FED’in verdiği ders, altın daha yükselir mi ve kolay para yok…
FED, faiz oranlarını tavizsiz bir şekilde yükseltip, enflasyonu düşürerek bir ekonomi dersi verdi. Biz ise, düşük faiz politikasıyla enflasyon rekortmeni olurken, tüm göstergelerimiz kötüye gidiyor.
1990’ların başıydı. Borsa muhabiriydim o zamanlar. İstanbul’da sermaye piyasaları konulu uluslararası bir toplantı olmuştu. O zamanlar çok tanınmış Amerikalı bir piyasa uzmanı da konuşmacılar arasındaydı. O dönemde de borsada hızlı bir yükseliş vardı ve davetli tüm borsacılar acayip keyifli ve coşkuluydu.
Adam (adını unuttum) büyük bir otelin konferans salonundaki slayt perdesine yansıtılan İMKB (o zamanlar İstanbul Menkul Kıymetler Borsası denirdi) endeks grafiğine elindeki ince sopasıyla işaret ederek, “Bu grafiğe bakıyorum ve hiç düşünmeden bu borsa düşer diyorum” dedi.
Herkes suspus olmuştu. Amerikalı borsacı, memleketine gittikten kısa bir süre sonra borsa inişe geçmişti. Endeks grafiği de şimdiki kadar füze gibi fırlamamıştı.
HER YÜKSELİŞİN BİR SONU, DÜZELTMESİ, GERİ ÇEKİLİŞİ VAR
Son 22 yılın en güçlü rallisini yaşayan Borsa İstanbul’da yılbaşında endeks grafiğine bakıp da “bu borsa düşer” dememek için uzman olmaya gerek yok. Endeks, 2022 başından, 2 Ocak’taki zirvesine kadar yüzde 205 yükselmişti.
Piyasalar sürekli yükselmez. Her yükselişin bir sonu, düzeltmesi, geri çekilişi vardır. Bir bahane bulundu (seçimlerin erkene alınması), yabancı yatırımcı fitili ateşledi (2023’ün ilk haftası itibarıyla son bir ayda yabancı satışı toplam 925 milyon dolar, devamı da vardır) ve bir daha görülmeyecek ralli kâr satışlarıyla sona erdi. Borsacı, kârını cebinde görmek ister, kâğıt üzerinde değil.
2 Ocak zirvesinden 13 Ocak kapanışa yüzde 12'lik bir düzeltme oldu. Olan, trene son vagonda atlayan, piyasaların sürekli yükseleceğini hayal eden ve pek deneyimi olmayan yatırımcılara oldu. Son 1,5 ayda borsaya 600 bin yeni yatırımcı geldi. Çünkü hükümet çeşitli yöntemlerle dövizi tutup, faizi sürekli aşağı çekince, küçük yatırımcı hızla yükselen borsadan kolay para kazanacağını umdu ve zirveden hisse senedi aldı.
Artık, düzeltme yapacağı kesin olan piyasaya girdiler. Ve zarar ettiler. Hele krediyle hisse alanlar… Ancak, bu piyasada aralık ayında hisse alınmaz. Çünkü kâr satışı yapmak isteyenler, hisseyi zirveden elden çıkarmak için yeni girecekleri bekliyordu.
Şimdi, trene son vagonda binenler, “Ankara müdahale etsin, SPK bir şeyler yapsın” diyorlar. Siyasilerin borsa hakkındaki açıklamaları da komik… İktidarı döneminde Angela Merkel, Frankfurt Borsası hakkında kaç defa konuşmuştur acaba?
KÂRINI CEBİNE KOYMAZSAN, KAZANMIŞ SAYILMAZSIN
Borsaların altın kuralları:
- Herkes alırken sat, herkes satarken al.
- Her yükselişin bir düşüşü vardır.
- Kârını cebine koymazsan, kazanmış sayılmazsın.
- Hisse senedi krediyle değil, birikiminizin riske atılacak bölümüyle alınır.
- Sağlam ve istikrarlı şirketlere uzun vadeli yatırım yap.
- Pozisyonuna asla aşık olma, beklentinin üzerinde zarar ediyorsan, önceden belirlediğin fiyat seviyesinden sat. (stop loss diyoruz buna)
KOLAY PARA KAZANMANIN YOLU BAŞKA…
Anlayacağınız; kolay para yok. Hele küçük yatırımcıysanız ve piyasalarda deneyim sahibi değilseniz.
Kolay para kazanmanın tabii ki başka yolları var. Bir numaralı kural; yandaş olacaksınız.
Konuyu büyük ihtimal biliyorsunuz; iktidarın kolladığı, zenginleştirdiği gruplardan biri olan Kiler Holding, borcuna karşılık 2015 yılında 99.3 milyon dolara Halkbank’a devrettiği Sapphire Alışveriş Merkezi’ni 48 milyon dolara geri aldı. Fiyakalı AVM değerinin yarı fiyatına gruba geri döndü. Ne güzel değil mi? Kamu bankaları zarar ettirilirken, yandaş şirketler parayı vuruyor.
FED TEMEL KURALLARI UYGULAYARAK ENFLASYONU DÜŞÜRDÜ
Geçen hafta önemli gelişmeler oldu. ABD'de aralık ayı itibarıyla yıllık tüketici enflasyonu yüzde 6.5'e düştü. Bu ABD Merkez Bankası'nın (FED) geçen yıl mart ayından beri sürdürdüğü faiz artırma politikasının bir sonucu…
İşte ekonomiye bilimle yaklaşan, temel kuralları uygulayan politikaların başarısı… Aslında bir iktisat dersi; faizi silah olarak kullanıp, enflasyonun nasıl aşağı çekilebileceği konusunda...
ABD'de enflasyon haziran ayında yüzde 9.1 ile 40 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştı. FED fiyat artışlarını kontrol altına almak için, 7 faiz artırımı hamlesiyle mart ayından bu yana politika faizini 4.25 puan yükseltti. ABD’de FED’in politika faiz oranı halen yüzde 4.5 ve bu şekilde enflasyonu düşürmeyi başarmış görünüyorlar.
DOLAR DÜŞÜYOR, VIX KORKU ENDEKSİ 20 KRİTİK SEVİYESİNİN ALTINDA
FED’in 1 Şubat’taki toplantısında faiz artış oranının eskilere göre daha düşük olacağı kesin gibi… Piyasanın beklentisi 25 baz puan artış olacağı yönünde…
Enflasyondaki düşüş, Wall Street’e de yaradı. Dow Jones endeksi Kasım’dan beri en iyi haftasını geride bıraktı ve yüzde 1.6 yükseldi. S&P 500 ise yüzde 1.7 artışla haftayı bitirdi.
Faizlerin artış hızının yavaşlamasıyla dolar da değer yitiriyor. Dolar endeksi 102 seviyesinin de altına indi. Hafta içinde yüzde 1.5 gerileyerek son 7 ayın en düşük seviyesi olan 101.95’e düşen dolar endeksi, 21 ayda kazandıklarının yarısını 3.5 ayda geri vermiş oldu.
Euro/Dolar kuru da 1.0745’ten başladığı haftayı 1.0833’ten bitirdi.
Önemli bir gelişme de borsalardaki korkuyu ve riski ölçmeye yarayan VIX korku endeksinin 20'nin altına düşmesi oldu. Bu endeksin 20'nin altına inmesi piyasadaki risklerin iyice azaldığı anlamına geliyor.
Haftaya 23 seviyesinden başlayan endeks, olumlu enflasyon verisiyle perşembe günü 20'nin altına indi ve haftayı da 18.35'ten kapattı. Endeks 16 Mart 2020'de pandeminin en sıkıntılı döneminde 83 seviyesine, Rusya'nın Ukrayna savaşını başlattığı dönemde de 34 puana kadar çıkmıştı.
DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASI İLE BİR YERE VARAMADIK…
Türkiye, 2021 Eylül'ünde Yeni Ekonomi Modeli adıyla faizi düşürmeye başlayarak, aşağı çekmeye kalktığında enflasyon yüzde 19.6'ydı. Şimdi enflasyon yüzde 64.27 ve faiz yüzde 9...
Bu ekonomi modelinde faizler düşecek, ihracat ve dolayısıyla üretim artacak ve enflasyon düşecekti. Hiçbiri olmadı. Enflasyonda G20 ülkeleri arasında ikinci olduğumuz gibi, bütün göstergeler bozuluyor.
Kasım ayında sanayi üretimi 2021'in aynı ayına göre yüzde 1.3 azaldı. Dış ticarette son 27 yılın en yüksek açığını verdik. 2022 yılında dış ticaret açığı 110.2 milyar dolar oldu. Cari işlemler açığı 4 yılın zirvesine çıktı. Kasım itibarıyla yıllık açık 45 milyar dolar oldu.
BU HAFTA NELER OLACAK?
Bu hafta, ABD'de perakende satışlar, üretici fiyat enflasyonu, çeşitli konut göstergeleri ve birkaç büyük şirketin bilançoları dikkatleri üzerine çekecek. Özellikle üretici enflasyonu, FED'in faiz kararı açısından önemli...
Ayrıca İngiltere, Japonya, Kanada ve Güney Afrika için yeni enflasyon verileri açıklanacak ve Japonya, Norveç, Malezya ve Endonezya'da para politikası toplantıları yapılacak. Son olarak, yatırımcılar Çin'in 4. Çeyrek GSYİH büyümesini küresel ekonominin geleceğine yönelik öngörüler için merakla bekleyecek.
ALTINDA UMUTLU BEKLENTİLER; 4.000 DOLAR DİYENLER BİLE VAR
Altın fiyatlarındaki gelişmeler ilgi çekici. Altın fiyatlarında son iki ayda yüzde 17 yükseldi. Ekim sonunda altının onsu 1640 dolardı. Cuma günü (13 Ocak) 9 ay sonra ilk kez 1.900 doların üzerine çıkarak 1.923 dolardan haftayı kapattı.
Şimdi, çok kritik bir seviye olan 1.950 dolar barajı test edilecek. Altın, 2020 Haziran’ından bu yana bu seviyeleri beşinci kez test ediyor. Bakalım geçebilecek mi? Altının onsu uzun yıllardır 2 bin doların üzerinde tutunamıyor.
ABD’de enflasyonun gerilemeye başlaması, altın fiyatlarını yukarı çekiyor. Enflasyonun geri çekilmesiyle, FED’in faiz artırımlarında yavaşlayan bir sürece gireceği, doların değer kaybedeceği ve Amerikan Hazine tahvillerinin veriminin azalacağı beklentisi alımların artmasına neden oluyor.
ABD’de enflasyonun yüzde 6.5’in, dolar endeksinin 103’ün ve 10 yıllık ABD Hazine tahvilinin yıllık getirisinin 3.11’in altına inmesi altının önünü açacak gelişmeler…
Kimi uzmanlar, altının bu yıl 2 bin doların üzerine çıkacağını söylerken, 3 bin ve hatta 4 bin dolar gibi uçuk tahminler yapanlar da var. Credit Suisse, altının tüm zamanların zirvesi 2.072 dolara erişmesi halinde, yeni bir ralli başlatarak 2.300 dolara tırmanabileceğini savunuyor. Swiss Asia Capital ise, altının 2023'te 4 bin dolar seviyesine gidebileceğini iddia ediyor.
ÇİN MERKEZ BANKASI YENİDEN ALTIN ALIYOR
Aslında sarı madenin yükselmesinde en önemli unsurların başında, merkez bankalarının yoğun olarak altın satın alması geliyor. Bu konuda en taze haber, Çin Merkez Bankası’nın son iki aydır altın rezervlerini artırdığını açıklaması oldu.
Çin Merkez Bankası, üç yıllık aradan sonra Kasım ve Aralık'ta art arda altın alımı yaptı. 2019 yılından beri ilk kez altın alan merkez bankası, Kasım'da 32 ton, Aralık ayında 30 ton altına rezervlerine ekledi. Çin'in toplam altın rezervi, Ekim ayının sonundaki 1.948 tondan yüzde 3.2 artışla şu anda yaklaşık 2.010 ton seviyesine çıktı.
2022’DE EN ÇOK ALTINI TÜRKİYE ALDI
Merkez bankaları, geçen yıl 1967 yılından bu yana görülmemiş bir yoğunlukta altın satın aldı. Yalnızca geçen yılın üçüncü çeyreğinde 400 ton altın aldılar. Yılın İlk üç çeyreğinde alımlar toplam 673 tonu buldu. Geçen yıl en çok altını Türkiye aldı.
Dünya Altın Konseyi'nin üçüncü çeyrek sonu itibarıyla verilerine göre, geçen yılın ilk 3 çeyreğinde en çok altın alımı yapan ülke toplam 94.7 ton ile Türkiye... Türkiye, sadece Mayıs ayında 20 ton altın aldı.
Yılın üçüncü çeyreğinde de en çok alımı 31.17 ton ile Türkiye yaptı. İlk üç çeyrek yılda Türkiye'yi 52.5 ton ile Özbekistan ve 44.1 ton ile Mısır izliyor.
Sadece geçen yıl değil; 2018 ile 2022'nin üçüncü çeyreği arasındaki dönemde de Rusya'dan sonra en çok altını alan ikinci ülke olduk. Batı ambargosu altındaki Rusya artık malum nedenlerle altın satıyor. Bu dönemde, Rusya 462 ton altın alırken, Türkiye 287 ton altın aldı. Üçüncü sırada 227 tonla Hindistan var.
2018-2022 ARASI EN ÇOK ALTIN ALAN MERKEZ BANKALARI
MERKEZ BANKALARI NEDEN BU KADAR ÇOK ALTIN ALIYOR?
Merkez bankaları halen 35 bin tondan fazla sarı madeni elinde tutuyor, bu şimdiye kadar çıkarılan tüm altının yaklaşık beşte biri. Peki altını bu kadar uzun süredir bu kadar önemli bir varlık yapan şey nedir?
Ukrayna savaşı gibi jeostratejik belirsizlikler, enflasyonist dönemde daha güvenli varlıklara yönelmek, riski yönetmek ve istikrara yönelmek, merkez bankalarının rezervlerini çeşitlendirme çabası ve ABD Doları'nın rezerv para statüsünün tartışılmaya başlanması gibi nedenler ülkelerin altına olan talebini artırdı.
Hepimizin malumu; altın, oynaklık ve yüksek enflasyon zamanlarında parlaklığını her zaman geri kazanır. Herhangi bir ekonomiye bağlı olmadığı için yerel siyasi ve mali kargaşaya karşı bağışıklığı da vardır.
ABD, Almanya, Fransa ve İtalya gibi en çok altın rezervine sahip ekonomik güç merkezleri artık daha fazla altın almıyor, bunun yerine zaten sahip oldukları önemli varlıkları elinde tutuyor. ABD, toplam yabancı rezervlerinin neredeyse yüzde 78'ine eşit olan 8.133 ton altına sahip. Bu, Almanya'nın 3.355 tondan fazla varlığının iki katından fazla, bu da onu listede ikinci yapıyor. Dünya Altın Konseyi'ne göre, Türkiye 488 tonla en çok altın rezervine sahip 11'inci ülke...
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise, 2 Aralık'ta yaptığı açıklamada, mevcut altın rezervinin 765 ton olduğunu belirterek, “Yıl sonu hedefimiz de 800 ton. Bir yılda 150 tona yakın rezerv artışı sağladık. Dünyada ilk 5’e gireceğiz, rezervlerimizin yükselmesi noktasında. Dünyada en fazla altın rezervi artıran bankalardan biriyiz” dedi.
EN ÇOK ALTIN REZERVİ OLAN MERKEZ BANKALARI
Ülke | Altın rezervi (ton) | Altın rezervinin toplam rezervlere oranı (%) |
ABD | 8.133,46 | 66,61 |
Almanya | 3.355,14 | 65,41 |
İtalya | 2.451,84 | 62,36 |
Fransa | 2.436,63 | 57,3 |
Rusya | 2.298,53 | 19,88 |
Çin | 1.948,31 | 3,28 |
İsviçre | 1.040,00 | 5,9 |
Japonya | 845,97 | 3,67 |
Hindistan | 785,35 | 7,86 |
Hollanda | 612,45 | 55,36 |
Türkiye | 488,87 | 29,42 |
Kaynak: Dünya Altın Konseyi | ||