Fantastik bir yol hikayesi: Karadut Ekspres
Yigilante Kocagöz ve Deniz Ozan Coşkun'un kitabı 'Karadut Ekspres: Kestirmeden Gidenlerin Hikayesi' Presstij Kitap tarafından yayımlandı. Çizerliğini Deniz Ozan Coşkun'un yaptığı 'Karadut Ekspres', uzun yollarda gözlerden kaçan, sıradan görünenin ardındaki hikayeleri çarpıcı bir şekilde anlatıyor.
DUVAR – Yigilante Kocagöz'ün yazarlığını; Deniz Ozan Coşkun'un çizerliğini yaptığı 'Karadut Ekspres' kitabı yayınlandı. Presstij Çizgi Roman Yayınları'ndan çıkan kitap, 'kestirmeden gidenlerin hikayesini' fantastik bir üslupla birleştiriyor.
Hikâye, uzun otobüs yolculuklarından ilham alarak şekilleniyor. Ana karakterin bir muavin olduğu (Kadir) kitapta, alıştığımız yolculuklardan çok daha fazlası var. Zira bu otobüsün tercih ettiği kestirme yollar, fantastik ve oldukça gizemli bir senaryoyla okuyucuları buluşturuyor. Muavin Kadir ile birlikte şahit olunan hikaye, aynı zamanda pek çok toplumsal soruna da parmak basıyor. Kitap, hikayesi kadar çizimleriyle de öne çıkıyor. Coşkun'un çizimleri, her bir karede birçok detay ve emek barındırıyor. Kendisi, hikâyedeki sıra dışılığın 'toplumcu' tarafını şu sözlerle açıklıyor:
“'Karadut Ekspres' gibi fantastik tiplerdeki hikayeler genelde kaçış edebiyatı diye anılır ya, onların içinde bir emekçinin, ya da bir toplumun sıkıntılarını nadiren görürüz, zaten okuyan bunları unutsun istenir belki de. Yiğit'in hikayesi ise fantastik bir temelde ilerlese de, aslında iki emekçinin başlarından geçenleri ve onların sistem içindeki mücadelelerini, kaygılarını, sıkıntılarını anlatıyordu. Benim de hikayeyi ilk okuduğumda vurulmamın sebeplerinden biri buydu. Hikayenin böyle bir temeli ve gidişi olunca, fırsatını yakaladıkça bende birkaç göndermede bulundum. Şu an elimizde ileride çizilmeyi bekleyen hikayelerde yine fantastik ve bir miktar toplumculuk bir arada ilerliyor. Örneğin şu an yazdığım bir hikayede ejderhalar ve iş tanımının belirsizliği aynı anda ele alınacak. Toplumcu fantastikçiler diyebiliriz belki de kendimize.”
'KİMLİKLERİNİ BİLMEDİĞİM EMEKÇİLERE SELAM VERMEK İSTEDİM'
Öte yandan kitapta yoğun bir 'kestirme' vurgusunu görüyoruz. Bununla birlikte yolcuların umarsızlığı da sık sık karşımıza çıkar. Hikayenin yazarı Kocagöz, bu vurguyu nasıl okumamız gerektiği sorusunu “Aslında bu dikkatsizlik bir umursamazlık. Gündelik hayatlarımızda kendi dertlerimizle o kadar boğulmuşuz ki çevremizdeki dünyanın akışına özen göstermiyoruz bile. Oysa oturduğumuz kafede masamıza getirilen çay da, marketten açlığımızı bastırsın diye aldığımız gofret de sayısız insanın atlattığı bir dolu badire ile hayatımıza giriyor, farkına varamıyoruz. Bir kafe yahut tekstil çalışanının iş yerinde yaşadığı gündelik gerilim, çoğumuzun bir anda kaldıramayacağı, ilk başta büyük kafa karışıklıkları yaşatacak cinsten. Uzun yol çalışanlarının da. Bu kitapta hayatımı bir şekilde kolaylaştıran ama kimliklerini bilemediğim tüm emekçilere bir selam vermek istedim; bunu da fantastik hikayelerle yapmaya çalıştım. 'Karadut Ekspres'te yolcuların umursamazlıkları ise biraz naiflikten, hizmet sektöründeki mevcut sisteme o kadar alışmışlar ki arkasında fantastik bir iskelet olup olmadığını sorgulamıyorlar dahi. Onlar kestirmeden gittiklerini dahi bilmiyorlar, çünkü başka türlüsünü öğrenmemişler. Kestirme yollar; bizim rahat ve sorgulamadığımız hayatımız diyebiliriz. Esasında bir gün tüm bu alışılan yapı sarsılır, içinde huzurla uyukladığımız otobüs koltukları elimizden alınırsa o vakit bu yolcular gene umursamaz kalabilirler mi, yahut nasıl hisler kalplerinde oluşur, bunu sorgulamak lazım. Belki ilerideki hikayelerden biri de bunun üzerine olur” ifadeleriyle yanıtlıyor.
Yani 'Karadut Ekspres', uzun yollarda gözlerden kaçan, sıradan görünenin ardındaki hikayeleri çarpıcı bir şekilde anlatıyor: “Gece yolculuğu çetindir. Koltukta kaslarınız ağrır, uykunuz bölünür. Zihniniz bulanır, anlayamazsınız. Bir gecede asıl olur da bu kadar yol katedildiğini sorgulayamazsınız. Ama yolcuların çoğu neticeden memnun, dönüşte yine bizimle seyahat edecekler. Geldiklerinde onları bekliyor olacağız. Gerekli hazırlıkları yapmış bir şekilde.”