için farklı sonuçlar doğurabilir.
Rakel Sezer
Ergenlik dönemi, yaşam ve birey olma ile ilgili sorularınızı mantıkla ilk kez dile getirmeye başladığınız dönemdir. Özgürlüğünüzü, bireyselliğinizi ve farklılıklarınızı keşfederken yüksek sesle aşağıdaki maddeleri okuyun;
1- Şüphe et: Bir fikir, bir karar veya bir eylemi neden, niçin ve nasıl sorularını cevaplamadan ve tartışmadan kabul etme. Ona katılma.
2- Kaynaklar doğada olduğu gibi ilişkilerde de sınırlıdır: Annen-Baban seni seçmedi, sen de onları. Bu birlikteliğiniz tamamen biyolojik. Bu yüzden onların senden ve senin onlardan isteklerin, birbirinizin özgürlüğünü tanımak yolunda, mantıklı ve sınırlı olmalıdır.
3- Birey olmak için hazırlık yap: Annen-baban ilk defa anne ve baba oluyor sayende. Bu nedenle seni yetiştirme tarzları kendi yaşadıklarından yola çıkarak deneysel olacaktır. Yanılabilirler. Bir noktadan sonra kendi aydınlanmanı yaşamak için hazırlık yap.
4- Sevgide kusur etme: Bir insanı sevmeyi kendin öğreneceksin. Annen ve babanın sana gösterdiği sevgiyi taklit etme. O sevgi bir takım biyolojik nedenlerden ötürü kusurludur.
5- Sen akıllısın: Bu yaşta bile annen ve babana öğreteceğin çok şey olduğunu unutma. Zaman görecelidir. Öğrendiklerini kullanmadığında unutursun. Bu annen ve baban için de geçerlidir.
6- Sen anne-babanın bulunduğu topluma doğmuş farklı bir bireysin: Annen-baban senin sahibin değildir. Sen topluma ve bulunduğun zamanın koşullarına aitsin. Toplumun beklentilerini öğrenmeye ve sorumluluk almaya erken zamanda başla. Anne-babanın sana oluşturduğu koşullar toplum ve zamanın koşulları ile paralel değildir.
7- Kararlarını ve düşüncelerini zamana yay: Bir konuda karar vermek, seçim yapmak senin için ne kadar zorsa annen baban için de o kadar zordur. Anne-babanın ve arkadaşlarının fikirlerinden etkilenebilirsin ama her zaman bu senin için doğru olmayabilir. Fikirlerini değiştirmeye açık ol. Bu öğrenmenin ve gelişimin bir parçasıdır.
8- Karşılaştığın insanlar ve yaşadığın olaylar seni şaşırtabilir, üzebilir veya kızdırabilir: Anne-baban ile ilişkilerinde de böyle olumsuzluklar yaşayabilirsin. Bu hissettiklerin, sen farklı olduğun içindir. Dolayısıyla doğal bir tepkidir. Zamanla olaylara ve kişilere karşı hissettiklerin kendini tanımana yardımcı olacaktır.
9- Okul, eğitim-öğrenim için gereklidir ama yeterli değildir: Öğrenmek bir yolculuktur ve bilgi kaynakları sonsuzdur. Merak etmek bu yolculuğun başlangıcıdır. Bu yolculuk, içinde yaratıcılığı, keşfetmeyi ve tanımayı barındırır.
10- Özgür bir birey olmak zaman, çaba ve eylem gerektirir: Annen ve baban sana bu hedefe ulaşman için destek olabilir fakat sorumlusu değildir.
11- Düşüncede mutlak (eksiksiz) doğru yoktur: Bir düşünce mutlak kabul edilirse ideoloji (düşünce sistemi), ideoloji mutlak kabul edilirse idiokrasi (akıl dışı) oluşur. Bir düşünce, bir sistem tartışılabilir ve değiştirilebilir olursa gelişir ve etki alanı genişler.
12- Bir fikrin çok az hatta tek kişi tarafından dile getirilmesi, o fikrin hiçbir önemi olmadığını göstermez: Az satan bir kitabın veya az izleyicisi olan bir filmin mutlaka kötü olmayacağı gibi, bir fikri değerlendirmede nicelik (sayı) değil, nitelik (içerik) önemlidir.
13- İnsanlarla kurduğun ilişkiler doğada yapılan yolculuklar gibidir: Zorlu tırmanışlar ve inişler vardır. Bazen çamur içinde kalır, kolun bacağın çizilir, yaralanırsın. Bazen derede yıkanıp temizlenirsin. Yola devam ettikçe manzara güzelleşir, aranızdaki sevgi, iz bıraktıkça güçlenir.
14-Farkındalık, insanlara ve doğada yaşayan diğer canlılara düşündürdüklerini, hissettirdiklerini senin de görebilmendir: Kendini onların yerine koymayı gerektirir. Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi karşındakine yapmamak farkındalığın bir sonucudur.
15- Bugün yaşadığın olayların tarihle bağlantısı olduğunu unutma: Kitap okumak, tiyatro oyunu seyretmek, film izlemek, konser izlemek, o eserde anlatılan olaylara, düşüncelere ve duygulara şahit olmaktır: Bugünün olduğu gibi geçmiş zamanın şahidi olmak için eşsiz bir imkandır ve alternatifi yoktur. Tanışma ve görme imkanı bulamadığın olay ve kişilerle düşünce ve duygu bazında bağlantı kurmanı sağlayacaktır. Bugün yaşadığın toplumda şahit olduğun olayların nedenini anlamanda sana ışık tutacaktır. Bu bağlantıyı ancak yazılı, sözel ve görsel şahitlikler üzerinden kurabilirsin. Objektif bir değerlendirme yapabilmen için aynı konuda farklı kaynaklara başvurman gerekmektedir.
16- Hobilerin ileride seçmek istediğin bir mesleğe dönüşebilir: Kitap okumak, tiyatroya, sinemaya gitmek, oyun oynamak hobi faaliyetleri değildir. Yemek yemek, su içmek sağlığın için ne kadar gerekli ise hayal gücünü ve düşünme yeteneğini geliştirmen için bunlar da günlük bazda gereklidir. Boş zamanlarında yapılan tek faaliyet uyumak ve dinlenmektir. Hobi faaliyetleri ise bir konuda yoğunlaştığın ve pasif ( katılımcı olmadan) izleme durumunu aktif eyleme dönüştürdüğün faaliyetlerdir. Bu açıdan çok önemlidir.
17- Bakmak ve görmek birbirini takip eden eylemlerdir: Bakmak bir şeklin göze yansımasıdır. Görmek ise gözüne yansıyan şeklin beyninden sinir sistemine verdiği tepkidir. Bu tepki şaşırma, mutlu olma veya üzülme gibi duygularla dışarı çıkar. Bakmak ve görmek arasında bir zaman dilimi mevcuttur. Bakmanın görmeye ulaşamadığı noktada olan o olay veya kişi sende bir iz bırakmaz ve bilinçsizlik, düşüncesizlik noktasında kaybolur, unutulur.
18- Mutlu olmak, zamanın getirdikleri ve götürdüklerinin bir özetidir, bakiyesi değildir: Başarıların ve kazandıkların kadar başarısızlıkların ve kaybettiklerinin de zaman içinde sana artı bir değeri vardır. Buna tecrübe denir. Olumsuz durumun ne olduğundan çok neden olduğunu düşünmek çözüme yönelik çalışmalarında sana yardımcı olacaktır. Çözüm odaklı düşünmek ve olumsuz duruma sebep olan koşulları düzeltmek pozitif (olumlu) düşünce şeklidir.
19- Mutsuz hissetmek, durumun çözümsüz olduğu anlamına gelmez: Mutsuzluk, problem ile çözüm arasındaki düşünmeye ayrılan zaman dilimidir. Bir problem için tek bir çözüm yoktur. Olumsuz koşullarla devam etmek zorunda kalabilirsin. O zaman bunu kabullenme yoluna gitmek de bir çözümdür. Herkesin kısa veya uzun süre yaşamak zorunda kaldığı olumsuzluklar vardır. Önemli olan bunların bilincinde olmak ve hayatındaki etkisini azaltmaya çalışmaktır.
20- Mesleklerin, en yukarıdan en aşağıya doğru bir saygınlık sıralaması yoktur, tarihsel gelişimi vardır: Saygınlık, bir işin, bir eserin veya bir buluşun topluma ve doğal yaşama uzun dönem yarar sağlaması ile ilgilidir. Meslekler, toplumun bugünkü ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte bilimsel ve teknolojik çalışmalar ışığında çeşitlenir, farklılaşır. Böylece etki alanı genişler veya daralır. Meslekler yok olmaz, başka bir mesleğe dönüşür.
21- İnsanların, en yukarıdan en aşağı doğru bir saygınlık sıralaması yoktur: Saygınlık, nerede doğduğun, nerede yaşadığın, kimlerle yaşadığın, hangi dili konuştuğun ile ilgili değildir. Saygınlık yaşadığın topluma ve doğal yaşama uzun dönemler nasıl yarar sağlamayı düşünmen ve bu konuda yapılan mesleki, düşünsel ve toplumsal çalışmalarla ilgilidir.
22- Doğada hiçbir canlının eşit fiziksel özellikleri yoktur: Bazı cinsler arasında benzer özellikler vardır. Ancak güçlü, zayıf, küçük ya da büyük her canlının içgüdüsel olarak (doğuştan) hayatta kalma mücadelesi vardır. Hayatta kalma mücadelesi avlanmayı, üremeyi, barınmayı ve kendine veya yeni doğanlarına tehdit olarak gördüğü bir canlıyı yok etmeyi içerir. Akıl ve duygu gücü diğer canlılara göre hayli gelişmiş olan insan türünde hayatta kalma mücadelesi içgüdüsel eğilimlerin çok uzağında, birlikte yaşam, dayanışma, yardımlaşma ve sevgi bazında gerçekleşir. Bir insanın sahip olduğu fiziksel ve maddi gücün, diğer insanların yaşama hakkını kısıtlayıcı hatta yok edici sınırlara ulaşması, o insanın insani özelliklerini kaybettiği anlamına gelir.
23- Doğada bazı cinslerin hayatta kalabilmesi, bir sürü halinde birlikte hareket etmesi ile mümkündür: Çünkü bu cinsler, herhangi bir tehdit karşısında korunma içgüdüleri olmasına rağmen fiziksel (hızlı hareket edebilme; koşma, kaçma veya yakalama amaçlı) ve fizyolojik (görme, duyma, koku alma) olarak mükemmel değildir. Akıl ve duygu gücü hayli gelişmiş insan türünde sosyal yaşamın (dayanışma, yardımlaşma, paylaşma ve ihtiyaçların karşılanması) esas olması nedeni ile toplu olarak yaşamak, bireysel yaşam hakkına bir engel teşkil etmemektedir. Bireysel hakların ve seçimlerin yok edilmesi suretiyle birlikte hareket eden bir sürü oluşturmak, o toplumu insani niteliklerinden uzaklaştırır.
24- Kitabın, kıyafetin, izlediğin film ne kadar çok kendi seçimin ise o kadar özgür bir birey olmaya yaklaşırsın: Düşünce gelişimin süresince okulda, evde, sosyal aktivitelerinde anne ve babandan, arkadaşlarından, öğretmenlerinden ve diğer birçok kaynaktan ne yapman, ne okuman, nasıl giyinmen konusunda fikir, öneri ve tecrübe paylaşımları olacaktır.
25- Toprağa ne ektiğini bilsen bile, ne biçeceğini bilmen mümkün değildir: Ancak öngörebilirsin, tahmin edebilirsin. Topraktan çıkan doğal sebze ve meyveler, bulunduğu iklim ve çevre koşullarına göre tat, boyut ve renklerinde farklılık gösterir. Diğerleri için doğru olan bir düşünce veya çözüm yolu senin için farklı sonuçlar doğurabilir. Bir kararın veya düşüncenin senin için oluşturabileceği sonuçları ne kadar erken ve doğru tahmin edebilirsen, düşüncelerini ve kararlarını değiştirip geliştirmek için o kadar zamanın olur.