Eski Federasyon Başkanı Berberoğlu: Formula 1 ve WRC ile Türkiye’nin parası sokağa atılıyor

Formula 1 yarışları dokuz yıl aradan sonra Türkiye’ye geliyor. Korona virüsü salgını nedeniyle seyircisiz yapılacak olan yarışların Türkiye’ye bir faydası olmadığını söyleyen Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Eski Başkanı Av. Demir Berberoğlu, “Biz niye bugün düğün yapıp, yarın dilenmeye çıkıyoruz?” dedi.

Abone ol

DUVAR- İlk olarak 2005’te Formula 1 takvimine dâhil edilen Türkiye Grand Prix’si, 2011’e kadar yarışlara ev sahipliği yaptı. Yedi yıl boyunca F1 takviminde yer alan İstanbul’da dokuz yıldır yarış olmuyordu. Türkiye bu yıl da yarış takviminde yoktu ancak korona virüsü salgını sebebiyle revize yapılınca 2020 takvimine alındı. Şampiyonanın bu sezonki 14'üncü etabı, 13-15 Kasım 2020 tarihleri arasında Kurtköy’deki 5,3 kilometrelik pistte düzenlenecek. İstanbul’un tarihinde sekizinci kez Formula 1 yarışına ev sahipliği yapacak olmasını Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Eski Başkanı Av. Demir Berberoğlu ile değerlendirdik.

‘SPOR DEĞİL TEMAŞA’

Av. Demir Berberoğlu

1970’li yıllarda takımların çabalarıyla yapılan Formula 1’in artan masraflar nedeniyle yaşadığı evrime dikkat çeken Berberoğlu, yarışların yayın haklarının satışının birçok değişikliği beraberinde getirdiğini ifade etti. Aşırı ticarileşmenin yaşandığı Formula 1’de yeni gelir kaynaklarının yaratılması sebebiyle dünya pistlerinin sıraya girdiğini belirten Berberoğlu, takımların ve organizasyonu yapan firmanın “Gösterisini biz yapıyoruz ama yayıncı kuruluş reklam geliri alıyor, ülkeler turizm gelirinden yararlanıyor. Dolayısıyla bu yararlanmanın bir karşılığı, bedeli var” diyerek pastadan pay talep ettiğini söyledi.

Berberoğlu, bu sürecin otomobil sporunu gösteriye, temaşaya dönüştürdüğünü vurgulayarak, yarışın Türkiye’ye gelmesi sürecini şöyle anlattı: “Kimi ülkeler uzun yıllar bu işe ‘Evet’ dediler. Bu firma, on milyonlarca dolarla ifade edilen gelirler elde etti. Ama bir süre sonra dünya ülkeleri istediklerini bulamadı ve bu sistemden hızla çıkmaya başladı. O arada bizim Türkiye devreye girdi. Bundan 20 seneyi önceyi konuşuyorum. Devletin, daha doğrusu biraz da sivil toplum örgütlerinin biriken parasıyla İstanbul Park pistine 400 milyon dolar yatırım yapıldı. İstanbul Ticaret Odası ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ciddi miktarda parası bu işe yatırıldı. Şu anda pistin sahibi onlardır.”

‘TÜRKİYE’YE VE TÜRK SPORUNA NE FAYDASI OLDU?’

Ancak tüm bu yatırımlara rağmen yeterli sayıda yarış yapılmadığını söyleyen Av. Berberoğlu, “Bu gösteri sirkine 10 milyon dolar, 20 milyon dolar gibi paralar ödemeye başladık” dedi. “Bu süreçte Türkiye’nin reklamı oldu mu” diye sorduğumuz Berberoğlu, şu cevabı verdi: “Yurt dışından gelen seyircilerin yaptığı turistik harcamaların o yıllarda illa ki etkisi olmuştur ama yıllarca otomobil sporlarıyla uğraşan hatta federasyon başkanlığı yapan bir kişi olarak söylüyorum, benim gözümde bu yarışların Türkiye’nin tanıtımı için ciddi bir faydası olmadı. Mesela cumhurbaşkanımız, o zaman başbakandı; kupa verdi ama yayıncı kuruluş kupa törenlerini doğru düzgün yayınlamadı bile. İkincisi, sen bu kadar tesis yapmışsın, 400 milyon doların üzerinde yatırımda bulunmuşsun. Yarış ülkene gelsin diye paralar veriyorsun, peki bunun Türk sporuna ne faydası oldu? Hiç faydası olmadı. Başlangıçta bir iki arkadaşımızın çocukları, alt yarış grupları için bu işle uğraşmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar.”

‘PİST OTOPARK OLDU’

Formula 1’in yöneticilerinin ve takımların, ciddi bir seyirci desteği görmek istediğine dikkat çeken Berberoğlu, İstanbul Park pistinin seyir zevkinin tatminkâr olmadığını şu cümlelerle anlattı: “Pistteki düzlüklerde tribünler var ama virajlarda doğru düzgün tribün yok. Ayrıca çok uzun ve süratli bir pist. Ortalama hızı 300’ün üzerinde olan araçlar yarıştığı zaman seyirci buradan bir şey anlıyor. Pist uzun olduğu için, arabaların araları açıldığında, ortalama hızları 170-180 olan arabaları bekliyorsunuz, her 15 saniyede bir araba geçmeye başlıyor. Bu seyri zorlukların dışında, seyirci de zaten tribüne gelmedi. Dolayısıyla Formula 1 ‘Ben artık İstanbul’a gelmeyeceğim’ dedi. Türkiye de bir fayda elde edilemediği için artık bu paraları vermek istemedi. Bir firma burayı kiraladı ve yıllarca otopark olarak kullandı. Bu sene tahmin ediyorum, Formula 1 gidecek yer bulamadı. Takvimlerinde belirli bir sayıda yarış yapmaları gerekiyor. Her takımın ve Formula 1 organizasyonun sponsorları var, böyle anlaşıyorlar”

‘SOKAĞA ATILAN PARA’

Av. Demir Berberoğlu, dokuz senedir bir şey yapılmayan pistin doğal olarak bozulduğuna dikkat çekerek, “Normal şartlarda o pistin her sene devamlı bakımının yapılması lazım. Bir tek Formula 1 için pist olmaz! Onun her ayını doldurmak zorundasın. Böyle bir yatırım yaptığınız zaman, bütün pistlerde yapılan yarışmaların bir ayağını getirip, pisti çalıştırmanız lazım. O pist çalıştıkça, lastik döner ve yapışır, pisti korur. Dokuz sene atıl tutarsanız, normal olarak pist bozulur” diye konuştu.

Yarışların şifreli kanallarda verilmesinin de yarışın sınırlı sayıda insana ulaşmasına sebep olduğunu söyleyen Berberoğlu, şöyle devam etti: “Seyirci yasağı var. Türkiye, bu yarış Türkiye’de yapıldığı için bir kazanç elde edemediği gibi, seyircisiz yapıldığı için de turizm geliri elde edemeyecek. Bu pist ve yarış için yapılan her masraf sokağa atılan para. Bir lira bile harcansa, buna yazık. Ne WRC’nin ne Formula 1’in bugüne kadar Türk sporuna en ufak faydası olmadığı gibi, oralara para harcandığı için sporun kendisine para kalmıyor”

‘BUGÜN DÜĞÜN YAPIP YARIN DİLENMEYE ÇIKIYORUZ’

Bu yarışlarda Türkiye’nin ne bir sporcusunun ne markasının ne de aracının yarışmadığını dile getiren Berberoğlu, 2021 ayağında Türkiye’nin olmaması ve yarışın Suudi Arabistan’a verilmesi ile ilgili: “Suudi Arabistan, tantanaya meraklı bir ülke; parası var, petrolü var. Siz 200 Mercedes alıyorsunuz, adam alıyor 600 Mercedes! Onların sokağa atacakları çok paraları var. Bizde var mı? Biz niye bugün düğün yapıp, yarın dilenmeye çıkıyoruz? Kamuda bunların kararını veren arkadaşların, bakan seviyesinde, hatta cumhurbaşkanı seviyesinde fazla bir detay bilgiye sahip olduğunu sanmıyorum. Dilerim ki bundan sonra bu kişiler bu çeşit harcama kararlarını verirken objektif ve uzman kişilere danışarak yürürler” ifadelerini kullandı.