Eski NATO komutanından darbe girişimi sonrası dört tavsiye
NATO’nun eski Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanı James Stravridis, Türkiye’deki darbe girişimini analiz etti. Stavridis, NATO’nun hükümete tam destek vermesi çağrısı yapıp ittifak için dört maddelik bir yol haritası çizdi.
DUVAR - NATO’nun eski Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanı James Stavridis, ABD’nin saygın dış politika dergilerinden Foreign Policy’de yayımlanan ‘Türkiye ve NATO: Bundan sonrası karman çorman’ başlıklı makalesinde, ‘Başarısız darbenin Türkiye’nin NATO yapısı içindeki askeri bir müttefik olarak rolünü nasıl etkileyecek ve ABD ne yapmalı?’ sorusuna yanıt aradı.
‘ORDU AYAKTA KALMA MÜCADELESİ VERECEK’
Türkiye’nin Afganistan’dan Balkanlar’a bütün NATO misyonlarında görev aldığını hatırlatan Stavridis, “Ne yazık ki darbenin ardından ordunun iç tartışmalara, sonsuz soruşturmalara, sadakat testlerine, yani bir kurum olarak hayatta kalmaya odaklanması muhtemel” ifadesini kullandı.
‘DARBE DEĞİL BİRAHANE GİRİŞİMİ’
Darbe girişimi için “Şu an için jeopolitik bir depremden ziyade bir birahane girişimi gibi görünüyor” tanımını yapan Stavridis, sivil yetkililerin buna rağmen askere ve jandarmaya derin bir şüpheyle yaklaşacağını belirtti. Stavridis, “Bu durum, Erdoğan’dan başlayarak sivil liderleri Türkiye dışındaki operasyonlarda daha az istekli ve yetkin ortaklar haline getirecektir” ifadesini kullandı. Eski NATO komutanı, ABD’nin bu değerlendirmeler ışığında dört yolu izlemesini önerdi.
‘ELEŞTİRİRKEN DESTEKLEYEN, HASSAS DENGE’
Makalenin ilgili bölümü özetle şöyle:
“Öncelikle, Türkiye’nin sivil hükümetinin yanında güçlü bir biçimde durmalıyız. Otoriter içgüdülerine rağmen, mevcut hükümet şüphesiz biçimde demokratik yollardan seçildi ve darbe girişimi karşısında desteği hak ediyor. Bu, ABD’nin sorunlu insan hakları politikalarını ve medya üzerinde yenilenmiş bir baskıyı eleştirmemesi anlamına gelmiyor. Türk ortaklarımızı, soruşturmalar sırasında ölçülü, yasal ve dengeli davranmaları konusunda cesaretlendirmeliyiz. Darbe sonrası soruşturmaların, bu girişime katılmamasına rağmen rejim tarafından siyaseten zorlu bulunan yargı ve ordu üyelerini temizleme aracı olarak kullanılma tehlikesi bulunduğu açık. Hassas bir denge gerekiyor.
‘GÜLEN TALEBİ DEĞERLENDİRİLMELİ’
İkincisi, üst düzey askeri yetkililerimizi Ankara’ya yollamalıyız. Mevkidaşlarını hem doğru şeyi yapıp darbeyi önledikleri için kutlamalı, hem de durumu bizzat onlardan dinlemeliler. Buna ek olarak, dışişleri bakanlarımızdan başlayarak sivil liderlerimiz de ziyaretler gerçekleştirmeli, Erdoğan hükümetine desteğimizi teyit etmeli. Erdoğan’ın Fethullah Gülen’in iadesi yönündeki talebine gösterdiği kanıtlar hakkında yargıya varmak için erken ama ABD, uluslararası hukukun ruhuna uygun olarak, diğer her vakada yapacağı gibi, taleplere açık olmalı.
‘TERÖRLE MÜCADELE DESTEĞİ ARTIRILMALI’
ABD’nin atacağı bir diğer zekice adım, Kürt radikal terörist gruplara karşı istihbarat paylaşımı ve operasyonlar konusundaki işbirliğini artırmak olacaktır. Geçmişte Türkiye ordusuyla çok yakın ittifak halindeydik fakat Suriye’deki Kürt grupların IŞİD’e karşı takdire şayan hamlelerinden sonra bu ilişkiler bulanıklaştı. Türkiye’nin, sınırları dahilindeki terörizme karşı ABD’nin kendisinin yanında durduğuna dair bir işarete ihtiyacı var. Sözgelimi, ek istihbarat, keşif uçağı ve daha iyi uydu görüntüleri gönderilebilir.
‘ASKERİ DESTEK LAZIM’
Dördüncüsü, ABD Türkiye’deki pozisyonlarını desteklemek için NATO’yu bir araç olarak kullanmalı. Suriye’deki sorunların ele alınmasına yönelik müzakerelerde çok hassas ve hayati bir noktadayız; Türkiye’nin NATO liderliği bağlamında nasıl ele alındığı önemli. Türkler sıklıkla, kendilerine özgü kaygılarına ve içinde bulundukları coğrafyaya NATO Konseyi tarafından saygı gösterilmediğini hissediyor. İstanbul Atatürk Havalimanı’na yakın zamanda düzenlenen terör saldırısının ve darbenin talihsiz biçimde üst üste geldiği düşünüldüğünde, Türkiye’nin IŞİD ve Beşar Esad’ın rejiminin nasıl ele alınması gerektiğine dair görüşleri konusunda hassas ve destek veren bir tutum sergilemeliyiz.”
‘İNTİKAM HIRSINI AB ÜYELİĞİ ENGELLEYEBİLİR’
Eski NATO komutanı makalesinin son paragrafında Türkiye’nin sadece bir ulus değil, aynı zamanda bir ‘medeniyet’ olarak da bölgede gelişmeleri etkileme gücü bulunduğunu vurguladı. Stavridis, makaleye şu sözlerle son verdi:
“Washington’ın iyi bir dost olması gerekiyor: Bir yandan somut destek verirken, bir yandan da intikam hissiyatıyla insan haklarını ezip geçecek bir aşırı tepkinin verilmemesine yardımcı olacak havuçlar (AB üyeliği gibi) ve tavsiyeler sunmalı. Tutturması zor, ABD’nin önümüzdeki günlerde bütün dikkatini vermesini bir denge bu.