Şiddet sarmalı, yetkililer ve toplum onu görmezden geldikçe hırslanıp göze batar oldu. Haber bültenleri, devasa üçüncü sayfalara dönüşmüş halde. Evlerden sokaklara, otobüslere taşan şiddet, mağdur kadınların, çocukların ve terör kurbanlarının laneti olmalı
Kadınlara ve çocuklara yönelik her şiddet olayını cık cık ederek okuduktan, duyduktan, gördükten sonra işine gücüne dönenler o şiddetin bir gün kendi kapısını da çalacağını hesap etmeli. Öyle ya, yıllar yılı kadınların taciz edildiği otobüslerde şoförler şiddeti, umarsızca, bir duraktan diğerine taşıyorlardı. Engellenmedikleri için pervasızlaşan şehir eşkıyaları, köpeksiz köyde değneksiz gezer hale geldiler. Otobüste şortlu bir kadına, tekme tokat saldırma cesareti bile buldular. Gerçi o da kadına değil şorta şiddet gibi sunuldu medya tarafından. Sosyal, siyasal kamplaşma kolaycılığıyla erkek şiddeti perdeleniverdi. Basının yanlış sunuşu gibi yanlış davranıştı, şoförün ve diğer yolcuların engel olmayışı.
Şiddetin sebebi yanlış teşhis edilip, yanlış isimlendirilip, yanlış davranışla seyirci kalındığında bulaşıcı hastalık gibi kolayca yayılacağı hiç hesap edilmiyor ülkemizde. Evlerde kapalı kapılar arkasında kadınlar ve çocuklar o şiddetin pençesinde kıvranırken duyarsız kalındı. Sokakta, parkta, otobüste, dolmuşta kadınlar, çocuklar cinsel ve fiziksel şiddet kurbanı olurken sessiz kalındı. E şiddet bu. Şişede, pardon kadın üzerinde durduğu gibi durmuyor. Taştı, etrafa saçıldı işte. Erkek şiddeti, kendisine seyirci kalan erkeklerin de canını yakmaya başladı. Otobüs şoförlerine saldırı haberleriyle çalkalanıyor, basın son günlerde. Trafikte, sokakta gözü dönmüşçe saldıranların evlerde kadınlara ve çocuklara hayatı zindan edişini konuşalım artık. Konuşalım ki sokakta gördüğümüz bu şiddetin evde nasıl beslenip, büyütüldüğünü anlayabilelim.
Şiddetin toplumda hızla yayılmasının bir başka sebebi de onlarca yıldır süren siyasal şiddet. Siyasal şiddet yani terör ve terörle mücadelenin nesilleri şiddete kurban ettiğini görmek gerek. Kürt sorununun şiddetle çözülemeyeceği açıktır. Ancak ne PKK terörden vazgeçiyor. Ne Kürt siyaseti, PKK şiddetini terör olarak isimlendirip lanetliyor. Ne devlet, askeri tedbirlerle terörün bitmeyeceğini idrak ediyor. Sorunların kalıcı çözümü ancak ve ancak siyaset yoluyla mümkünken, siyaseti susturup silahı ateşleyenler yüzünden her gün şehit haberleriyle büyüyor çocuklar. Bugün şehit ve gazi olanlar, çocukluklarında şehit cenazeleri karşılayan nesil. Kürt tarafından baktığımızda da durum farklı değil. Operasyonlarda “etkisiz hale getirilen terörist” haberleriyle büyüyen çocuklar bugünkü operasyonlarda “etkisiz” kılınanlar.
Türk ve Kürt gençler sadece birbirlerinin uzağına düşmüş olmuyor çatışmalarla. Aynı zamanda şiddetin kucağına düşmüş oluyorlar.