Büyük turnuvaların bol gollü başlaması pek alışık olunan bir şey değildir. Takımlar ilk maçlarda genelde temkinli davranma, rakiplerini tartma, zaaflarını gizleme eğiliminde olurlar. Bu yüzden ilk maçların seyir zevki düşük olur, futbolseverler de grup aşamaları bir an önce bitsin diye bekler. EURO 2024 öyle olmadı...
İki gün önce başlayan turnuvada oynanan dört maçta toplam 16 gol izledik. Genç yıldızlar, kariyerinin son turnuvasını oynayan ustalar, penaltılar, kırmızı kartlar, erken gelen goller, iptal edilen goller... Kısacası futbolla ilgili görmek isteyeceğimiz neredeyse her şeyi izledik dört maçta.
PANZERLERİN GÜÇ GÖSTERİSİ
Almanya'nın açılış maçında İskoçya'yı 5-1 gibi ezici bir sonuçla mağlup etmesi turnuvanın ritmini de etkiledi.
Bu sezon Leverkusen ile şampiyon olan Tah ve Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi kazanan Rudiger'den oluşan stoper ikilisi turnuvanın bu mevkideki en iyi ikilisi olabilir. Orta saha merkezinde de Kross ve İlkay'ın kurguladığı üst düzey bir oyun aklına sahipler. Omurgası zaten oldukça sağlam olan takımın gol silahları ise 21 yaşındaki iki süper yetenek Wirtz ve Musiala. En büyük dertleri ise ileri uçta sahte 9 Havertz ile mi yoksa klasik 9 Fülkrug ile mi devam edecekleri.
Sonraki turlarda hem fizik hem tempo olarak kendilerine denk takımlarla karşılaştıklarında elbette zorlanacaklardır. Ama kupanın doğal favorilerinden olan panzerler ne kadar iştahlı olduklarını daha ilk maçtan ortaya koydu. Almanya'nın güç gösterisi, turnuvada iddiası olan diğer takımları da ilk maçları ciddiye almaya ve potansiyellerini sergilemeye itecek gibi görünüyor.
FONDÜ, GULAŞTAN İYİYDİ
İskoçya'nın 5 gollü mağlubiyet ve kırmızı karttan sonra toparlaması kolay değil. Dolayısıyla grubun diğer maçı olan Macaristan-İsviçre maçı ikincilik açısından erken bir final gibiydi. Bu sezon Serie A'da harika bir sezon geçirerek ilk 5'e giren Bologna'nın üç oyuncusu Freuler, Aebischer ve Ndoye, İsviçre'nin 11'inde de kendilerine yer buldular. Kalede hem Inter'le şampiyon olan Sommer hem Dortmund'la Şampiyonlar Ligi Finali oynayan Kobel gibi iki güvenilir isme sahipler. City'den Akanji, Leverkusen'den Xhaka ve Newcastle'dan Schar da takımın iskeletini oluşturan diğer isimler.
Elemelerde beklentilerin altında kalsalar da turnuva takımı kimliğini koruyan İsviçre, ilk 45 dakikada oyunu domine eden taraftı. Sol kenar bekten merkeze gelerek bir asist bir de harika golle maça damgasını vuran Aebischer, İsviçre için skoru koparan isim oldu. İkinci yarıda skorun verdiği rahatlıkla tempoyu düşüren ve kendi sahasında bekleyen İsviçre kalesinde golü de gördü ama Macaristan'ın zayıf oyunu puanı koparmaya yetmedi.
İSPANYA'DA BİR DEVİR AÇILDI, HIRVATİSTAN'DA BİR DEVİR KAPANDI
Turnuvanın "ölüm grubu" olarak görülen B Grubu'nda da ilk maçların seyir zevki, en az A Grubu kadar yüksekti. Favorilerden İspanya, bir diğer turnuva takımı Hırvatistan'ı ilk yarıda bulduğu 3 golle geçti.
2008-2012 yılları arasında altın çağlarını yaşayan İspanya, o dönemki kadrosunu emekli ettikten sonra düştüğü boşluktan yeni oyuncularla çıkmayı başarmış görünüyor. Topa sahip olma anlayışının gelenek olduğu İspanya'da en dikkat çekici değişim iki kanatta oyuncu eksiltebilen ve doğrudan kaleye gidebilen isimlerin 11'e dahil olması oldu. Sol kanatta Williams atletizmi ve hızıyla, sağ kanatta 16 yaşındaki Yamal, tekniği ve kıvraklığıyla hem çok rahat çizgiye inebiliyor hem çok rahat ceza sahasına girebiliyorlar.
İspanya'nın oyun felsefesinde radikal bir değişiklik olduğunu söylemek için erken olabilir ancak Williams ve Yamal'ın varlığının takımı geçiş oyunlarında da tehlikeli bir hale getirdiği bir gerçek. Bu iki ismin yarattığı konforla tam 136 maç sonra ilk defa bir maçı rakibinden daha az topa sahip olarak (Yüzde 47) tamamladılar.
2018 Dünya Kupası'nda final, 2022 Dünya Kupası'nda yarı final oynayan Hırvatistan tarafı ise artık bu jenerasyonu ile vedalaşmak üzere. Modric-Kovacic-Brozovic üçlüsünden oluşan orta sahanın ilerleyen yaşıyla birlikte fizik kalitesi ve temposu da gerilemiş durumda. İleri üçlüde de gidenlerin yerini doldurabilecek elit seviyede futbolcular üretebilmiş değiller. İspanya'nın düştüğü boşluğa düşmeleri, bu turnuvadan ve önümüzdeki birkaç turnuvadan daha yeni bir jenerasyon yakalayana kadar hüsranla ayrılmaları muhtemel.
EN ERKEN GOL
B Grubu'nun diğer maçında ise son şampiyon İtalya ile Arnavutluk karşılaştı. Turnuva tarihinin en erken golü 22'nci saniyede Bajrami'den geldi. Maça 1-0 geride başlayan İtalya çabuk refleks gösterdi ve 11'de Bastoni, 16'da Barella'nın golleriyle hem skoru hem oyunun kontrolünü ele aldı.
İtalya, son dönemlerinin belki de en sönük kadrosuyla katıldı turnuvaya. Turnuvanın en erken golünü yemiş olsalar da aldıkları 3 puan ve sağlam takım savunmaları gök mavilileri gruptan çıkaracaktır. Ancak turnuvada daha ileri gitmek istiyorlarsa hücumda yaşadıkları üretkenlik sıkıntısını çözmeleri gerekecek. Arnavutluk karşısında da üçüncü golü atıp maçı koparmayı başaramadılar. 83 dakika sahada kalan forvet Scamacca maçı 1 isabetli şutla tamamladı. Daha güçlü savunmalarla karşılaştıklarında çaresiz kalmaları sürpriz olmaz.
Arnavutluk'un kalan iki maçta gruptan çıkacak puanları alması pek mümkün görünmüyor ama dirençli yapılarıyla İspanya ve Hırvatistan'a kolay boyun eğmeyeceklerdir. Bu sezon Sivasspor formasıyla 18 gol atarak parlayan Rey Manaj ve Beşiktaş'ın 10 milyon euroluk yatırımı Muçi'nin Arnavutluk'ta ilk 11 başlayamaması ise Süper Lig'in seviyesi açısından düşündürücü.
Sırada Fransa, İngiltere, Belçika, Portekiz gibi ağır toplar var. Onlar da ilk maçlarında güç gösterisi yapan rakiplerinin gerisinde kalmak istemeyeceklerdir.
İlk dört maç şunu gösterdi; bu turnuva tempoyu düşüren takımları cezalandıracak. 'İlk maçlarda idare eder oynayalım, vitesi sonra yükseltiriz' diyenleri üzecek. Fizik olarak yeterli durumda olmayan, bireysel yeteneklerine güvenerek gelen takımları yıpratacak.