Takım boyu bu kadar uzun ve genişken, Fenerbahçe’nin neden
ilerde baskı kurmak istediğini anlayamadım. Fenerbahçeli en
gerideki oyuncu ile en ilerdeki oyuncu arasında en az altmış metre
mesafe varken, ileride baskı kurmak neye hizmet eder? Çünkü bu
baskıya karşı rakip hem geniş alana sahip hem de pas yapabilecek en
az üç seçeneğe. Erol Bulut böyle bir oyuna neden seyirci kaldı ve
ilk yarıyı neden heba etti, anlaşılır gibi değildi. Hatayspor
doğrusunu yaptı. İlerde baskı kurmadı, Fenerbahçe’yi ikinci bölgede
bekledi ve bu bölgede Fenerbahçe’nin akışkan bir oyun oynamasına
izin vermedi. Fenerbahçe, Hatayspor ikinci bölgesini aşabilir
miydi? Sanmıyorum, çünkü bu bölge geçişleri için Erol Bulut,
Gustavo’yu değil de Caner’i kullanmak istemişti. Caner’in direkt
pasları ya da sol kanattan topu kesmesi de, çok dikine toplar
olduğu için, Fenerbahçe bu topları sahiplenecek sayısal çoğunluğu
hiç elde edemedi.
Bence böyle bir oyun Erol Bulut’un bildiğimiz oyunu olamaz. Topu
bir an önce rakip ceza sahasına yollamak çok ilkel bir yaklaşım.
Eğer rakip ceza sahası içinde rakipten bir fazla çoğalmıyorsan, bu
girişim, sadece rakibe gönüllü savunma yaptırır. Nitekim ilk yarı
boyunca Fenerbahçe’nin çerçevenin içine isabetli bir top
vuramayışının nedeni de buydu.
Anlaşılan Erol Bulut henüz bir hücum planlaması yapabilmiş
değil. Tolga Ciğerci en fazla topla buluşan oyuncu oluyorsa, bilin
ki orada yapılara dayalı, alan kat eden ve alan üreten bir plan
yoktur. Ozan Tufan rakibi rahatsız eden bir oyuncu olduğu
söylenebilir ama bu maçta ben herhangi bir Hataysporlu oyuncuyu
rahatsız ettiğini ilk yarıda görmedim.
Hatayspor oyun planı bakımından hiç hata yapmadı. Pas
zamanlaması ve yönü biraz daha özenli olsaydı, ilk yarıda öne
geçmesi hiç tesadüf olmazdı. Bütün bloklar dengeli oynadı; hatta
bazen dar alanda kurdukları üçgenler bir yudum kahve tadı bile
verdi.
Erol Bulut ikinci yarıya Sosa ile başladı. Sosa ikinci bölgeyi
toparlamakla kalmadı hem takımı daha ileriye taşıdı hem de
Gustavo’yu oyuna soktu. Sosa ve Gustavo’nun kesicisi olarak Tolga
Ciğerci daha efektif hale geldi. Bu yapılanma ile Fenerbahçe
yaklaşık yirmi dakika Hatayspor’u kendi yarı sahasından çıkartmadı.
Fenerbahçe’nin ikinci bölgesi güçlendikçe Hatayspor ikinci bölge
presinden vazgeçmek zorunda kaldı. Ömer Erdoğan oyuna kendince
müdahale etti ama istenilen sonuç üretilemedi. Mirkan Aydın’ın
oyuna girmesi benim için çok hoş bir sürpriz oldu; çünkü Mirkan
Türkiye’ye gelmeden önce İsveç’te DalKurd takımının
santrforuydu.
Yetmiş ikinci dakikada Hatayspor’un on kişi kalması, oyunun
bütün dengelerini bozmaya aday bir an oldu. On kişi kalmış
Hatayspor karşısında Fenerbahçe’nin hala uzun oynaması ve yüksek
toplarla gol araması, tuhaftı.
Hatayspor bir kişi daha eksilince, onlar açısından oyun bitti
demektir. Aslında bütün faul ve sarı kartlarda Hakem Ümit Öztürk
son derece hatalı davrandı. Çaldığı faullerin hepsi "çıt
kırıldımdı" ve tavır futbola asla hizmet etmez. Bir hakem futbolun
doğasına uygun temaslara izin vermelidir.