Ezidi kampı kapanınca Midyat'ta kalan aileler: Buradan sonra nereye gideriz bilmiyoruz
Midyat’ta kaldıkları kampın kapatılması üzerine Ezidi aileler bölgede zor koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. AFAD kampı, geçtiğimiz ağustos ayı içinde İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından kapatılmıştı.
DUVAR - 2014 yılında Şengal'de IŞİD saldırılarından kaçıp Türkiye’ye gelen 4 bini aşkın Ezidî, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı bağlı Fidanlık Kampı’na yerleştirilmişti. Ancak belediyeye kayyım atanması sonrası kamp boşaltılınca buradaki aileler Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan AFAD kampına yerleştirilmişti. Ancak AFAD kampı, geçtiğimiz ağustos ayı içinde İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından kapatıldı. Midyat’taki kampın kapatılması üzerine kimi Ezidî aileler, ilçede kalmaya devam ediyor. Kiraladıkları evlerde yaşamaya başlayan aileler, zor koşullarda yaşamlarını sürdürme çabalıyor.
Mezopotamya Ajansında Ahmet Kanbal’ın haberinde, kamp kapandıktan sonra yaşadıklarını anlatan Smail Milko düşük ücretle bir iş bulduğunu söyleyerek, “Ne zamana kadar burada kalacağız, buradan sonra nereye gideceğiz bilmiyoruz” diyor. Nura Hêsen Milko ise, “Kampta en azından diğer Êzidî aileler ile birbirimize yardım edebiliyorduk. Ama şimdi hepimiz bir yere savrulduk” ifadelerini kullanıyor. Aileleri ile birlikte Midyat'ta yaşamlarını sürdürmeye çalışan iki kardeş Smail ve Hêsen Milko kendi imkanlarıyla kiraladıkları iki odalı bir evde, 12 kişi yaşamaya çalışıyorlar.
'GÖÇ ETTİRİLMEK BİZ EZİDİLERİN KADERİ OLMUŞ'
Smail ve Hêsen kardeşler, IŞİD’in Şengal’e dönük saldırılarının ardından binlerce Ezidi’yle birlikte Xanesor Bölgesi’ne doğru göç etmeye başladı. Göç yolunda birçok aile ferdini geride bırakan Smail ve Hêsen kardeşler, 11 kişilik ailesiyle Türkiye tarafına geçmek zorunda kaldı. Aileler ilk olarak Şırnak’a, ardından ise Diyarbakır’da kurulan kampa yerleşti. Dört çocuğu bulunan ve Şengal’e dönük saldırılar sırasında hamile olan Smail Milko’nun eşi Zehra Milko burada beşinci çocuğunu dünyaya getirdi. Zehra ve Smail çifti, beşinci çocuklarını ismini ise çok sevdikleri Diyarbakır kentinin Kürtçe ismi olan Amed koydu. Amed’in doğumundan 2 yıl sonra tekrardan göç etmek zorunda bırakılan Smail ve Hêsen kardeşler, bu kez de Midyat’taki mülteci kampına yerleştirildi.
Kamp kapandıktan sonraki süreci anlatan Milko, “Göç ettirilmek biz Ezidilerin kaderi olmuş" diyor. Evdeki büyüklerin Şengal’e, küçüklerin ise Avrupa’ya gitmek istediklerini aktararak, “Bu yüzden ne Şengal’e dönebildik, ne de kimsenin Avrupa’ya gitmesine izin verdim. Şimdi buradayız. Bekliyoruz, ne zamana kadar burada kalacağız, buradan sonra nereye gideceğiz henüz bilmiyoruz” sözleriyle yaşadıklarını dile getirdi. “İş olursa gidiyoruz. Onun dışında yapılan yardımlarla geçinmeye çalışıyoruz” diyen Milko, çalıştıkları işlerden emeklerinin karşılığını almadığını ifade etti. Günlük 25-30 TL ücretle çalıştıklarını söyleyen Milko, bu kadar düşük ücretle çalışmaya mecbur bırakıldıklarını belirtiyor.
Göç etmek zorunda kaldıktan sonra yerleştikleri Diyarbakır’ın diğer yerlere oranla daha rahat olduğunu dile getiren Milko, “Ama orada kalmamıza da izin verilmedi. Geri de dönemedik” dedi. Milko, yaşadıkları evin durumundan yakınarak: “Nasıl mı yaşıyoruz? Yerin altında yaşıyoruz. Halimiz ortada” dedi.
HÊSEN MİLKO TEDAVİSİ İÇİN DESTEK BEKLİYOR
Beyninde ur ile yaşamak zorunda kalan Hêsen Milko (61) ise, Türkiye’ye geldikten sonra da benzer durumlarla karşı karşıya kaldıklarına belirtiyor. İlaçlarını yeteri kadar alamadığını söyleyen Milko, tedavi olmak için destek bekliyor.