Facebook fişlemişmiş: Çok mu şaşırdınız!

Facebook'tan aldığı bilgileri siyasi tercihleri etkilemek için kullandığı orataya çıkan Cambridge Analytica'ya dair haberlerde şaşılacak bir 'skandal' yok. Facebook'un iş modeli zaten verdiğiniz her bilgiyi sizi tanımlamak için kullanmak üzerine kurulu. Siyasiler bunu sadece yeni keşfediyor...

Abone ol

Paul Bernal

Cambridge Analytica hikâyesinin, masum bir Facebook’tan yararlanan haydut veri madencilerine ilişkin olduğuna inandırılmak zor değil. Facebook’un Cambridge Analytica’nın erişim iznini askıya alma kararı, “veri ihlali” gibi terimlerin kullanılması ve medyadaki haberlerin önemli bir kısmı, bu çizgide gibi görünüyor. Fakat bu, can alıcı noktayı gözardı ediyor. Yaşanan şey herhangi bir anlamda bir veri ihlali değil; öngörülemeyen veya kolayca kaçınılabilecek bir şey de değildi. Yaşanan şey, Cambridge Analytica'nin Facebook'u birçok açıdan tam da kullanılması için tasarlandığı sosyal medya platformu olarak kullanmasıydı. Facebook bu şekilde çalışıyor.

[Cambridge Analytica olayında] Facebook’a ait modelin üç önemli parçası devrede: İnsanları tanımlamak için hem kitlesel hem bireysel olarak veri toplamak, bu verilerin onları reklam ve içerik açısından hedef alacak şekilde kullanılmasını sağlayan sistemler tasarlamak, bunun ardından da üçüncü tarafların (genellikle reklam verenlerin) mevcut verileri ve bu hedefleme sistemlerini kendi amaçları doğrultusunda kullanmasına izin vermek. Bu sistemlerin gücü çoğunlukla azımsanıyor fakat Facebook’un kendisi bu gücün farkında ve birçok açıdan da testten geçirdi.

Snowden: Facebook 'kurban' değil 'suç ortağı'

'DUYGUSAL SALGIN' DENEYİNDE GÖRMÜŞTÜK

2014 yılında gerçekleştirdikleri “duygusal salgın” deneyi aracılığıyla, sadece kullanıcıların zaman çizelgelerindeki (timeline) olay akışının sıralamasını manipüle ederek, onları daha mutlu veya hüzünlü hale getirebileceklerini gösterdiler. ABD’de 2010 yılında düzenlenen Kongre seçimlerinde, insanları oy kullanmaya teşvik edebileceklerini ispatladılar. İnsanları en sıradan bilgiler doğrultusunda tanımlayabiliyorlar: Facebook’un kullanıcı tabanının geniş ölçeği ve onlara verilen bilginin miktarı, “büyük veri (big data)” analizinin insanlar doğrudan bunlardan söz etmese bile, istihbarat, politika, etnik köken ve dini eğilimlere dair yaklaşımlarını ortaya çıkararak, (ilk bakışta) alâkasız görünebilecek bağlantıları kurabileceği anlamına geliyor.

Reklamların belirli “ırksal yakınlık” gruplarını hedeflenmesini veya “ırksal yakınlık” doğrultusunda uyarlanmasını sağlıyorlar. Gerçek bir “ırk” değil (zira bu, çeşitli yasalarla çelişebilir) fakat profilinizin sizin en çok “yakınlık” duyduğunuzu gösterdiği bir ırk bu. Yani, adı konulmamış bir ırksal profilleme.

Çığ gibi büyüyor: Facebook'u sil!

Bunlar, ürünlere ilişkin reklamlarla sınırlı kaldığında nispeten zararsız gibi görünüyor (beğendiğiniz yerlerdeki tatil olanakları ya da hayranı olduğunuz müzisyenlere ilişkin özenle hedeflenmiş reklamlarla karşılaşmak kısmen ürpertici olabilir); ancak hedefleme parametreleri üzerinde yapılacak birkaç küçük değişiklik, her şeyi tamamen değiştirebilir. Bu profilleme, seçim hedefleri açısından çok büyük fayda sağlar. Seçmen profili belirlemek uzun zamandır siyasi kampanyaların bir parçasıydı ama bu sistem onu çok daha ayrıntılı, çok daha gizli ve çok daha etkili kılıyor.

SİYASAL ATMOSFERİ ETKİLEMEK ÇOK KOLAY

Partiler seçmenleri doğrudan hedefleyebilir ve etkileyebilir; kendi destekçilerini daha mutlu kılarken rakiplerinin destekçilerini üzebilirler; kendi seçmenlerinin oy verme ihtimalini artırabilirler. Bireylerin görüşü doğrultusunda uyarlanmış hikâyeler yayabilir, bir kampanyanın söz konusu bireyi ilgilendirdiğini bildikleri (hem olumlu hem de olumsuz) noktalarına odaklanabilirler. Buna bir de “yalan haber” eklerseniz, durum daha da vahim hâle gelir.

'Trump'ın seçilmesinde önemli bir rol oynadık'

Buradaki asıl mesele budur. Ürünlere ilişkin profilleme ve mikro hedefli reklamlar açısından düşünüldüğünde, bu yalnızca etkili, uygun ve zararsız görünüyor. Fakat bunu siyasete uygulamak için ufacık bir dönüşüm yeterli ve Cambridge Analytica gibi gruplar için gerçekleştirmesi çok kolay. Tek yaptıkları, Facebook’un nasıl çalıştığını anlamak ve onu kullanmaktı. Geniş ölçekte ve büyük bir biçimde ama Facebook işte böyle çalışıyor. İnsanları profilleme, hedefleme ve ikna edici manipülasyon, büyük reklam verenlerin araçlarıdır; parası olan ve bunları kullanmak isteyenler için de etkili ve uygundur. Facebook iş modelini tamamen değiştirmediği sürece, yaşamlarımıza ve özellikle de siyasal eğilimlerimize müdahale edecek biçimde kullanılacak.

SOSYAL MEDYADAN AYRILMAK DIŞINDA BİR ÇIKIŞ YOK

Bundan da öte, git gide daha etkili hale gelecek. Instagram, WhatsApp ve diğer uygulamalardaki ortak operasyonlarının da aracılığıyla, Facebook her an daha fazla veri topluyor. Analizleri daha incelikli hale getiriliyor ve sürekli daha etkili hâle geliyor - ve tıpkı Cambridge Analytica gibi, daha fazla insan ihtimallerin ve bunların nasıl kullanılabileceğinin farkına varıyor.

Bunun nasıl durdurulabileceği, en azından yavaşlatılabileceği ise farklı bir konu. Tüm bunlar Facebook’un temel işlemlerine dayanıyor, bu sebeple Facebook’a güven duyduğumuz sürece bir çıkış yolu bulmak zor. Facebook'a bağlı hale gelmeyi tercih ederek, bu tuzağı kendi kendimize inşa ettik. Facebook’tan çıkana kadar da, daha fazlasına maruz kalmak kaçınılmaz.

*Paul Bernal IT, IP ve Medya Hukuku, UEA (University of East Anglia) Hukuk Okulu’nda öğretim görevlisidir.

Bu makalenin orijinali The Independent gazetesinde yayımlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)

Sosyal medya ve demokrasinin bugünü