Altyazı dergisini, yirmi yıldır yakından takip ediyorum. On beş yıldan uzun bir süredir de düzenli olmayan aralıklarla kaleme aldığım yazılarla destek olmaya çalışıyorum. Altyazı’nın yirmi yılda kat ettiği mesafe, ülkenin kırılma anlarında geçirdiği dönüşümün, bir yandan da Türkiye’deki kültürel iklimin serüveninin izdüşümü gibi. Bambaşka bir yazının konusu olmakla birlikte, bu yirmi yılda derginin içeriğindeki estetik ve entelektüel dönüşümün yalnızca sinemanın dönüşümünün değil, aynı zamanda ülkenin de dönüşümünün hikâyesi olduğu aşikâr.
‘Pür’ bir sinema bakışıyla başlayan yolculuk, giderek sinema dışını da filmin içine almak zorunda kaldı dünya ve memleket koşulları yüzünden. 2000’li yılların başında referans verilen dönemin pek gözde düşünürlerinin esamisi okunmuyor şimdilerde. Ama yalnızca Altyazı’da değil, düşünce alanında da okunmuyor çünkü. Bambaşka referanslar, düşünürler, felsefeciler konuşuyor şimdi onların yerine dipnotlarda. Çünkü dünya bambaşka, düşünce bambaşka, sinema bambaşka ve tabii ki Türkiye bambaşka. Haliyle hiçbir şey olduğu gibi kalmıyor. İşte Altyazı, bütün bu hızlı ve çoğu zaman geriye doğru gidişin içinde kendisini yenilemeyi, düşüncesini güncel tutmayı, yeni olanı yakalamayı, onun içinden kendisini inşa etmeyi beceren bir organizma oldu. Başka türlü bu kadar büyük badirelere rağmen 20 yıl ayakta kalmak, sinema fikri üzerinde etkisini devam ettirmeyi başarmak pek mümkün görünmüyor.
Pandeminin, ekonomik krizin, kurlardaki yükselişin ağır yükleri altında bir süredir basılı olarak elimize alamasak da online dergi yoluna devam ediyor. Yeni yazarları ve okurları bünyesine katarak ve kendisini yenileyerek… Ancak Altyazı ekibi, arada çok özel basılı yayınlarla sinema külliyatına katkı sunmayı ihmal etmiyor. “Filmlerle Yaşayanlar – Düşünceler, Hayaller, Anılar”, “Gayri Resmi ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü” ve “Gayri Resmi ve Resimli Dünya Sinema Sözlüğü”nün ardından yepyeni bir özel sayı ile okurların karşısına çıktı bu kez Altyazı.
20. Yıl Özel Sayısı olarak hazırlanan “200 Film: Sinema Tarihinde Devri Âlem”, bir süre önce okurun dikkatine sunuldu. Merkezi bayilerden ya da asıl olarak derginin sitesindeki https://altyazi.net/dukkan/ adresinden satın alabileceğiniz bu özel sayı, her şeyden önce müthiş bir izleme listesi olarak edinilmeli. Bendenizin de, “M: Bir Şehir Katilini Arıyor”. “Bıçak Sırtı” ve “Deliler Evi” filmlerine dair üç yazıyla katkı sunduğum bu özel sayı, birçoğumuzun duyduğu filmlerin yanı sıra hiç bilinmeyen onlarca yapımla tanıştırıyor okuru.
“Sinemanın Doğuşu ve Sessiz Dönem: 1895- 1929” bölümüyle başlayan bu özel sayı sekizinci bölüm olarak “Dijitalleşen Sinema: 2000…” başlığı altında toplanan yapımlarla sona eriyor. Gözde Onaran ve Berke Göl editörlüğünde hayata geçirilen eserin önsözünde, amaçlarının sinema tarihinin en iyi 200 filmi seçkisi yapmak değil, sinema tarihine alternatif bir bakış atmak olduğu belirtiliyor. Zaten bu bakış, özel sayının bütününden de hissediliyor. Sinema tarihinin temel taşlarını görmezden gelmeyen ama ‘resmi’ tarihin arka plana ittiği ya da yeterince kıymet vermediği yapımları öne çıkarmaya daha çok özenen bir seçki var elimizde. Bu bakımdan yukarıda değindiğim gibi tam bir alternatif izleme rehberi oluşturuyor. Üstelik yalnızca kurgu ağırlıklı değil, sinemanın her türüne kapılarını açan, okura farklı disiplin, tür ve estetik özelliklere sahip yapımlar öneren bir çalışma. Yalnızca sinemanın merkez coğrafyalarının (ABD, Avrupa, Kore, Rusya, Japonya vb.) değil, bir sineması olup olmadığına dair fikir sahibi olmakta zorlanacağımız ülkelerden filmler var listede. Endonezya, Suriye, Tunus, Filipinler, Güney Afrika, Kamboçya’dan adını duymadığımız (kendi adıma) ama hakkında yazılanları okuduktan sonra izleme listemize eklediğimiz gizli hazinelerle tanışma fırsatı…
Her film hakkında, memleketin sinema üzerine kalem oynatan önemli isimlerinin yazdığı “200 Film: Sinema Tarihinde Devri Âlem”, her evde bulunması gereken alternatif sinema tarihi külliyatı.