Fakirler için tasarım dünyası: Ayçekirdeği soyacağı da yapmışlar ya

Geçen gün bir Çin malları sitesini gezerken ayçekirdeği soymak için de bir alet tasarladıklarını gördüm. Üstten çekirdeği bastırıyorsun aşağıdan kabuksuz çıkıyor. Alır mıyım? Alırım valla. Kullanacağımı sanmıyorum, tuzlu çekirdeğin o bir süre sonra dudakları kabartan hissini bu makine ile tatmak mümkün olmaz ama bir tasarım fikri olarak cazip görünüyor. Üstelik biliyorsunuz Çin malları sudan ucuz…

Beyhan Sunal bsunal@gazeteduvar.com.tr

Portakal soymak bazen derttir. Sert kabuklu portakalı soyarken mutlaka tırnaklarınızın içine yağlı ve kokulu ve de turuncuya boyayan portakal kabuğu girer. Soğuk kış gününde, sobanın yanından kalkıp buz gibi mutfağa gidip buz gibi bir bıçak almaya üşendiğimde bunun daha pratik bir yolu olmayı diye düşünürdüm.

10 yıl önce Eminönü’de buldum onu. Çinliler yapmışlar. Makas sapı gibi bir alet. Bir tarafı kabuğu çiziyor, diğer tarafı kavlatıyor. Portakalı dertsizce, bulaştırmadan soyuyoruz.

Portakal soyacağı

***

Geçen gün bir Çin malları sitesini gezerken ayçekirdeği soymak için de bir alet tasarladıklarını gördüm. Üstten çekirdeği bastırıyorsun aşağıdan kabuksuz çıkıyor.

Alır mıyım? Alırım valla. Kullanacağımı sanmıyorum, tuzlu çekirdeğin o bir süre sonra dudakları kabartan hissini bu makine ile tatmak mümkün olmaz ama bir tasarım fikri olarak cazip görünüyor. Üstelik biliyorsunuz Çin malları sudan ucuz…

Ayçekirdeği soyacağı da bu

***

Bu iki soyacak ürün arasında Çinliler neler yapmadılar ki? Ayakkabılarda, şemsiyelerde kullanılan cırt cırt kumaştan tutun da yapışkanlı sineklik, makarna doğrayacağı, yumurtayı eşit parçalara bölen telli kesecek, elmayı ortasındaki çekirdeği de çıkartıp dilimlere bölen alet, karpuz için pratik kesme aleti, duşa takılan ve suya renk veren başlık, led lambaları, vakumlu yapıştırıcılar, çocuklar için çeşit çeşit oyuncaklar, pratik komodin organizerleri, akıllı yapıştırıcılar, mıknatıslı bileklikler, masaj aletleri… …

Eskiden bunlara ulaşmak için İstanbul’da Eminönü merkezdi. 5 katlı Şark Han’ın çaycısı bile “Çin cumhuriyeti çaylarınız geldi” diye sesleniyordu koridorlarda. Hepsi birer küçük tasarım zihniyeti doluydu Şark Han.

Şimdilerde bu ürünlere internet sitelerinde bolca rastlıyoruz. Hepsi gündelik hayat içinde küçük bir alana, hayatımızı kolaylaştıracak küçük bir soruna karşılık geliyor. Ya da yaptığımız işleri daha da eğlenceli ve pratik hale getirmeye yarıyor.

***

Anneannem sırtı kaşınınca bizden istemeye çekinirdi, gidip kapı pervazına sürterek kaşırdı sırtını. Çinliler onu da düşünmüşler, ucu el şeklinde sert plastik ya da ahşaptan uzun saplı sırt kaşıyacağı yapmışlar.

Sırt kaşıma aleti

***

Akıllı otomobil teknolojisinde acayip gelişmeler olmuş bu arada. Adamlar oturunca kıçını ısıtan araba koltuğu yapmışlar. Hatta bir düğmeye de basınca arkadan sıvazlayıp masaj yapanı var. Tümüyle elektronik. Epey de pahalı.

Arabalar için geliştirilen teknolojiler altınızı ısıtmanın ötesine de geçmiş. Parmakla çalıştırılan motorlar, bir engel görünce kendi kendine duran fren sistemleri, şeritten çıkınca uyaran ses sistemleri, hep aynı hizada gidince şöför uyuyor mu diye dürten ayrı sistemler…

Uzaktan kumandalı fırın yapmışlar, yemeği koyuyorsun, şu saatte pişirmeye başla diyorsun. Eve geldin yemek hazır ortalığı güzel bir yemek kokusu sarmış. Aynı şekilde evin ısısını ve ışıklandırmasını da uzaktan kumanda edebiliyorsun.

***

Bir tıp dizisinde izledim, bir Amerikan hastanesinde ölüyü diriltiyorlar, beyine çipler takıyorlar, yapay damarlar üretiyorlar, robotlarla, bilgisayarlarla ameliyatlar gerçekleştiriyorlar. Bir tek insanı yeniden yapmadıkları kalıyor.

Diziyi izleyince vay diyorsun Amerikalılar ölümsüz bile olabilirler. Sonra Amerikalı bir sigorta şirketi CEO’sunun öldürülmesi üzerine çıkan tartışmalar gösteriyor ki, ölümsüzlük yolunda ilerleyenler de bir gurup zengin. Sıradan Amerikalılar, yani sırtını kapıya dayayıp kaşıyanlar için ölüm yine her an kapıda.

***

Vouge 90’lar dizisi Disney Plus’ta yayınlanıyor. Moda endüstrisinde dönen paralar, o paraların harcandığı yerler, ihtişam, tüketim, tasarım… Filanca artistin falanca kırmızı halıda giydiği elbise bir yıl konuşuldu deniyor. Belgesel formatlı dizide her konuşan elbisenin muhteşemliğinden söz ediyor. Sonunda elbiseyi görüyoruz. Beklenti yaratıldığından mı, biz bu işlerden anlamadığımızdan mı bilemiyorum ama sadece güzel bir elbise. Sanki ortam, artist, organizasyon hepsi bir araya gelmiş ve böyle bir algı oluşmuş gibi. Ama bunca para harcandığına göre ve bu kadar konuşulduğuna göre, bizim bilmediğimiz bir hikmeti vardır diye düşünüyoruz.

***

Sorun da orada zaten, bizim bilmediğimiz hikmetlerde. Deneyimlemediğimiz konforlar, yabancısı olduğumuz teknolojiler, estetiğinden yararlanamadığımız endüstriler, gündelik yaşamımızda yeri olmayan buluşlar, teknolojiler, moda deyimle inovasyonlar.

***

Geçenlerde belediye otobüsüne bindim. Hava yağmurlu ve içerinin insan sıcağından camlar buğulanmış. Yani ineceğim durağı görmem mümkün değil.

Teknoloji ona çözüm bulmuş, bir bilgisayar ekranı var orada hangi durakta olduğun ve gelecek durak yazıyor.

Mu acaba????

Ekran var, çalışıyor da ama bir durakta takılı kalmış, gelecek durak Ferahevler deyip duruyor. Otobüsün dijital göstergesinde 3 saat öncesini gösteriyor ve zaten dijital takvimi de 5 yıl öncesinde kalmış.

Yanınızdakine seslenip hangi duraktayız acaba diyorsunuz ama o da kulaklıkları takmış müzik dinliyor, sizi duymuyor bile…

***

Zenginler dünyasının ve lüks tüketimin tasarımları için arge şirketleri kuruluyor, milyonlarca lira harcanıyor, kelle avcılığı yapılarak en yetenekli, birikimli insanlar işe alınıyor. Günlerce, aylarca denemeler yapılıyor, lansmanlar sunumlar, hazırlanıyor… Katılan belli kullanan belli.

Fakirler içinse Çin’in arka mahallelerinde, adı bile bilinmeyen ve kim bilir kaç kuruşa çalışan insanlar, berbat koşullarda tasarım yapıyorlar. Yaratıcı zekalarını bizim günlük yaşamımızı kolaylaştıracak ufak tefek, eğlenceli, şirin aletler tasarlamaya harcıyorlar. Onların gururu da herhalde ürünlerin çok talep görmesi oluyordur.

Biz de anneannem usulü kapıda sırt kaşımaya ya da bir Çin malı sitesinden ucuzundan alacağımız, pilli, elektrikli olmayan, uzaktan kumandayla falan çalışmayan ahşap bir sırt kaşıyacağına mahkum olup, amanın portakal soyacağı da ne şirinmiş diye kendimizi avutmaya, ayçekirdeği çitleyicisi ile eğlenmeye yani fakir ama mutlu olmaya devam edebiliriz.

Hangi durakta ineceğinizi göremezseniz yanınızdakini dürtün... O Çin malı kulaklıkla, Çin malı telefonundan müzik dinliyordur muhtemelen. Hatta şu sırt kaşıma aleti ile de dürtebilirsiniz... 

Tüm yazılarını göster