Evrim 'geriye' doğru gidebilir mi?
Gerileyen bir evrimde, canlılar karmaşık özelliklerini yitirir ve 'aksi yönde' evrimleşmiş gibi görünebilir.
Michael Dhar
Evrim, nöronlarla bezenmiş ahtapot kollarından memelilerin kulaklarına varıncaya dek şaşırtıcı derecede karmaşık özellikler yarattı. Buna karşın, evrim, karmaşık yaratıkları daha eski ve basit biçimlere geri döndürecek biçimde ‘geriye’ doğru gidebilir mi?
Bu sözde ‘gerileyen’ evrimde, canlılar karmaşık özelliklerini yitirebilir ve bundan ötürü ‘geri’ ve daha basit biçimlere dönüşmüş gibi görünebilirler. Ne var ki uzmanlar, evrimin, geriye doğru kendi evrimsel adımlarını takip etme anlamında aslında geriye doğru gitmediğini belirtiyorlar. ABD’deki Maryland Üniversitesi’nde biyolog olan William R. Jeffery, Live Science’a verdiği demeçte, “Evrimsel değişimlerin aynı şekilde tersine çevrilmesi ihtimali son derece imkânsız” diyor.
KARMAŞIKLIĞI YİTİRMEK
Londra’da bulunan Doğa Tarihi Müzesi’nde yaşam bilimleri alanında bir araştırmacı olan Beth Okamura, Live Science’a verdiği demeçte, gerileyen evrimin, daha önce ortaya çıkan karmaşık biçimlerin yitirilmesini içerdiğini ifade ediyor. Buna uç bir örnek, miksozoanlardan, çok basit anatomileri olan -ve ağızları, sinir sistemleri ya da bağırsakları olmayan -parazitlerden ve çok küçük genomlardan geliyor. Okamura, en basit tipin “esasen tek hücreler” olduğunu dile getiriyor.
Okamura, uzun zamandan beridir ‘tek hücreli protozoonlar’ biçiminde sınıflandırılan miksozoanların, neticede ortaya fazlasıyla gerilemiş hayvanlar halinde çıktıklarını aktarıyor. Denizanalarını da içeren bir grup olan cnidarianlardan evrimleştiler ve asalak bir yaşam tarzında artık ihtiyaç duymadıkları pek çok özelliklerini yitirdiler. Okamura, hâl böyleyken, miksozoanların en azından morfolojik açıdan daha önceki bir evrimsel aşamaya geri dönmüş gibi görünebileceğini belirtiyor. “Tek hücreli organizmalar üzerinde birleşiyorlar” diyor.
Jeffery, bununla birlikte, ‘gerileyen’ evrimdeki sürecin kendi adımlarını takip etmediğini söylüyor. Benzer şekilde, mağaralarda yaşayan canlılar da sıkça gerileyen evrime maruz kalır ve gözler gibi karanlık bir ortamlarda ihtiyaç duyulmayan karmaşık özelliklerini yitirir. Öte yandan Jeffery, örneğin mağara balıklarında gerçekleşen göz kaybının, kesin bir şekilde bu organlara sahip olmayan ilkel bir ataya dönüş yapıldığı anlamına gelmediğini vurguluyor. Bundan ziyade, daha önce gözü meydana getiren süreçler kısmen durur ve deri ile birlikte büyüyen körelmiş bir göz oluşur. Jeffery, “Süreç tersine işliyor gibi görünebilir” diyor: “Ne var ki göz ters yönde evrimleşmez. Yalnızca ilerlemeyi bırakır.”
Okamura, bunlara ek olarak, “Karmaşıklığa dair kayıplar, karmaşıklık dahilindeki parazitlerin, konakçıların içine sızmak amacıyla kullandığı biyokimyalar gibi daha az hissedilen artışlara eşlik edebilir” diyor: “İnsanlar için evrime, gördükleriniz ve morfolojik özelliklerin neler olduğu üzerinden bakmak çok kolaydır... Buna karşın, fizyolojik ve biyokimyasal seviyede göremediğimiz pek çok başka özellik de mevcut.”
Benzer şekilde, mağara balıklarında yaşanan göz kaybı, alternatif karmaşıklığı maskeleyebilir. Bu balıklarda büyük miktarlarda titreşime duyarlı organlar oluşur ve onlara, karanlık ortamlarda çevresini algılaması için bir yol sağlar. Jeffery, hâlihazırda aşırı dolu olan kafa kısmında, bu organların, balığın boş kalan göz yuvalarında kendilerine uygun bir yer bulduğunu aktarıyor.
KARMAŞIKLIK İÇİNDE ‘GERİ TAKİP’
Kanada’nın Ontario eyaletinde bulunan McMaster Üniversitesi’nde biyolog olan Brian Golding Live Science’a verdiği demeçte, evrimin geriye doğru kendi adımlarını takip etmemesinin sebeplerinden birinin, adaptasyonların başka türden değişimlere yol açması olduğunu belirtiyor. Bu durum, belirli bir değişimi geriye doğru çevirmeyi aşırı derece karmaşık bir hale getiriyor.
Golding, “Şayet bir değişiklik gerçekleştirdiyseniz ... bu adaptasyona bir ince ayar yapacaksınız ve bu adaptasyon öteki genlerle etkileşime girecek” diyor: “Şimdi, eğer bu değişikliği ters istikamete çevirirseniz, evrimi tersine çevirmek için diğer tüm genlerin de değiştirilmesi gerekecek.”
Örnek olarak, mağara balıklarında, bir gözün orijinal gelişimi, sadece gözlerin oluşumu için gereken proteinlerle değil, aynı zamanda kafatası yapılarında gerçekleşerek göz yuvasını meydana getiren değişimlerle birlikte yaşanmış olabilir. Herhangi bir göz proteinine etkide bulunan bir mutasyon, bir organizmanın henüz yuva olmadan ortaya çıkmasına yol açmaz.
Netice itibariyle, uzmanlar, “geriye doğru evrim” teriminin yanıltıcı bir şekilde, ‘evrimin daha karmaşık formlar yaratmak gibi bir hedefi olduğu’ biçiminde anlaşılabileceği hususunda uyarıyorlar. Okamura, bunlara ek olarak, evrimin sadece bir organizmayı belirli bir ortama daha uygun bir hale getiren özellikleri desteklediğini aktarıyor.
O halde, ‘gerileyen evrim’, aslında her zamanki gibi yalnızca evrimdir. Jeffery, karmaşıklığın yitirilmesinin bir paraziti ya da mağara canlısını yeni ortamına daha iyi adapte edebileceğini; mesela karmaşık bir organ üretmenin enerji bazındaki maliyetini ortadan kaldırarak bunu yapabileceğini belirtiyor. Okamura, “Evrim, bu varyasyonun [çeşitlenmenin] ifade edildiği bireylerin ortama uygunluğunu artıran özellikleri seçmesi nedeniyle daima ilerleme yanlısıdır” diyor.
*Devoniyen, Paleozoik zamanın dördüncü alt bölümü olarak Devoniyen kayaç sistemlerinin oluştuğu jeolojik zaman dilimidir.
Yazının orijinali Live Science sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)