Eski kalıntılar İber Yarımadası’nın karmaşık tarihini aydınlatıyor

İber Yarımadası üzerine yapılan iki çalışma bölgenin 20 bin yıllık genetik haritasını inceliyor. Max Planck İnsanlık Tarihi Bilim Enstitüsü’nde antropolog olan Wolfgang Haak yaptıkları araştırmada, İber Yarımadası ile ilgili “Avrupa’da neslinin tükenmiş olduğu düşünülen soya ait kesin izler bulabildik,” dedi.

Abone ol

Roni Dengler

Günümüzde İber Yarımadası uzun zamandır insanlık tarihine dair sırlardan birini saklamaktaydı. Şimdiyse, yaklaşık yirmi bin yıllık bir dönemi kapsayan iki yeni araştırma, bölgenin dönüştürücü genetik etkisini açığa çıkardı.

Bu iki çalışmadan birini yöneten ve Almanya’nın Jena bölgesindeki Max Planck İnsanlık Tarihi Bilim Enstitüsü’nde antropolog olan Wolfgang Haak, “Bu zaman dilimi çalışmaları, bu tür bir geçişin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor,” diyor. “Her iki çalışma da araştırmada tamamlayıcı kısımlar olarak görülmeli.”

ÇEŞİTLİLİK BASKINDIR

Son Buzul Çağı’nda, Avrupa’nın büyük kısmını buzla kaplandı ve avcı-toplayıcılar İber Yarımadası’na sığındılar. Diğer yandan, araştırmacılar, bu zaman zarfında, yirmi bin yıl önce ya da daha sonraki binlerce yıl boyunca orada yaşayan insanların genetik kökenleri hakkında çok az şey biliyor. Haak ve ekibi, daha fazlasını öğrenmek için on üç bin ila altı bin yıl önce bölgede yaşayan on kişinin kalıntılarından alınan genetik bulguları inceledi. Ayrıca, bilim insanları, on dokuz bin yıl önce İspanya’nın kuzeyinde yaşayan başka bir insandan kalma DNA bulgularını da incelediler. Komşu bölgelerle kıyaslandığında, İber Yarımadası’ndaki avcı-toplayıcılarının genetik açıdan daha fazla çeşitlilik barındırdığını keşfettiler.

Bu keşif öncesinde, araştırmacılar, İberyalıların atalarının tarihinde bir ‘devralma’ hikâyesi olduğunu düşünüyorlardı. İtalya’nın Villabruna kentinde bulunan on dört bin yaşındaki bir insan cesedinden elde edilen daha eski kanıtlar, araştırmacılarca daha önceden bilinen bu avcı-toplayıcı grubunun, Belçika’da keşfedilen otuz beş bin yıllık bir iskeletin dahil olduğu farklı bir avcı-toplayıcı grubunun yerini aldığını düşündürüyordu. Haak’ın ekibi, Current Biology adlı dergide geçen hafta yayınlanan bir makalede, bu eski görüş yerine, eldeki bulguların her iki soyun da İberya’da varlığını sürdürdüğünü gösterdiğini açıkladı.

Haak, “Avrupa’da neslinin tükenmiş olduğu düşünülen soya ait kesin izler bulabildik,” diyor. İber Yarımadası’nın avcı-toplayıcıları, hem Belçika hem de İtalya ile bağlantılı grupların soylarını birbirleriyle karıştırmıştı.

Görsel: Tunç Çağı’ndan kalma bu kadın ve erkek cesetleri İspanya’nın Ciudad Real kentindeki bir kalede bulundu. Kökenleri Rus bozkırlarına kadar uzanırken, genetik açıdan Geç Neolitik dönemden kalma İberya halkına benziyorlar. (Fotoğraf: Luis Benítez de Lugo Enrich ve José Luis Fuentes Sánchez / Oppida)

DEĞİŞEN ATA SOYU

İkinci bir çalışmada, Boston-Massachusetts’teki Harvard Tıp Okulu’nda bir nüfus genetikçisi olan İñigo Olalde ve yüzden fazla bilim insanından oluşan bir ekip, İber Yarımadası’nın genetik tarihini izlemeye çalışıyor. Ekip, son sekiz bin yıl zarfında bölgede yaşayan yaklaşık üç yüz antik İberyalının gen dizilimi üzerinde araştırmalar yaptı.

Ekibin yaptığı kapsamlı inceleme, İber halkının soyunun yaklaşık dört bin beş yüz yıl öncesinden başlayarak yeniden dönüştüğünü açığa çıkardı. Bu sefer, kökenleri Rusya’nın doğu sınırından Ukrayna’ya dek uzanan bir bölge olan Rus bozkırlarına dayanan göçebeler, İberya halkıyla karışmak üzere Orta Avrupa’da dolaşıyordu. Beş yüz yıl içinde bu gruplar nispeten tek tip bir nüfus haline geldiler. Araştırmacılar, geçen perşembe Science dergisine verdikleri demeçte, dört bin yıl önce yaşayan İberyalıların soylarının yaklaşık yüzde 40’ını Rus bozkırlarından gelen grupların ve yüzde 60’ını yerel İber nüfusunun oluşturduğunu ifade ettiler.

İñigo Olalde, “Bu grupların beş yüz yıllık bir süre içinde tüm yarımadada bir etki yaratabildiğini görmek şaşırtıcı,” diyor. Fakat, yeni araştırmaya göre belki de daha şaşırtıcı olan şey, bu yeni gelenlerin neredeyse tüm ata soyunun yerini almasıydı. Araştırmacılar, İber yerlilerinin Y kromozomundaki bulunan gen dizilerini ve sonradan Rus bozkırlarından gelenleri incelediklerinde, dört bin beş yüz yıl önce yaygın olan genetik dizilerin, aslında ‘R1b’ diye bilinen bir soy tarafından değiştirildiğini keşfettiler.

Bu soy, günümüzün İberya’sındaki ortak soy olmaya devam ediyor. Olalde’ye göre, keşif, “Bugünkü erkeklerin büyük kısmının, Bronz Çağı’nda yeni gelenlerin genetik mirasçısı olduklarını” gösteriyor.

Araştırmacılar, Roma döneminde, Milat’tan sonraki çağlarda, İber Yarımadası nüfusunun, Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz’den gelen soylarla yeniden dönüştüğünü de ortaya koydular.

Tamamlayıcı çalışmalar bir araya geldiğinde, dünyada yaşanan insan nüfusu hareketleri tarihinin üzerindeki sır perdesini kaldırmak için eski DNA’ların kullanımının önemini vurguluyor.

O halde, “Antik DNA teknolojisinin tarih öncesiyle ilgili çalışmalara uygulanması, insan topluluklarının geçmişte birbirleriyle biyolojik alanda nasıl bir ilişkiye sahip olduğunu incelememize olanak sunan büyük miktarda bulgu sağlıyor,” diyor. Bu yeni gelişmeler, arkeoloji alanında uzun zamandır süren tartışmaları çözmemize de yardım edebilir.

* Yazının aslı Discover sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)