'Evimizin demirlerini satarak yaşıyoruz'
Şırnaklılar 8 aylık sokağa çıkma yasağının yarattığı travmayı atlatmaya çalışıyor. "Şu an cezaevinde yaşıyoruz" diyor bindiğimiz taksinin şoförü. Yıkıntılar arasında demir toplayan çocuklar, "Burası bizim evimizdi. Biz yokken yıkılmış. Evimizin demirlerini hurdacılara satıyoruz" diye anlatıyor...
ŞIRNAK - Şırnak'ta 14 Mart- 14 Kasım arasında uygulanan sokağa çıkma yasağı kademeli olarak kaldırıldı. Peki hayat 'normal'e döndü mü? Bu sorunun ve daha pek çoğunun yanıtını bulmak için Şırnak'a gidiyoruz.
Şehirde bütün hendekler ve barikatlar kaldırılmış. Ancak 22.00'den sabah 05.00'a kadar sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Bu yüzden Şırnak'a giden otobüs firmaları sadece yasağın olmadığı saatlerde kente sefer düzenliyor.
Sabah erkenden uyanıp Cizre'den Şırnak'a gitmek için yola çıkıyoruz. Bir dolmuşa biniyoruz. Şırnak'a yaklaştığımızda uzun bir araç kuyruğu ile karşılaşıyoruz. Polis arama noktalarının olması Şırnak'a giriş süresini uzatıyor.
Dolmuşta 14 yolcu var. Genç olanlar yürüyerek polis arama noktasından geçip şehre giriş yapıyor. Dolmuşta bulunan 50'li yaşlarda bir kadın "Bu gidişle iki saate kadar burada bekleyeceğiz. Bu bize bir işkencedir" diyor.
ARAMA NOKTASI KENTİN 20 KİLOMETRE UZAĞINDA
Arkadaşımla birlikte biz de dolmuştan inerek arama noktasına yürüyoruz. Arama noktasını geçtikten sonra kente girmemiz için yaklaşık 20 kilometre daha var. Önümüzde bir taksi duruyor. Şırnak'a gitmek istediğimizi söylüyoruz. Bizi kent merkezine götüren şoför Şırnaklı olmadığımızı anlıyor. "Ne iş yapıyorsun?" sorusuna gazeteciyim yanıtını verince gülerek, "Sen akıllısın. Çünkü elinde fotoğraf makinan yok. Fotoğraf makinanla gelseydin fotoğraf çekmene izin vermezlerdi. Eğer yazacaksan ben sana söyleyeyim. Şu an cezaevinde yaşıyoruz. İnsanlar gazetecilere konuşmaktan çekiniyor. Çünkü..." diyor ve susuyor.
MEYDANDA MOLOZ YIĞINLARI
Normalde 1 saat sürmesi gerekirken 2 buçuk saatin ardından nihayet Şırnak'tayız. Daha önce üniversite sınavlarına Şırnak'ta girmiştim. Arkadaşlarımızla bir gece öncesinde gittiğimiz kentte Şırnaklı yurttaşlar öğrencileri misafir etmek için Cumhuriyet Meydanı'na gelir öğrencileri evlerine götürürdü. Bizim de uğradığımız ilk yer burası oldu. Fakat her yer tanınmaz halde. Meydan dümdüz edilmiş. Her yer de moloz yığınları bulunuyor. TIR'lara iş makinalarının yıktığı evlerden arta kalan demirler yükleniyor.
Karşımızda 8, 9 ve 11 yaşlarında 3 çocuk moloz yığınlarının arasında demir topluyor. Çocuklar, "Ne yapıyorsunuz" sorusuna "Burası bizim evimizdi. Yasak kaldırılınca eve geldik. Ama ortada evimiz yoktu. Biz de şu an evimizin demirlerini toplayıp hurdacılara satıyoruz."
'ŞU FOTOĞRAFLARI YAYINLAR MISIN?'
Çocuklarla sohbetimizin ardından içme suyu almak için bir kafeye giriyoruz. Oradakilerle konuşmamızdan gazeteci olduğumuzu anlayan biri yanımıza gelip bizle sohbet etmeye başlıyor: "Evlerimizin duvarlarına yazılar yazmışlar. Her şeyi kırıp dökmüşler. Fotoğraflarını çektim sana göndersem yayınlayabilir misin? Duvarlara yazılar yazarak bize 'hakaret' etmişler."
Fotoğrafları aldıktan sonra Şırnaklılarla konuşmaya devam ediyoruz...
'ŞU YIKINTI BENİM APARTMANIMDI'
Saat 15.40. Yasak başlamadan Şırnak'tan çıkmamız gerekiyor. Karşımızdaki tepede evlerin yıkılmasını izleyen 4 Şırnaklının yanına gidiyoruz. Selam verdikten sonra kendilerine onların da evlerinin yıkılıp yıkılmadığını soruyoruz. İsminin Taner olduğunu öğrendiğimiz 30 yaşlarındaki Şırnaklı, "Şu gördüğün yıkıntı arasında 200 metre karelik 3 katlı apartmanım vardı" diyor ve ekliyor:
"Evimizi bize sormadan yıktılar. Bize herhangi bir açıklama yapılmıyor. Bu durum basına da yansımıyor. Çünkü basına konuşmaktan insanlar çekiniyor. Eğer böyle insanlar tespit edilirse 200 metre karelik bir arsaya 50 metre karelik küçük bir ev verilecek. Fakat bu durum bazı insanlar için ödüle de dönüşebiliyor. 100 metre karelik ev 200 metre kareye de dönüşebiliyor. Buna itiraz dahi edemiyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sivil Toplum Örgütleri de bunu görmek istemiyor."
Yanımda bulunan arkadaş bu konuşmaların ardından bana dönerek, ''Bizi Şırnak'ın girişinde arabasına alan şoför acaba bunu mu söyleyecekti!" diyor...
'BAZI OKULLAR KARAKOLA ÇEVRİLDİ'
Sokağa çıkma yasağının 8 ay boyunca devam ettiği Şırnak'ta öğrenciler okula gidemedi. Öğrencilerin ve okulların son durumunu öğrenmek için Şırnak Eğitim Sen Şube Başkanı Serhat Uğur'un yanına gidiyoruz. Yasağın başlamasına yalnız 2 buçuk saat kalmış. Serhat Uğur, bizi bir kafede bekliyor. Bir çay içtikten sonra eğitimi konuşuyoruz. Söylediklerini not almak için kaleme ve kâğıda ihtiyacım var.
'HER GÜN PATLAMA OLUYOR'
Yukarıda belirttiğim gibi elimizde ne fotoğraf makinası ne de kâğıt ve kalem var. Serhat Uğur, gülerek garsona seslenip "Bir adisyon kağıdı getirir misiniz?" dedi. Adisyon kağıdı geldikten sonra Uğur'un söylediklerini not alıyorum:
"Şu an Şırnak'ta yaklaşık 20 bin insan var. Bunların yüzde 10'unu öğrenciler oluşturuyor. Kentte yıkım devam ediyor. Çocuklar yıkıntıların arasında geziyor. Geçtiğimiz haftalarda bir patlamada iki öğrenci hayatını kaybetti. Gün yok ki kontrollü patlamalar yaşanmasın. Bu durum çocuklar için büyük bir risk oluşturuyor. Kentin yarısının da yıkıldığını düşünürsek birkaç aile tek bir evde yaşıyor. Bu da öğrencilerin ders çalışmasını engelliyor. Ayrıca Sema Cıngıllıoğlu okulu karakola çevrildi. Buradaki öğrenciler başka okullara nakledildi. İki okulun öğrencileri şu an tek okulda ders görüyor. Öğrenciler geçtiğimiz ay bir TEOG sınavına girdi. Şırnak'taki öğrencilerin bu sınavda bir başarı yakaladığını söyleyemeyiz."
YASAK KALKINCA GERİ DÖNMEDİLER
Peki lise son sınıf öğrencileri şu an üniversite sınavına hazırlanabiliyor mu? Serhat Uğur, bu soruya "Hayır" cevabını veriyor: "Şırnak'ın eğitim seviyesi daha da kötüye gidecek. Lise son sınıf öğrencileri yasak kaldırıldıktan sonra Şırnak'a gelmedi. Bir sınıfta lise son sınıf öğrencisi sadece 3 öğrenci bulunuyor. Başka bir sorun daha var: Şırnak'a gelen öğretmenler büyük bir sorun yaşıyor. Kentte konut bulma sorunu, psikolojik sorunlar öğretmenleri de etkiliyor. Böyle olunca da öğretmenlerin ruh hali ister istemez öğrencilere de yansıyor. Şırnak'ın eğitim olarak kendisini toparlaması uzun bir zaman alacak."