Faruk Doru: Demirtaş'ın adaylığı yurt dışında da pozitif etki yarattı

HDP Avrupa Temsilcisi Faruk Doru, seçim hedeflerinin ikinci tura kalmak olduğunu söyledi. Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanı adaylığını değerlendiren Doru, "Zaten tüm kesimler Sayın Selahattin Demirtaş'ın adaylığını istiyorlardı. Onun da bunu kabul etmiş olması yurt dışında da pozitif bir etki yarattı. Bu, halkımız nezdinde de uluslararası alanda da öyledir" dedi.

Abone ol

KÖLN - 24 Haziran erken seçimleri için Avrupa'da 7 Haziran'dan itibaren oy kullanma işlemi başlayacak. Yurt dışı seçimlerinde AK Parti'den sonra en çok oy alan ikinci parti HDP oldu.

Eski HDP Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden seçimlere cumhurbaşkanı adayı olarak katılıyor olmasının sadece ülke içinde değil Avrupa'da da tekrar HDP seçmeni açısından yeniden bir heyecan yarattığını sokak çalışmalarında, sosyal medyada görmek mümkün. HDP açısından Avrupa'da seçim çalışmalarının nasıl yürüdüğünü, ülkedeki gelişmeleri Avrupa'daki HDP'lilerin nasıl değerlendirdiğini HDP Avrupa Temsilcisi Faruk Doru ile konuştuk.

HDP'nin baraj altında kalabileceğinden endişe edenler var. Avrupa'da yaşayan seçmende böyle bir tartışma var mı? Siz ne düşünüyorsunuz Demirtaş ismi baraj sorununu ortadan kaldırdı mı?

Siyasi partiler başarmak için varlardır. Biz de tabii başarmak için varız. Barajın altında kalmak için değil, barajın çok çok üstüne çıkmak hatta yönetime talip olmak için çalışıyoruz. Mevcut durumda önümüzde iki tablo var: Bir sol cephe, demokratik, ezilen halkları, farklı inanç gruplarını, gerçekten Türkiye'deki tüm renkleri temsil eden bir siyasi parti olan HDP var, diğer tarafta ise tamamen ırkçı, sağcı partilerin oluşturduğu bir birlik ve onun yanında kendisine sosyal demokrat diyen ama aynı şekilde sağ muhafazakar kesimlerle kurulan bir koalisyon.

Haliyle birinci tabloda iki sağ koalisyon varken, ikinci tablodaki koalisyonda ise sol ve demokratik çevreye hitap eden bir parti var. Türkiye'deki tüm bu kesimlere özellikle demokrasiden yana, halkların özgürlüğünden yana olan herkesi kapsıyoruz. Şimdi cezaevine dönmüş Türkiye'yi demokratik sürece getirebilecek olan, tamamen dünyadan izole olmuş, ABD ile komşu ülkeleriyle kavgalı, Avrupa Konseyi'nde moratoryum sürecine alınmış olan Türkiye'nin dış ilişkilerini düzeltebilecek parti HDP'dir. Sıkı yönetimlerle KHK'lerle yönetilen bir sistemden çıkmak için tek alternatif var, o alternatif de biziz; bu nedenle baraj altı kalmayı bir kenara bırakalım tersine yönetime talibiz.

HDP'nin kurulan ittifakın dışında bırakılmasını nasıl yorumluyorsunuz?

CHP daha önce MHP'yle ittifak kurmuştu. Şimdi CHP'nin bir önceki ittifak ortağı AKP ile ittifak içerisinde. Mevcut durumda CHP sosyal demokrat, sol demokratik çevrelere yönelmektense sağı tercih ediyor. İşin garip tarafı ikimiz de Avrupa Sosyal Demokrat Partileri'ne üye partileriz ve yine Avrupa Sosyalist Partileri'nin başkanlık konseyinde yer alıyoruz. Kendilerinin de bu durumu izah edebileceklerini sanmıyorum. Hem sosyal demokrat bir parti gibi duracaksın hem de pratikte sürekli sağ partilerle ittifaklar kuracaksın. Bu şunu gösteriyor, Türkiye'de demokrat kesimleri, hatta sosyal demokrat kesimleri şu anda biz temsil ediyoruz. Bunu hem ulusal hem de uluslararası alanda söylüyorum. Çünkü şu anda sadece bizim düşüncemiz Türkiye'nin gerçek renklerini ortaya çıkarıyor. Tek ırk, tek devlet, tek cumhurbaşkanı kısacası her şeyi tek olarak ele alan sistemin ismi diktatörlüktür, hükümranlıktır. Günümüzde artık dünyada itibar görmeyen düşünceler bunlar. Türkiye gibi içinde birçok sorun barındıran bir ülkede tek esas aldıkları Kürt halkına düşmanlık temelinde ittifaklar kurmak.

'DEMİRTAŞ'IN ADAYLIĞI YURT DIŞINDA DA POZİTİF ETKİ YARATTI'

Demirtaş'ın adaylığı Avrupa'da yaşayan seçmen üzerinde pozitif bir etki yarattı mı? '7 Haziran ruhu' denilen bir kullanım girdi politik hayatımıza, bu ruh tekrar canlanıyor mu?

Kesinlikle oldu ve olacaktır. Demirtaş'ın adaylığını hem ülke içerisinde hem de burada HDP bileşenlerinde olumlu bir etkisi oldu. Zaten tüm kesimler Sayın Selahattin Demirtaş'ın adaylığını istiyorlardı. Onun da bunu kabul etmiş olması yurt dışında da pozitif bir etki yarattı. Bu halkımız nezdinde de uluslararası alanda da öyledir.

Avrupa basını özellikle Almanya, Erdoğan'ın erken seçim kararıyla muhalefeti hazırlıksız yakaladığını yazdı. HDP açısından da böyle mi oldu hazırlıksız mı yakalandınız?

HDP bir halk partisidir. Bizim gibi partilerde haliyle birçok çalışmayı halk yapıyor. Bizlerin öyle büyük para kaynakları yok. Erdoğan hükümeti gibi devletin olanaklarını da kullanmıyoruz. Merkez medyada da yer alamıyoruz. Halkın bizzat yürüttüğü çalışmalarda da halk haliyle hazır oluyor. Çok büyük eşitsizlik ortamında olmamıza rağmen örneğin referandum sürecinde tüm Kürt şehirlerinde Sur'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Şırnak'ta yıkımlara rağmen halkımız yüzde yetmiş "Hayır" dedi. Böyle bir başarı yakaladık. Bundan sonra da tabii ki çok çok büyük bir başarı seviyesi yakalayacağımıza inanıyor, halkımıza, Türkiye halklarına, demokrasiye ve tüm demokratik kurumların gücüne güveniyoruz.

Demirtaş'ın hâlâ cezaevinde tutuluyor olması, oradan aday olması nasıl değerlendiriliyor AB içerisinde? HDP ile iletişime geçerek desteklerini sunmak isteyen Avrupalı siyasi partiler oldu mu?

Tabii ki bu durum öncelikle büyük bir haksızlık olarak gündeme getirildi. Avrupa Sosyalist Partisi, Avrupa Sol Partisi ve Avrupa Yeşiller Partisi'nin Avrupa Parlementosu'ndaki milletvekilleri, AB'de tanıdığımız politik çevreler, bunun eşitsizlik ve haksızlık olduğunu söylüyorlar. Önümüzdeki haftalarda bununla ilgili resmi açıklamaları da olacaktır. Bahsettiğimiz partilerin özellikle de Demirtaş'ın özgür bırakılması, diğer adaylar gibi eşit bir ortamda seçimlerde propaganda yapma hakkının geri verilmesi için bu çevrelerin çağrıları olacak.

Bir diğer önemli konu da Türkiye ekonomisinin içine girmiş olduğu darboğaz. Ekonomi iyi gitmiyor, döviz kurları sürekli yükselişte. Seçimlerin erkene alınmasının ekonomiye iyi yansıyamayacağı da belirtiliyor. HDP bu süreçte ekonominin geldiği bu noktayı nasıl değerlendiriyor?

Ben ekonomist değil matematikçiyim ama şurası bir gerçek, Türkiye gibi bir ülkenin dış ticaret açığı çok yüksek. Nereden bakarsanız bakın bir ülkede ihracattan çok ithalat yapılıyorsa ve bunun arasındaki dengesizlik çok büyükse, ne kadar sahte politikalarla ve ekonomimiz çok iyi gibi sözlerle göz boyanmaya çalışsanız da, yapay, şişirilmiş haberler yapılsa da gerçek olan ekonominin baş aşağı gittiğidir. Uluslararası sermaye büyük ölçüde ülkeyi terk ediyor. 2015 seçimlerinden bu yana dolar ve euro iki katına çıktı. Bu Türkiye ekonomisinin yarısının kaybolması demektir. Zaten bu kadar erken seçimlere gitmesinin ana faktörlerinden biri bana göre bu bahsettiğimiz ekonominin tepe taklak olmasıdır. Hükümet bu negatif gidişatın ülkeyi çok kısa bir süre içinde kaosa sürükleyeceğini, bunun halka yansımasıyla toplumda büyük başkaldırıların olacağını gördü. Bu nedenle de 2019 Kasım'ına kadar tahammül edilemeyeceğini de fark ederek seçimi bu kadar erkene aldı. Tüm uluslararası gözlemciler, ekonomistler de Türkiye ekonomisinin batmakla karşı karşıya olduğunu ifade ediyorlar. Kürt halkına yönelik hem Türkiye'de hem Rojava'da hem Irak Kürdistanı'nda neredeyse günlük bombalamalarla sürdürülen savaşın ciddi bir maliyeti var. Sürdürülen bu savaş ekonomiyi çok olumsuz etkiliyor fakat mevcut hükümet sürekli bilinen propagandalarla bunun üstünü örtmeye çalışıyor.

'HEDEFİMİZ İKİNCİ TURA KALMAK'

Tabii siz ikinci tura kalmak için seçime giriyorsunuz. Fakat diyelim ki bu olmadı ikinci tura kalamadı Selahattin Demirtaş. O zaman stratejiniz ne olacak?

Bunu bence ikinci turda konuşalım. İkinci turda öyle bir şey olursa o zaman görüşlerimizi açıklayacağız. Ama hedefimiz ikinci tura kalmak ve birinciliği almak. Mevcut koşulları değerlendirdiğimizde, demokrasiden yana olan kesimler gerçekten ciddi bir çalışma yürütürlerse başarırız. Bu bir çok ülkede mümkün oldu, Türkiye'de neden olmasın. Örneğin İspanya'da Podemos'la dalga geçtiler ama güçlü bir oy alarak üçüncü büyük parti oldu. Yunanistan'da Syriza'nın bu kadar başarılı olacağını kimse beklemiyordu. Türkiye'de de HDP tüm halkları, tüm demokratik kesimleri temsil ediyor. Tüm birlikte yaşayan halklara, komşu ülkelere barış mesajı var. Demokrasinin temel kriterlerini kabul ediyor. Ulusal ve uluslararası demokratik kesimlerle çok yakın ilişkileri var. Neden böyle demokratik bir opsiyonun başarı şansı olmasın!

Diyelim ki Erdoğan veya Meral Akşener seçimin galibi oldu. Tekrar barış müzakereleri başladı. HDP tekrar masaya oturur mu veya nasıl bir koşulla oturur?

Savaşı yürüten HDP değil ki. HDP'nin masaya oturması çok bir şeyi değiştirmiyor. HDP tabii ki Kürt sorunun barışçıl temelde çözülmesini istiyor. Geçmişte Erdoğan hükümetiyle PKK arasında 2.5 yıl sürdürülen görüşmeler esnasında bizim milletvekillerimiz de katılım gösterdiler. Erdoğan'ın günlük olarak bizzat takip ettiği bu barış süreci uluslararası camia tarafından da destekleniyordu. Birçok devlet başkanı basın açıklamalarıyla desteklerini duyurdular. Kürdistan'daki savaştan çıkmanın tek yolu barışçıl diyalogla mümkündür. Bunun tek çıkış yolu demokratik barış görüşmelerine geri dönülmesidir. Biz elbette PKK ile devletin tekrar görüşmelerinden yanayız. Böyle bir ihtimal tekrar ortaya çıkarsa biz de müdahil oluruz. Çünkü bölgenin temsilcisiyiz. Bölgede birinci partiyiz, yerel yönetimlerde her ne kadar halkın yüzde seksen, yüzde yetmiş oyuyla seçilmiş olmalarına rağmen tüm başkanlarımız cezaevlerine tutuluyor olsa da, belediyelerimize kayyımlar atanmış olsa da, biz hâlâ bölgeyi temsil ediyoruz. Oradaki insanların gerçek temsilcileriyiz. Barış süreci başlarsa hem destekleriz hem de katılımcısı olacağızdır.

Avrupa'da seçim çalışmaları yaparken herhangi bir siyasi partiyle bir temasınız oldu mu? Mesela CHP ile hiç seçimler için bir değerlendirme yapmak adına Avrupa düzeyinde görüştünüz mü?

Herkes cephesini belirtmiş, bugünden sonra bir görüşmenin fayda getireceğini düşünmüyorum. CHP kendi cephesini belirlemiş. Seçim güvenliği ile ilgili herkesle görüşebiliriz. Bu ayrı bir konu. Elbette seçimlerin herkes için güvenli geçmesini istiyoruz. Özellikle AKP hükümetinin seçimlerde dürüst davranmadığı uluslararası kuruluşlarca mesela AGİT, Avrupa Komisyonu heyeti tarafından bizzat kanıtlanmış. Bazı partiler bu konular hakkında bizimle görüşmek isterse biz bu görüşmelere açığız.

'SOSYAL MEDYA AĞINI GÜÇLÜ BİÇİMDE KULLANIYORUZ'

HDP bu süreçte sanırım sosyal medyayı en aktif kullanan parti olacak. Gerek başkan adayının ve seçilmişlerinin bir kısmının cezaevinde olması, gerek ülkedeki OHAL koşulları nedeniyle seçim propaganda çalışmalarında HDP için sosyal medya önemli bir ayak. Hazır mı çalışmalarınız, başladı mı?

Sosyal medya çalışmaları gerçekten "HDP halktır ve halk buradadır" sözünün bir kanıtıdır. Sosyal medya çalışmaları, genellikle partimizin sempatizanlarının, taraftarlarının yürüttüğü bir çalışma. Bizler hem Avrupa'da Brüksel, Strasburg, Berlin gibi kendi merkezlerimizde hem ABD'de hem de Güney Kürdistan Hewler'de tüm yurt dışı temsilciliklerimizde ve de ülkedeki tüm temsilciliklerimizde sosyal medya ağını güçlü biçimde kullanıyoruz. Bundan sonrada kullanacağız. Hem çok geniş bir kesimi bu çalışmanın içerisine katıyor hem de özellikle devlet medyasında bize kapalı olan mekanizmayı bu şekilde kırabiliyoruz. Sosyal medya bir avantaj sağlıyor bize. İnsanlarımız canı gönülden bu alanda çalışıyorlar. Bize bu çalışmaların pozitif etkileri de hemen yansıyor. Seçime dair tüm bilgilere, ülkede, Avrupa'da, ABD, Kanada, Japonya, Avusturya dahil her yerde yapılan ve yapılacak olan tüm etkinliklere Twitter, Facebook, Instagram hesaplarımızdan halklarımız ulaşabilir ve takip edebilirler. Eleştirilerini yöneltebilirler.

HDP Avrupa'da seçime hazırlıkları tamamlandı mı şu anda çalışmalarınız ne durumda?

Şu anda HDP tüm bileşenleriyle birlikte seçime hazır bir durumda. Birçok toplantımızı gerçekleştirdik. Avrupa koordinasyonumuz hazır. Tüm ülkelerde, şehirlerde hatta semtlere kadar komitelerimiz kuruldu hazır ve güçlü bir şekilde çalışıyorlar. Bu röportaj vesilesiyle ulaşamadığımız tüm kesimlerin de bize katkılarını sunmalarını bekliyoruz. Bu mücadele milletvekili kazanma mücadelesi değil, bu mücadele HDP'nin şuraya buraya gelme mücadelesi de değil, bu mücadele Türkiye'de demokrasiden yana olan insanların, ezilen tüm halkların, baskı altındaki tüm inançların, özgürlükleri elinden alınmış tüm akademisyenlerin, tüm bu kesimlerin nefes alması, kurtuluşu için bir mücadeledir. Bu bir parti mücadelesi değil halk mücadelesidir. Demokrasiden yana olan herkesin bu mücadeleye katılmasını bekliyoruz. Kazanmamak için hiçbir neden yok. Hep birlikte bizlerin kazanacağını düşünüyorum.

Seçmene iki pusula verilecek, birinde cumhurbaşkanı adayları diğerinde de milletvekilliği için partilerin isimleri yer alacak. HDP aslında kilit parti rolünü parlamento aritmetiğinde oynuyor. Matematikçi olduğunuz için sorabilirim bu denklemi izah eder misiniz?

Biliyorsunuz 7 Haziran 2015 seçimlerinde barajı güçlü bir şekilde geçmemiz, Erdoğan hükümetinin çoğunluğu kaybetmesine neden oldu. Çok antidemokratik bir şekilde halkın iradesini tanımadı. Baskılarla, tutuklamalarla ikinci bir seçim yaptırıldı. Birçok hileyle bilinen sonucu aldı. Sadece burjuva basınında çıkan anket sonuçları bile sizin de belirttiğiniz gibi partimizi kilit noktada gösteriyor. En kötü ihtimalle ikinci turda belirleyici olacak olan oylar HDP'nin tabanı olacak. Biz kendi başkanımızı çıkaramazsak dahi bizim destekleyeceğimiz aday cumhurbaşkanı olacak. Aynı şekilde Meclis aritmetiğinde de AKP'nin çoğunluğu kazanıp kazanmayacağı da bizlerin tavrına, Kürt seçmenin tavrına bağlı olacak. Yüzde 13-14 veya 15 düzeyinde bir oy seviyesi yakalamamız bile AKP'nin meclis çoğunluğunu kaybetmesi anlamına geliyor. Parlamento seçiminde de cumhurbaşkanı seçiminde de kilit parti biziz.

HDP'nin bu dördüncü seçimi, yurt dışında artık bir deneyimi var. Fakat beklemediğiniz bir olayla karşılaşma saldırı vs. ihtimali var mı?

Hayır, bu bizim dördüncü seçimimiz Avrupa'da. Gerek üyelerimiz gerek konsolosluk nezdindeki temsilcilerimiz, tüm şehirlerde, ilçelerde faaliyet yürüten arkadaşlarımız oldukça tecrübeliler artık. Özellikle konsolosluk nezdinde görev alacak tüm arkadaşlarımızı da belirledik. YSK'ya ilettik. O isimleri de yine eski seçimlerde tecrübe sahibi olan arkadaşlardan seçtik. Sanırım herhangi bir konuda büyük bir sorunla karşı karşıya kalmayacağız.