Evgeny Grinko: Hip-hop yapıyorsanız anında sevilirsiniz!
'Valse' isimli şarkısıyla geniş bir dinleyici kitlesi yakalayan piyanist Evgeny Grinko İstanbul konserine hazırlanıyor. Şarkının klibinde geniş bir arazide sigara içerek piyano çalan müzisyen, “Aslında önce deneme çekimi yapacaktık. Ben de o sırada sigara içiyordum. Yönetmen görüntüyü çok beğendiği için bunu sürdürmemi istedi. Tüm klip boyunca sigara içmek zorunda kaldım” diyor.
DUVAR - Müzik serüvenine 16 yaşında bir punk grubuyla başlayan Evgeny Grinko, şimdi piyano tuşlarından çıkan her bir notayla gönüllerde taht kuruyor. 24 yaş ilk duyulduğunda piyano çalma yaşı için kulağa geç gibi gelse de Grinko bunu şöyle açıklıyor: "Klasik müzik için çocuk yaşta başlamak gerçekten çok önemli.Ama benim yaptığım müzik film müziği gibi basit melankolik müzik olarak adlandırabiliriz. Haliyle benim saniyede 20 notaya basmam gerekmediğinden bu anlamda bir dezavantaj yaşamadım."
Minimalist müziğe duyduğu ilgiyle piyanosunun başına geçen müzisyen, kısa sürede geniş kitlelerin beğenisini kazanmayı başardı. Bestelerinde büyüdüğü ülke ve kültürden izler taşıyan müzisyenin Cinematic Melodies EP’sinin (2009) kapanış şarkısı Morning in Pripyat bunlardan biri. Grinko bu şarkıyı Çernobil Nükleer Santrali çalışanlarına ithaf ediyor.
Dinleyenleri düşsel yolculuklara çıkaran tarzı ve duygusal bestelerle dolu iki albümü 'Cinematic Melodies' ve 'Winter Sunshine' ile kazandığı ünü, 'Valse' adlı şarkısıyla pekiştiren müzisyen, bu şarkısıyla YouTube'da 20.000.000'dan fazla görüntülenmeye erişti.
Moskova'nın yakınında Zhukovsky adlı küçük bir kasabadan çıkan fakat kısa sürede adını tüm dünyaya duyuran genç piyanist çello, akordeon, keman ve viola çalan 5 müzisyen ile sahne alıyor. Müzisyene bu enstrümanlar içinde piyanoyu nereye koyduğu sorusuna “Taramalı tüfek olur ama mermileri çiçekler olan” cevabını veriyor. 3 yıl ara verdiği Türkiye konserlerine Eylül 2018'de başlayan Grinko Eylül 2018 - Temmuz 2019 arası Türkiye'de 16'sı kapalı gişe olmak üzere 23 konser verdi.16 Ağustos'ta İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda vereceği konsere hazırlanan müzisyenle konser öncesinde konuştuk.
Müzik serüveninize 16 yaşında bir punk grubuyla başlamışsınız. Buralara nasıl evrildi müziğiniz?
Aslında en başından beri farklı tarzda müzikleri dinlemeyi seviyordum. Sürekli farklı türler deneme arayışındaydım. Bu arayış beni buralara kadar getirdi.
Piyanoya 24 yaşında başlamışsınız. Genelde enstrüman hakimiyeti çocuk yaşa dayanır. Siz geç tanışmanın bir dezavantajını yaşadınız mı?
Klasik müzik için çocuk yaşta başlamak gerçekten çok önemli. Piyano olsun keman olsun bunlar çok yoğun hakimiyet gerektiriyor ve çocuk yaşta başlamak gerçekten çok önemli. Ama benim yaptığım müzik film müziği gibi basit melankolik müzik olarak adlandırabiliriz. Haliyle benim saniyede 20 notaya basma ihtiyacım olmadığı için bu anlamda bir dezavantaj yaşamadım.
'SANKİ BİR FİLME MÜZİK YAPIYORMUŞUM GİBİ...'
Pripyat'ı 1970'te Çernobil Nükleer Santrali çalışanlarına ithaf ettiniz. Hafıza ve toplumsal meseleler sanatınızda nasıl konumlanıyor?
O anki ruh halim neyse o beni müzik yapmaya yönlendirir. Bu herhangi bir şey olabilir. Yakınımda ya da dünyada gerçekleşmiş benim haberim olan bir şey de olabilir. Her türlü şey sanatıma etki edebiliyor. Bu müziği yaparken kafamda bir şeyler canlanır. Sanki bir filme müzik yapıyorum gibi... Bu şarkıyı yaparken de kafamdaki görüntü Çernobil bölgesiyle ilgili olduğu için bu şarkıyı Pripyat olarak isimlendirdim.
Müziğinizde bolca büyüdüğünüz ülke ve kültürden izler var. Türkiye'de de çok seviliyorsunuz. Bu iki kültür nerede buluşuyor sizce?
Çok farklı iki kültür olsak da çok büyük bir ortak noktamız da var. İki kültür de herhalde yaşadıklarından olsa üzgün ve kasvetli müzikleri seviyor. Ortak noktada buluşması bu sebeptendir.
'MÜZİĞİM İYİLEŞTİRİYORSA NE MUTLU'
Bir dinleyiciniz sizin için 'Ruhtaki yaraları sarıveren' yorumunda bulunmuş. Siz müziğinizde böyle bir etki olduğunu düşünüyor musunuz?
Bunu kim söylediyse çok güzel bir hayal dünyası varmış. İnsanlar kötü hissediyorken benim müziğimi dinlediklerinde iyi hissediyorsa ne mutlu bana.
Valse şarkısı sizce hangi yönüyle diğerlerinin bir adım önüne geçti?
İnanın hangi yönüyle geçti bilmiyorum...
Peki siz de dinleyiciyle hemfikir misiniz bu düşüncede? Valse sizin için de diğerlerinin önünde mi?
Bir önceki albümümdeki 'Carousel' şarkımı diğerlerinden ayrı tutuyorum. Ama Valse'in dinleyici için diğerlerinin önüne geçmesini de anlayabiliyorum.
Şarkı kadar klibi de çok konuşuluyor. Klip esnasında piyano çalarken sigara içmeniz bir yandan cool bulundu bir yandan da 'zararlı' eleştirileri aldı. Siz bunlara ne dersiniz?
Evet sigara içmek zararlı bir şey. Kızanlara da hak verebiliyorum ama tabii ki görüntüsü güzel olabiliyor. Aslında önce deneme çekimi yapacaktık. Ben de o sırada sigara içiyordum. Yönetmen görüntüyü çok beğendiği için bunu sürdürmemi istedi. Tüm klip boyunca sigara içmek zorunda kaldım.
Zor olmadı mı?
2-3 çekimde iyiydi ama sonra gerçekten zor oldu. Geçen Kuşadası konserinde bir dinleyicim benimle tanışmak istedi. Kulise tek başına geleceğini düşündüm. Çocuklarıyla birlikte geldi. O sırada sigara içiyordum. Çocukları görünce panik olup hemen söndürdüm. Normalde sahnede bile içmeyi tercih etmiyorum.
'HİP HOP YAPIYORSANIZ ANINDA GENİŞ BİR KİTLEYE ULAŞIRSINIZ'
Enstrümantal müzik dünyada nasıl karşılanıyor? Müziğin söz gibi bir unsurla desteklenmemesi sizce avantaj mı yoksa dezavantaj mı?
Enstrümantal müzik insanlara ulaşması zor bir türdür. Mesela Rusya'da hip-hop şarkıcısıysanız anında kalabalık bir kitleye konser verebilirsiniz. Enstrümantal müzik yapıyorsanız ilk konserinizde sadece arkadaşlarınız ve aileniz olur. Dezavantaj olarak görüyorum.
Konserlerinizde geniş bir keman ailesi ve akordeoncu 5 müzisyenle sahne alıyorsunuz. Bu bütünlük içinde piyanoyu somut bir şeye benzetseniz bu ne olurdu?
Taramalı tüfek olur ama mermileri çiçekler olan.
Piyano haricinde gitar ve davul da çalıyorsunuz. Bestelerinizi nasıl yapıyorsunuz?
Eskiden zaten çok fazla davul veya gitar üzerinden yapıyordum. Ama son birkaç senedir esas enstrümanım piyano oldu. Tüm bestelerimi piyanoyla yapıyorum.
'SONBAHARDA YENİ ALBÜM DÜŞÜNCEM VAR'
Yeni bir albüm düşünceniz var mı?
Evet sonbaharda bir albüm düşüncemiz var. Ama henüz kaydetmediğim için detaylı bilgi veremiyorum bununla ilgili.
Türkiye turneniz şimdiden kapalı gişe. Türkiye'deki dinleyiciyle aranıda nasıl bir bağ var?
Özellikle Valse'te çok yaşadım. Türkiye'de seyirci şarkı ilk başladığında alkışlıyor. Rusya'da ise şarkı bitince alkışlanır. Ben ilk bunu deneyimlediğimde çok şaşırmıştım. Ama Türkiye dinleyicisi çok sıcak.
'UFUK BEYDEMİR DİNLİYORUM'
Türkiye'den takip ettiğiniz müzisyenler var mı?
Bir metal grubu dinliyorum Sülfür Ensemble diye. Bir de punk grubu var: Rashit. Son dönemde Ufuk Beydemir'in Ay Tenli Kadın şarkısını çok beğeniyorum. Şarkıya Instagram'da denk geldim ve çok beğendim.
İstanbullu dinleyicileri nasıl bir sahne performansı bekliyor?
Konserlerimizde çaldığımız, insanların sevdiği şarkıları çalacağız. Daha önce çalmadığımız iki şarkı sürprizi de var. Başka sürprizler de olacak. Onları planlıyoruz.