Farklı karşılaşmalar, yaratıcı diyaloglar: Ak-sayanlar sergisi
"Ak-sayanlar" sergisi x-ist duvarlarına taşınarak çoğalıyor. Serginin küratörleri Merve Akar Akgün ve Çınar Eslek'le "Ak-sayanlar"ı konuştuk.
İlker Cihan Biner
DUVAR - 2017 yılında Art Unlimited'ın matbu dergisinde Çınar Eslek'in yürütücülüğünde başlayan "Ak-sayanlar" serisi, matbu dergi ortamından sergi mekânına taşındı. 11 Mart tarihinden itibaren x-ist’te sanatseverlerle buluşan sergi, 15 ismin ikili birlikteliğinden doğan 8 üretimden oluşuyor.
Merve Akar Akgün ve Çınar Eslek tarafından hazırlanan serinin x-ist’e taşınan formatında şu sanatçıları ya da yazarları, şairleri veya eleştirmenleri ikili diyaloglar halinde görüyoruz: Ece Eldek-Emin Alper, Ferhat Özgür-Süreyyya Evren, Kemal Özen-Şebnem İşigüzel, Kirkor Sahakoğlu-Tayfun Pirselimoğlu, Murat Palta-Gülfem Pamuk, Neriman Polat-Sema Kaygusuz, Orhan Cem Çetin (kendisiyle diyalog kuruyor), Pınar Öğrenci-Fırat Demir.
O halde serginin oluşum aşamalarının ve eserlerin mekân (x-ist) içinde dağılımının da bir anlamı var. Bu durumu "Ak-sayanlar" sergisinin küratörleri Merve Akar Akgün ve Çınar Eslek'le konuştuk. Aynı zamanda Art Unlimited'ın Genel Yayın Yönetmeni Merve Akar Akgün de Türkiye'de sanat yayıncılığı ve ifade özgürlüğü ilişkisini anlattı.
Ak-sayanlar sergisi nasıl ortaya çıktı? Bizlere süreçten bahseder misiniz?
Merve Akar Akgün ve Çınar Eslek: Ak-sayanlar serisi güncel sanat yayını Art Unlimited'ın matbu yayını için 2017 yılında Çınar Eslek yürütücülüğünde başladı. Serinin amacı, sanat ile farklı alanlarda sürdürülen üretimleri birbirlerine daha sıkı dokumaktı. Farklı alanlardan iki insanın diyaloglarının bulunduğu bu seri 2017’den bu yana farklı birlikteliklere yer verdi. Dergi için birbirlerini tanımadan bir araya gelen insanların sonradan birlikte işler yaptıklarını görmek bize ilham verdi. Çınar’ın aklında her zaman bu seriyi bir sergiye dönüştürme hayali vardı, Daryo Beskinazi’nin teklifiyle bu hayali gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu yaşarken araya pandemi girdi, hayat girdi… Ancak her şeye rağmen altını çizmeye çalıştığımız bir aradalık ve getirdiği çeşitlilik, projemizi gerçekleştirmemiz adına olumlu rol oynadı ve katılımcılar bu süreci avantajlarına çevirerek çalışmalarını tamamladılar ve nihayetinde Ak-sayanlar insan için, insanmerkezci olmayan yeni referansların neler olduğunu araştırmanın önemini vurgulamak üzere dergi sayfalarından galeri duvarlarına taşındı.
Birlikte üretilen her şeyi önemsediğimiz ve bu alandan yol almanın kıymetine vurgu yaptığımız bir yerden insanları birlikte keşfetmeye davet ettik. Ortaya çıkan sonuç bizim için de çok heyecan vericiydi. Edebiyat, sinema ve sanat alanlarından büyük beğeniyle takip ettiğimiz isimlerin çalışma süreçlerine tanıklık etmek, birlikte ve uyum içerisinde hareket edebilmek ve belki de en önemlisi olağanüstü koşullarda sergiyi hazırlayıp ziyarete açabilmek önemliydi.
Sergide farklı sahalardan sanatçıların kesişimsel bir ilişkisi var. Böylelikle "şair-ressam-romancı" gibi ayrımların izi bulanıklaşıyor. Bu disiplinlerarası karşılaşmalar ışığında eserlerin mekâna yerleştirilmesi ve dağılımında nelere dikkat ettiniz?
Merve Akar Akgün ve Çınar Eslek: Sergi projesi ortaya çıktıktan sonra her bir araya gelişimizde vurguladığımız, katılımcıların galeri mekanını/fikrini diledikleri gibi dönüştürebilecekleriydi. Pandemi ve getirdiği kısıtlamalar üretimlere de mecburi kısıtlamalar getirdi. Örneğin galeriyi atölyesi olarak kullanmayı tahayyül eden bir yazar mecburen bu fikrinden vazgeçmek durumunda kaldı. Bunu, “şair-ressam-romancı ayrımların izlerinin bulanıklaşması” olarak tabir ettiğin tanımlamanın belki de başka şartlar altında yok olacak olabilmesi ihtimalini hatırlattığı için söylüyoruz. Bu proje özelinde mekânı anlamak önemliydi. Yerleşim ve dağılımı düşünürken hep kolektif ruhu hissetmek istedik. İkili üretimleri birbirlerinden ayırmamaya ve işlerin fiziksel ihtiyaçlarını diyalog kurdukları başka işlerle bakışmaları kadar önemsedik. Tüm kurulum sürecinde mekânın sergiye, serginin de mekâna ne kadar iyi geldiğini keyifle fark ettik. Her çalışma bir diğerinin açıklığına yerleşirken birbirinden beslenmeye devam etti.
Ak-sayanlar sergisine dair sanatçı konuşmaları, performans ve farklı etkinlikler olacak mı?
Merve Akar Akgün ve Çınar Eslek: Ak-sayanlar başladığı günden itibaren alan açmak/yaratmak isteyen bir yerden konuştu, dolayısıyla hayal ettiğimiz kolektif ruh fiziksel olarak kısıtlı şekillerde bir araya gelebildiği için tüm etkinlik programımızı çevrimiçi olarak kurgulamaya karar verdik. Öncelikle serginin en büyük ilham kaynaklarından biri olan Corpus’un 2019 yılında yayımladığı İnci Aydın Çolak’ın kaleme aldığı 'İmge ve İmaj – Türkiye’de Resim ve Edebiyatta Ortak Dil' adlı kitabın ışığında İnci Aydık Çolak ve -tez danışmanı- Burcu Pelvanoğlu ile bu ortak dil üzerine konuşacakları bir sohbette buluşmayı çok arzu ediyorduk. Bu hayalimiz gerçek oldu ve 23 Mart tarihinde Pelvanoğlu ve Aydın Çolak ile "Resim ve Edebiyatın Arkadaşlığı" isimli ilk etkinliğimizi gerçekleştirdik. Sunuma katılanların ilgisi ve talebi doğrultusunda aynı konu üzerinden devam eden ikinci oturumu da 14 Nisan günü gerçekleştireceğiz. 8 Nisan’da Tamar Çıtak, Şebnem İşigüzel’in yerleştirmesi üzerinden sosyal medyada canlı yayınladığımız ve çevrimiçi olarak ulaşılabilen bir performans sergiledi.
Nazlı Pektaş operatörlüğünde tüm katılımcıların söz alacağı iki oturumdan oluşacak sanatçı konuşmaları organize ettik. Bu konuşmaların ilkini 13 Nisan akşamı gerçekleştireceğiz, diğerini ise sergi 17 Nisan’da sona ermeden önce gerçekleştirmek istiyoruz. Ak-sayanlar’da yayınlanan tüm diyaloglar, sergi hazırlık süreci, konuşmalar ve sergi hakkında yazılan tüm yazılar ise bir kitapta derlenmek sergi sonrası için kurguladığımız bir proje olarak zamanının gelmesini bekliyor. Tamamı ücretsiz olan etkinliklerimizi @unlimited_rag ve @artxist hesapları üzerinden takip edebilirsiniz.
Sergi dışı soruyla devam edeceğim. Türkiye ifade özgürlüğü açısından da sıkıntılı bir ülke. Art Unlimited Türkiye'de ayakta duran nadir sanat yayınlarından birisi. Özgür bir duruşa sahipsiniz. Yayın politikanızdan, yazı dizileri veya yazıları hazırlarken kriterlerinizden bahsedebilir misiniz?
Merve Akar Akgün: Art Unlimited, 15 senedir açık kaynak olarak bağımsızlığını ve özgünlüğünü kaybetmeden yayın hayatına devam eden, kendine has bir çizgisi olan ve ele aldığı içerikleri özgürce değerlendiren bir mecra. Yayın politikamızı ise “sanata değen her şey” gibi geniş alan açan bir mottoyla belirlemiştik. Tıpkı bugün dergi sayfalarından taşan bir enerji topuna dönüşen Ak-sayanlar gibi üretimlerin yaratıcılık potansiyelini kesmeden, yazarların alanlarına müdahale etmeden, dinleyerek, anlayarak, öğrenerek yola devam ediyoruz. Derginin yayın yönetmenliğini üstlendiğim ilk günden itibaren sürekliliği çok önemsedim ve tüm düşünsel yatırımı bir gün bir araya geldiğinde daha da kıymetli olacak seriler üzerine yapmak istedim. Yazarların birçoğuyla uzun soluklu şekilde çalışıyorum, her zaman söylüyorum, dergi onların mekânı, onların evi. Art Unlimited’ı bugün biricik yapan şey de bu yazarlar ve onların istikrarlı bir şekilde yazmaya devam ettikleri yazıları, şiirleri, denemeleri… Yazarların köşeleri, sanatçı iş birlikleriyle üretilen sayfalar, bazen bir şarkı sözü bazen bir çizim bile olabiliyor bu içerikler… En son Mart 2021, 62. sayımızın edito yazısında bahsetmiştim, şu an yeri gelmişken tekrarlamak istiyorum: “Unlimited aracılığıyla hayat bulan yeni ve deneysel bütün projelerin yaratıcı üretim ağına kattığı değere olan sonsuz inancımla, iyi okumalar dilerim.”
Ak-sayanlar sergisi dışında sanat formlarının disiplinlerarası karşılaşması bağlamında başka projeleriniz olacak mı?
Merve Akar Akgün ve Çınar Eslek: Ak-sayanlar serisi matbu olarak devam edeceği üzere sergi de aynı şekilde belirli bir zaman geçtikten sonra ikinci edisyonuyla karşınıza çıkabilir. Ayrıca etkinlik programı dahilinde hayal ettiğimiz ancak fiziksel şartlar doğrultusunda gerçekleştiremediğimiz projeleri zamana yayarak guerilla şekillerde tamamlamak istiyoruz.