Eurasia Group: 'Evet' küresel güvenlik için risk nedeni

Türkiye'deki anayasa referandumu, dünyanın en büyük risk danışmanlığı şirketi olan Eurasia Group tarafından 2017'nin en riskli 10 gelişmesi arasında sayıldı. Şirketin raporunda, "Erdoğan'ın referandum zaferinin pek bir rahatlama getirmesi muhtemel değil" denildi.

Abone ol

DUVAR - Dünyanın en büyük risk danışmanlığı şirketi olan Eurasia Group, Türkiye'deki anayasa referandumunu 2017'nin en önemli 10 küresel güvenlik tehditleri arasında saydı. Şirketin '2017'nin en büyük riskleri' başlıklı raporunda Türkiye sekizinci sırada yer aldı. Raporda, "Kıtadaki diğer referendumların aksine, bu oylama giderek otoriterleşen bir başkan için bir kazanım olacak" denildi.

Risk analizinde "Erdoğan'ın referandum zaferinin pek bir rahatlama getirmesi muhtemel değil" yorumunu yapan şirket, "Daha da güçlenmiş, referandum sonrası bir Erdoğan kendi tercih ettiği politikalar için bastırarak, siyasi, ekonomik ve güvenlik risklerini şiddetlendirecektir" ifadesini kullandı. Raporda, "Yürütme üzerindeki denetimin daha da azalması, özellikle de yargının siyasete taviz verdiği düşünüldüğünde, özel sektörü siyasi kaprisler karşısında daha da hassas hale getirecek" denildi.

MÜNİH'TE DAĞITILDI

Hürriyet yazarı Murat Yetkin'in Münih Güvenlik Konferansı'nda katılımcılara dağıtıldığını yazdığı raporda, 2017'de dünyayı bekleyen 'En büyük 10 Risk' şöyle sıralandı:

.

1- ABD Başkanı Donald Trump'ın 'Bağımsız Amerika' politikası;

2- 2017'de iktidar değişimine sahne olacak Çin'de Devlet Başkanı Şi Jinping'in kendisine yönelik eleştirileri gölgede bırakmak amacıyla  Trump'a aşırı tepki vermesi;

3- Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 2017 seçimlerinden Türkiye dahil tüm Avrupa'yı etkileyecek şekilde zayıflamış halde çıkması;

4- Dünya çapında ekonomik reformların durması;

5- Teknolojinin, Ortadoğu'daki otoriter yönetimleri istikrarsızlaştırması;

6- Dünyadaki merkez bankalarının siyasileşmesi;

7- Beyaz Saray'la Silikon Vadisi'ndeki teknoloji şirketleri arasında çatışma;

8- Türkiye;

9- Kuzey Kore;

10- Güney Afrika.

TÜRKİYE İÇİN NE DENİYOR?

Eurasia Group raporunun 'küresel güvenlik riskleri' sıralamasında sekizinci sırada bulunan Türkiye hakkında şu ifadeler kullanıldı:

"Erdoğan devam eden OHAL'i gündelik gelişmelerin kontrolünü ele geçirmek ve tutuklama/tasfiye dalgalarıyla yargı, bürokrasi, medya ve hatta iş dünyası üzerindeki kontrolünü de sıkılaştırmak için kullanmayı sürdürürken, geçen temmuzda düzenlenen başarısız darbe Türkiye'ye daha da fazla siyasi belirsizlik ve ekonomik istikrarsızlık getirdi. Erdoğan şu an yetkilerini fiilen genişletmesini meşrulaştırmak istiyor ve muhalefetteki MHP'nin yardımıyla, Türkiye bu ilkbaharda referanduma gidecek. Kıtadaki diğer referendumların aksine, bu oylama giderek otoriterleşen bir başkan için bir kazanım olacak. Erdoğan'ın yetkileri bir merkezde toplama güdüsü, Türkiye'nin iç yönetimi, ekonomisi ve dış ilişkileri üzerindeki mevcut baskıların birçoğunu artıracak.

'EKONOMİ ZORLANACAK'

Seçmenler cumhurbaşkanının yetkilerinin genişletilmesi konusunda yarı yarıya bölünmüş görünüyor ve kazanmak için Erdoğan'ın saldırgan bir kampanya yürütmesi gerekiyor. Siyasi cephede bu, hükümetin 'Gülenciler'e karşı cadı avını sürdüreceği ve devlet kurumlarıyla medya üzerinde zaten sıkı olan kontrolünü artıracağı anlamına geliyor. Ekonomi cephesindeyse Erdoğan, tam da dış likidite koşullarının ekonomi politikasının yeniden değerlendirilmesini talep ettiği bir dönemde, popülist ve büyüme yanlısı önlemlerini sürdürmek yönünde bir baskıyla karşı karşıya kalacak. Erdoğan faizleri düşük tutması için Merkez Bankası'na baskı yapacak ve yavaşlayan büyümeyi dengeleyebilmek için mali canlandırmaya giderek daha muhtaç hale gelecektir.

Bu arada, yürütme üzerindeki denetimin daha da azalması, özellikle de yargının siyasete taviz verdiği düşünüldüğünde, özel sektörü siyasi kaprisler karşısında daha da hassas hale getirecektir.

'TERÖR ARTABİLİR'

Erdoğan'ın milliyetçi seçmenlere duyduğu ihtiyaç da, ordunun darbe sonrası tasfiyeler nedeniyle hâlâ zayıf olduğu bir dönemde güvenlik risklerini artıracaktır. Erdoğan, uygulanabilir bir barış görüşmesi sürecine girmeyi reddederek, PKK'ye ve Irak'la Suriye'deki bağlantılarına yönelik sertlik yanlısı tutumunu sürdürecektir. Erdoğan bu iki ülkenin her ikisinde de muhtemelen müttefiklerine çelme takıp onları kendisinden uzaklaştıracaktır. Ve bu sertlik yanlısı tavrı Türkiye'de terörizmi kaşıyacaktır. Benzer biçimde, AB-Türkiye sığınmacı anlaşmasının sürmesi zaten beklenmezken, Erdoğan'ın baskıcı politikaları Avrupalı ortaklarıyla ilişkilerinin diken üstünde kalmasına sebep olacaktır.

'DENETİMSİZ GÜÇLÜ BAŞKANLIK SİSTEMİ'

Nihayetinde, Erdoğan'ın referandum zaferinin pek bir rahatlama getirmesi muhtemel değil. Milliyetçi MHP, Erdoğan'ın denetimsiz bir güçlü başkanlık sistemi için istediği neredeyse her maddeyi içeren reform paketine imza attı. Bu maddelerin büyük kısmı 2019'daki seçimlerden önce yürürlüğe girmeyecek olsa bile, referandum zaferi Erdoğan'a yürütme yetkilerine sahip fiili bir başkan gibi hareket etme ve yasal yetkilerini 2017 boyunca da aşmaya devam etme cesaretini verecektir. Daha da güçlenmiş, referandum sonrası bir Erdoğan kendi tercih ettiği politikalar için bastırarak, siyasi, ekonomik ve güvenlik risklerini şiddetlendirecektir."

RAPORUN İNGİLİZCE TAM METNİ