Ey! Vapurlar trenler!
Murathan Mungan'ın derlediği seçkiler Metis'ten çıktı. Mungan, iki metaforu işliyor.
Halim Şafak
Uygarlık ve teknoloji ile açıklanmaları mümkün şeylerse de oluşturdukları kültürden dolayı her ikisini de insani olan içinde de değerlendirmek gerekiyor. Kuşkusuz vapuru doğrudan denizle açıklayabileceğimiz gibi başka kıyılara etkisini geçerek doğrudan İstanbul ve onun etrafıyla ilgili bir durum olarak da kabul edebiliriz. Tren ise uygarlık için dünyanın içlerine doğru demir raylarla yollar açmışsa da onun da özellikle yoksullar üstünden oluşturduğunun büyük bir birikim olduğu söylenebilir. Belki tren deyince en azından bizim memleket için şehir içi ulaşım sağlayan metro gibi şeyleri geçerek ama Karaköy’ü Beyoğlu’na bağlayanı atlamadan bir değerlendirme yapmak gerekebilir.
İstanbul’da memleket ahalisi Kadıköy’de, Üsküdar’da, Eminönü’nde, Karaköy’de vapurlara inip binerken ahalinin epeyi bir yoksulu da memleketin ücra bir köşesinden bindiği trenden Haydarpaşa garında inmiştir. Bu gidip gelmeyle binlerce insan ayrılmış binlercesi de birleşmiştir/kavuşmuştur. Bu yüzden tren yoksullar için sılayla en ücra gurbet arasındaki taşıttır. Ama o da nerden kalkarsa kalksın en çok İstanbul’a gelmiştir/varmıştır, İstanbul Haydarpaşa’dan çıkmıştır.
Bu noktada her ikisinin de İstanbul’u merkez alan bir edebiyatın konusu olması da beklenmelidir. Vapura binen de memleketin en ücra köşesinden trenle gelen de özellikle İstanbul merkezli sanat edebiyatın konusu olmuştur. Ne var ki bu edebiyatın öykü örnekleri öykü kitaplarının içinde kaldığı/kaybolup gittiği için bir tartışma yapmak ya da bu birikimi topluca okuyup değerlendirmek pek mümkün olmamıştır. Bu bizde izleksel çalışmaların azlığı ile ilgili olsa da günümüzde bu noktanın az da olsa aşıldığı söylenebilir. Bu noktada Murathan Mungan’ın önceden yazılmış yayımlanmış ve izleksel ortak çalışmalar için yazılmış öykülere dönük gittikçe genişleyen kitap çalışmalarını ayrıca anmak gerekir.
Murathan Mungan seçtikleriyle oluşturduğu ve aynı anda yayımlanan “Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri”(Metis,2017) ile “Tren Geçti” (Metis,2017) bunun en son örneğini oluşturuyor. Murathan Mungan bu kez farklı bir yol deneyerek daha önce yayımlanmış dergilerde kalmış ya da kitaplaşmış öykülerden seçtiği iki izleksel kitap oluşturmuş. Böylelikle nerdeyse yüz yılı geçkin bir zamanın vapur ve trenlere dönük ilgisini ve bu konuda yaptığı edebiyatı vapurlarla ilgili otuz iki trenlerle ilgili seçtiği yirmi dokuz öyküyle ortaya çıkarmış da oluyor.
Söz konusu kitapların geçmiş ve bugün ekseninde dünyanın ve insanın değişim ve dönüşümü konusunda okurunda epeyi bir düşünce vereceği söylenebilir. Bunun aynı zamanda farklı anlayışlara sahip yazarların iki uygarlığa ve sonuçlarına bakış açılarını ortaya çıkaracak olması da burada başka bir tartışmanın imkânı olabilir. Çünkü uygarlık temelli nesnelerle kurduğumuz ilişki ve onların hayatımıza dönük etkisi kimi zaman kendini iyice belirsizleştiren kimi zaman da iyice kalınlaştıran bir tartışmanın da nedenidir.
BİR SİMGE: VAPURLAR VE TRENLER
Yanı sıra trenler de, vapurlar da “yazarın kurduğu dünya içinde bir metafor, bir simge olarak da” işlendikleri için hem farklılaşırlar hem de başka tartışmaların imkanı da olurlar. Vapurlar ve trenler aynı zamanda memleket içi ve memleket harici yaptırdıkları yolculuklardan dolayı da dünya edebiyatında da bir birikim oluşturmuşlardır. İki iskele arası ya da daha fazlası vapur ve tren yolculukları kendileri kadar yolculuğun asıl parçası olan insanlarla birlikte hikâye olurlar/edilirler.
Oğuz Atay’ın Demiryolu Hikayecileri-bir rüya’sı ile Leyla Erbil’in “Konuşmadan Gecen Bir tren Yolculuğu” öyküsünü bir kitap içinde okumak okuru şehvetli bir tren yolculuğu konusunda ikna edebileceği gibi ondan önce bir geçmiş değerlendirmesi konusunda çoktan söz verdirmiştir. Aynı şekilde Sevim Burak’ın “Bremen Vapuru” öyküsü ile Zeyyat Selimoğlu’nun “Gemiye Gelen Bayan” öyküsünün birlikte okunmasının da oluşturacak olduklarının da denizler ve vapurlar konusunda okuru bir daha düşünmeye yolculuklara çıkmaya hazırlaması beklenmelidir. Murathan Mungan’ın “Tren Geçti’deki “Makas” öyküsünün ise onun hayatı kadar okurluğunun ipuçları dile olduğu da burada belirtilmelidir.
Murathan Mungan’in seçtiği öykülerden oluşan iki kitap memleket edebiyatını eksen alan bir dünya değerlendirmesi olduğu kadar tren veya vapur hangisiyle olursa olsun yolculuk çağrısıdır.
*Yazının başlığı Oktay Akbal’ın “Hey! Vapurlar, Trenler…”(Yazko ) adlı kitabından esinlenilmiştir.