Dikine oynamakta bu kadar ısrarlı bir takım, neden bin bir bela
ile kenara taşıdığı topları, final vuruşu yerine geriye doğru
oynar? Vedat Muriqi bile kendisine atılan topların tümünü, geriye
doğru oynama ihtiyacı duyuyor? Bu bir tercih mi yoksa bir yoksunluk
mu? Prensip olarak baskı altındaki oyuncu, ayağındaki topu daha iyi
bir oyun görüşüne sahiptir varsayımına dayalı olarak gerideki
oyuncuya bırakır. Bu çok doğru ve gerekli bir davranıştır. Çünkü
baskı altındaki oyuncu daha önce planlanmış oyunu devam ettirme
imkanından yoksun olduğu için ayağındaki topu daha geride kalan ve
kurgulanmış oyunu yeniden canlandıracak olan oyuncuya bırakması,
oyun planının önceliklerinden biridir. Peki ama bu süreç
Fenerbahçe’de bu prensiplerden hareketle mi şekilleniyor? Ben o
kanıda değilim. Bana göre Fenerbahçe’nin belirgin ve önceden
planlanmış bir final vuruş organizasyonu olmadığı için, her oyuncu
ayağına kadar gelen topu kaleye göndermek yerine, pas atacak adam
aramak durumunda kalıyor. Çünkü Fenerbahçe belirli bir organizasyon
içinde gol atmak yerine, baskının sonucu olarak defacto gol veya
goller arıyor.
Hem bu kadar dikine oyna hem de ceza sahası içinde ya da
çeperinde bir final vuruş organizasyonun olmasın! Atak ne kadar
hızlı ve dikine başlarsa başlasın, ceza sahası içinde ya da
çeperinde set oyununa dönüşüyor. Bu ne diyet bu ne lahana turşusu.
Fenerbahçe hızlı ve dikine oynamak için, kendi defansının göbeğini
boşaltıyor. Geride sadece Jailson ve Serdar Aziz kalıyor. Merkez
orta sahada ise, Ozan önde Gustavo onun gerisinde pozisyon alıyor.
İki kenar savunmacısı Isla ve Dirar’da hücuma katkı olsun diye
ileri çıkınca, bütün savunma önlemi Jailson ve Serdar Aziz'e
kalıyor.
Mustafa Reşit Akçay dersine çok iyi çalışmış. Fenerbahçe
hücumdayken birinci bölge ile ikinci bölge arasındaki büyük boşluğu
önceden tahmin etmiş ve kazanılan her topun buraya atılmasını
talimat haline getirmiş. Nitekim Ankaragücü Fenerbahçe’yi bu
boşlukta çok zorladı ve iki gol çıkardı. Kim ne derse desin
Fenerbahçe’nin en zayıf halkası Serdar Aziz’dir. Tek hamleli olan
bu oyuncu en kolay ekarte edilen oyuncular listesinde ilk
sıradadır. Serdar bu kadar zayıfken, en az onun kadar zayıf biri
daha sol kulvarda görev alıyor Dirar. Tolga Ciğerci'yi bu koridora
ekleyenin, buradan yaratıcı bir şeyler çıkmasına imkan yok. Öyle
ki, maçın ilk yarısında Serdar Aziz, Dirar, Tolga ve en uçta Kruse,
bu koridorda beyhude mesai harcadılar.
İlginç olan bir şey daha, Ozan Tufan, topu kaleye yollayan
oyuncu olarak öne çıktı. Atağı sonlandıracak oyuncunun Ozan olması,
Ersun Yanal oyunun verimsizliğini anlatır. Fenerbahçe golünün
Serdar Aziz’den gelmesi bu kaotik oyuna en çok yakışan anlamı bir
hadisedir.
Kabul etmek gerekir ki, Ersun Yanal Türkiye standartlarının
üstüne atletik bir takım yaratmış. Fenerbahçe üçüncü bölge hariç
diğer iki bölgede de rakiplerine açık ara fark atıyor. Ama üçüncü
bölge için, yaratıcı bir gol planı örgütlenmediği için, takım tam
bu noktada bütün niteliklerini kaybediyor.
Eğer hücum girişimleri eninde sonunda set oyuna dönüşecekse,
Fenerbahçe’nin başka bir oyun tarzına geçmesi zorunludur. Ya bu
dikine oyun revize edilecek ya da bu dikine oyun set oyunu değil
kontra oyun için yeniden gözden geçirilecek.
Mustafa Reşit Akçay basit bir kontratak planı ile Fenerbahçe’yi
yenmeyi başardı.