Escobar'ın oğlu babasını anlattı
Pablo Escobar, sonradan kendi seçtiği ismiyle, Sebastian Marroquin “Pablo Escobar: Benim Babam” kitabını ve Narcos dizisindeki farklılıkları anlattı. Marroquin, "Şimdi daha zenginim çünkü köşedeki markete gidip ekmek alabiliyorum" dedi.
DUVAR - Pablo Escobar, tarihin gördüğü en zengin suçluydu. 1980’lerin sonunda Pablo Escobar’ın serveti şimdiki değeriyle 55 milyar dolara ulaşmıştı. Narcos dizisindeki gibi; deste deste paralar, lüks çiftlikler, otomobiller, helikopterler, kadınlar...
Habertürk'e konuşan Escobar’ın, 1977’de doğan oğlu Juan Pablo Escobar, sonradan kendi seçtiği ismiyle, Sebastian Marroquin “Pablo Escobar: Benim Babam” kitabını ve Narcos dizisindeki farklılıkları anlattı:
“Narcos’ta babamın sürekli o lüksün tadını çıkardığı anlatılıyor. Ama öyle değildi. Her şeyden önce babamdı, en iyi arkadaşımdı. Ne iş yaptığını 7 yaşında anladım. 1984’te Kolombiya Adalet Bakanı babamın ölüm emrini verince Panama’ya kaçtık. Çünkü Kolombiya hükümeti sadece babamın değil, bizim de peşimize düşmüştü. O yıl hükümetle gerçek savaşımız başladı. Oradayken babamla bir sohbetim oldu. Bana dedi ki “Bak ben bir haydudum, hayatımı kazanmak için bu işi yapıyorum.” O zaman çok küçüktüm. Dediklerinin ne anlama geldiğini anlayamamıştım. Şimdi tabii ki anlıyorum. Bana hep sevgi verdi, zamanını hep benimle paylaştı. Ben de böylesine bir gerçekle yaşamak zorunda kaldım.
'FANTEZİ DÜNYASINDA YAŞIYORDUM'
En başta sanki bir fantezi dünyasında yaşıyordum, kendi Disneyland’im vardı. Ama bunların tadını çıkaracak vaktimiz yoktu. Paramızın çoğu, çok kısa süre içerisinde suyunu çekti. Narcos’ta babamın sürekli o lüksün tadını çıkardığı anlatılıyor.
Ama öyle değildi. Her şeyimiz yok oldu, pek çok tanıdığımız öldürüldü. Dünyadaki bütün paraya sahip olabilirsiniz ama huzurunuz yoksa neye yarar ki.
‘PABLO ESCOBAR OLABİLİRDİM, AMA BAŞKA HAYAT SEÇTİM’
Tüm bunların yanında ayrımcılığa da uğruyorum, çünkü toplumun pek çok şeyi hazmetmesi zor. Olabildiğince yasal yaşamaya çalışıyorum. Geçmişte bir banka hesabım olsun istedim ama kimse izin vermedi. Oysa ki toplumun parçası olmak istiyorum ama ayrımcılık peşimizi bırakmıyor. Mesela Meksika’da ders verdim, karşılığında 5 bin dolar alacaktım. Fakat izin vermediler. Sanırım 5 milyon dolar alacağımı falan düşündüler.
Toplumun bir kesimi sırf Pablo Escobar’ın oğlu olduğum için suçlu olduğumu düşünüyor. Ama tüm bunlara rağmen olumlu düşünüyorum, çünkü kendi hikâyemi yazma imkânı buldum ve tüm dünyaya gerçekte kim olduğumuzu anlatabildim. Nasıl 'Pablo Escobar' olacağımı biliyorum ama ölsem bile bunu yapmam. Çünkü topluma zarar vermek istemiyorum. Babamın kurbanlarıyla buluştum, onlardan özür diledim. Ama kendimi bir kurban gibi de göstermek istemiyorum çünkü gerçek kurbanlara büyük saygım var.
Annem silahlara, şiddetle karşıydı. Babama hep şunu söylüyordu: Seni hep seveceğim ama asla silah kullanmam, çünkü ben bir kadınım, barışı seviyorum, hayata saygı duyuyorum. Biri beni öldürmeye çalışsa bile ona karşı silah kullanmam. Babam bunu hep anlayışla karşıladı. Ama bana silah kullanmayı öğretti çünkü sık sık ava çıkıyorduk. Bana tahsisli 15 koruma vardı, bu nedenle aslında silaha hiç ihtiyacım yoktu.
'SEVGİYLE BÜYÜDÜM'
Her zaman aralarında aşk, tutku ve saygı vardı. Annemle babam evlenebilmek için kaçmışlar. Evlendiklerinde annem henüz 15 yaşındaymış. Herkesin tanıdığı “uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar”la evlenmemiş.
Çok fakir bir adamın oğlu olan Pablo’yla evlenmiş. Paraları, evleri, arabaları, gelecekleri yokmuş. Aralarındaki aşka hep çok büyük saygı duydum çünkü gerçek bir aşk olduğunu biliyordum. Sadece birbirlerine karşı değil, kardeşimle bana da en büyük sevgiyi, en iyi eğitimi verdiler. Bence bu nedenle babam gibi bir haydut olmadım. Kendi hikâyemi korumalarımınkilerle kıyaslıyorum. Hemen hemen hepsi şiddet içerisinde büyümüştü, istismar edilmişlerdi. Benim vakamdaysa, evet hayatımın bir kısmında şiddete tanıklık ettim ama gerçekte sevgi dolu bir ortamda büyüdüm.
'BABAMIN KURBANLARININ YAKINLARIYLA BULUŞTUM'
İşini hiç karşımızda yapmadı. Ancak tabii ki daha sonra pek çok kişinin ölüm emrini verdiğini öğrendim. Bir ara sürekli haber bültenlerini babamla beraber izliyorduk, “Bak bunun ölüm emrini ben verdim, ama bunun kaçırılma emrini ben vermedim, bu bombayı ben koydum ama bunu değil” diye anlatırdı. Kendim de bir baba olarak bunu yapmanın ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Bu nedenle ona saygı duyuyorum. Babam hakkındaki haberlerin yarısı yalandı ve o bize gerçekleri anlatıyordu. Bazı insanlar beni suçluyor, “Daha çocuktun nereden bileceksin” diye...
BABAMI ABD, MAFYANIN BAŞINA GETİRDİ
2. kitabımda babamın nasıl CIA için çalıştığını anlattım. Tabii ki asla kabul etmediler. Bunları yazdım çünkü şunu anlatmak istedim: Babam işlediği suçlardan yüzde yüz sorumluydu. Ama onu destekleyen, arkasında duran başka kişiler vardı. Kimse onun günahlarını silemez ama babam dünyanın en güçlü ülkesinin (ABD’yi kastediyor) desteğiyle mafyanın tepesine geldi.
‘ŞİMDİ DAHA ZENGİNİM ÇÜNKÜ KÖŞEDEKİ MARKETE GİDİP EKMEK ALABİLİYORUM’
Babam kendisi için inşa ettiği hapishaneden kaçmıştı. Bütün arkadaşları düşmanı olmuştu. CIA, DEA, Kolombiya hükümeti, bütün karteller..." dedi.